SECKİN GUNDUZ
BİR SES
BİR TUMCE
Cayından dolu bir yudum aldı Ilınmıştı Elinde bardak , “Buyuk bir kentin , diye fısıldadı , “daracık bir sokağındadır butun yaşantım Bir icişte bardak yarılanmıştı Kaşığıyla bardağın ağzını kapamaya calışıyordu Bırakır bırakmaz dengelenemeyen kaşık bardağın icine duştu Sesi guclendi ; “Butun yaşantım , butun!
Sozleşmişcesine ucu de , “ Eee? dedi
Birinin sağında , oburunun solunda onca yer olmasına karşın bitişik sandalyelerinde omuz omuza oturan iki yaşlı , “Eee? diye usteledi
“Haydi, dedi yanındaki , “haydi, soze başlaması icin dirseğiyle de durtuyordu
Demek sıra yine bir anıya gelmişti Her gunku gibi Sozcukler donup dolaşıp onun cizdiği cerceveye girecekti
“Eee? dediler bir ağızdan
Tıpkı dun Sanki gecen haftaki oğleden sonrası Ya da bir ay oncesindeyiz Sozcukler kacamaz Masadan kimse kalkmamalı Bir başlasa Başlayınca ne mi olacak? Başlayınca yeni bir dun , yeni bir gecen hafta , yine bir ay oncesinin oğleden sonrası yaşanacak
Ucu de , “Eeeee? dedi abartılı gulumsemeleriyle
Dakikalarca yudumlanmayan cay Kaşığa bakıp bakıp dalan gozler Başındaki şapkayı ikide bir yoklaması Damarları şişen eller Derin bir ic cekiş Yanağının seğirmesini onlemek icin alt dudağını dişlemesi
Sesleri duymuyor mu?
Civilerinden cıkacak gibi iki yana sallanan masanın eğri bacağı İcindeki kaşıkla sesli sesli titredikten sonra durulan , devrilecek sananları yanıltan ince belli cay bardağı Goz kırpışlar Boğrune saplanan yanındakinin dirseği Bircok sozcuğun , uzun tumcelerin yerini almayı beceren ; bir anda birkac şey anlatan değişik tonlarda unlu bir ses: e ! Nasıl olur da duyulmaz? Ya masadakiler ! Yittiler mi !
“Eee?
Kaş goz edenlerin yılışık e ’leriyle kısılan gozleri , buzulen dudakları
“Haydi
Değişim Sırası şaşmayacak Once gozler donuklaşıp dalacak Gozpınarlarının dolmasını gulumseyerek onleyecek Daha once denemişti , etkili bir yontem
“Haydi , haydi ama artık
Bej şapkası Şapkanın kıvrımlarında gezinen titrek parmaklar Sık delikli keten şapkayı iyice alnına duşurmesi Bu da bir onlem: siperleniş Yine bir ic cekiş Bu kez oncekilerden derin
Ağır ağır canlanan bakışlar Gozyaşlarını onleyen isteksiz gulumsemenin ictenleşerek sevecenleşmesi Bundan daha once ayrımsanansa takma dişlerin duzgunluğu Yapaylığı sırıtan beyazlık O denli eksiksiz , parlak olmasalar belki de ışıldayan gozbebeklerinden once goze carpmayacaklar Sırası şaşmayan değişimlerin son aşaması: sozcukler
İlk yudumdan sonra yukselen tok sesi Eriştiği tonu koruyarak kimseye soz vermeden saatlerce konuşması En onemli ozelliği Hayır , en onemlisi değil ; bilebildikleri tek ozelliği bu : Başladı mı susmayacak
Oysa bugun Caylar geldi , caylar gitti ?! ‘Bir karış bulanık sudan da havuz olur muymuş! ’ diye yakınırlarken , o sessizce cayını yudumluyordu Yer yer yosun tutmuş mermeri , camur dolu catlakları da onemsememişti Aylardır onarılmayan musluğu sorunlaştırmadığı gibi dipte parıldayan gazoz kapaklarına , yuzen şişe mantarlarına da kızmamıştı Gec budanan ağacların cirkin cıplaklığı da onu konuşturamadı Erken bastıran sıcaklara soverlerken kılını bile kıpırdatmadı Ne cayın demine , ne rengine Hic kimseye , hicbir şeye ilenmiyor Oysa ovecek , sovecek , yerinecek ; duyguları kıpırdatacak bir şey bulmak kimileri icin kolay olmuyordu Her gun , her gun yeni bir şey Ustelik bu bahcede , bu yaşlarda Suc ilerlemiş yaşlarında mı ? Suc , havuzlu bahcede mi? Nedeni ne olursa olsun sonuc değişmiyordu Duyguları yerinden oynatmak dile kolay Korelmeye yuz tutmuş duyarlıklarını guc de olsa bir şeyler bularak koruyabileceklerine inanmışlar bir kez Hepsi inanıyor da iclerinde bir o! Gazoz kapaklarına ofkelenmeyen Havuzun kirli mermerine kızmayan Sıcakların erken bastırmasını onemsemeyen biri Guclukle yaratılan en etkin tepki nedenlerine bile kayıtsız kalışı yok mu! Deli eder insanı Bu denli duyarsız olunur mu! Onlar gibi cevreyle ilgilenmeli , sorunlara eğilmeli , urettiği bilgileri değerlendirip havuza , sıcağa , gazoz kapaklarına var gucuyle ilenmeli Yoksa yaşam başka turlu nasıl varsıllaşır , toplum gelişir !
Soyleşilere gonulden katıldığı gunler gecmişte kalmıştı Cay ocağının bitişiğindeki cam bolmeli odacıkta gecen kış gunlerinin ılık oğleden sonraları O susunca soba başı soyleşileri yavanlaşmıştı Susacak ne vardı be adam! Katılmalıydın İşin doğrusu katılmıştı Birden bire susmamıştı İsteksizliğini gizleyebildiği surece Kar kalkar kalkmaz bahceye geciş Suskun gunlerin işte başlangıcı Dayanabilme surecinin sonu İlkyaz da onu konuşturamamıştı Geliyor , katılıyor , konuşmuyor Gunler o sustukca daha da uzuyor , derken olanlar oldu : Bir ya da bir bucuk ay onceydi Suskunluğuna tam alışmışlardı Bambaşka bir gundu o gun İlk kez kendinden soz ediyordu Suskun gunlerin ocunu alırcasına Bilmem kac yıllık anısı gonlunden dokuluyordu Sık sık coşkunlaşarak Gunbatımına dek Bu değişimi o gune ozgu , bir anlık sanmışlardı Oysa! Ansızın konuşmaya başlaması ne denli şaşırtıcıysa bunun sureğenleşmesi daha şaşırtıcıydı Hepsinin kafası karışmıştı ancak , ‘Neden? ’ diye duşuneni yalnızca biriydi O da cozememiş , sormayı da icine sindirememişti Bilme isteğini bastırıp sonunda erincsizliğini yendi Boylece sıkıntıdan kolayca kurtulmuştu ‘Bugun son , yarın anlatmaz, ’ diyenler surekli yanıldı Susmadı , susacak gibi değildi Artık hepsi bir duşuncede birleşmişti : konuşacak , konuşacak! İlk gunlerde yadırganan bu değişim kısa surede alışkanlığa donuştu : anlatacak , anlatacak! Dinlemeseler de , anlamasalar da
Karşısındaki , “ Eee? dedi
“Anılarım işte hep oradan , deyip sustu Sozcukleri duzeltmeliydi Az once dili surcmuş olmalı Buyucek kentlerin daracık sokaklarındadır yaşantım , demek varken! Aylarca , yıllarca yaşadığı bircok kenti unutmuş muydu! Neden yalnızca o kent! Kentler Ler! Ler! Bir kent oburlerini unutturamaz Masadakilere acıklamalıydı Sokaklar Lar ! Lar !
Mendiliyle terini silmesi bitince mi başlayacak? Dun oyle olmuştu Bakarsın bugun de Sok o buruşuk mendili cebine , anlat! İsteksizce soylenen e ’ lerin kısalığı mı onu susturdu ?
Yanı başında oturan pek dayancsızdı Konuşması icin bu kez daha icten fısıldarken karşısındakine goz kırpıp onun da katılmasını sağladı : “Eeeee?
Yan masadakilerden sırtı donuk olanı , “Sonra? diyerek sandalyesini bu dort yaşlının masasına cevirdi
Geleni sezinlememişti Sokaklara dalmış , kentlerde yitmişti Birbirine benzemeyen kentlerin birbirine benzeyen sokaklarını duşunmekteydi ‘Hayır , ’ diyesi geldi ‘Sokaklarını değil , insanlarını , ’ diyecekti , boyle diyecekti “Hayır , diye fısıldadı , kendini tutamamıştı ‘Kentleri , sokakları duşunuyorum, ’ diye haykırmak istedi ‘Yalnızca kentleri , yalnızca sokakları ’ Bu kez kendini tutabilmişti Şapkasını alnına duşurdu Dil surcmelerine boyun mu eğecek! Yanlışlık bir sozcukte değil ki Hangi birini duzeltse? Once ‘oradan ’ı coğullaştırmalı Koca bunak ‘bircok yerden, ’ desene Demeli miydi ? Değer mi? Hangisine , kime ! Kentlere mi , kentlerdekilere mi , masadakilere mi ?
Ah o ‘butun ’ sozcuğu Nasıl da ağzından kacıvermişti! Butun yaşam ? ‘Hıh! ’ deyip omuz silkesi geldi ‘Neden butunmuş , ’ deyip gulesi geldi Ne omuz silkmek , ne de gulmek ; sozcukleri duzeltesi geldi Masadakilere o tumceyi acıklamalıydı Sil baştan! O tumce onarılacak Masadakileri uzmek de istemiyor Sus pus olup duruldular Sandığı gibi vurdum duymaz değiller mi ? Gozlerine bakılırsa değiller O tumce demek herkesi etkiledi Duygulandılar
Birbirlerinin ayaklarına bastıklarını ; masanın altını goremezdi
Sozcukleri bir bir değiştirip o tumceyi yeniden kuracaktı Kolaydı Yanındaki sivri dirsekliyi , yeni geleni değiştirmekten kolaydı Sozcuk değiştirmek masa değiştirmek gibi bir şey Haydi Nicin zorlanıyor Yanlışlıkla soylendiğine inanmıyor mu ?! Konuş! Dil surcmesiyse duzelt Gerceği soyle
Şapkasını cıkarıp masaya koydu ‘Yaşantımın bir bolumu, ’ diye soze başlayacaktı Onunde daha Az ya da cok Bir gun de olsa Birkac saat de olsa Kucucuk cay bahcesinde bile Bu masada Dorduyle , ikisiyle, biriyle Tek başına kalsa da Yaşanacak anlar , anılaşacak olaylar vardı Olmalıydı Olacaktı
“Neden olmasın, diye gulumsedi , titrek elleri şapkasının kıvrımlarını okşuyordu
SECKİN GUNDUZ BİR SES BİR TUMCE
BİR SES
BİR TUMCE
Cayından dolu bir yudum aldı Ilınmıştı Elinde bardak , “Buyuk bir kentin , diye fısıldadı , “daracık bir sokağındadır butun yaşantım Bir icişte bardak yarılanmıştı Kaşığıyla bardağın ağzını kapamaya calışıyordu Bırakır bırakmaz dengelenemeyen kaşık bardağın icine duştu Sesi guclendi ; “Butun yaşantım , butun!
Sozleşmişcesine ucu de , “ Eee? dedi
Birinin sağında , oburunun solunda onca yer olmasına karşın bitişik sandalyelerinde omuz omuza oturan iki yaşlı , “Eee? diye usteledi
“Haydi, dedi yanındaki , “haydi, soze başlaması icin dirseğiyle de durtuyordu
Demek sıra yine bir anıya gelmişti Her gunku gibi Sozcukler donup dolaşıp onun cizdiği cerceveye girecekti
“Eee? dediler bir ağızdan
Tıpkı dun Sanki gecen haftaki oğleden sonrası Ya da bir ay oncesindeyiz Sozcukler kacamaz Masadan kimse kalkmamalı Bir başlasa Başlayınca ne mi olacak? Başlayınca yeni bir dun , yeni bir gecen hafta , yine bir ay oncesinin oğleden sonrası yaşanacak
Ucu de , “Eeeee? dedi abartılı gulumsemeleriyle
Dakikalarca yudumlanmayan cay Kaşığa bakıp bakıp dalan gozler Başındaki şapkayı ikide bir yoklaması Damarları şişen eller Derin bir ic cekiş Yanağının seğirmesini onlemek icin alt dudağını dişlemesi
Sesleri duymuyor mu?
Civilerinden cıkacak gibi iki yana sallanan masanın eğri bacağı İcindeki kaşıkla sesli sesli titredikten sonra durulan , devrilecek sananları yanıltan ince belli cay bardağı Goz kırpışlar Boğrune saplanan yanındakinin dirseği Bircok sozcuğun , uzun tumcelerin yerini almayı beceren ; bir anda birkac şey anlatan değişik tonlarda unlu bir ses: e ! Nasıl olur da duyulmaz? Ya masadakiler ! Yittiler mi !
“Eee?
Kaş goz edenlerin yılışık e ’leriyle kısılan gozleri , buzulen dudakları
“Haydi
Değişim Sırası şaşmayacak Once gozler donuklaşıp dalacak Gozpınarlarının dolmasını gulumseyerek onleyecek Daha once denemişti , etkili bir yontem
“Haydi , haydi ama artık
Bej şapkası Şapkanın kıvrımlarında gezinen titrek parmaklar Sık delikli keten şapkayı iyice alnına duşurmesi Bu da bir onlem: siperleniş Yine bir ic cekiş Bu kez oncekilerden derin
Ağır ağır canlanan bakışlar Gozyaşlarını onleyen isteksiz gulumsemenin ictenleşerek sevecenleşmesi Bundan daha once ayrımsanansa takma dişlerin duzgunluğu Yapaylığı sırıtan beyazlık O denli eksiksiz , parlak olmasalar belki de ışıldayan gozbebeklerinden once goze carpmayacaklar Sırası şaşmayan değişimlerin son aşaması: sozcukler
İlk yudumdan sonra yukselen tok sesi Eriştiği tonu koruyarak kimseye soz vermeden saatlerce konuşması En onemli ozelliği Hayır , en onemlisi değil ; bilebildikleri tek ozelliği bu : Başladı mı susmayacak
Oysa bugun Caylar geldi , caylar gitti ?! ‘Bir karış bulanık sudan da havuz olur muymuş! ’ diye yakınırlarken , o sessizce cayını yudumluyordu Yer yer yosun tutmuş mermeri , camur dolu catlakları da onemsememişti Aylardır onarılmayan musluğu sorunlaştırmadığı gibi dipte parıldayan gazoz kapaklarına , yuzen şişe mantarlarına da kızmamıştı Gec budanan ağacların cirkin cıplaklığı da onu konuşturamadı Erken bastıran sıcaklara soverlerken kılını bile kıpırdatmadı Ne cayın demine , ne rengine Hic kimseye , hicbir şeye ilenmiyor Oysa ovecek , sovecek , yerinecek ; duyguları kıpırdatacak bir şey bulmak kimileri icin kolay olmuyordu Her gun , her gun yeni bir şey Ustelik bu bahcede , bu yaşlarda Suc ilerlemiş yaşlarında mı ? Suc , havuzlu bahcede mi? Nedeni ne olursa olsun sonuc değişmiyordu Duyguları yerinden oynatmak dile kolay Korelmeye yuz tutmuş duyarlıklarını guc de olsa bir şeyler bularak koruyabileceklerine inanmışlar bir kez Hepsi inanıyor da iclerinde bir o! Gazoz kapaklarına ofkelenmeyen Havuzun kirli mermerine kızmayan Sıcakların erken bastırmasını onemsemeyen biri Guclukle yaratılan en etkin tepki nedenlerine bile kayıtsız kalışı yok mu! Deli eder insanı Bu denli duyarsız olunur mu! Onlar gibi cevreyle ilgilenmeli , sorunlara eğilmeli , urettiği bilgileri değerlendirip havuza , sıcağa , gazoz kapaklarına var gucuyle ilenmeli Yoksa yaşam başka turlu nasıl varsıllaşır , toplum gelişir !
Soyleşilere gonulden katıldığı gunler gecmişte kalmıştı Cay ocağının bitişiğindeki cam bolmeli odacıkta gecen kış gunlerinin ılık oğleden sonraları O susunca soba başı soyleşileri yavanlaşmıştı Susacak ne vardı be adam! Katılmalıydın İşin doğrusu katılmıştı Birden bire susmamıştı İsteksizliğini gizleyebildiği surece Kar kalkar kalkmaz bahceye geciş Suskun gunlerin işte başlangıcı Dayanabilme surecinin sonu İlkyaz da onu konuşturamamıştı Geliyor , katılıyor , konuşmuyor Gunler o sustukca daha da uzuyor , derken olanlar oldu : Bir ya da bir bucuk ay onceydi Suskunluğuna tam alışmışlardı Bambaşka bir gundu o gun İlk kez kendinden soz ediyordu Suskun gunlerin ocunu alırcasına Bilmem kac yıllık anısı gonlunden dokuluyordu Sık sık coşkunlaşarak Gunbatımına dek Bu değişimi o gune ozgu , bir anlık sanmışlardı Oysa! Ansızın konuşmaya başlaması ne denli şaşırtıcıysa bunun sureğenleşmesi daha şaşırtıcıydı Hepsinin kafası karışmıştı ancak , ‘Neden? ’ diye duşuneni yalnızca biriydi O da cozememiş , sormayı da icine sindirememişti Bilme isteğini bastırıp sonunda erincsizliğini yendi Boylece sıkıntıdan kolayca kurtulmuştu ‘Bugun son , yarın anlatmaz, ’ diyenler surekli yanıldı Susmadı , susacak gibi değildi Artık hepsi bir duşuncede birleşmişti : konuşacak , konuşacak! İlk gunlerde yadırganan bu değişim kısa surede alışkanlığa donuştu : anlatacak , anlatacak! Dinlemeseler de , anlamasalar da
Karşısındaki , “ Eee? dedi
“Anılarım işte hep oradan , deyip sustu Sozcukleri duzeltmeliydi Az once dili surcmuş olmalı Buyucek kentlerin daracık sokaklarındadır yaşantım , demek varken! Aylarca , yıllarca yaşadığı bircok kenti unutmuş muydu! Neden yalnızca o kent! Kentler Ler! Ler! Bir kent oburlerini unutturamaz Masadakilere acıklamalıydı Sokaklar Lar ! Lar !
Mendiliyle terini silmesi bitince mi başlayacak? Dun oyle olmuştu Bakarsın bugun de Sok o buruşuk mendili cebine , anlat! İsteksizce soylenen e ’ lerin kısalığı mı onu susturdu ?
Yanı başında oturan pek dayancsızdı Konuşması icin bu kez daha icten fısıldarken karşısındakine goz kırpıp onun da katılmasını sağladı : “Eeeee?
Yan masadakilerden sırtı donuk olanı , “Sonra? diyerek sandalyesini bu dort yaşlının masasına cevirdi
Geleni sezinlememişti Sokaklara dalmış , kentlerde yitmişti Birbirine benzemeyen kentlerin birbirine benzeyen sokaklarını duşunmekteydi ‘Hayır , ’ diyesi geldi ‘Sokaklarını değil , insanlarını , ’ diyecekti , boyle diyecekti “Hayır , diye fısıldadı , kendini tutamamıştı ‘Kentleri , sokakları duşunuyorum, ’ diye haykırmak istedi ‘Yalnızca kentleri , yalnızca sokakları ’ Bu kez kendini tutabilmişti Şapkasını alnına duşurdu Dil surcmelerine boyun mu eğecek! Yanlışlık bir sozcukte değil ki Hangi birini duzeltse? Once ‘oradan ’ı coğullaştırmalı Koca bunak ‘bircok yerden, ’ desene Demeli miydi ? Değer mi? Hangisine , kime ! Kentlere mi , kentlerdekilere mi , masadakilere mi ?
Ah o ‘butun ’ sozcuğu Nasıl da ağzından kacıvermişti! Butun yaşam ? ‘Hıh! ’ deyip omuz silkesi geldi ‘Neden butunmuş , ’ deyip gulesi geldi Ne omuz silkmek , ne de gulmek ; sozcukleri duzeltesi geldi Masadakilere o tumceyi acıklamalıydı Sil baştan! O tumce onarılacak Masadakileri uzmek de istemiyor Sus pus olup duruldular Sandığı gibi vurdum duymaz değiller mi ? Gozlerine bakılırsa değiller O tumce demek herkesi etkiledi Duygulandılar
Birbirlerinin ayaklarına bastıklarını ; masanın altını goremezdi
Sozcukleri bir bir değiştirip o tumceyi yeniden kuracaktı Kolaydı Yanındaki sivri dirsekliyi , yeni geleni değiştirmekten kolaydı Sozcuk değiştirmek masa değiştirmek gibi bir şey Haydi Nicin zorlanıyor Yanlışlıkla soylendiğine inanmıyor mu ?! Konuş! Dil surcmesiyse duzelt Gerceği soyle
Şapkasını cıkarıp masaya koydu ‘Yaşantımın bir bolumu, ’ diye soze başlayacaktı Onunde daha Az ya da cok Bir gun de olsa Birkac saat de olsa Kucucuk cay bahcesinde bile Bu masada Dorduyle , ikisiyle, biriyle Tek başına kalsa da Yaşanacak anlar , anılaşacak olaylar vardı Olmalıydı Olacaktı
“Neden olmasın, diye gulumsedi , titrek elleri şapkasının kıvrımlarını okşuyordu
SECKİN GUNDUZ BİR SES BİR TUMCE