nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Ulaşım araçlarında farz ya da beyhude namazlar kılınabilir mi?
Hayvan üstünde veya araba, otobüs, uçak ve tren gibi ulaşım araçlarında beyhude namaz kılmak caiz ise de, alışılagelmiş durumlarda farz namazların kılınması uygun görülmemiştir Çünkü söz konusu ulaşım araçlarında namaz kılındığı takdirde namazın kıyam, rükû, secde ve istikbâli kıble gibi farzlarını yerine getirme imkânı yoktur Nitekim Resûlullah (sas), beyhude namaz kılarken, hangi istikamete dönerse dönsün bineği üzerinde namaz kılardı Farz namaz kılmak istediğinde ise bineğinden iner ve kıbleye dönerek namazını kılardı (Buhârî, Salât, 31) Cana ve mala hasar gelme korkusunun bulunduğu hâllerde ya da yerin çamurlu olması, namaz kılacak uygun bir yerin bulunmaması gibi zaruret hâllerinde, binek üstünde farz namaz kılmak da caiz görülmüştür (Kâsânî, Bedâî ’, I, 108) Hz Peygamber zamanında ve müctehit imamlar döneminde günümüzdekine aynı nakil araçları yoktu O vakit mevcut olan nakil araçları hayvan ve gemi idi Genelde halk müziği kendi hayvanları ile gezi ederler ve diledikleri zaman durup, istedikleri zaman yollarına devam edebilirlerdi Onun için, namazı hayvan sırtında kılma zorunlulukları yoktu Gemide gezi edenler ise, gemi duruyor ise adi yerde kılıyorlarmış gibi, kıbleye dönerek rükû ve secdeyi yaparak namazlarını kılarlardı Gemi hareket hâlinde ise, yapabiliyorlarsa ayakta rükû ve secdeyi yaparak, geminin hareketine göre kıbleye içten dönerek kılarlar, buna güçleri yetmezse oturdukları yerden rükû ve secdeyi yaparak kılarlardı (Semerkandî, Tuhfe, II, 156; Kâsânî, Bedâî ’, I, 109) Günümüzde, tren ve uçak ile gezi edenler de, namaz vaktinde aracı erteleme imkânına sahip olmadıkları için namazlarını tıpkı gemideymiş gibi kılabilirler Namaza başladıklarında imkân ölçüsünde kıbleye yönelirler; aracın hareketine tarafından, güçleri yettiğince kıbleye dönmeye çalışırlar Rükû ve secdeyi ima ile yaparlar Otobüs ile seyahat edenler ise başta arabulucu durdurmaya çalışırlar Bu mümkün olamazsa tıpkı uçak ve tren yolcuları gibi hareket ederler Yolcuların namaz kılmakta uygulayabilecekleri diğer bir yöntem de namazları cem ederek kılmalarıdır Cem sadece öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı namazları aralarında olabilir Öğle ile ikindinin cemi, ikindiyi öğle vaktinde öğle namazından sonra (cemi ibraz) veya öğleyi ikindi vaktinde ikindi namazının öncesinde kılmak (cemi tehir) şeklinde yapılabilir Akşam ile yatsının cemi de yatsıyı akşam vaktinde akşam namazından sonradan (cemi takdim) ya da akşamı yatsı vaktinde yatsı namazından önce kılmak (cemi tehir) biçiminde yapılabilir Cem edilecek namazlar ara verilmeksizin peş peşe kılınır Keza cemi ibraz hâlinde birinci namaza başlarken, cemi tehir hâlinde ise birinci namazın vakti içinde cem yapmaya kalben kasıt edilir *
Hayvan üstünde veya araba, otobüs, uçak ve tren gibi ulaşım araçlarında beyhude namaz kılmak caiz ise de, alışılagelmiş durumlarda farz namazların kılınması uygun görülmemiştir Çünkü söz konusu ulaşım araçlarında namaz kılındığı takdirde namazın kıyam, rükû, secde ve istikbâli kıble gibi farzlarını yerine getirme imkânı yoktur Nitekim Resûlullah (sas), beyhude namaz kılarken, hangi istikamete dönerse dönsün bineği üzerinde namaz kılardı Farz namaz kılmak istediğinde ise bineğinden iner ve kıbleye dönerek namazını kılardı (Buhârî, Salât, 31) Cana ve mala hasar gelme korkusunun bulunduğu hâllerde ya da yerin çamurlu olması, namaz kılacak uygun bir yerin bulunmaması gibi zaruret hâllerinde, binek üstünde farz namaz kılmak da caiz görülmüştür (Kâsânî, Bedâî ’, I, 108) Hz Peygamber zamanında ve müctehit imamlar döneminde günümüzdekine aynı nakil araçları yoktu O vakit mevcut olan nakil araçları hayvan ve gemi idi Genelde halk müziği kendi hayvanları ile gezi ederler ve diledikleri zaman durup, istedikleri zaman yollarına devam edebilirlerdi Onun için, namazı hayvan sırtında kılma zorunlulukları yoktu Gemide gezi edenler ise, gemi duruyor ise adi yerde kılıyorlarmış gibi, kıbleye dönerek rükû ve secdeyi yaparak namazlarını kılarlardı Gemi hareket hâlinde ise, yapabiliyorlarsa ayakta rükû ve secdeyi yaparak, geminin hareketine göre kıbleye içten dönerek kılarlar, buna güçleri yetmezse oturdukları yerden rükû ve secdeyi yaparak kılarlardı (Semerkandî, Tuhfe, II, 156; Kâsânî, Bedâî ’, I, 109) Günümüzde, tren ve uçak ile gezi edenler de, namaz vaktinde aracı erteleme imkânına sahip olmadıkları için namazlarını tıpkı gemideymiş gibi kılabilirler Namaza başladıklarında imkân ölçüsünde kıbleye yönelirler; aracın hareketine tarafından, güçleri yettiğince kıbleye dönmeye çalışırlar Rükû ve secdeyi ima ile yaparlar Otobüs ile seyahat edenler ise başta arabulucu durdurmaya çalışırlar Bu mümkün olamazsa tıpkı uçak ve tren yolcuları gibi hareket ederler Yolcuların namaz kılmakta uygulayabilecekleri diğer bir yöntem de namazları cem ederek kılmalarıdır Cem sadece öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı namazları aralarında olabilir Öğle ile ikindinin cemi, ikindiyi öğle vaktinde öğle namazından sonra (cemi ibraz) veya öğleyi ikindi vaktinde ikindi namazının öncesinde kılmak (cemi tehir) şeklinde yapılabilir Akşam ile yatsının cemi de yatsıyı akşam vaktinde akşam namazından sonradan (cemi takdim) ya da akşamı yatsı vaktinde yatsı namazından önce kılmak (cemi tehir) biçiminde yapılabilir Cem edilecek namazlar ara verilmeksizin peş peşe kılınır Keza cemi ibraz hâlinde birinci namaza başlarken, cemi tehir hâlinde ise birinci namazın vakti içinde cem yapmaya kalben kasıt edilir *