Otuz yedinci yaşım
Davetsiz bir misafir kadar yabancısın oysa
Pervasız gorunse de gelişin
Ezcumle girdin omrumun kapısından
Bilirim
En az, benim kadar yorgunsun
Bir o kadar kırgın
Gel otur şoyle otuz yedinci yaşım
Eğreti dursan da henuz
Belli ki
Misafir değilsin
Bir yorgunluk kahvesine
Ne dersin
Sen
Yetmiş iki kuşağıydın
Yani altmış sekiz sonrasının en kıdemli kuşağı
Bu yuzden olamadın hic kimsenin uşağı
Ben
Eylul cocuğu
İsyanın diğer adı
İlk itirazı
Anne memesine edip ciğ sut emmeyen
Bu yuzden vefasızlığa akıl erdiremeyen…
Ah be
Otuz yedinci yaşım
Bilgisayar cocukları bilmezler
Sen sokak ta celik comak cevirip top sektirirdin
Bebekle oynamayı hic beceremezdin
Nerden bilirdin
Buyuyunce evcilik oynayamayacağını
Nerden bilirdin
Ben
Kırlarda kelebek kovalardım
Ne zaman yakalamak istesem
Kanatlarındaki tum renkler pul pul dokulurdu ellerime
Dayanamaz, ağlardım
İşte o gunlerde oğrendim
Kelebekler kadar ozgur kalmalıydım
Bırakmadılar otuz yedinci yaşım
Sahi
Ne zaman buyuduk biz
Senin kimliğini
Benim istikbalimi baltaladılar
Hey gidi otuz yedinci yaşım
Biz
Varlar bolluğunda
Yokluğu yaşadık
Sen
Annenin varlığında oksuz
Ben
Babamın sağlığında yetim kaldık
Sen
Goğsune yaslandığın adamı
Bense
Saclarımı okşayanı aşk sandık
Kolay inandık otuz yedinci yaşım
Aldandık
Hırpalandık
Parcalandık
Oluk oluk kanadık
Yine birlikte toparlanıp yeniden başladık
Oysa ne cok yaşanmamışlarımız vardı
Ve ne kadar azdı yaşadıklarımız
Ah otuz yedinci yaşım
Hic hoş gelmedin aslında
Kırka ceyrek var oylemi
Eylul
Bir omrun hazan mevsimi
İler tutar yanı yok bu işin
Ki
Sevindirmedi de gelişin
Biliyor musun
Tam sen geliyordun ki
Bombalar yağdı Gazze semalarından
Kurşunlar sıkıldı kundaktaki yavruya
Filistin ’de anaların ciğerleri dağlandı
Ve dunya otuz yedinci yaşım
Bu vahşete seyirci kaldı
Ve dunya sınıfta kaldı
Dedim ya
Hoş gelmedin otuz yedinci yaşım
Lakin
Boş da gelmedin
Nasıl inkar ederim
Omrume huzur gibi
Gonlume surur gibi
O ’nu getirdin
Cok
Cok teşekkur ederim…
ARAZ
Davetsiz bir misafir kadar yabancısın oysa
Pervasız gorunse de gelişin
Ezcumle girdin omrumun kapısından
Bilirim
En az, benim kadar yorgunsun
Bir o kadar kırgın
Gel otur şoyle otuz yedinci yaşım
Eğreti dursan da henuz
Belli ki
Misafir değilsin
Bir yorgunluk kahvesine
Ne dersin
Sen
Yetmiş iki kuşağıydın
Yani altmış sekiz sonrasının en kıdemli kuşağı
Bu yuzden olamadın hic kimsenin uşağı
Ben
Eylul cocuğu
İsyanın diğer adı
İlk itirazı
Anne memesine edip ciğ sut emmeyen
Bu yuzden vefasızlığa akıl erdiremeyen…
Ah be
Otuz yedinci yaşım
Bilgisayar cocukları bilmezler
Sen sokak ta celik comak cevirip top sektirirdin
Bebekle oynamayı hic beceremezdin
Nerden bilirdin
Buyuyunce evcilik oynayamayacağını
Nerden bilirdin
Ben
Kırlarda kelebek kovalardım
Ne zaman yakalamak istesem
Kanatlarındaki tum renkler pul pul dokulurdu ellerime
Dayanamaz, ağlardım
İşte o gunlerde oğrendim
Kelebekler kadar ozgur kalmalıydım
Bırakmadılar otuz yedinci yaşım
Sahi
Ne zaman buyuduk biz
Senin kimliğini
Benim istikbalimi baltaladılar
Hey gidi otuz yedinci yaşım
Biz
Varlar bolluğunda
Yokluğu yaşadık
Sen
Annenin varlığında oksuz
Ben
Babamın sağlığında yetim kaldık
Sen
Goğsune yaslandığın adamı
Bense
Saclarımı okşayanı aşk sandık
Kolay inandık otuz yedinci yaşım
Aldandık
Hırpalandık
Parcalandık
Oluk oluk kanadık
Yine birlikte toparlanıp yeniden başladık
Oysa ne cok yaşanmamışlarımız vardı
Ve ne kadar azdı yaşadıklarımız
Ah otuz yedinci yaşım
Hic hoş gelmedin aslında
Kırka ceyrek var oylemi
Eylul
Bir omrun hazan mevsimi
İler tutar yanı yok bu işin
Ki
Sevindirmedi de gelişin
Biliyor musun
Tam sen geliyordun ki
Bombalar yağdı Gazze semalarından
Kurşunlar sıkıldı kundaktaki yavruya
Filistin ’de anaların ciğerleri dağlandı
Ve dunya otuz yedinci yaşım
Bu vahşete seyirci kaldı
Ve dunya sınıfta kaldı
Dedim ya
Hoş gelmedin otuz yedinci yaşım
Lakin
Boş da gelmedin
Nasıl inkar ederim
Omrume huzur gibi
Gonlume surur gibi
O ’nu getirdin
Cok
Cok teşekkur ederim…
ARAZ