Osmanlının Savaş Taktikleri ve Yeniçeriler osmanlı savaş aletleri osmanlının savaş taktikleri osmanlı taktikleri osmanlının en büyük savaşı yeniçeri yasaları 1549310886 1549310886 osmanlininsavastaktikleriveyeniceriler5c589bb01b210osmanlininsavastaktikleriveyeniceriler5c589bb01b210 http:4bpblogspotcom35p1PummIw0SXOh1cXhFIIAAAAAAAAAx8OBW9ETQGV5As200ordu+osmanl%C4%B1pngOsmanlı İmparatorluğu'nun erken dönem zaferlerinde süvari kuvvetinin büyük bir önemi vardı Oysa Çanakkale üzerinden Trakya'ya yapılan seferlerde ve bundan sonraki operasyonlarda piyade gücü büyük rol oynadı Osmanlı Ordusu kendine has fazla başarılı bir stratejik planlama, hazırlık ve hareket sistemi geliştirmişti Operasyonlar kış aylarında planlanıyordu ve AğustosEylül döneminde icra ediliyorlardı Askeri tasarlama heyeti eski askerlere ve operasyon kayıtlarına başvuruyorlardı Işlem öncesi harekat bölgesine yüksek miktarda erzak yığınağı yapılıyordu Yeniçerilerin kendi yerine koyma erzakları olan peksimetleri vardı(Peksimet Osmanlı Ordusu göre 1 Dünya Savaşı'nın ardına kadar kullanılacaktı) Hem seferde taze ekmek, pilav ve pastırma yiyorlardı Aralık ayında sefer emri her yere gönderiliyordu Avrupa'ya yapılacak seferlerde ordu Davutpaşa'da toplanıyordu Asya'ya yapılacak seferlerde ise Üsküdar'da toplanılıyordu Sefer öncesi detaylı planlamalar yapılıyordu Sultanın altı beygir kuyruğu olan sancağı ya da vezirin üç at kuyruğu olan sancağı Topkapı Sarayı'nın bahçesine dikiliyordu Daha Sonra da ordunun gelişini bilgi vermek üzere gönderiliyordu Yol üzerindeki bozuk yollar ve köprüler onarılıyordu Köprü olmayan yerlere ise suni köprüler kuruluyordu Yol olmayan yerlerde ise güzergahı devretmek üzere taşlardan yol işaretleri yapılıyordu Ordu şafakta hareket ediyor ve öğle vakti belirlediği bir yere ordugah kuruyordu Önden hafif süvari keşif birliği olarak ilerliyor, onu seçkin süvari birlikleri takip ediyor, onları da piyade ve istihkam birlikleri takip ediyordu İlerleyen ordunun kanatlarını ise çok sayıda süvari koruyordu Hem geriden gelen ağırlıkları koruyan süvari sınıfı birlikleri vardı Ordugahda ise her Yeniçeri ortasının kendine ait üzerinde birlik amblemi bulunan büyük bir otağı vardı Lakin orta içerisindeki her takımın kendi uyudukları çadırları vardı Kışın bu çadırların kurulması çok güç oluyordu Donan toprağa kazık iyi anlamak oldukça güçtü Tecrübeli askerler acemilere donan toprağın kazık çakılacak yerini kaynar suyla nasıl eritileceğini öğretiyorlardı ve çadırlar kuruluyordu Ancak sabahleyin donan topraktan bu kazıkları sökmek çok büyük bir sorun oluyordu Kampta topluca sabahleyin namazı kılındıktan daha sonra işaret topu atılırdı Askerler sultana, kumandalara ve subaylara dua ederdi Keşif kolları gönderilirdi Mehter çalmaya başlar ve askerler mehtere savaş çığlıklarıyla eşlik ederlerdi Bertrandon de la Broquiére 15 YY'da yeniçerilerin düşmanla çarpışmak üzere kamptan ayrılmalarını şöyle tanımlama eder: Hazırlanmış olduklarında, hristiyanların nereden geldiklerini ve nerede olduklarını öğrendiklerinde kampı fazla çabuk bir şekilde ve pek bir sessizlikte terkederlerdi ama, yüz adet hristiyan askeri bin adet Türk'den daha çok şamata çıkarırdı Tek yaptıkları büyük bir davul çalmaktı Gidecek olanlar öne çıkarlardı Diğerleri ise sıraya geçerlerdi Uyum asla bozulmazdı15 YY'da yeniçeriler, hristiyan ordularının aksine geri çekilirken düzenlerini bozmaz ve dağılmazlardı Hristiyanlar ise dağılır ve evlerinin yolunu tutmaya başlarlardı Osmanlı savaş taktikleri yıllar her tarafında değişime uğradı Ancak belli başlı özelliklerini daima muhafaza etti 1389'da Karamanoğulları Beyliği'ne aleyhinde Konya'da yapılan savaş, Yeniçerilerin katıldığı ilk büyük savaştı Burada piyade merkeze yerleştirilmişken, kanatlara ve geriye doğru süvariler yerleştirilmişti 1402 yılındaki Ankara Savaşı'nda ise piyade daha defansif bir rol üstlenmiş ve bir kaç tepeyi tutmuştu Bu savaş kaybedimiş olsa da Yeniçeri ve Cefa piyade okçuları kendilerini kanıtladılar Kanatlarına süvari sınıfı desteği gelene dek, Timur'un amansız süvari saldırılarını geri püskürttüler 1444 yılındaki Varna Savaşı'nda ise Yeniçeri savunmasının sol kanadı tüfekli birliklerce tutulmuştu Süvari Sınıfı, düşman kuvvetini azap piyadesinin üstüne çekmişti Onlar da düşmanı topların ve yeniçerilerin menziline çekmeye çalışmıştı Bu sırada süvari de kanatlara saldırı yapmıştı Osmanlı Ordusu'nun hücumunda rol süvariye aitti Süvari düşman hattını yarıyordu Sonra yeniçeriler bütün toplarını ateşleyerek kama düzeninde kılıçlarıyla ve diğer silahlarıyla hücuma kalkıyorlardı Arkalarında çalan Mehter ile daha da coşan Yeniçerilerin bu saldırıları genelde durdurulamıyordu Bunda bir diğer önemli sebep de düşmanın bir piyade disiplinine sahip olmamasıydı Bir diğer manâlı nokta da Yeniçerilerin, tüfekleri ile batılı ordular gibi toplu halde topa tutma açmayıp çoğunlukla bireysel vaziyette kullanmalarıydı Elit hücum müfrezelerine Serdengeçtiler denirdi Bunlar sıradan 100 kişiden oluşurdu Osmanlı Ordusu, at arabalarını birleştirerek savunma pozisyonları oluştururdu Bu taktik Vahşi Batı'da uygulanan taktiğin aynısıydı Bu pozisyonlar tekerlekli kaleler gibiydi Fakat 17 YY'dan itibaren Avrupa topçularına karşısında etkisiz kalmaya başladı Osmanlı Ordusu, abluka muharebelerinde ustaydı En kayda değer iki kuşatma İstanbul'un 1453'deki fethi ve 1638'de yapılan başarısız Viyana Kuşatması idi Osmanlı piyadesi, düşmanlarının anlattığı kadarıyla kuşatmalarda oldukça disiplinliydi Çılgınca duvara akın etmek yerine, merenler kullanıyorlardı Bu sırada okçular ve tüfekçiler surlardaki savunmacıları oyalıyorlardı Viyana Kuşatması, Osmanlı'nın abluka taktiklerinin doruk noktasıydı Siperleri, Avrupalılarınkine kadar daha derin ve daha genişti Siperin iki ucunda tüfek bataryaları bulunuyordu Hücumların başladığı toplanma noktaları vardı Hücumlar gündüz ve gece yapılıyordu Gece hücumlarında göze çarpan fişeği kullanılıyordu Ve 30100 birey arasında değişen bir Serdengeçti müfrezesi bazı görevler için göderiliyordu Bu müfrezeler 5 şahsiyet gruplara ayrılırdı Bu gruplar; 1 adet kılıç kuşanmış yeniçeri, 1 humbaracı, 1 okçu ve 2 tüfekçiden oluşuyordu Son Olarak: Yeniçeriler yalnızca Türk tarihinin değil, dünya tarihinin de görmüş olduğu en etkin, elit ve en kendine has savaş güçlerinden biriydi Kendi döneminde ise 17 YY sonlarına dek rakipsizdi Türk fobisi sebebiyle haklarında tutulan asılsız evraklar nedeniyle bugün halen dünyanın büyük bir kısmı göre barbar sürüsü olarak bilinselerde onlar çağlarının ötesinde askerlerdi Kazandıkları başarılar yalnızca Türk tarihinin değil dünya tarihinin de gidişatını değiştirmiştir Dünya tarihi her tarafında bunu yapabilen askeri birliklerin sayısı ise sınırlıdır