Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Paradokya 2 Sırlar Geçidi Kitabının Geniş Özeti

Paradokya 2 Sırlar Geçidi Kitabının Geniş Özeti
0
362

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Paradokya 2 Sırlar Geçidi Kitabının Geniş Özeti

Maceraya hazır mısın?

Paradokslarla cepheli rüyalar âlemi, seni bu defa bambaşka zamanlara ve mekânlara götürecek Paradokya, Sırlar Geçidi ile her tarafta karşında!

Odasından çıktı Sendeleyerek lavaboya yürüdü Uzun bir esneme seansının arkasında musluğu açtı O esnada, sanki açık gözleri aynadaki görüntüsüne takıldı Uykusunu almış olmasına karşın yüzü anemik, gözaltları şiş ve saçları her zamanki gibi dağınıktı Kendi görüntüsüne gülümsedi Başını eğip avuçlarına doldurduğu suyu bir çırpıda yüzüne çarptı O anda annesi her yerde seslendi

“Cansu! Haydi kızım! Gelmiyor musun?

Yatağından kalkıncaya kadar kim bilir kaç defa seslenmişti annesi…

Musluğu kapatmadan önce avuçlarına doldurduğu suyu son bir defa daha yüzüne çarptı Aynanın yanında asılı duran havluyu yüzüne bastırdıktan daha sonra banyodan çıktı Elektrik lambasına dokunacaktı ki ışığın zaten yanmadığını ayrım edip elini geri çekti Uyku sersemliğini az önce üzerinden atamamıştı

Antre baştan başa mutfağa doğru ilerlerken bugün yapılacak etkinliği düşünüyordu Okuduğu üniversitede düzenlenen “Medeniyetler Tarihi başlıklı konferansın sunuculuğunu yapacaktı Topluluk aleyhinde konuşmaktan çekinmezdi Bu konuda kendine olan güveni tamdı Peki ya Elif; “Bu sefer heyecanlanmasa hiç olmazsa diye aklından geçirdi

Mutfak masasına oturur oturmaz annesi kadar önüne konulan çorbanın dumanı gözlerindeki mahmurluğun dağılmasına sebep oldu Ekmeğine uzanırken babasının sözleri Cansu ’yu daha da kendine getirdi

“Günaydın kızım! Uykunu alabildin mi? Sabahtan fırına gittim senin için ama gevrekler her tarafta Bugünlük sıcak ekmek ile idare edelim Bunlar da soğudu lakin olsun

“Her gün gevrek, her gün gevrek diye söylenmeye başladı annesi “İçimiz dışımız gevrek oldu

“Bak sen! Her gün çorba içmemize bir söz ediyor muyum?

“Çorba yararlıdır bir defa, bilmiyor musun?

“Biliyorum bayan, biliyorum Fakat her gün benzer çorba… bir kere de değiştirsen ya şunu Beceremiyor musun yoksa?

“Kim, ben mi?

Her gün olduğu gibi bugün de bir kavga konusu bulmaları gecikmemişti Hangi sabahleyin dürüstçe, huzur içerisinde kahvaltı yapacaklardı, bilemiyordu Cansu Babasının “günaydını arkasında yaşanan tartışmanın ortasında “Size de günaydın dedi hırıltılı bir ses tonuyla

Önündeki kâsenin içindeki çorbaya isteksizce baktı Canı bir şey içmek istemiyordu Sabahları kalkıp kahvaltı masasına oturduğunda iştahı olmuyordu Dirseğini masanın üzerine koyup sol elini yüzüne dayadı Öteki eliyle şekerliğe uzanmak istedi fakat çary içesi de yoktu yine de üç küp şeker alıp çayını karıştırmaya başladı Göz ucuyla da anne babasını izliyordu

gereksizce yaşanan bu tartışmalara kasıt veremiyordu Aynı mutfak içerisinde olmalarına karşın aralarındaki uzun mesafelerin gün gelip kapanacağı umudunu her zaman taşıyordu

Uyku mahmurluğunu üzerinden atmasına vesile olan kahvaltı atışmalarını dinlemekten başka çaresi yoktu

O anda masanın üzerindeki kumandayı fark etti Rengârenk tuşlu teknolojik alet kafasının dağılmasına yardım etmek için ele alınmayı bekliyor gibiydi Karşı duvarın üzerine monte edilmiş televizyona dürüst kumandayı uzattı Ekrandaki görüntünün sesini biraz daha açtı ama belki tartışmanın bitmesini istediğini anlatabilirdi

Tv ’de sabahleyin haberleri şimdiden başlamıştı “Sayın seyirciler, İstanbul güne bir ölüm haberi ile uyandı! diyordu haber spikeri Cansu, elindeki kumandayı masaya bırakmadan televizyonun sesini sonuna kadar kıstı “Zaten güne moralsiz başlıyorum, bundan başka bu haberler daha da can sıkıyor diye düşündü

Kaşığı eline alıp çorba kâsesinin içerisine daldıracakken sesi sonuna kadar kısılmış televizyon ekranının sağ alt köşesine gözü takıldı Ekranda gördüğü saat evden çıkma zamanının geldiğini gösteriyordu oysa daha kahvaltı yapmamış olmanın verdiği sinirle hızlıca ekmeğinden birkaç parça kopardı Bir iki kaşık gelgitleriyle de kâsesini yarılayıp ansızın yerinden kalktı ve koşar adım odasına dürüst ilerledi

Yere düşmeden dengelenen sandalye ile irkilen anne ve babası, kızlarının ardındaki bakakaldı

“Kızım ne oldu aniden? Bu ne telaş?

“Elif gelmek üzere anne Bugün okula erken gitmek için anlaşmıştık Ola Ki de aşağıya gelmiş bekliyordur

Cansu ’nun, annesine verdiği cevap ile odasına girip kapısını örtmesi bir oldu Yatağının yanına duran sehpanın üzerindeki cep telefonunun titrediğini fark etti Arayan Elif ’ti Görünüşe Göre bütün saatinde gelip apartmanın önünde bölüm arkadaşını beklemekteydi Cansu telefonunun kırmızı tuşuna basıp meşgul sinyali ile birazdan aşağıya ineceğinin mesajını vermiş oldu Çarçabuk hazırlanmalıydı Çünkü Elif ’in had safhaya çıkan heyecanına bir yenisini eklemek istemiyordu



Aradan on dakika geçtikten sonradan apartman kapısından meydana çıkan Cansu, Elif ’in serzenişi ile karşılaşmayı beklerken elindeki kâğıtlara odaklanmış arkadaşının donuk yüz ifadesiyle harmoni içerisinde olan kuvvetsiz “merhabasını işitti Cansu, arkadaşının içinde bulunduğu huzursuz durumu anlamakta gecikmedi

“Haydi ama! Yapma Elif Bu alt tarafı bir konferans konuşması Okul bünyesinde olan bir etkinlik Olsa olsa yüz birey dinler bizi Bu değin gerginlik yapmanın anlamı değil

“Ne! Yüz birey mi? Elif in gerilmiş yüzü ve sıkıntılı bakışları, titrek sesiyle sorduğu sorusuna eşlik ediyordu

“Günlerdir bu sunuma hazırlanıyorum fakat şu topluluk önünde hitabe sıkıntım yok mu, bir türlü bu heyecanı üzerimden atamıyorum

“Ailen ne diyor bu duruma?

Elif, küçümseyen bir gülümseme ile “Ailem mi? Bana güvendiklerini bir hissettirebilseler ya! dedi gözlerindeki açlık ışıltılarının arkasından Ellerindeki kâğıtlara baktıktan daha sonra yönünü Cansu ’ya doğru çevirerek; “Bana takviye edeceksin, değil mi? Beni bu sıkıntıdan kurtarmanı istiyorum dedi

Bu defa alaycı gülümseme Cansu ’nun yüzünde belirdi Ayrıca biraz olsun Elif ’i rahatlatmak keza de arkadaşının açlık duyduğu güveni ona hissettirmek namına; “Natürel ama ama her zaman ben mi kurtaracağım? Biraz da sen beni kurtarsan olmaz mı? diye sordu

Üzerindeki stresi atma gayreti içinde olan Elif; “Senin neyin varmış? diyerek göz ucuyla arkadaşına baktı

“Bilmiyorum Yeniden bizimkileri tartışırken bıraktım Kızlarını düşünmediklerini sanıyorum bundan böyle Odama kapanıp beni en iyi anlayan kitaplarımla iç içe yaşamaya başladım Uzaklara gitme isteğimi onlar yerine getiriyor Sözde gizemli dünyalara hapsoluyorum

“Tamam işte Bundan sonra hangisinin içinde hapsolup kalırsan bu sefer ben kurtarmaya gelirim seni Lakin öncesinde bana tezgâhtar olman lüzumlu

Elif ’in gülümsemesine; “Peki pek olsun bakalım diye karşılık veren Cansu; “Haydi bundan böyle acele edelim Biraz daha burada durup konuşursak konferansa yetişemeyeceğiz dedi



Hoparlörden yükselen tiz sesten Cansu ’nun mikrofonu açtığı anlaşıldı Salondaki uğultu ansızın kesildi Birazdan başlayacak konferans için herkes gibi Elif de toparlandı Zaten epeydir elindeki kâğıtlarla sıkıntılı bir şekilde isminin anons edilmesini bekliyordu Cansu hoş bir sunum yapacağını ve dar olması gerektiğini söylemişti Buna rağmen titreyen dizlerine bir türlü söz geçiremiyordu Sahnenin ortasına içten yürüyen arkadaşı elindeki mikrofonu ile konuşmaya başladı

“Sayın dekanım, değerli hocalarım ve sevgili arkadaşlar Düzenlemiş olduğumuz Medeniyetler Tarihi başlıklı konferansa hepiniz güzel geldiniz

Niçin bir müze gezintisinde o devrin atmosferine girip etkisi altında kalırız? veya neden kendi kültür varlıklarımızı koruma bilincimizi bir kenara itip de farklı bir devrin ya da ülkenin eserlerine gereğinden fazla yük veririz?

Konuşmacımız bu ve yarı sorular hakkında çalışmalarını yaptı ve derhal bizi bilgilendirmek için kürsüye çağırılmayı sabırsızlıkla bekliyor

Kıymetli konuklar, dünyada uyuşturucu ve silahtan sonra üçüncü yasa dışı pazar olan tarihi eser kaçakçılığı hakkmdaki sunumunu yapmak üzere Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü öğrencilerinden Elif Gül Beyzade arkadaşımızı kürsüye ziyafet ediyorum

Alkışlar arasında Elif yerinden kalktı Bölüm arkadaşları ile göz göze gelip elindeki kâğıtları düzelterek kürsüye doğru yürümeye başladı Yönü, kürsünün bulunduğu platforma içten olsa da ayakları geri geri gidiyordu sanki Üzerindeki rahatsızlık her halinden kesin oluyordu Yanından geçen Cansu ’nun; “Haydi, göster kendini! Mikrofonun düğmesini açmayı unutma sözünü bile neredeyse duymayacak dek heyecanlıydı

Elif, elindeki kâğıtları kürsüye yerleştirdi ve göz ucuyla salona bakarak mikrofonu düzeltti Herkes gözlerini dikmiş kendisine bakıyordu ve bu koşul genç kızın kalbinin deli gibi atmasına yetiyordu

Derin bir benzi atmış alıp mikrofonun düğmesini açtı

“Sayın dekanım, saygın hocalarım ve paha biçilmez arkadaşlar dedi titreyen bir ses tonuyla Boğazında düğümlenen kelimeleri yutarcasına yaptığı hareketle antre cümlesi için önündeki kâğıtlara baktığında anlam veremediği bir durumla karşılaştı Kâğıtların üzerindeki harfler rakamlara dönüşmüş ve sayfalarda belli belirsiz sayı dizileri sıralanmıştı Birden telaşı en üst seviyeye çıktı ve kekelememek için konuşmasına başlayamadı Bir bombanın üstünde oturuyormuş da ağzından çıkacak hatalı bir kelime ile herşey paramparça olacakmış hissine kapıldı

Salondaki konuklara dürüst başını ümitsizce kaldırdı ve öylece kalakaldı Ilk Olarak Cansu ve ona tekrar tekrar destek olan öğretmeni Suna Öğretmen almak üzere bütün izleyiciler Elif ’in yaşadığı tereddüt anlarına kilitlenmişlerdi

Uğultular başladığında herkes birbirine başı dönen gözlerle bakmaktaydı Hatip kürsüye çıkmış ve bir iki kelimenin peşinde suskunluğa gömülmüştü Boş gözleri acaba umutsuzluk denizinin hangi sularında bir çıkış yönü arıyordu? Yahut kısa bir zaman için kendinden mi geçmişti?*

Cansu, arkadaşına destek için bulunduğu yerden hareketlenmeye başlayacaktı ki ön sıralarda oturan Suna Hoca koltuğunda doğrulup Elif ’e seslendi Karşılık alamayınca yerinden kalkıp kürsüye ilerledi Genç kız, ellerindeki kâğıtlarla öylece duruyor ve boşluğa bakıyordu Suna Öğretmen, öğrencisinin kollarından tutarak, henüz oturduğu yerden seslendiği sözü bir defa daha tekrarladı

“Elif! İyi misin kızım!

Elif, kendine geldiğinde yanında duran ve endişeli gözlerle kendisine bakan öğretmeni ile göz göze geldi Bir lahza için neler olduğunu anlayamayan genç kız; “Hocam çok heyecanlandım, özür dilerim diyerek önündeki kâğıtları topladı ve sahnenin basamaklarından inip salonun kapısına dürüst ilerledi

Elifin arkasından bakakalan Suna Hoca, Cansu ’dan mikrofonu rica edip konferansın kaldığı yerden devam etmesini sağladı

“Kıymetli konuklar, arkadaşımız rahatsızlandı sanırım Onunla birlikte yürüttüğümüz çalışmalardan özetle bahsedeyim…

Mikrofonu Suna Öğretmen ’ya veren Cansu, salondan ayrılıp büyük koridora çıkan arkadaşını görmek için peşinden gitti Elif, bir öğrenci dolabının önünde duruyordu Bütün dış kapıya dönecekken arkadaşına yetişen Cansu, Elif ’e dolabın anahtarını göstererek, “Bunu mu arıyorsun? diye sordu

Elif, “Evet! dedi sinirli bir şekilde

Anahtarı vermeden önce neler olduğunu öğrenmek isteyen Cansu, “Senin diğer bir derdin var ve söylemiyorsun İyi misin gerçekten? diye sordu

Elif, “Bilmiyorum Cansu Hiçbir şey bilmiyorum diye cevap verdi dertli bir ifadeyle “Günlerdir bu sunum için çalışıyorum, geceleri uyumayan kalıyorum Bakmadığım kitap, okumadığım makale, incelemediğim internet sitesi kalmadı Lakin insanların karşısına ne süre geçsem heyecanıma yenik düşüyorum; bugün olduğu gibi… Yorgunluğum da üstüne tuz biber ekti, galiba hayaller görmeye başladım

“Bu sene mezun oluyoruz Elif dedi Cansu ve “Daima istediğin gibi müze uzmanı olmana az kaldı Böyle şeylere alışman gerekli… Iş hayatında çoğu kişiye sunumlar yapıp veri vereceksin diyerek cesaretlendirmeye çalıştı arkadaşını Elif ise çok karamsardı “Müzede karşımda kimse olmasa bile ağzımı açıp konuşamam, emin ol diye karşılık verdi

“Kendine adaletsizlik ediyorsun diyerek gülümsedi Cansu ve elindeki anahtarla dolabı açtı

Elif, dolabın içinden çantasını ve üstteki rafta duran kitaplarını aldı “Bunları kütüphaneden almıştım Birazdan… derken lafı yarım kaldı

“Ne oldu! diye sordu Cansu ilgiyle

Arkadaşının suratına anlamsız bir ifadeyle bakan Elif, “Anlayamıyorum dedi

Kütüphaneden aldığı dört kitabı sunumundan önce defalarca dolaba yerleştirdiğinden emindi Şimdi ise eline aldığı kitapların sayısı beşti Bu sebeple duraksamıştı Elindeki tüm eşyaları dolaba geri koyan Elif, daha önce görmediği beşinci kitabı incelemeye başladı

“Gecenin Gizemli Oyunu… Vay! diye gülümsedi Cansu, Elifin elindeki kitabın kapağına bakarak; “Neden gündüz vakti hayaller gördüğün şimdi anlaşıldı dedi

Elif düşünüyordu Bu kitabı Cansu koymuş olmazdı Dolabı kilitlerken yanındaydı ve konferans salonuna da beraber gitmişlerdi Elinin titrediğini fark ettirmeden kitabın kapağını kaldırdı ve Cansu ’nun da duyacağı bir sesle kitabın ilk sayfasında yazanları özenle okudu *
 
858,496Konular
981,657Mesajlar
29,727Kullanıcılar
KaramsarSon üye
Üst Alt