iltasyazilim
FD Üye
KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN SÖZLERİ
Vicdanın senin kıblendir, kaybetme Süleyman
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi
Kılıcın yapamadığını adalet yapar
Ben ölünce bir elimi tabutumun dışına atın İnsanlar görsünler ki, padişah olan Kanuni bile bu dünyadan eli boş gitmiştir
Mevkiler önce Allah’a sonra Devleti Aliyye’ye karşı sorumluluktur
Dostum; ben gönlümü senden yana yolladım, onun bir daha benden yana gelmesi mümkün değil
Adalete hükmedersen her günün ibadet sayılır
Eğer ben padişahım diye benim lehimde bir karar verseydin, seni bu kılıcımla öldürürdüm
Kılıcımızın gölgesi durdukça düşmanlar elbette ki bizden korkacaklardır
Bre Hasancan, devletin işi görmezden gelmek değildir Elbet zulmedenler saptanıp cezasını çekecektir
Saltanat dedikleri bir cihân kavgasıdır Olmaya baht ü saadet dünyada vahdet gibi
Fatih Sultan Mehmet ve devlet erkânı İstanbul’u fetheylemek gibi büyük bir erdeme ulaştılar Onları kendimizle bir tutamayız
Komutan olmak iki kefeli terazidir Bir kefesi cennet, bir kefesi cehennemdir
Dünyanın efendisi ben değil, reayadır ki, ziraat ve çiftçilik emrinde huzur ve rahatı terk ile iktisap ettikleri nimetle bizleri yaşatırlar
Devlet adalet üzerine inşa edilir
Hâkimiyet altınla, mücevherle olmaz Ancak kılıçla olur Kılıç hakkı olarak kazanılmış bir diyar da yine ancak kılıç ile muhafaza olunur
Dünya kimseye payidar değildir
Ben 3 kıtaya hükmediyorum ama balonun belli bir çapı var*Bu çap doğrultusunda ilerler isek birşey olmaz ama fazla şişirirsek elbet patlayacaktır…
Denizde savaşmadan, karada fetih olmaz
Sanatkârlar, sizler her biriniz benim için tıpkı bir yeniçeri gibisiniz Onların kılıcı sizin ise kaleminiz bize güç üstüne güç katacaktır…
Altın ver, altın ver ki görsünler hazinenin kudretini
Hiçbir şeyi ben yaptım deme Ele geçirdiğin tüm kaleler, kazandığın tüm başarılar Allah’ın bir lütfudur
Bir zafer daha umuyorum Hatta zaferi kendime vaad ediyorum
Halk içinde devlet kadar itibarlı bir başka şey yoktur ama, dünyada bir nefeslik sıhhat gibi saadet ve zenginlik olmaz
Dünya ne kadar küçük Biz Doğu tarafını elimizde tutacağız
Bu ne güzellik, bu ne yüz, bu ne kokudur? Aklım saçının kokusuyla doludur, Muhibbi (Kanuni) ansızın ane oldu, bu ne aşk, bu ne dert, bu ne huydur? (Hürrem Sultan’a atıf şiirlerinden biri)
Bir sapkın Divanımızda Peygamberimiz Hazretlerinin şanına gölge düşürür, saçma sapan konuşur saçmalığı delillerle ispat edilip susturulamaz, çıkar gider Buna sebep nedir?
Hayreddin! Seni Fransızlara yardım etmek ve İspanya üzerine yüklenmek üzere başkomutan yapıyorum
Hayreddin vazifen çok ağırdır Akdeniz’de kimlerin donanması varsa, meydan okuyacaksın Kapıkulundan gerekli sayıda tüfekçiden başka, sana istediğin kuvvetleri de vereceğim
Bu, harp demektir! Biz hakareti sineye çekecek kudretsizlerden, tabansızlardan değiliz Tez zafer hazırlıkları tamamlansın Belgrad Kapısı’nı kırmaya andımız vardır
Ey Fransa Kralı Fransuva! Sefiri Kebirimden aldığım mazhara göre haberim oldu ki, memleketinde dans namında Fuhşiyyat ve Lubiyat yapıyormuşsun Namei Humayunumun eline vusulünden itibaren rezalete son vermediğin takdirde, Orduyu Humayunumla gelip seni kahretmeye muktedir olurum
Güç ve yiğitliğin leoparı, cesaret ormanının kaplanı, iman gücüyle dolu bir yiğit, topraklarımızı geri alan aslan, tüm güçlerin okyanusunun paha biçilemez incisi, inancın savunucusu, veziri azamım, beylerbeyim İbrahim Paşa
İnançlı tebaamıza yönelik süregiden soygunlar ve devletimize yönelik hakaretleriniz, bize Rodos adasını ve kalesini teslim etmenizi istemekten başka çare bırakmıyor
Rodosu teslim ederseniz göğü ve yeri yaratan Allah, yirmi bin peygamber göklerden gelen Hazreti Muhammed ve dört halife adına yemin ederiz ki; adadan serbestçe göçmenize müsaade edilecek ve kılınıza zarar gelmeyecektir
emirlerimize itimat gösterilmezse, korkunç kılıcımızla paramparça edileceksiniz Rodos’un kuleleri, kalesi ve surları yer ile yeksan edilecek kuşkunuz olmasın
Kâfirin tedbiri bizi yolumuzdan çeviremez Rodos illa alınacaktır Yiğitlik bu mudur? Niçin gayret göstermezsiniz? Rodos şiddetli topçu ateşi ve hücumlarımız karşısında hala ayakta sallanıyor da neden bir türlü düşmüyor?
Yavuz Sultan Selim Sözleri
Cesaretiyle yaşamayan esaretiyle ölür
Kendine bir sandık içinde insan pisliği gönderen Şah İsmaile bir kutu güllü lokum göndererek: Herkes yediğinden ikram eder der
Cesaret insanı zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık ise ölüme götürür
Ey canım, eğer sana Selimi gibi yüz tane devlet ve saltanat dâhi verilse cihana bağlanıp dosttan uzak olma
Ben devletime isyan edenlerle uğraşıyorum Devletime isyan eden kişi oğlum Süleyman da olsa kellesini alırım
Devletleri yıkan tüm hataların altında nice gururun gafleti yatar
O’nun aşkı ile gönlü mahzun olan her sine ne bahtiyardır! Mustafa(sav)’nın yoluna kurban edilen can, ne aziz bir candır!
Biz bunca meşakkate alkış uğruna katlanmadık, halis niyetimiz rızayı ilahidir
Her dertli, mihnete tahammül için biraz gönlünde kuvvet buluyorsa bu kuvvet Mustafa(sav)’dan gelir Onun için her dertli O’na minnettardır
Cesaret insanı zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık ise ölüme götürür
Ümit eliyle Mustafa(sav)’nın eteğine yapışan herkes güneş gibi ayağını feleğin üstüne başar
Âlimlerin bindiği atın ayağından üstümüze sıçrayan çamur, şerefimizdir
Ben Allah’ın (cc) emirlerini yerine getirmek, zulüm görenlere yardım etmek için zırh giydim, kılıç kuşandım
Ümit sabahı Mustafa(sav)’nin güzel yüzüdür Gayıp sırları O’nun ârif olan gönlünden doğar
Gönlünü ve canını O’nun aşkına veren kimse ne kahramandır! Düşüncesi daima Mustafa(sav) olan kimse ne huzur ve rahat içindedir
Güneş Mustafa(sav)’nın yüzünün aynasının bir aksidir Her iki âlem, Mustafa(sav)’nın bir kılına bağlanmıştır
Ey gönül! Başkasından yardım ve dostluk umarak yaşama, düşmandan da korkma! Devlet ve saltanat ancak ALLAH(cc)’ın verdiğidir
Ümmetlerin cevahir madenlerinden çıkardıkları bütün lâ’l ve inciler Mustafa(sav)’nin (gazada kırılan) tek inci dişinin diyetidir
O peygamberlerin padişahıdır Diğer peygamberler O’nun ordusudur*Yaradılıştan maksat O’dur Bu kevnu mekân O’ nun yüzü suyu hürmetine yaratılmış bir tufeyldir
Kılıcımız parladıkça düşmanın gözü ondan ayrılıp bizi göremez Ama Allah esirgesin, bir gün paslanır da yaltırıklanmazsa düşman bizi görmek değil, bir de tepeden bakar
Vükela (vekillerin) ve ümeranın (amirlerin) süslü elbiseler giymesi padişahlarına tâzimden ileri gelir Biz ALLAH(cc)’tan başka kime tâzime mecburuz ki bu külfeti ihtiyâr edelim?
Bizim padişahımız ALLAH(cc), vücudu saran elbiseye değil, içindeki imâna bakar
IIABDÜLHAMİD HAN’IN SÖZLERİ
Göreceksiniz yüzbaşım; İttihatçılar Turancılık gayretiyle hem Rusya hemde İngiltere ile savaşa girse Allah göstermesin bu devletin parçalandığına şahit olacağız
33 sene devletim ve milletim için çalıştım Elimden geldiği kadar hizmet ettim Hâkimim Allah, bunu muhakeme edecek ise Resulullah’tır
Bu memleketi nasıl bulduysam öyle teslim ediyorum Hiç kimseye bir karış toprak vermedim Hizmetimi ancak Allah’ın takdirine bırakıyorum
Ne çare ki düşmanlarım bütün hizmetime kara çarşaf örmek istediler ve muvaffak da oldular
Filistin’i satın almak isteyen Yahudileri kapımdan kovduğum için Allah’a şükrediyorum
Defol ey sefil!
Biz bu sahalardan çekilelim, emin olun ki buralar daimi karışık ve özü kaybettirilmek istenen sahalar haline gelecektir
Kırk yıl şu devletlerin birbirine düşmesini bekledim Onlar birbirlerine düştü, şimdi ben tahtta değilim
Tarih değil, hatalar tekerrür ediyor!
Düşmanın kurtuluş reçetesi öldürmek içindir Esaretin bir çeşidi de borçlandırmadır
Millet birbirini kırıp geçireceğine bırakın beni öldürsün
Savaş yalnız sınırlarda olmaz Savaş bir milletin topyekün ateşe girmesidir Eğer bu bütünlük sağlanmamışsa zafer tesadüfi, yenilgi kaderdir
Ben bir karış dahi olsa vatan toprağını satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir Milletim de bu toprakları ancak aldığı fiyata verir Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir!
Bizi yükselten dinimize karşı duyduğumuz büyük aşktır
İcabı halinde donanmayı kaybetmemek için canımı vermeye hazırım
Ha kendi evlatlarım, ha millet farkı yoktur
Ben Bizans İmparatoru Konstantin’den daha az haysiyetli değilim Biraderim hazretleri Mehmet Reşat a bağlılığımı arzedin İstanbul’dan çıkmam! Kendisinin de çıkmamasını atalarımızın şerefi adına istirham ederim!
Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder
Ben de bir silah alır, askerle beraber müdafaada bulunurum; ölürsem şehid olurum, ben zaten ölmüş bir adamım…
Allah bu hallere sebeb olanları kahhâr ismiyle kahretsin Şimdi devlet ne hale geldi
Padişah, İttihatçılar için şöyle diyordu: “Devleti on sene idare edebilirlerse ‘bir asır idare edebildik’ diye sevinsinler
“Bu hain herif IIAbdülhamid istese, bir anda her şeyi yapar; memleketi bahtiyar eder; etrafındaki alçakları dağıtır; hem memleket, millet bahtiyar olur, hem kendisi
bu adamın senelerden beri kan içmeye alışmış olduğunu ve insanın itiyadından vazgeçemeyeceğini düşündükçe, şahsına karşı fevkalade bir adavet hissediyor vücudunun ortadan kalkmasının bir çare olacağını düşünüyordum2 –Enver Paşa
Babam doğru ve tam dinî itikada sahip bir Müslümandan başka biri değildir Beş vakit namazını kılar, Kur’ânı Kerîm okurdu
Babam Daima camilere devam etti Ramazanlarda Süleymaniye Camii’nde namaz kıldı camide sergilerden alışveriş ettiğini hikâye tarzında anlatırdı Ayşe Sultan
Babam herkesin namaz kılmasını, camilere devam edilmesini çok isterdi Sarayın husus’i bahçesinde beş vakit Ezânı Muhammedi okunurdu Babam“Din ve fen, derdi “Bu ikisine itikat etmenin caiz olduğunu söylerdi Ayşe Sultan
*Abdülhamit’i anlamak herşeyi anlamak olacaktır! Necip Fazıl
100 gram aklın 90 gramı Abdulhamid Han’da, 5 gramı bende, 5 gramı da diğer siyasilerdedir! Otto von Bismarck
Sen bir anne gibi tuttun ufukları Sezai Karakoç
Abdülhamit devrinin her yirmidört saati bin muamma ile doludur Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu
İlk şaşırmak ilk adımda başladı diyorum Dairei hususiye bu mu idi? Halid Ziya Uşaklıgil
Çok hassasiyetli, azametli idi Hiç şüphesiz şahsen merhametli idi Fethi Okyar
Bize ümmetin günahını kendinde bulmak, kendinde yenmek,kendisiyle fenaya erdirmek isteyen ruh dünyasının kahramanları lazımdır Nurettin Topçu
IIAbdülhamit, meziyet ve kusurları ile son imparatordu Ondan sonra Osmanlı tahtının bir pırıltısı ve ağırlığı kalmamıştı Turgut Özakman (DirilişÇanakkale 1915’ten)
Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak, halbuki biz sussak tarih susmayacak, tarih sussa, hakikat susmayacak Sezai Karakoç
Dünyanın son hükümdarı, son evrensel imparator II Abdülhamit Han’dır İlber Ortaylı
Sen değil naşın hükümdar olsa elyakdır bizeDönsün etsin tahtı Osmaniye tabutun cülus Ahmet Rasim
Abdülhamid’in yönetim tarzı azami müsamahadır Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Padişah Abdülhamit sayesinde Batı âlemi, bilhassa Dışişleri teşkilatları; Halifeye, İslâm âleminin Papası gözüyle bakıyorlardı Onun bu sıfatla kullanabileceği nüfuzdan çekiniyorlar, hattâ korkuyorlardı Wanbery
Abdülhamid’i kötülemek cehalettir Ali Rıza Alp
Sultan Abdülhamid’i tahttan indiren İttihatçılar Tal’at, Enver, Cemal Paşalar Abdülhamid Han’ı anlayamadıklarını itiraf etmişler yaptıklarından pişman olduklarını ifade etmişlerdir
İttihatçı Filozof Rıza Tevfik, “Sultan Abdülhamide yapılan?arı ve pişman?ığını şiirinde dile getirmiştir
“Tarihler ismini andığı zaman,
Sana hak verecek, hey koca sultan;
Bizdik utanmadan iftira atan,
Asrın en siyasî padişahına!
Divane sen değil, meğer bizmişiz!
Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz!
Sâde deli değil, edepsizmişiz!
Tükürdük atalar kıblegâhına
Allahım helal etmiyorum!
Şahsımı değil, milletimi bu hale getirenlere, hakkımı helal etmiyorum!
Beni,lif lif yolsalar, cımbız cımbız zerrelerimi koparsalar, sarayımı yaksalar, hanedanımı söndürseler, çoluğumu parçalasalar helal ederdim de Sevgili’nin Aleyhi ve Sellem in yolunda yürüdüğüm için beni ve milletimi ateşe atan insanlara hakkımı helal etmem!
Allahım! Mukaddes isimlerine kurban olduğum Allahım Ya Âdil Bana “Kızıl Sultan adını takan ve devrilmem için ellerinden geleni yapan Ermenileri, şimdi beni devirenlere parçalatıyorsun Bu cellatları kim bilir, kimlere parçalatacaksın?
yâ Rahman!
Adaletinle tecelli edersen hepimiz kül oluruz!
Bize acı Resûlünün, Sevgilinin, Kainatın Efendisinin nurunu kaydeder gibi olduğu için bu hale gelen millete, rahmetinle, fazlınla, lütfunla tecelli et!
Yâ Kâdir!
Kundaktaki yavruyu gagasına almış, kaçıran leş kuşunu düşürüp çocuğu kurtarmak ancak senin kudretine sığabilir Leş kuşlarının gagasında kundak çocuğuna dönen milletimi kurtar Allahım!
Ya Ma’bud !
Ömrümde tek vakit farz namazı kaçırdığımı hatırlamıyorum Huzurunda eğileceğime kaskatı kalıyorum ve duada ruh teslim edeceğime yatağımda kıvranıyorum! Sana kulluk gösteremeyen bu kulunu affet
Allahım Eğer, yılları tesbih dizisince süren hükümdarlığımda Seni bir kere anabildim, Resûlüne bir an bağlanabildimse, duamı, o bir kere ve bir an yüzü suyu hürmetine kabul et!
Yâ Sübhan!
Şu titrek elleri, Kıyamet gününde sana “Ümmetim, ümmetim! diye yalvaracak olan Habibinin eteğinde, şimdi “Milletim, milletim!diye dilenen bu ihtiyarın duasını geri çevirme! Milletimi ölümle yok etmeye götüren sahte kurtarıcılar ve sahte kurtuluşlardan kurtar; ve ona bir gün gelecek kurtarıcıları, gerçek kurtuluşu nasib eyle!
Benim dünya gözüyle görebileceğim hiçbir saadet ümidim kalmadıBari felâketi bana gösterme Allahım!Ayakta duramaz, haldeyim!
Vadem ne gün dolacak Allahım?
Vicdanın senin kıblendir, kaybetme Süleyman
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi
Kılıcın yapamadığını adalet yapar
Ben ölünce bir elimi tabutumun dışına atın İnsanlar görsünler ki, padişah olan Kanuni bile bu dünyadan eli boş gitmiştir
Mevkiler önce Allah’a sonra Devleti Aliyye’ye karşı sorumluluktur
Dostum; ben gönlümü senden yana yolladım, onun bir daha benden yana gelmesi mümkün değil
Adalete hükmedersen her günün ibadet sayılır
Eğer ben padişahım diye benim lehimde bir karar verseydin, seni bu kılıcımla öldürürdüm
Kılıcımızın gölgesi durdukça düşmanlar elbette ki bizden korkacaklardır
Bre Hasancan, devletin işi görmezden gelmek değildir Elbet zulmedenler saptanıp cezasını çekecektir
Saltanat dedikleri bir cihân kavgasıdır Olmaya baht ü saadet dünyada vahdet gibi
Fatih Sultan Mehmet ve devlet erkânı İstanbul’u fetheylemek gibi büyük bir erdeme ulaştılar Onları kendimizle bir tutamayız
Komutan olmak iki kefeli terazidir Bir kefesi cennet, bir kefesi cehennemdir
Dünyanın efendisi ben değil, reayadır ki, ziraat ve çiftçilik emrinde huzur ve rahatı terk ile iktisap ettikleri nimetle bizleri yaşatırlar
Devlet adalet üzerine inşa edilir
Hâkimiyet altınla, mücevherle olmaz Ancak kılıçla olur Kılıç hakkı olarak kazanılmış bir diyar da yine ancak kılıç ile muhafaza olunur
Dünya kimseye payidar değildir
Ben 3 kıtaya hükmediyorum ama balonun belli bir çapı var*Bu çap doğrultusunda ilerler isek birşey olmaz ama fazla şişirirsek elbet patlayacaktır…
Denizde savaşmadan, karada fetih olmaz
Sanatkârlar, sizler her biriniz benim için tıpkı bir yeniçeri gibisiniz Onların kılıcı sizin ise kaleminiz bize güç üstüne güç katacaktır…
Altın ver, altın ver ki görsünler hazinenin kudretini
Hiçbir şeyi ben yaptım deme Ele geçirdiğin tüm kaleler, kazandığın tüm başarılar Allah’ın bir lütfudur
Bir zafer daha umuyorum Hatta zaferi kendime vaad ediyorum
Halk içinde devlet kadar itibarlı bir başka şey yoktur ama, dünyada bir nefeslik sıhhat gibi saadet ve zenginlik olmaz
Dünya ne kadar küçük Biz Doğu tarafını elimizde tutacağız
Bu ne güzellik, bu ne yüz, bu ne kokudur? Aklım saçının kokusuyla doludur, Muhibbi (Kanuni) ansızın ane oldu, bu ne aşk, bu ne dert, bu ne huydur? (Hürrem Sultan’a atıf şiirlerinden biri)
Bir sapkın Divanımızda Peygamberimiz Hazretlerinin şanına gölge düşürür, saçma sapan konuşur saçmalığı delillerle ispat edilip susturulamaz, çıkar gider Buna sebep nedir?
Hayreddin! Seni Fransızlara yardım etmek ve İspanya üzerine yüklenmek üzere başkomutan yapıyorum
Hayreddin vazifen çok ağırdır Akdeniz’de kimlerin donanması varsa, meydan okuyacaksın Kapıkulundan gerekli sayıda tüfekçiden başka, sana istediğin kuvvetleri de vereceğim
Bu, harp demektir! Biz hakareti sineye çekecek kudretsizlerden, tabansızlardan değiliz Tez zafer hazırlıkları tamamlansın Belgrad Kapısı’nı kırmaya andımız vardır
Ey Fransa Kralı Fransuva! Sefiri Kebirimden aldığım mazhara göre haberim oldu ki, memleketinde dans namında Fuhşiyyat ve Lubiyat yapıyormuşsun Namei Humayunumun eline vusulünden itibaren rezalete son vermediğin takdirde, Orduyu Humayunumla gelip seni kahretmeye muktedir olurum
Güç ve yiğitliğin leoparı, cesaret ormanının kaplanı, iman gücüyle dolu bir yiğit, topraklarımızı geri alan aslan, tüm güçlerin okyanusunun paha biçilemez incisi, inancın savunucusu, veziri azamım, beylerbeyim İbrahim Paşa
İnançlı tebaamıza yönelik süregiden soygunlar ve devletimize yönelik hakaretleriniz, bize Rodos adasını ve kalesini teslim etmenizi istemekten başka çare bırakmıyor
Rodosu teslim ederseniz göğü ve yeri yaratan Allah, yirmi bin peygamber göklerden gelen Hazreti Muhammed ve dört halife adına yemin ederiz ki; adadan serbestçe göçmenize müsaade edilecek ve kılınıza zarar gelmeyecektir
emirlerimize itimat gösterilmezse, korkunç kılıcımızla paramparça edileceksiniz Rodos’un kuleleri, kalesi ve surları yer ile yeksan edilecek kuşkunuz olmasın
Kâfirin tedbiri bizi yolumuzdan çeviremez Rodos illa alınacaktır Yiğitlik bu mudur? Niçin gayret göstermezsiniz? Rodos şiddetli topçu ateşi ve hücumlarımız karşısında hala ayakta sallanıyor da neden bir türlü düşmüyor?
Yavuz Sultan Selim Sözleri
Cesaretiyle yaşamayan esaretiyle ölür
Kendine bir sandık içinde insan pisliği gönderen Şah İsmaile bir kutu güllü lokum göndererek: Herkes yediğinden ikram eder der
Cesaret insanı zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık ise ölüme götürür
Ey canım, eğer sana Selimi gibi yüz tane devlet ve saltanat dâhi verilse cihana bağlanıp dosttan uzak olma
Ben devletime isyan edenlerle uğraşıyorum Devletime isyan eden kişi oğlum Süleyman da olsa kellesini alırım
Devletleri yıkan tüm hataların altında nice gururun gafleti yatar
O’nun aşkı ile gönlü mahzun olan her sine ne bahtiyardır! Mustafa(sav)’nın yoluna kurban edilen can, ne aziz bir candır!
Biz bunca meşakkate alkış uğruna katlanmadık, halis niyetimiz rızayı ilahidir
Her dertli, mihnete tahammül için biraz gönlünde kuvvet buluyorsa bu kuvvet Mustafa(sav)’dan gelir Onun için her dertli O’na minnettardır
Cesaret insanı zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık ise ölüme götürür
Ümit eliyle Mustafa(sav)’nın eteğine yapışan herkes güneş gibi ayağını feleğin üstüne başar
Âlimlerin bindiği atın ayağından üstümüze sıçrayan çamur, şerefimizdir
Ben Allah’ın (cc) emirlerini yerine getirmek, zulüm görenlere yardım etmek için zırh giydim, kılıç kuşandım
Ümit sabahı Mustafa(sav)’nin güzel yüzüdür Gayıp sırları O’nun ârif olan gönlünden doğar
Gönlünü ve canını O’nun aşkına veren kimse ne kahramandır! Düşüncesi daima Mustafa(sav) olan kimse ne huzur ve rahat içindedir
Güneş Mustafa(sav)’nın yüzünün aynasının bir aksidir Her iki âlem, Mustafa(sav)’nın bir kılına bağlanmıştır
Ey gönül! Başkasından yardım ve dostluk umarak yaşama, düşmandan da korkma! Devlet ve saltanat ancak ALLAH(cc)’ın verdiğidir
Ümmetlerin cevahir madenlerinden çıkardıkları bütün lâ’l ve inciler Mustafa(sav)’nin (gazada kırılan) tek inci dişinin diyetidir
O peygamberlerin padişahıdır Diğer peygamberler O’nun ordusudur*Yaradılıştan maksat O’dur Bu kevnu mekân O’ nun yüzü suyu hürmetine yaratılmış bir tufeyldir
Kılıcımız parladıkça düşmanın gözü ondan ayrılıp bizi göremez Ama Allah esirgesin, bir gün paslanır da yaltırıklanmazsa düşman bizi görmek değil, bir de tepeden bakar
Vükela (vekillerin) ve ümeranın (amirlerin) süslü elbiseler giymesi padişahlarına tâzimden ileri gelir Biz ALLAH(cc)’tan başka kime tâzime mecburuz ki bu külfeti ihtiyâr edelim?
Bizim padişahımız ALLAH(cc), vücudu saran elbiseye değil, içindeki imâna bakar
IIABDÜLHAMİD HAN’IN SÖZLERİ
Göreceksiniz yüzbaşım; İttihatçılar Turancılık gayretiyle hem Rusya hemde İngiltere ile savaşa girse Allah göstermesin bu devletin parçalandığına şahit olacağız
33 sene devletim ve milletim için çalıştım Elimden geldiği kadar hizmet ettim Hâkimim Allah, bunu muhakeme edecek ise Resulullah’tır
Bu memleketi nasıl bulduysam öyle teslim ediyorum Hiç kimseye bir karış toprak vermedim Hizmetimi ancak Allah’ın takdirine bırakıyorum
Ne çare ki düşmanlarım bütün hizmetime kara çarşaf örmek istediler ve muvaffak da oldular
Filistin’i satın almak isteyen Yahudileri kapımdan kovduğum için Allah’a şükrediyorum
Defol ey sefil!
Biz bu sahalardan çekilelim, emin olun ki buralar daimi karışık ve özü kaybettirilmek istenen sahalar haline gelecektir
Kırk yıl şu devletlerin birbirine düşmesini bekledim Onlar birbirlerine düştü, şimdi ben tahtta değilim
Tarih değil, hatalar tekerrür ediyor!
Düşmanın kurtuluş reçetesi öldürmek içindir Esaretin bir çeşidi de borçlandırmadır
Millet birbirini kırıp geçireceğine bırakın beni öldürsün
Savaş yalnız sınırlarda olmaz Savaş bir milletin topyekün ateşe girmesidir Eğer bu bütünlük sağlanmamışsa zafer tesadüfi, yenilgi kaderdir
Ben bir karış dahi olsa vatan toprağını satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir Milletim de bu toprakları ancak aldığı fiyata verir Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir!
Bizi yükselten dinimize karşı duyduğumuz büyük aşktır
İcabı halinde donanmayı kaybetmemek için canımı vermeye hazırım
Ha kendi evlatlarım, ha millet farkı yoktur
Ben Bizans İmparatoru Konstantin’den daha az haysiyetli değilim Biraderim hazretleri Mehmet Reşat a bağlılığımı arzedin İstanbul’dan çıkmam! Kendisinin de çıkmamasını atalarımızın şerefi adına istirham ederim!
Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder
Ben de bir silah alır, askerle beraber müdafaada bulunurum; ölürsem şehid olurum, ben zaten ölmüş bir adamım…
Allah bu hallere sebeb olanları kahhâr ismiyle kahretsin Şimdi devlet ne hale geldi
Padişah, İttihatçılar için şöyle diyordu: “Devleti on sene idare edebilirlerse ‘bir asır idare edebildik’ diye sevinsinler
“Bu hain herif IIAbdülhamid istese, bir anda her şeyi yapar; memleketi bahtiyar eder; etrafındaki alçakları dağıtır; hem memleket, millet bahtiyar olur, hem kendisi
bu adamın senelerden beri kan içmeye alışmış olduğunu ve insanın itiyadından vazgeçemeyeceğini düşündükçe, şahsına karşı fevkalade bir adavet hissediyor vücudunun ortadan kalkmasının bir çare olacağını düşünüyordum2 –Enver Paşa
Babam doğru ve tam dinî itikada sahip bir Müslümandan başka biri değildir Beş vakit namazını kılar, Kur’ânı Kerîm okurdu
Babam Daima camilere devam etti Ramazanlarda Süleymaniye Camii’nde namaz kıldı camide sergilerden alışveriş ettiğini hikâye tarzında anlatırdı Ayşe Sultan
Babam herkesin namaz kılmasını, camilere devam edilmesini çok isterdi Sarayın husus’i bahçesinde beş vakit Ezânı Muhammedi okunurdu Babam“Din ve fen, derdi “Bu ikisine itikat etmenin caiz olduğunu söylerdi Ayşe Sultan
*Abdülhamit’i anlamak herşeyi anlamak olacaktır! Necip Fazıl
100 gram aklın 90 gramı Abdulhamid Han’da, 5 gramı bende, 5 gramı da diğer siyasilerdedir! Otto von Bismarck
Sen bir anne gibi tuttun ufukları Sezai Karakoç
Abdülhamit devrinin her yirmidört saati bin muamma ile doludur Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu
İlk şaşırmak ilk adımda başladı diyorum Dairei hususiye bu mu idi? Halid Ziya Uşaklıgil
Çok hassasiyetli, azametli idi Hiç şüphesiz şahsen merhametli idi Fethi Okyar
Bize ümmetin günahını kendinde bulmak, kendinde yenmek,kendisiyle fenaya erdirmek isteyen ruh dünyasının kahramanları lazımdır Nurettin Topçu
IIAbdülhamit, meziyet ve kusurları ile son imparatordu Ondan sonra Osmanlı tahtının bir pırıltısı ve ağırlığı kalmamıştı Turgut Özakman (DirilişÇanakkale 1915’ten)
Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak, halbuki biz sussak tarih susmayacak, tarih sussa, hakikat susmayacak Sezai Karakoç
Dünyanın son hükümdarı, son evrensel imparator II Abdülhamit Han’dır İlber Ortaylı
Sen değil naşın hükümdar olsa elyakdır bizeDönsün etsin tahtı Osmaniye tabutun cülus Ahmet Rasim
Abdülhamid’in yönetim tarzı azami müsamahadır Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Padişah Abdülhamit sayesinde Batı âlemi, bilhassa Dışişleri teşkilatları; Halifeye, İslâm âleminin Papası gözüyle bakıyorlardı Onun bu sıfatla kullanabileceği nüfuzdan çekiniyorlar, hattâ korkuyorlardı Wanbery
Abdülhamid’i kötülemek cehalettir Ali Rıza Alp
Sultan Abdülhamid’i tahttan indiren İttihatçılar Tal’at, Enver, Cemal Paşalar Abdülhamid Han’ı anlayamadıklarını itiraf etmişler yaptıklarından pişman olduklarını ifade etmişlerdir
İttihatçı Filozof Rıza Tevfik, “Sultan Abdülhamide yapılan?arı ve pişman?ığını şiirinde dile getirmiştir
“Tarihler ismini andığı zaman,
Sana hak verecek, hey koca sultan;
Bizdik utanmadan iftira atan,
Asrın en siyasî padişahına!
Divane sen değil, meğer bizmişiz!
Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz!
Sâde deli değil, edepsizmişiz!
Tükürdük atalar kıblegâhına
Allahım helal etmiyorum!
Şahsımı değil, milletimi bu hale getirenlere, hakkımı helal etmiyorum!
Beni,lif lif yolsalar, cımbız cımbız zerrelerimi koparsalar, sarayımı yaksalar, hanedanımı söndürseler, çoluğumu parçalasalar helal ederdim de Sevgili’nin Aleyhi ve Sellem in yolunda yürüdüğüm için beni ve milletimi ateşe atan insanlara hakkımı helal etmem!
Allahım! Mukaddes isimlerine kurban olduğum Allahım Ya Âdil Bana “Kızıl Sultan adını takan ve devrilmem için ellerinden geleni yapan Ermenileri, şimdi beni devirenlere parçalatıyorsun Bu cellatları kim bilir, kimlere parçalatacaksın?
yâ Rahman!
Adaletinle tecelli edersen hepimiz kül oluruz!
Bize acı Resûlünün, Sevgilinin, Kainatın Efendisinin nurunu kaydeder gibi olduğu için bu hale gelen millete, rahmetinle, fazlınla, lütfunla tecelli et!
Yâ Kâdir!
Kundaktaki yavruyu gagasına almış, kaçıran leş kuşunu düşürüp çocuğu kurtarmak ancak senin kudretine sığabilir Leş kuşlarının gagasında kundak çocuğuna dönen milletimi kurtar Allahım!
Ya Ma’bud !
Ömrümde tek vakit farz namazı kaçırdığımı hatırlamıyorum Huzurunda eğileceğime kaskatı kalıyorum ve duada ruh teslim edeceğime yatağımda kıvranıyorum! Sana kulluk gösteremeyen bu kulunu affet
Allahım Eğer, yılları tesbih dizisince süren hükümdarlığımda Seni bir kere anabildim, Resûlüne bir an bağlanabildimse, duamı, o bir kere ve bir an yüzü suyu hürmetine kabul et!
Yâ Sübhan!
Şu titrek elleri, Kıyamet gününde sana “Ümmetim, ümmetim! diye yalvaracak olan Habibinin eteğinde, şimdi “Milletim, milletim!diye dilenen bu ihtiyarın duasını geri çevirme! Milletimi ölümle yok etmeye götüren sahte kurtarıcılar ve sahte kurtuluşlardan kurtar; ve ona bir gün gelecek kurtarıcıları, gerçek kurtuluşu nasib eyle!
Benim dünya gözüyle görebileceğim hiçbir saadet ümidim kalmadıBari felâketi bana gösterme Allahım!Ayakta duramaz, haldeyim!
Vadem ne gün dolacak Allahım?