Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Parnasizm Nedir?

Parnasizm Nedir?
0
141

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
PARNASIZM


19 yüzyılın sonlarında romantizme tepki olarak doğmuş bir şiir akımıdır1850 yılından sonra pozitivizmin etkisiyle büyüyen realizm şiire de yansır Böylece aşırı hissi, içedönük şiir yerine doğaya ve düşünceye karşın şiir yazma eğilimi başlar


Parnasizm, şiirde realizm demektir Realizmin şiirdeki yansıması gibidir1866 ’da Fransa ’da Le Parnasse Comtemporain (Modern Parnas) adlı şiir dergisinde bu hoşgörüyle şiir yazar şairlere “parnassien denir


Akımın Özellikleri:

1Bu akıma göre şiir, “sanat için sanat anlayışıyla yazılmalı ve aydınlatılmış kişilere seslenmelidir

2Duygudan çok tasvire, düşünceye, biçim ve söyleyiş güzelliğine tartma verilmelidir

3Şiir, eğitici öğretici bir amaç taşımamalı; salt güzellikleri dile getirmek nedeniyle yazılmalıdır

4Şair kişiliğini gizlemeli, duygularından çok gözlemlerini anlatmalıdır

5Sanatçılar, doğa tasvirlerini nesnel bir tutumla yansıtmaya çalışmış, şiirin dış yapısı üzerinde özenle durulmuştur

7Eserlerde plastik güzellik küskün; nazım türü, ölçü, kafiye ve ses uyumu gibi unsurlarla plastik alımlılık sağlanmaya çalışılmıştır

8Dilin, kurallarına yerinde, kusursuz olmasına uyarı edilir

9 Parnasyenler, şimdiki zaman yerine geçmiş zamanın kişi ve olaylarına yönelmiş, eski Yunan ve Latin mitolojisinden yararlanmış, egzotik temalara tartı vermişlerdir

10Sanatçılar, duygudan çok düşünceye önem vermiş, felsefi ve bilimsel konularda da şiirler yazmışlardır

Akımın Önemli Temsilcileri:

Theophile Gautier,

Theodore de Banville

J Maria da Heredia

Francois Coppee

Leconte de Lisie

Sully Prudhomme


Türk edebiyatında, Parnasizmi bütün özellikleriyle benimseyip uygulayan bir şair yoktur Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin, bu akımdan etkilenmiştir Yahya Kemal Beyatlı ’nın şiirlerinde de Parnasizmin bazı özelliklerine rastlanır


Sembolizm (Simgecilik)

19 yüzyılın sonlarında Fransa ’ da realizme, natüralizme ve parnasizme tepki olarak ortaya meydana çıkan şiir akımıdır


19 yüzyılın sonlarına içten pozitivizm ve determinizmin katı gerçekçiliğinden, duyguya ve hayale hiç yer vermemesinden bunalan, dış gerçeği bilimsel yasalarla algılamaktan bıkan sanatçılar, aşırı duyarlık ve karamsarlıkla beslenen, düşlere dayanan bir dünya kurmayı denerler Bu öznel dünyayı dile getirecek yeni sözcükler, yeni anlatım yolları bulmaya çalışırlar Bu sanatçılara kadar insanoğlu dünyayı duygularıyla algılar, bu idrak kişilere göre ve onların içinde bulundukları koşullara tarafından az veya çok değişken bu nedenle gerçekler tam ve dürüst olarak yansıtılmaz Öyleyse şair dış gerçekliği bir yandan bırakmalı, kendi “benine, iç dünyasına dönmelidir


Akımın Özellikleri:

1“Dış dünyanın insan duygularına etkisi, insanla doğa arasındaki gizli ilişkiler dobra dobra anlatılamaz görüşünden yola çıkan sembolistler, okurun duygularına semboller aracılığıyla seslenmeyi ve insanın hayal gücünü harekete geçirmeyi amaçlar

2Nesneler, doğa ile insan arasında temas kuran birer simge olarak görülmüş, olaylar, sözcüklere mecaz anlamlar yüklenerek simgelerle açıklanmıştır

3Kavramların nitelikleri için semboller beceriksiz kalınca sözcüklere yeni anlamlar yüklenmiş, söz dizimleri ve söyleyiş biçimleri bozulmuş ve kapalı bir anlatıma gidilmiştir

4Şiirin yorumu okuyucuyu bırakılmış, öbür yorumlara açık şiirin mükemmel şiir olduğu savunulmuştur

5Sözcüklerin anlamından fazla ahenginden yararlanılmış, duygu ve fikirler açık bir anlatımla değil, sezdirme yoluyla verilmeye çalışılmıştır

6Şiirdeki bu kapalılık ve belirsizlik isteği, şairleri süresiz temlere yöneltmiştir

7Uzaklara, hayali diyarlara, insan eli değmemiş, ayak basılmamış yerlere, yaşanmamış zamanlara istek duyulmuş, hayali dekorlar çizilmiştir

8Sembolistler, saf şiir arkasından koşmuşlar, şiirin biçimsel kuralları, bu amacı engelleyeceğinden daha fazla özgür biçimlere yönelmişler; sone, terzarima, mensur şiir gibi türleri kullanmışlardır

9Sanatçılar, sanat için sanat ilkesini benimsemişlerdir

10Şair; ay ışığını, alacakaranlığı, esrarlı, geceyi, gölgeli görüntüyü, durgun doğayı, karamsar yaşamı, açık, parlak hareketli yaşama seçim etmiştir

11 Şiirde musiki ve düzen her şeyden daha artı önemsenmiştir


Akımın Kayda Değer Temsilcileri:

Arthur Rimbaud

Charles Baudelaire,

E Allan Poe

Paul Valery

Paul Verlaine

Stephane Mallarme,


Edebiyatımızda sembolizmin etkileri Cenap Şehabettin, Necip Fazıl, Yahya Kemal, Cahit Sıtkı, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Haşim ve Ahmet Muhip Dıranas ’ta görülür


Fütürizm (Gelecekçilik)

Bilim ve teknolojideki seri gelişime üçgenin taban olmayan kenarı uydurarak geleceğe kalmayı gaye bölge bir şiir akımıdır Bu akıntı geçmişi, gelenekleri ve var olan edebiyat değerlerini bir yanlamasına bırakıp şiire her türlü hızı, serüveni ve dinamizmi sokmayı amaçlamıştır Bu uygun kelime dizileri, cümle çeşitleri kurarak geleceğe yönelmek gerektiği savunulmuştur Bunların şiirlerinde makineye ve onun sesine hayranlık, sürat ve serüven vardır


İtalyan şair Marinetti 1909 ’da Fransa ’da Fütürizmin bildirisini yayımlar, akımın amaçlarını ve özelliklerini açıklar Bildiride makineye duyulan hayranlık, savaşın güzelliği ve gerekliliği, risk duygusu, saldırganlık, gözü peklik, bayan düşmanlığı yüceltilir


Rus Fütüristleri ise 1912 ’de ilan yayınlayarak geleneksel sanat değerlerine başkaldırır Savaşa karşısında çıkarlar Çalışan kadınla erkeğe eşit gözle bakarlar, makineyi insana yararlı olduğu için överler Bu tutumlarıyla İtalyan Fütüristlerinden ayrılırlar


Akımın Özellikleri:

1Bu akıma kadar geçmişin tüm sanat değerleri terk edilmeli; yeni yaşamın hızına uygun, yeni anlatım biçimleri ve yolları bulunmalıdır

2Enerji, atılganlık, tehlike, gözü peklik, çalışmanın kutsallığı savunulmalı, sanatın her dalına dinamizm getirilmelidir

3Şiirde geleneğe alt olan her şey atılmalı, özgürlük şiir biçimleri kullanılmalıdır

4Değişeni, hareket halinde olanı anlatma çabası, fütürist şiire; duygunun yerine çağın ve geleceğin belirleyici ve değiştirici öğeleri olarak algılanan makineyi, çark seslerini ve fabrika gürültülerini sokmuştur

5Fütürist şairler söz dizimine, noktalamaya ve anlatım kurallarına uymamış; kafiye, ölçü gibi şekil özelliklerini dikkate almamışlardır


Akımın Manâlı Temsilcileri:

Marinetti

Mayakovski

Edebiyatımızda, Cumhuriyet dönemi şairlerinden Nazım Hikmet bu akımdan etkilenmiştir


Dadaizm

1Dünya Savaşı yıllarında, şair Tristan Tzara tarafından ortaya çıkarılan bir şiir akımıdırAdını Tristan Tzara ’ nın Meydan Larouse ’ den rastgele seçtiği “dada sözcüğünden bölge bu akıntı yerini sürrealizme bırakmıştır


1914–1918 yıllarında insanlık Birinci Dünya Savaşı ’ nın getirdiği dayanılmaz acıları, yıkımları, yoksullukları yaşamıştır Bu koşul özellikle genç kuşağı umutsuzluğa ve karamsarlığa sürüklemiştir Genç kuşak, bu nedenle var olan her şeye tepki duymaya başlamıştır Dadaizm bu yönelişin ürünü olarak ortaya çıkmıştır


1920 ’li yıllarda en zinde dönemini Fransa ’ da yaşayan Dadaizm tam bir başkaldırı hareketidir Sanatta başkaldırının en iyi silahı olan alayı benimsemiştir Dadacıların kara mizah sanatı toplumu, bireyi, bütün inançları sarakaya(alaya) alır


Akımın Özellikleri:

1Düzene karşı düzensizliği, ağırbaşlılığa karşısında alayı, kurala aleyhinde kuralsızlığı, kavrama karşısında anlamsızlığı savunmuş; kamuoyunu sarsıp şaşkına çevirerek, toplumu uyuşukluktan, pısırıklıktan kurtarmak, harekete aşmak istemişlerdir

2Aklın iflas ettiğine inandıklarından, etik, aile, sanat, yurt, tarih, gibi kavramları önemsememişlerdir

4Kuralsızlığı kural olarak benimseyerek geleneğe, yerleşik dile ve estetik kurallara karşı çıkmışlardır

5Sözdizimi yasalarını çiğner, sözcüklerin anlamlarını çarpıtmak, hatta yok etmek eğilimi taşırlar

6Eserlerinde uzakta, kopuk çağrışımlara başvurmuş; kapalı, anlaşılması baskı bir anlatım yolu benimsemişlerdir


Bu akımın en önemli temsilcisi Tristan Tzara ’dır



Sürrealizm (Sürrealizm)

Sanatın gerçek kaynağının bilinçaltı olduğunu savunan bir akımdır Bu akımın temelini Dadaizmden kopan sanatçılar atmıştır Kurucusu Andre Breton ’dur Sürrealistler, Freud ’un psikanalizm yöntemlerinden etkilenmiştir Bunara göre sanat eseri; aklın hiçbir denetlemesi olmaksızın; hiçbir töre, ahlak ve estetik baskısı altında kalmadan hatta sanatçının marifetli gücüne bile meydan vermeden, insandaki iç benin yorumu olmalıdır


Akımın Özellikleri:

1Sürrealistler, gerçeküstünü yetişmek için hipnotizma seansları düzenlerler Bilinçli yazılanlarla, hipnoz halinde yazılanları karşılaştırıp çelişkileri yakalamaya çalışırlar

2Gerçek sanat eserinin iradeyle ortaya çıkmadığını, daha çok rastlantının ve otomatizmin ürünü olduğunu, sanatçının bu verileri kullandığı ve işlediği ölçüde başlıca şiiri meydana getireceğini savunmuşlardır

3Sürrealistler, iç akışı engellediği için nokta, virgül gibi noktalama işaretlerini kullanmazlar

4Sürrealist sanatçılar dünyaya ve topluma mizahi açıdan yaklaşmışlardır

5Üslupta özentiden kaçınmışlar, kapalılığa siklet vermişlerdir

6Eserler, töre, adet, gelenek ve ahlaka dayandırılmamış ve toplum için sanat yapılmamıştır


Akımın Önemli Temsilcileri:

Andre Breton

Luis Aragon

Paul Eluard

Henry Miller

Lorca

Edebiyatımızda, “İkinci Yeni temsilcileri ve Garip hareketi üzerinde etkin olmuştur



Empresyonizm (Empresyonizm)


Bu cereyan, 19 Yüzyılın sonlarında Fransa ’da ortaya çıkmış, 20 Asır başlarına dek sürmüştür Önce resimde sonra edebiyatta etkili olmuş bir sanat anlayışıdırBu sanatçılar dış dünyayı olduğu gibi yok de algıladıkları biçimde anlatmayı amaçlamışlar, öznelliği benimsemiştirOnlara göre, bu dünya sanatçılara heyecan ve ruhi dalgalanmalar veren bir uyarıcıdır Sanatçının görevi duyduğu heyecanı ruhi dalgalanmaları dile getirmek olmalıdır


Şairler şiirde biçime ve uyağa siklet vermemişler, sanat için sanat anlayışını benimseyerek edebiyatın toplumsal bir tayin üstlenmesine karşısında çıkmışlardır

Sembolizme fazla benzediğinden sembolizmin içinde bulunan bir takım şairler empresyonizmin de içinde rol almıştır Daha fazla şiir ve tiyatro dallarında etkili olmuştur


Akımın Önemli Temsilcileri:

Artur Rimbaud

R Marie Rilke

Paul Verlaine


Ekspresyonizm (Dışavurumculuk)

IDünya savaşından daha sonra Alman sinemasında uygulanan bir sanat akımıdır Empresyonizme tepki olarak doğmuştur İnsanın iç dünyasındaki duyguları anlatmayaönem veren bir akımdır


Akımın gayesi insanların ruhsal durumlarını anlatmaktır Bilhassa natüralizmin doğayı olduğu gibi kopyalayan tutumuna ve izlenimciliğin dış dünyaya olan bağımlılığına karşı artan bir tavır niteliğindedir Bir diğer ifadeyle Modernizmin anlamsızlaştırdığı insan ruhunun isyanıdır


Dışavurumcu sanatçılar öznel gerçekliğe ve iç gözleme yük vermişlerdir Bu akıma tarafından şairin görevi dış dünyanın anlamsızlığına, ruhsuzluğuna seri bir atılışla manâ kazandırmaktır İyi bir sanatçı bir nesneyi bütün bedensel ilişkilerden bozmak, onu çıplak ve yalnız olarak, kişisel zihnin katışıksız bir ürünü olarak çözümlemek durumundadır


Akımın Önemli Temsilcileri:

O ’neil: tiyatro

Franz Kafka: hikaye, roman

JJoyce: şiir, roman

TS Eliot: Şiir, eleştiri


Kübizm

1910 ’lu yıllarda, önce resimde belirip sonra Guillaume Appolinaire ’in öncülüğünde şiire geçen ve etkisini 1930 yıllarına dek sürdüren Kübizm sürrealizm yolunda bir basamak sayılır


Kübcü usta ve şairler, Empresyonistlere ters olarak geçici bir anı yok kişilerin ve eşyanın ölümsüz özünü, şuur altının gizlerini yansıtmak istemişlerdir Dış âleme o zamana değin yöneltilmiş olan görüş açısını değiştirdiler Nesnelerin tabii düzenini bozarak onları başka açılardan uygulamak yolunu tuttular Konuları sırf bu yüzü ile değil, üç boyutu ile içeriye doğru ve geometrik biçimler altında koyulmak istemişlerdir


Egsiztanyalizm (Varoluşçuluk)

Kökleri ve başlangıcı fazla öncelere götürülse de başlıca etkisi II Dünya Savaşından sonra görülen var oluşçuluk, Fransız yazar JP Sartre ’ın kurucusu olduğu edebi akımdır


Var oluşçular, insanın dünya içindeki yeri, öbür insanlarla ilişkileri üzerinde durmuşlardır Satre ’e göre var oluş özden önce kazanç Yani akıl varoluştan sonradırBu yazarların yapıtlarında kişilik yoktur; durumlar vardır Durumlarla aleyhinde karşıya gelen ahali, davranışlarını saptamada ve seçmede özgürdürler


Karşılaştıkları durumlara kadar yapacakları eylemler, davranışlar onların özlerini oluşturur Bu kişilerin neler yapacağı, olaylar, durumlar karşı nasıl davranacağı önceden kestirilemez


Öteki temsilcileri, Pascal, Kierkegard, Tleidegger, Bataille, Albert Camus… *
 
858,478Konular
981,314Mesajlar
29,569Kullanıcılar
allytrSon üye
Üst Alt