iltasyazilim
FD Üye
Aşkın fena ve umutsuz başlayanı olur mu? Bence olmaz tabii ancak, her birimiz âşık olduğumuzda, bir ilişkiye başlarken ebediyen süreceğini zanneder, öyle umut eder, hatta ve hatta bundan kesin olarak başlarız ilişkimize Ve ama her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi bu hayallerimizin de bir sonu gelir Bir gün kazanç ve bir bakarız fakat, sonsuza dek süreceğini zannettiğimiz aşkımız hooop hayata, jurnal telaşlara ve kendimize yenik düşmüş ve bakmışız ancak o aşk her yerde, hayaller tükenmiş yerini kırgınlıklara, acıya ve hayatın rutin koşuşturmasına bırakmış Sonra o sahip çıktığımız ilişkimiz, uğruna kendimize karşısında geldiğimiz aşkımız bir oyuna dönüşmüş
Kaçma ve kovalama oyunu…
Bir süredir bu konuyu düşünüyorum
Kaçan kovalanır mı acaba?
Geçenler de arkadaşım Özlem ’le bu konuyu tartıştık Aralıksız tebessüm eden hayatı her yönüyle dalgaya alan bir kızdır Arzu En kötü zamanlarında bile bir bakmışsınız kahkahalarla gülmeye başlamış Siz şaşırırsınız O güler Gülümseyen yüzünü, fazla enerjisini herkese bulaştırır, bir vakit sonra bir bakarsınız sizde onunla birlikte kahkaha atıyorsunuz, acılarınıza gülüyorsunuz İşte böyle bir kızdır Özlem acılarına güler
Tekrar aynı tebessüm ve gözlerindeki ışıkla iki gün önce fazla sevdiği erkek arkadaşından ayrıldığını anlattı Onu ilk önce görebilen bu durumdan mutlu olduğunu zannederdi ama ben görebiliyordum gözlerindeki buruk hüznü ve acıyı Canı acıyordu ama o bunu kimse bilsin istemiyordu
“Neden peki; diye sorduğumda ise cevabı hepimizin benzer sorunlarından bir demetti
“Defalarca ilk adımı atan, daima fedakârlık eden, defalarca alaka bildiren kişi edinmek güya benim değerimi azalttı bu ilişkide O bendeki yerini, kalbimdeki değerini çok iyi biliyor, lakin ben bilmiyorum benim ondaki yerimi Artık bana karşısında böylece duyarsız oldu oysa Eskiden umurunda olan hiçbir şey bundan böyle umurunda yok Sanki O daima kaçıyor ve ben kovalıyorum Fazla yoruldum bu kaçmaca ve kovalamaca oyunundan Artık ne kaçmak, ne kovalamak nede sonunu bilmediğim bir ilişki için fedakârlık etmek istemiyorum Yoruldum anlıyor musun, gerçekte fazla yoruldum O benden kaçıyor, ufacık bir nedenden ağız dalaşı ediyoruz haklı olduğum halde hep arayan ben oluyorum Benimle oyun oynuyor O ’nu kovalamak istemiyorum bundan böyle Dedi ve gözleri dalıp gitti ve ben ne süre kahkaha atacak diye beklemeye başladım Kahkaha atmadı Arzu, öylece bomboş bakıyordu
“Aşk aslında bir oyun mu? Bu aşk dedikleri şey her ne ise bir kaçma ve kovalama oyunu mudur? Taraflardan birisi kovalarken, diğeri illaki firar etmek zorunda mıdır? Nedir bu insanların birbirlerine yaptıkları eziyet, neden yaparlar anlamıyorum bunu Ama bundan sonradan kararlıyım, bundan daha sonra kim olursa olsun, kovalamayacağım kimseyi, bundan sonra kaçan ben olacağım Bundan daha sonra kovalamanın yorgunluğunu ve acısını yaşamak yok, kaçmanın ve kovalanmanın verdiği o zevki tadacağım Madem bu bir oyun, bende bu oyunu artık kurallarına göre oynayacağım dedi ve kahkaha atmaya başladı yeniden, bense öylece bakıp kaldım ona, kahkahalarına ortak olmadım Aklımda yalnızca bana sorduğu o soru vardı
Aşk denilen şey, her ne ise bir oyun muydu? Bu oyunun en manâlı kuralı firar etmek mıydı? Sevdiğini söylemekten, sevdiğini göstermekten, sevdiğine sımsıkı sarılmaktan, sevgiline sevdiğini söylemekten kaçmak mıydı bu oyunun en önemli kuralı ve kovalamak mıydı İkinci kayda değer kural?
Kovalamak ve beklemekBeni sevecek, bana sarılacak, bana seni seviyorum diyecek diye ummak miydi? Bu sebepler yüzünden kovalamak mıydı sevgiliyi
Biz kadınlar en azından ben kendi adıma konuşursam küçücük küçücük sebeplerden çok mutlu olabiliyorken, bana sunulan küçücük bir ümitle sevdiğim insan için dünyamı durduracak değin kuvvetli olabiliyorsam kendime aleyhinde Karşımdaki insan beni benden etmek istemediği sürece kaçmıyorsam sevdiğimden ve bu zamana kadar kovalamadıysam sevdiğimi, “Nasıl Olursa Olsun beni sev, bana seni seviyorum diye söyle diye, ama kovalamamakla birlikte sahipte çıktıysam sevdiğime her yönüyle hatalarıyla, günahlarıyla seslenmek oysa ben bu zamana kadar kuralları hatalı oynadım Bu yüzden kaybettim çağrıda bulunmak ki
Çünkü anladım ama, Aşk dedikleri şey Bir oyun, bir kaçmaca ve kovalamaca oyunu Gerçi kurallarına göre oynasanız da oynamasanız da tıpkı şairin dediği gibi “Mutlu aşk yoktur
Kim bilir belki vardır Bir yerlerde bizi bekliyordur Sizi bekleyen mutlu aşkı bulmanız dileğiyle J
Kaçma ve kovalama oyunu…
Bir süredir bu konuyu düşünüyorum
Kaçan kovalanır mı acaba?
Geçenler de arkadaşım Özlem ’le bu konuyu tartıştık Aralıksız tebessüm eden hayatı her yönüyle dalgaya alan bir kızdır Arzu En kötü zamanlarında bile bir bakmışsınız kahkahalarla gülmeye başlamış Siz şaşırırsınız O güler Gülümseyen yüzünü, fazla enerjisini herkese bulaştırır, bir vakit sonra bir bakarsınız sizde onunla birlikte kahkaha atıyorsunuz, acılarınıza gülüyorsunuz İşte böyle bir kızdır Özlem acılarına güler
Tekrar aynı tebessüm ve gözlerindeki ışıkla iki gün önce fazla sevdiği erkek arkadaşından ayrıldığını anlattı Onu ilk önce görebilen bu durumdan mutlu olduğunu zannederdi ama ben görebiliyordum gözlerindeki buruk hüznü ve acıyı Canı acıyordu ama o bunu kimse bilsin istemiyordu
“Neden peki; diye sorduğumda ise cevabı hepimizin benzer sorunlarından bir demetti
“Defalarca ilk adımı atan, daima fedakârlık eden, defalarca alaka bildiren kişi edinmek güya benim değerimi azalttı bu ilişkide O bendeki yerini, kalbimdeki değerini çok iyi biliyor, lakin ben bilmiyorum benim ondaki yerimi Artık bana karşısında böylece duyarsız oldu oysa Eskiden umurunda olan hiçbir şey bundan böyle umurunda yok Sanki O daima kaçıyor ve ben kovalıyorum Fazla yoruldum bu kaçmaca ve kovalamaca oyunundan Artık ne kaçmak, ne kovalamak nede sonunu bilmediğim bir ilişki için fedakârlık etmek istemiyorum Yoruldum anlıyor musun, gerçekte fazla yoruldum O benden kaçıyor, ufacık bir nedenden ağız dalaşı ediyoruz haklı olduğum halde hep arayan ben oluyorum Benimle oyun oynuyor O ’nu kovalamak istemiyorum bundan böyle Dedi ve gözleri dalıp gitti ve ben ne süre kahkaha atacak diye beklemeye başladım Kahkaha atmadı Arzu, öylece bomboş bakıyordu
“Aşk aslında bir oyun mu? Bu aşk dedikleri şey her ne ise bir kaçma ve kovalama oyunu mudur? Taraflardan birisi kovalarken, diğeri illaki firar etmek zorunda mıdır? Nedir bu insanların birbirlerine yaptıkları eziyet, neden yaparlar anlamıyorum bunu Ama bundan sonradan kararlıyım, bundan daha sonra kim olursa olsun, kovalamayacağım kimseyi, bundan sonra kaçan ben olacağım Bundan daha sonra kovalamanın yorgunluğunu ve acısını yaşamak yok, kaçmanın ve kovalanmanın verdiği o zevki tadacağım Madem bu bir oyun, bende bu oyunu artık kurallarına göre oynayacağım dedi ve kahkaha atmaya başladı yeniden, bense öylece bakıp kaldım ona, kahkahalarına ortak olmadım Aklımda yalnızca bana sorduğu o soru vardı
Aşk denilen şey, her ne ise bir oyun muydu? Bu oyunun en manâlı kuralı firar etmek mıydı? Sevdiğini söylemekten, sevdiğini göstermekten, sevdiğine sımsıkı sarılmaktan, sevgiline sevdiğini söylemekten kaçmak mıydı bu oyunun en önemli kuralı ve kovalamak mıydı İkinci kayda değer kural?
Kovalamak ve beklemekBeni sevecek, bana sarılacak, bana seni seviyorum diyecek diye ummak miydi? Bu sebepler yüzünden kovalamak mıydı sevgiliyi
Biz kadınlar en azından ben kendi adıma konuşursam küçücük küçücük sebeplerden çok mutlu olabiliyorken, bana sunulan küçücük bir ümitle sevdiğim insan için dünyamı durduracak değin kuvvetli olabiliyorsam kendime aleyhinde Karşımdaki insan beni benden etmek istemediği sürece kaçmıyorsam sevdiğimden ve bu zamana kadar kovalamadıysam sevdiğimi, “Nasıl Olursa Olsun beni sev, bana seni seviyorum diye söyle diye, ama kovalamamakla birlikte sahipte çıktıysam sevdiğime her yönüyle hatalarıyla, günahlarıyla seslenmek oysa ben bu zamana kadar kuralları hatalı oynadım Bu yüzden kaybettim çağrıda bulunmak ki
Çünkü anladım ama, Aşk dedikleri şey Bir oyun, bir kaçmaca ve kovalamaca oyunu Gerçi kurallarına göre oynasanız da oynamasanız da tıpkı şairin dediği gibi “Mutlu aşk yoktur
Kim bilir belki vardır Bir yerlerde bizi bekliyordur Sizi bekleyen mutlu aşkı bulmanız dileğiyle J