iltasyazilim
FD Üye
Özel Görelilik Kuramı Hakkında Veri
Bizler, jurnal yaşamda ışık hızından çok daha düşük hızlarla karşılaşırızIşığın hızı ise fazla yüksek bir hızdır Işık, saniyede 300 bin kilometre yol alırNewton mekaniği ya da herzamanki mekanik denen eski görüşler, düşük hızlardaki cisimlerin hareketlerini anlatmak için kullanılır
Newton mekaniği düşük hızlarda mükemmel sonuç verir;lakin hızları ışığın hızına yaklaşan parçacıklara uygulandığında başarısız olur Mesela bir elektronun hızını,birkaç milyon voltluk potansiyel farkı kullanarak,ışık hızının yüzde una (099c) varan hızlara çıkarabilirizBurada sınır ışık hızıdır,elektronu ışık hızından daha artı hızlandıramayız Newton mekaniğine tarafından ise hızın böyle bir sınırı yoktur Hatta bu mekaniğe tarafından potansiyel farkı veya buna karşısında gelen enerji 4 katına çıkarılırsa elektronun hızı,takriben,ışık hızının iki katına yakın bir hız kazanmalıdırOysa deneyler,ivmelendirici gerilim ne olursa olsun,elektronun hızının ışık hızından minik kaldığını gösteriyorEinstein bilime,koskocoman katkılar yaptı;lakin görelilik, onun en büyük ve bilgece ortaya koyduğu bir kuramdır Bu kuramı,te ortaya koyduğunda demin 26 yaşında bir gençtiNe büyük bir onurÖzel görelilik kuramı çok sayıda deneyle doğrulanmıştırİşte size bunları anlatacağım
Özel görelilik iki temel önermeye dayanır:
1 Eylemsiz referans sistemlerinin tümünde,fizik yasaları aynıdır(Fizik yasalarının hepsi,birbirine göre sabit hızlarla hareket eden tüm gözlemciler için aynıdır)Hareket, görelidirYani akıcı çabucak hareket eden bir araçta yapılan deneyin sonuçları,durgun bir laboratuvarda yapılan benzer deneyin sonuçlarıyla özdeş olacaktırDurgun bir laboratuvarda bir deney yaparsanız ve sabit seri bir arabayla geçen bir gözlemci de sizin deneyinizi gözlerse, keza laboratuvar koordinat sistemi,ayrıca de hareketli arabanın kordinat sistemi eylemsiz referans sistemleridir Buna kadar laboratuvarda mekanik yasalarının dürüst olduğunu bulursanız,hareketli arabadaki kişinin gözlemleri de sizinkiyle uyuşmalıdırBu aynı zamanda,hiçbir mekanik deneyinde,iki referans sistemi arasında herhangi bir ayrım saptanamayacağı demektir Yani,uzayda mutlak hareket kavramı anlamsızdır
2 Işığın hızı,evrendeki en yüksek ve mutlak hızdırIşığın hızı, eylemsiz tüm gözlemcileri için bunların hareketlerinden bağımsız olarak aynı kalırIşık hızının öteki hızlarla manâlı çelişkisi Galile birleştirme yasasına uymamasıdır bununla beraber,ses kaynağına göre hareket eden bir referans sisteminde sesin hızı ölçüldüğünde,sesin hızı bu değerden daha büyük veya daha küçüktürBu durum ışık için geçersiz olmaktadırGalile toplama yasası mı yanlış? Yoksa ışığın özel bir durumumu var? MichelsonMorley deneyi işte bu sorunun yanıtını gösterdiAslında bu deney,Einsteinin görelilik üzerine çalışmasını yayımlamadan önce,de yapıldıAncak Einsteinin bu deneyin ayrıntılarından farkında olan olduğu açık değildir Buna rağmen deneyin sonucu,Einsteinin kuramı çerçevesinde derhal anlaşılabilirÇünkü kurama kadar,gözlemcinin veya kaynağın hareketinin ışık hızı üzerine bir etkisi yokturÖzel görelilik kuramı, uzay ve zaman konusundaki sağ duyuya dayanan düşüncelerimizi değiştirdiBir bilim dalını kökten etkileyecek bir fikriniz olsa, bunu unutur muydunuz? Einstein, unutup yıllar daha sonra hatırlamışa benziyor Einsteindan geriye kalanların altını üzerine getiren araştırmacılar, ünlü fizfizikçinin, kütleçekimsel mercek etkisini genel göreliliği tamamlayışından 3, söz konusu bulguyu yayınlayışından 24 sene önce akıl ettiğini orortaya çıkardılar
Einsteinın küçük bir not defterini tekrar inceleyen Max Planck Enstitüsü araştırmacıları, Einsteinın 1910dan 1940a kadar kullandığı bu defterde, sonraları 1936da tamamlayıp yayınladığı denklemlerini, küçük farklarla çoçok önceden anekdot ettiğini farkettiler Araştırmacılar, aradaki döneme ait belgelerden yola çıkarak, Einsteinın bu bubuluşundaki yaklaşımını unutup, yıllar sonra baştan ortaya koyduğunu ileri sürüyorlar Kütleçekimsel mercek etkisi, ama 1979da gözlemlenebilmişti
Hareket Görelidir Ne demektir?
Bu kuramın iki önermesini tanımıştık Bu önermeler, bizi yeni bir düşünme düzeyine sıçramaya zorlar A ve B gibi iki kayıktayız A kayığı, bir çupra sürüsünü oltasına düşürmüş ve denizin o noktasında hareketsiz B kayığı ise çupra arayışı için sabit bir şipşak ilerliyor Ortalık sisle dolgun Kayıklardaki gözlemciler kimin hareket halinde olduğunu bilemiyor Sessiz ve sarsıntısız bir trendeki gezgin pencereden baktığında kendisinin yok, çevresindeki uzayın hareket etiğini sanır
Hareketi nasıl gözleriz?
Bir referans (uygulama) sistemi olmaksızın hareket kavramının anlamı yoktur Her durumda hangi sisteme tarafından hareketi belirlemek istediğimizi belirlemeliyiz
Dilekçe sistemi, bir yol, yeryüzeyi, Güneş, galaksimizin merkezi olabilir Bermudada ve Avusturalyada Perthe düşürülen taşlardan her ikisi de aşağıya düşmekte, ama bu iki taş, yerin merkezine göre tam olarak ters yönde hareket etmektedir Bu durumda referans sistemi neresidir? Yerin merkezi mi; yahut yerin yüzeyi midir? Sahiden referans sistemleri, eşderecede doğrudur veya vardır Sorun, sizin amacınız için hangisini daha uygun olduğunu saptamaktır Eğer bütün uzayı doldunran bir eter olsaydı, tüm hareketleri ona dayandırırdık ve bu nedenle Bermuda ve Perth sakinleri şaşkınlıktan kurtulmuş olurdu Böyle bir eterin yokluğu evrensel bir referans sistemi olmadığını anlatır Çankü ışık (veya daha genellikle elektromanyetik dalagalar) abes uzayda data aktarabilecek tek araçtır Bütün hareket, sadece kendisini gözleyen kişiye ve araca kadar vardır Evrende yalıtılmış olsak, hareket halinde olup olmadığımızı belirleyemeyiz, çünkü referans sistemi olmaksızın hareket kavramının bilimsel anlamı yoktur
Einstein in 1905te geliştirdiği özel görelilik kuramı, birbirlerine kadar sabit hızlarla hareket eden sistemlerin ( eylemsizlik referans sistemleri) sorunlarına eğilmektedir
Hemen düşünelim ki iki kayık bağlı yana geliyor ve tam bu anda şimşek çakıyor Özel göreliğin ikinci önermesine kadar yıldırım ışıkları, akıcı olarak bütün doğrultulara yayılıyor Birinci önermeye göre her iki kayıktaki gözlemci, kendisinin merkezde olduğu, genişleyen bir ışık küresi bulmalıdırı; hatta alevin parladığı noktaya kadar, bunladan birisi konumunu değiştiriyor olsa bile kayıklardan diğer bir neferanns sistemini sis değil etttiğiniden gözlemciler kimin değişikliğie uğradığını farkedemez ve böylece, her ikisi için de ışık hızı aynı olduğundan her ikisi de özdeş olayı görmelidir
Göreli olaylar, günlük deneyimlerden farklıdır
Açık bir günde A ve B kayıkları denizdedir Bunladan biri, kayıkla yanyana gelince suya bir taş atar Taşın yaratığı dalgalar nasıl görünür? Her iki gözlemci, bambaşka yuvarlak yörüngeler yayıldığını gözler Yalnızca dalgacık örneklerinin merkezinde olup olmadığını gözetleyerek herbir gözlemci, kendisinin suya göre hareket edip etmediğini söyleyebilirSu, bir referans sistemidir ve kayıkla su üstünde hareket eden bir gözlemci, bambaşka yönlerdeki dalgacık hızlarını, kendisisine tarafından birbirlerinden farklı olarak ölçer; fakat kayık üzerindeki duran bir gözlemcinin ölçtüğü dalgacık hızları her yönde aynıdır Şu noktayı hatırlamak çok önemlidir Sudaki dalagalar ve hareketler ile uzaydaki hareket ve dalglar fazla farklıdır Uzay, kendi içinde bir referans sistemi değlidir; su, kendi içinde bir referans sistemidir Sudaki dalga hızları, gözlemcinin hareketi ile değişir; ışığın uzyadaki dalga hızları ise gözlemcinin hareketi ile değişmeyen Örneğimizdeki iki kayıkta bulunan gözlemcilerin, özdeş halde yayılan ışık küreleri algılamaları gerçeğinin tek tanımlama yolu, her gözlemcinin koordinat sisteminin, öbürünün görüş açısından, birbirlerine göre harekettten etkilenmiş olmasıdır
Bunlardan birinciyi, yani hareketin göreliğini hele bir düşünelim Dünyanın kendi ekseni civarda ve Güneş çevresinde döndüğünü artık hepimiz biliyoruz Biz ırk, Dünya denen harikulade bir hareketlinin, diyelim oysa bir trenin yolcularıyız Lakin Dünya, bize her zaman duruyor gibi geliyor Neden? Çünkü trenimiz ve biz, aynı hızda ve aynı yönde hareket etmekteyiz
Hemen bir tren istasyonu ve onun önünden geçen tren modelini düşleyelim Bu bir hayal yok, olur ya de yolculuklarınızdan anımsayacağınız bir gözlemin öyküsüdür Biri istasyonda bekleyen istasyon şefi, diğeri de trendeki bir gezgin olan iki kişinin hareketi nasıl kavrayacaklarına bakalım İstasyon şefi için hareket eden şey defalarca trendir Trendeki gezgin ise kendisinin tembel olduğunu, istasyonun ve tüm diğer dünya yüzeyinin kendi yanından geçip gittiğini düşünebilir Bir biçimli hareket, sadece göreceli olarak belirtilebilir; mutlak bir hareketli olduğunuzu öne süremezsiniz; oysa bir başka nesneye tarafından hareket etmekte olduğunuzu söyleyebilirsiniz Siz, sandalyenizde otururken gerçekte Dünya ile birlikte hareket halindesiniz Fakat Dünya ile hız farkınız sıfır olduğu için bunu farketmiyorsunuz Siz, arabanızla şu değin hızla otobanda seyrederken, bu hızınız sandalyesinde oturan komşunuza göredir Sanıyorum hareketin görecelliği konusunda anlaşıyoruz Derhal daha geniş uzaylara başlatmak için tekrar istasyon şefimize ve trendeki yolcumuza dönelim; epeydir yerlerinde uyuşuk hareketsiz oturuyorlardı Onlara ölçme görevi vereceğiz Şefe bir ölçü çubuğu ve bir saat; trendeki yolcuya da bir ölçü çubuğu ve bir saat veriyoruz
İkisine de yolcunun bulunduğu pencerenin yatay uzunluğunu ölçme ödevini veriyoruz Yolcunun işi kolay Yerinden kalkacak ve pencerenin uzunluğunu ölçecek Şefinki birazcık daha zorlama Tren geliyor, fakat istasyonda defalarca geçiyor, ışıkları açacak, yolcuların istemleriyle uğraşacak ve giderken hareket halindeki trenin pencere boyutunu ölçecek Sanıyorum pencere boyutu değişmediğine kadar, şef ve yolcunun benzer uzunlukları ölçeceğini düşünüyorsunuz Ama Einstein, size yanıldığınızı gösterecektir Şefin pencereyi görmesi için, pencerenin ön ve arkadaki nokalarındaki ışık, şefin gözünü ulaşmalıdır Ancak öndeki ışık daha kısa sürede, arka ışık daha uzun sürede ona ulaşır Bu da aynı bir uzunluğun öbür hızlardaki gözlemcilerce farklı ölçüldüğünü gösterir
Hareket Halindeki Cisimlerin Elektrodinamiği başlıklı makalesi, özel göreliliğin başlıca düşüncelerini içeriyordu Einstein, önce tutsak (eter) kuramını bir kenara itti Daha Sonra, içinde göreli hareketle mutlak hareketin ayırt edilebeleceği sabit bir uzayın bulunmadığını ileri sürdü Diğer bir anlatımla, evrende durduğuna belirli olabilaeceğimiz hiçbir şey olmadığını gösterdi Duran bir trende otururken, yandan diğer bir tren geçse, bunu gören cümbür cemaat bunun farkına varır Lakin sarsıntıları değil eder ve duran ile yanından geçen yolculara sorarsak, hangi trenin hareket halinde olduğunu anlatmak güçleşir
*
Bizler, jurnal yaşamda ışık hızından çok daha düşük hızlarla karşılaşırızIşığın hızı ise fazla yüksek bir hızdır Işık, saniyede 300 bin kilometre yol alırNewton mekaniği ya da herzamanki mekanik denen eski görüşler, düşük hızlardaki cisimlerin hareketlerini anlatmak için kullanılır
Newton mekaniği düşük hızlarda mükemmel sonuç verir;lakin hızları ışığın hızına yaklaşan parçacıklara uygulandığında başarısız olur Mesela bir elektronun hızını,birkaç milyon voltluk potansiyel farkı kullanarak,ışık hızının yüzde una (099c) varan hızlara çıkarabilirizBurada sınır ışık hızıdır,elektronu ışık hızından daha artı hızlandıramayız Newton mekaniğine tarafından ise hızın böyle bir sınırı yoktur Hatta bu mekaniğe tarafından potansiyel farkı veya buna karşısında gelen enerji 4 katına çıkarılırsa elektronun hızı,takriben,ışık hızının iki katına yakın bir hız kazanmalıdırOysa deneyler,ivmelendirici gerilim ne olursa olsun,elektronun hızının ışık hızından minik kaldığını gösteriyorEinstein bilime,koskocoman katkılar yaptı;lakin görelilik, onun en büyük ve bilgece ortaya koyduğu bir kuramdır Bu kuramı,te ortaya koyduğunda demin 26 yaşında bir gençtiNe büyük bir onurÖzel görelilik kuramı çok sayıda deneyle doğrulanmıştırİşte size bunları anlatacağım
Özel görelilik iki temel önermeye dayanır:
1 Eylemsiz referans sistemlerinin tümünde,fizik yasaları aynıdır(Fizik yasalarının hepsi,birbirine göre sabit hızlarla hareket eden tüm gözlemciler için aynıdır)Hareket, görelidirYani akıcı çabucak hareket eden bir araçta yapılan deneyin sonuçları,durgun bir laboratuvarda yapılan benzer deneyin sonuçlarıyla özdeş olacaktırDurgun bir laboratuvarda bir deney yaparsanız ve sabit seri bir arabayla geçen bir gözlemci de sizin deneyinizi gözlerse, keza laboratuvar koordinat sistemi,ayrıca de hareketli arabanın kordinat sistemi eylemsiz referans sistemleridir Buna kadar laboratuvarda mekanik yasalarının dürüst olduğunu bulursanız,hareketli arabadaki kişinin gözlemleri de sizinkiyle uyuşmalıdırBu aynı zamanda,hiçbir mekanik deneyinde,iki referans sistemi arasında herhangi bir ayrım saptanamayacağı demektir Yani,uzayda mutlak hareket kavramı anlamsızdır
2 Işığın hızı,evrendeki en yüksek ve mutlak hızdırIşığın hızı, eylemsiz tüm gözlemcileri için bunların hareketlerinden bağımsız olarak aynı kalırIşık hızının öteki hızlarla manâlı çelişkisi Galile birleştirme yasasına uymamasıdır bununla beraber,ses kaynağına göre hareket eden bir referans sisteminde sesin hızı ölçüldüğünde,sesin hızı bu değerden daha büyük veya daha küçüktürBu durum ışık için geçersiz olmaktadırGalile toplama yasası mı yanlış? Yoksa ışığın özel bir durumumu var? MichelsonMorley deneyi işte bu sorunun yanıtını gösterdiAslında bu deney,Einsteinin görelilik üzerine çalışmasını yayımlamadan önce,de yapıldıAncak Einsteinin bu deneyin ayrıntılarından farkında olan olduğu açık değildir Buna rağmen deneyin sonucu,Einsteinin kuramı çerçevesinde derhal anlaşılabilirÇünkü kurama kadar,gözlemcinin veya kaynağın hareketinin ışık hızı üzerine bir etkisi yokturÖzel görelilik kuramı, uzay ve zaman konusundaki sağ duyuya dayanan düşüncelerimizi değiştirdiBir bilim dalını kökten etkileyecek bir fikriniz olsa, bunu unutur muydunuz? Einstein, unutup yıllar daha sonra hatırlamışa benziyor Einsteindan geriye kalanların altını üzerine getiren araştırmacılar, ünlü fizfizikçinin, kütleçekimsel mercek etkisini genel göreliliği tamamlayışından 3, söz konusu bulguyu yayınlayışından 24 sene önce akıl ettiğini orortaya çıkardılar
Einsteinın küçük bir not defterini tekrar inceleyen Max Planck Enstitüsü araştırmacıları, Einsteinın 1910dan 1940a kadar kullandığı bu defterde, sonraları 1936da tamamlayıp yayınladığı denklemlerini, küçük farklarla çoçok önceden anekdot ettiğini farkettiler Araştırmacılar, aradaki döneme ait belgelerden yola çıkarak, Einsteinın bu bubuluşundaki yaklaşımını unutup, yıllar sonra baştan ortaya koyduğunu ileri sürüyorlar Kütleçekimsel mercek etkisi, ama 1979da gözlemlenebilmişti
Hareket Görelidir Ne demektir?
Bu kuramın iki önermesini tanımıştık Bu önermeler, bizi yeni bir düşünme düzeyine sıçramaya zorlar A ve B gibi iki kayıktayız A kayığı, bir çupra sürüsünü oltasına düşürmüş ve denizin o noktasında hareketsiz B kayığı ise çupra arayışı için sabit bir şipşak ilerliyor Ortalık sisle dolgun Kayıklardaki gözlemciler kimin hareket halinde olduğunu bilemiyor Sessiz ve sarsıntısız bir trendeki gezgin pencereden baktığında kendisinin yok, çevresindeki uzayın hareket etiğini sanır
Hareketi nasıl gözleriz?
Bir referans (uygulama) sistemi olmaksızın hareket kavramının anlamı yoktur Her durumda hangi sisteme tarafından hareketi belirlemek istediğimizi belirlemeliyiz
Dilekçe sistemi, bir yol, yeryüzeyi, Güneş, galaksimizin merkezi olabilir Bermudada ve Avusturalyada Perthe düşürülen taşlardan her ikisi de aşağıya düşmekte, ama bu iki taş, yerin merkezine göre tam olarak ters yönde hareket etmektedir Bu durumda referans sistemi neresidir? Yerin merkezi mi; yahut yerin yüzeyi midir? Sahiden referans sistemleri, eşderecede doğrudur veya vardır Sorun, sizin amacınız için hangisini daha uygun olduğunu saptamaktır Eğer bütün uzayı doldunran bir eter olsaydı, tüm hareketleri ona dayandırırdık ve bu nedenle Bermuda ve Perth sakinleri şaşkınlıktan kurtulmuş olurdu Böyle bir eterin yokluğu evrensel bir referans sistemi olmadığını anlatır Çankü ışık (veya daha genellikle elektromanyetik dalagalar) abes uzayda data aktarabilecek tek araçtır Bütün hareket, sadece kendisini gözleyen kişiye ve araca kadar vardır Evrende yalıtılmış olsak, hareket halinde olup olmadığımızı belirleyemeyiz, çünkü referans sistemi olmaksızın hareket kavramının bilimsel anlamı yoktur
Einstein in 1905te geliştirdiği özel görelilik kuramı, birbirlerine kadar sabit hızlarla hareket eden sistemlerin ( eylemsizlik referans sistemleri) sorunlarına eğilmektedir
Hemen düşünelim ki iki kayık bağlı yana geliyor ve tam bu anda şimşek çakıyor Özel göreliğin ikinci önermesine kadar yıldırım ışıkları, akıcı olarak bütün doğrultulara yayılıyor Birinci önermeye göre her iki kayıktaki gözlemci, kendisinin merkezde olduğu, genişleyen bir ışık küresi bulmalıdırı; hatta alevin parladığı noktaya kadar, bunladan birisi konumunu değiştiriyor olsa bile kayıklardan diğer bir neferanns sistemini sis değil etttiğiniden gözlemciler kimin değişikliğie uğradığını farkedemez ve böylece, her ikisi için de ışık hızı aynı olduğundan her ikisi de özdeş olayı görmelidir
Göreli olaylar, günlük deneyimlerden farklıdır
Açık bir günde A ve B kayıkları denizdedir Bunladan biri, kayıkla yanyana gelince suya bir taş atar Taşın yaratığı dalgalar nasıl görünür? Her iki gözlemci, bambaşka yuvarlak yörüngeler yayıldığını gözler Yalnızca dalgacık örneklerinin merkezinde olup olmadığını gözetleyerek herbir gözlemci, kendisinin suya göre hareket edip etmediğini söyleyebilirSu, bir referans sistemidir ve kayıkla su üstünde hareket eden bir gözlemci, bambaşka yönlerdeki dalgacık hızlarını, kendisisine tarafından birbirlerinden farklı olarak ölçer; fakat kayık üzerindeki duran bir gözlemcinin ölçtüğü dalgacık hızları her yönde aynıdır Şu noktayı hatırlamak çok önemlidir Sudaki dalagalar ve hareketler ile uzaydaki hareket ve dalglar fazla farklıdır Uzay, kendi içinde bir referans sistemi değlidir; su, kendi içinde bir referans sistemidir Sudaki dalga hızları, gözlemcinin hareketi ile değişir; ışığın uzyadaki dalga hızları ise gözlemcinin hareketi ile değişmeyen Örneğimizdeki iki kayıkta bulunan gözlemcilerin, özdeş halde yayılan ışık küreleri algılamaları gerçeğinin tek tanımlama yolu, her gözlemcinin koordinat sisteminin, öbürünün görüş açısından, birbirlerine göre harekettten etkilenmiş olmasıdır
Bunlardan birinciyi, yani hareketin göreliğini hele bir düşünelim Dünyanın kendi ekseni civarda ve Güneş çevresinde döndüğünü artık hepimiz biliyoruz Biz ırk, Dünya denen harikulade bir hareketlinin, diyelim oysa bir trenin yolcularıyız Lakin Dünya, bize her zaman duruyor gibi geliyor Neden? Çünkü trenimiz ve biz, aynı hızda ve aynı yönde hareket etmekteyiz
Hemen bir tren istasyonu ve onun önünden geçen tren modelini düşleyelim Bu bir hayal yok, olur ya de yolculuklarınızdan anımsayacağınız bir gözlemin öyküsüdür Biri istasyonda bekleyen istasyon şefi, diğeri de trendeki bir gezgin olan iki kişinin hareketi nasıl kavrayacaklarına bakalım İstasyon şefi için hareket eden şey defalarca trendir Trendeki gezgin ise kendisinin tembel olduğunu, istasyonun ve tüm diğer dünya yüzeyinin kendi yanından geçip gittiğini düşünebilir Bir biçimli hareket, sadece göreceli olarak belirtilebilir; mutlak bir hareketli olduğunuzu öne süremezsiniz; oysa bir başka nesneye tarafından hareket etmekte olduğunuzu söyleyebilirsiniz Siz, sandalyenizde otururken gerçekte Dünya ile birlikte hareket halindesiniz Fakat Dünya ile hız farkınız sıfır olduğu için bunu farketmiyorsunuz Siz, arabanızla şu değin hızla otobanda seyrederken, bu hızınız sandalyesinde oturan komşunuza göredir Sanıyorum hareketin görecelliği konusunda anlaşıyoruz Derhal daha geniş uzaylara başlatmak için tekrar istasyon şefimize ve trendeki yolcumuza dönelim; epeydir yerlerinde uyuşuk hareketsiz oturuyorlardı Onlara ölçme görevi vereceğiz Şefe bir ölçü çubuğu ve bir saat; trendeki yolcuya da bir ölçü çubuğu ve bir saat veriyoruz
İkisine de yolcunun bulunduğu pencerenin yatay uzunluğunu ölçme ödevini veriyoruz Yolcunun işi kolay Yerinden kalkacak ve pencerenin uzunluğunu ölçecek Şefinki birazcık daha zorlama Tren geliyor, fakat istasyonda defalarca geçiyor, ışıkları açacak, yolcuların istemleriyle uğraşacak ve giderken hareket halindeki trenin pencere boyutunu ölçecek Sanıyorum pencere boyutu değişmediğine kadar, şef ve yolcunun benzer uzunlukları ölçeceğini düşünüyorsunuz Ama Einstein, size yanıldığınızı gösterecektir Şefin pencereyi görmesi için, pencerenin ön ve arkadaki nokalarındaki ışık, şefin gözünü ulaşmalıdır Ancak öndeki ışık daha kısa sürede, arka ışık daha uzun sürede ona ulaşır Bu da aynı bir uzunluğun öbür hızlardaki gözlemcilerce farklı ölçüldüğünü gösterir
Hareket Halindeki Cisimlerin Elektrodinamiği başlıklı makalesi, özel göreliliğin başlıca düşüncelerini içeriyordu Einstein, önce tutsak (eter) kuramını bir kenara itti Daha Sonra, içinde göreli hareketle mutlak hareketin ayırt edilebeleceği sabit bir uzayın bulunmadığını ileri sürdü Diğer bir anlatımla, evrende durduğuna belirli olabilaeceğimiz hiçbir şey olmadığını gösterdi Duran bir trende otururken, yandan diğer bir tren geçse, bunu gören cümbür cemaat bunun farkına varır Lakin sarsıntıları değil eder ve duran ile yanından geçen yolculara sorarsak, hangi trenin hareket halinde olduğunu anlatmak güçleşir
*