Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Pablo Neruda Şiirleri

Pablo Neruda Şiirleri
0
155

morfeus

FD Üye
Katılım
Kas 12, 2021
Mesajlar
3
Etkileşim
4
Puan
38
Yaş
46
Konum
Rusya
F-D Coin
139
nobel-edebiyat-odulu-de-kazanmis-pablo-neruda-nin-ask-ve-sevgiyi-anlattigi-10-siiri-1643365167.png

Evet, kavgayı sever Pablo Neruda ve bu durum aynı zamanda dilindedir de. Fakat bunu en iyi, güçlü kaleminden çıkan şiirleriyle anlatır. Aslen Şilili olan Neruda, halka ve emeğe olan düşkünlüğünü, belki de babasının bir işçi emekçisi olmasından alır.

Küçüklüğünden beri işçi sınıfı içerisinde büyümesinden dolayı hakkını ve kavgasını savunmayı öğrenmiştir. Diplomat olmasından dolayı da, birçok ülke ve insan tanıma fırsatı yakalamıştır. 69 yıllık hayatına bir sürü ülkeyi, şiirleriyle de bahsettiği Matilda'ya olan aşkını ve 1971'de kazandığı Nobel Edebiyat Ödülü gibi değerli ödülleri sığdırmayı başarmıştır. İşte Pablo Neruda'nın aşkı, sevgiyi, halkını ve özlemi anlattığı şiirleri sizler için derledik!

Pablo Neruda şiirleri:

  • Bu Gece En Hüzünlü Şiiri Yazabilirim
  • Duyasın Diye Beni
  • Seviyorum Suskunluğunu
  • Matilde'ye Sone
  • Yüz Aşk Sonesi VIII
  • Sessizliği Arıyorum
  • Umutsuz Bir Şarkı
  • Güz Çiçeklerinden Nazım'a Çelenk
O'na yazdığı belki de son şiir: Bu Gece En Hüzünlü Şiiri Yazabilirim

2d5c17c46e429fd78e2fe9565a9ad08457860dba.jpeg

Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim Şöyle diyebilirim: gece yıldızla dolu
Ve yıldızlar, masmavi titreşiyor uzakta
Şakıyarak dönüyor gökte gece rüzgarı.
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara.
Kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece
Kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında
Sevdi beni o ben de bir ara onu sevdim
O durgun, iri gözler sevilmez miydi ama

Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim.
Yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla
Duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi.
Ota düşen çiy gibi, düşmekle şiir cana
Ne gelir elden, sevgim onu tutamadıysa.
Gece yıldız içinde, o yoldaş değil bana
Hepsi bu. uzaklarda şarkı söylüyor biri.
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Gözlerim arar onu, yaklaştırmak ister gibi
Yüreğim arar onu, o yoldaş değil bana

Artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim
Sesim arar rüzgarı ulaşmak için ona
Ellere yar olur. öpmemden önceki gibi.
O ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla
Artık sevmiyorum ya severim belki yine
Ne uzundur unutuş ah ne kısadır sevda
Böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca

Belki bana verdiği son acıdır bu acı
Belki son şiirdir bu yazdığım şiir ona

Aşık olduğu kadına açık çağrı: Duyasın Diye Beni


0b7d404c3e6610aaca2b8a014b32306555e7540a.jpeg

Duyasın diye beni incelir sözlerim arasıra Kumsallarda martıların izleri gibi.
Gerdanlık, esrik çıngırak
Üzümler gibi tatlı ellerin için.

Ve uzakta görürüm sözlerimi, bakarım.
Benim değil senin onlar.
Tırmanırlar eski acıma sarmaşıklar gibi.
Tırmanırlar öyle nemli duvarlara.

Bu kanlı oyunun sensin sahibi.
İşte kaçışıyorlar karanlık inimden.
Sen hepsiyle dolusun, seninle dolu hepsi.
Senden önce sardılar yerleştiğin ıssızlığı

Ve benim hüznüme alıştılar sana değil.
Desinler isterim şimdi sana demek istediğimi
Duyasın diye onları beni duyduğun gibi.
Bir bunaltı rüzgarı sürüklüyor sözlerimi.

Düş kasırgaları deviriyor ikide bir.
Başka sesler duyuyorsun acılı sesimde.
Eski ağızlardan ağıt, eski işkencelerden kan.
Sev beni dost. Bırakma beni. İzle beni.

İzle beni dost, şu bunaltı dalgasında.
Ama aşkının rengine bürünüyor sözlerim.
Sen sarıyorsun işte, sen dolduruyorsun hepsini.
Bir sonsuz gerdanlık yapıyorum onlardan
Üzümler gibi tatlı, beyaz ellerin için.

Özlemek ancak bu kadar duru anlatılabilir: Seviyorum Suskunluğunu


3ecb0fcec32a4d853f6bbe62dffb62492c6182d3.jpeg

Seviyorum suskunluğunu, sanki sen yokmuşçasına burada
duyarsın beni uzaktan, dokunmaz sana sesim.
Uçup gitmiş gibi gözlerin
ve ağzın bir öpüşle mühürlenmiş.

Seviyorum suskunluğunu, çok uzakta
görünüyorsun
Sanki yas tutuyorsun, kumrular gibi cilveleşen
kelebek benzeri.
Uzaklardan duyuyorsun beni, ulaşmıyor sana sesim.
Bırak da varayım dinginliğine sessizliğinde.
Ve konuşayım sessizliğinle
bir lamba gibi parlak, bir yüzük gibi yalın.
Gece gibisin, suskunluğun ve takım yıldızlarınla
Yıldızlarınki gibidir sessizliğin, öyle uzak, önyargısız.

Seviyorum suskunluğunu, sanki sen yokmuşçasına burada
uzakta ve hüzün dolu, sanki ölmüşsün gibi.
İşte o zaman bir sözcük yeter
Uçarım, uçarım sevinciyle yaşadığının.

Pablo Neruda'nın 'Yüz Aşk Sonesi' kitabını ithaf ettiği kadına dair: Matilde'ye Sone


4e8e7c87a0bee6fa685e5a9d1528821938f4feee.jpeg

Seni sevdiğimi göreceksin sevmediğim zaman, çünkü iki yüzüyle karşına çıkar hayat.
Bir sözcük sessizliğin kanadı olur bakarsın,
ateş de pay alır kendine soğuktan.

Seni sevmeye başlamak için seviyorum seni,
sana olan sevgimi sonsuzlaştıracak
bir yolculuğa yeniden başlamak için:
bu yüzden şimdilik sevmiyorum seni.

Sanki ellerindeymiş gibi mutluluğun
ve hüzün dolu belirsiz bir yarının anahtarları
hem seviyorum, hem de sevmiyorum seni.

Sevgimin iki canı var seni sevmeye.
Bu yüzden sevmezken seviyorum seni
ve bu yüzden severken seviyorum seni.

Neruda'nın ne kadar güzel sevdiğinin kanıtı: Yüz Aşk Sonesi VIII


ae1b38c579a75bdbb8fcc21c8af78b80d43f2027.jpeg

Gözlerin ayın rengini barındırmasaydı ve balçıktan günleri, çalışmayı ve ateşi,
ve yakalayamadığın havanın esnekliğini,
kehribar olmasaydın bir hafta uzunluğunda,

ve sonbaharın boru çiçekleri arasında yükselen
o sarı an olmasaydın
ve uğraşarak gökteki unun arasında
pırıltısında ayın yaptığı ekmek de olmasaydın,

sevmezdim seni o zaman, ey çok sevdiğim!
Kollarında kucaklarım var olan her şeyi,
kumu, zamanı, yağmurun ağacını,

ve her şey yaşar ben yaşayayım diye:
mesafesiz görürüm her şeyi:
senin hayatında duyumsarım yaşayan her şeyi.

Aşk, güz, kış, yaz ve sevdiği kadının gözleri: Sessizliği Arıyorum


018eb2789c0621bc1aa87198a7a9a2bc0a90529a.jpeg

Şimdi rahat bırakabilirler Artık alışabilirler bensizliğe.

Kapatıyorum gözlerimi.

Beş şey istiyorum yalnız,
beş seçilmiş kök.

Biri sonsuz aşk.

Öbürü görmek güzü.
Yaşayamam uçuşan
toprağa düşen yapraklar olmadan.

Üçüncüsü ağır kış,
sevdiğim yağmur, okşayışı
ateşin kaba soğukta.

Dördüncüsü yaz,
karpuz gibi yuvarlak.

Ve beşincisi, gözlerin senin.
Matildem benim, sevdiceğim,
uyumak istemem gözlerin olmadan
yaşamak istemem bana bakmazsan:
sana ayarlıyorum baharı
izlesin diye beni bakışlarınla.

Bunlar dostlarım, bütün istediğim.
Hiç bir şeye yakın, her şeye yakın.

Şimdi gidebilirler isterlerse.

Öyle çok yaşadım ki, bir gün
unutacaklar beni ister istemez,
silerek karatahtadan:
tükenmezdi benim yüreğim.

Ama sessizliği aradığım için
düşünmeyin öleceğimi:
tersi doğru bunun:
yaşayacağım ben.

Var olup süreceğim.

Yaşayamam, yine de
fışkırıp durmazsa içimde ekinler,
filizler ilkin, toprağı delip geçen,
varmak için ışığa,
ama karanlıktır toprak ana:
karanlıktır benim derinlerim:
sularda bir kuyu gibiyim ben
ardında yıldızlar bıraktığı gecenin
ve kırlarda yapayalnız sürüp gittiği.

Bunca yaşamış olmamdan
isteyişim yaşamayı bunca çok.

Hiç böyle berrak olmamıştı sesim,
öpüşlerim bunca zengin.

Şimdi her zamanki gibi erken.
Bir arı oğulu ışık.

Günle bırakın beni.
İzin istiyorum doğmak için.

Halkıyla ve aşkıyla olan kavgası: Umutsuz Bir Şarkı


c8a8d74c55328040889abea7c1e5a45afd6b97e9.jpeg

Çıkıp geliyor hayalin beni saran geceden. Denize karıştırıyor inatçı yakınışını ırmak.

Terk edilmiş, gün batımındaki rıhtımlar gibi.
Ayrılık saati bu, ey terk edilmiş!

Yağıyor yüreğime soğuk taç yaprakları.
Ey yıkıntı uçurumu, vahşi mağarası kaza geçirenlerin.

Sende toplanır savaşlar ve uçuşlar.
Yükselir senden şarkı kuşlarının kanatları.

Bir uzaklık gibi yuttun her şeyi.
Deniz gibi, zaman gibi sende battı her şey!

Saldırı ve öpüşün mutlu saatiydi o.
Deniz feneri gibi parıldayan o esrime saati.

Uçuş korkusu, kör dalgıç öfkesi,
çalkantılı esrikliği aşkın, sende battı her şey!

Kanatlandı, yaralandı ruhum pusun çocukluğunda.
Kayıp keşif, sende battı her şey!

Sarıp sarmaladın acıyı, tutunuyorsun arzuya,
kendinden geçmişsin üzüntüyle, sende battı her şey!

İttim gölge duvarını geriye,
arzu ve eylemin ötesine, yürüdüm gittim.

Ah, ten, benim tenim, sevip yitirdiğim kadın,
seni çağırıyorum yaslı saatte, sana adıyorum şarkımı.

İçine aldın sonsuz sevecenliği bir fanus gibi
ve tuz buz etti seni sonsuz unutuluş.

Oradaydı adaların kara yalnızlığı,
orada sevda kadını, sardı kolların beni.

Susuzluk ve açlık vardı, meyveydin sen.
Acı ve yıkıntı vardı, mucizeydin sen.

Ah kadın, bilmem nasıl erittin beni
ruhumun toprağında, kollarının arasında!

Ne korkunç ve ne kısa oldu sana olan tutkum!
Ne zorlu ve ne esrik, ne gergin ve ne aç.

Öpücükler mezarlığı, sönmedi hâlâ yangını mezarlarının
yanar hâlâ kuşların gagaladığı verimli dalların.

Ey ısırılmış ağız, ey öpülmüş organlar,
ey aç dişler, ey sarmalanan bedenler.

Ey umut ve çabanın çılgın bağlanışı,
içinde kaynaşıp umutsuzlandığımız.

Ve sevecenlik, su ve toz kadar hafif,
başlar sözcük belli belirsiz dudaklar arasında.

Yazgımdı bu içinde geçti özlem yolculuğum
ve orada yıkıldı özlemim, sende battı her şey!

Ey yıkıntı uçurumu, içine düştü her şey,
çekmediğin hangi üzüntü kaldı, hangi dalgalar kaldı
seni yutmayan.

Yine de seslendin, şarkı söyledin dalgalardan dalgalara.
Dikilip bir gemici gibi pruvasında geminin.

Çiçek açarsın şarkılarla hâlâ, hâlâ kırılırsın akıntılarda.
Ey yıkıntı uçurumu, açık ve acı kuyu.

Solgun kör dalgıç, derinliklerin bahtsızı,
kayıp kaşif, sende battı her şey!

Ayrılık saati bu, hoyrat, bu gibi saat.
Gecenin tüm zaman çizelgelerine işaretlendiği an.

Sarar kıyıyı hışırdayan kuşağı denizin.
Yükselir soğuk yıldızlar, göç eder kara kuşlar.

Terk edilmiş, günbatımındaki rıhtımlar gibi.
Titrek bir gölge kaldı ellerimde oynaşan.

Ah, her şeyden uzak. Her şeyden uzak.

Ayrılık saati bu. Ey terk edilmiş!

'Onun yanında biz şair bile olamayız' diyerek Nazım Hikmet'e ithaf ettiği şiir: Güz Çiçeklerinden Nazım'a Çelenk


022de5076134624da33daaf5727ce15c396846c6.jpeg

Niçin öldün Nâzım?
Ne yaparız şimdi biz
şarkılarından yoksun?
Nerde buluruz başka bir pınar ki
onda bizi karşıladığın gülümseme olsun?
Seninki gibi ateşle su karışık
acıyla sevinç dolu,
gerçeğe çağıran bakışı nerde bulalım?

Kardeşim,
öyle derin duygular, düşünceler yarattın ki bende,
denizden esen acı rüzgâr
kapacak olsa bunları
bulut gibi, yaprak gibi sürüklenir,
yaşarken seçtiğin
ve ölümden sonra sana barınak olan
oraya, uzak toprağa düşerler.

Al sana bir demet Şili kasımpatlarından,
al güney denizleri üstündeki ayın soğuk parlaklığını,
halkların savaşını, kendi dövüşümü
ve yurdumun kederli davullarının boğuk gürültüsünü
kardeşim benim, dünyada nasıl yalnızım sensiz,
çiçek açmış kiraz ağacının altınına benzeyen yüzüne hasret,
benim için ekmek olan, susuzluğumu gideren, kanıma güç
veren dostluğundan yoksun.

Hapisten çıktığında karşılaşmıştık seninle,
zorbalık ve acı kuyusu gibi loş hapisten,
zulmün izlerini görmüştüm ellerinde,
kinin oklarını aramıştım gözlerinde,
ama parlak bir yüreğin vardı,
yara ve ışık dolu bir yürek.

Ne yapayım ben şimdi?
Tasarlanabilir mi dünya
her yana ektiğin çiçekler olmadan?
Nasıl yaşamalı seni örnek almadan,
senin halk zekânı, ozanlık gücünü duymadan?
Böyle olduğun için teşekkürler,
teşekkürler türkülerinle yaktığın ateş için.


 

Similar threads

Pablo Neruda Sözleri pablo neruda sözleri hoş sözleri kimdir hayatı biyografisi çalışmaları ile ilgili bilgiler burada melekler Latin Amerika'nın yetiştirdiği ünlü şair Pablo Neruda'nın söylediği,kulaklara küpe olacak cinsten veciz sözlerden örnekler tahsis etmek istiyoruz...
Cevaplar
0
Görüntüleme
54
Attila İlhan 1925 yılında, şimdi gencecik olan cumhuriyette doğdu. Cumhuriyetin birinci yılları, onun da hayatının birinci yıllarıydı. Herkes onu şiirleriyle biliyor fakat o aynı vakitte bir düşünür, senarist, romancı, gazeteci, deneme müellifi ve eleştirmendir. Hukuk fakültesi mezunu olmasına...
Cevaplar
0
Görüntüleme
160
Bir müellif, hissettiği bir duyguyu ya da yaşadığı bir olayı bazen ciltler dolusu kitaplarla anlatabilir. Lakin şairler bu türlü yapmaz. Şairler, bazen tek cümle muharrirler ve okuyucunun kalbinin tam ortasından vurabilirler. İşte dünyaca ünlü şairleri herkesin bilmesinin nedeni budur. Hangi...
Cevaplar
0
Görüntüleme
190
Tarihimiz boyunca Türkçemizi ustalıkla kullanarak eserler yazmış sayısız edebiyatçımız var. Mevzu şiir olunca, Nazım Hikmet ismi Türk şiirinin tartışılmaz ustalarından biridir. Maalesef kendisi Kurtuluş Savaşı dahil ülkenin en makus vakitlerini yaşamış, hayatının büyük bir kısmını mahpusta...
Cevaplar
0
Görüntüleme
112
1931 yılında Erzincan’da doğan Cemalettin Seber ismi kimseye tanıdık gelmeyecektir lakin eserlerindeki imzası Cemal Süreya ismi hepimizin gönlünü titretecektir. Zira Cemal Süreya, 9 Ocak 1990 tarihinde hayatını kaybedene kadar sayısız şiir kaleme almıştır. Çağdaş Türk şiir akımı halinde...
Cevaplar
0
Görüntüleme
183
858,475Konular
981,230Mesajlar
29,547Kullanıcılar
sonertSon üye
Üst Alt