Şimdilerde TRT1'de 'Payitaht Abdülhamid' dizisinde Emanuel Karasu rolü ile karşımıza çıkan başarılı oyuncu Ali Nuri Türkoğlu, Yasemin.com'a özel olarak samimi açıklamalarda bulundu.
TRT1 kanalının iddialı dizilerinden biri olan 'Payitaht: Abdülhamid' dizisi her Cuma akşamı izleyicilerini ekran başına kilitlemeye devam ediyor. Severek izlenen dizide 'Emanuel Karasu' karakteri ile ekran karşısına çıkan başarılı oyuncu Ali Nuri Türkoğlu, Yasemin.com editörlerinden Ebrar Albayrak'a gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kişisel hayatı ile ilgili de konuşan Ali Nuri Türkoğlu'nun röportajını okumak için haberimizin detaylarını inceleyebilirsiniz...
TIKLA OKU: ALİ NURİ TÜRKOĞLU KİMDİR? HANGİ DİZİLERDE YER ALDI?
''ADALETİ VE MERHAMETİ İLE HÜKMETMİŞ BİR MİLLETİZ''
- 'Beklenen Türk kelimesi' sizde neyi çağrıştırıyor? Mazlum ülkeler karşısında biz kimiz ve neden bekleniyoruz?
Orta Asya'dan bu yana Türk varlığı ortaya çıktığından beri Türk'ün adalet ve merhametle ilişkisi hep çok yakın olmuştur. Beklenen Türk ise aslında yılların birikimi. Gezdiğimiz coğrafyalarda merhamet ve adaletle hükmetmiş ve bunu dağıtmışız. Siyasi olarak bize düşman görünen ülkelerde bile bir varlığımız olmuş vaktiyle ve onların bile devlet katında Türklere mi bağlansak şeklinde düşünceleri olmuştur. Örnek vermek gerekirse en başta Yunanistan'ı söyleyebiliriz.
''İÇERİDEKİ DÜŞMANLIK DIŞARIDAKİLERE GEREK BIRAKMIYOR''
- Sanat camiası içerisinde ekranlarda olan birisiniz. Bazı isimlerin toplumsal olaylar karşısında yanar dönerli samimiyetsiz davranışlar sergilediklerini görüyoruz. Özellikle de Kaz Dağları'nda bir anda çevre duyarlısı kesilen bazı kişiler söz konusu terörle mücadeleye gelince sessizliğe gömüldü. Sanatçıların bu tutumlarıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Her şeyden evvel ben kendimden mesulüm ama elbetteki bir vatandaş ve seyirci olarak rahatsız olduğum oldukça fazla konu var. Bu konuyla ilgili çok sevdiğim bir söz var o da 'Her doğru her yerde söylenmez'. Özellikle de tanınan bir kimse tek başına bir şey söylediği zaman toplum adına konuşmuş olarak önderlik etmiş oluyor. Özellikle de kızdığım noktalardan birisi de Türkiye, 'Batı medyası'na karşılık adalet ve merhametiyle büyük devlet olmanın gereğini yerine getirdiği Barış Pınarı Harekatı'nda bizim orada neden bulunduğumuz apaçık ortada.
Barışı sağlamak ve terörü bitirmek için operasyona giriştik. Ben her vatan ve bayrak sevdalısı gibi sonuna kadar Türk Devleti'nin Dünya barışı konusunda yapacağı işlerden emin olarak destekliyorum ve arkasındayım. Dilerim ki bu memlekette topyekun kültürel uyanışa vesile olur, marjinal birtakım insanlar destek vermeyebilir hatta incitici sözler kurabilir ama kırık dökük laflar edilse de ben genel olarak Milletin ferasetini,Türkiye Cumhuriyeti'nin Kadim Devlet geleneği doğruyu görür bende buradayım.
''PARMAK ISIRTAN BİR ÜLKEYİZ! TÜRK AYDINI, BATININ MANEVİ AJANIDIR...''
- Ülkemizin milli birlik ve bekası için Devletinin yanında olan vatansever sanatçılarımız linç edildi. Bu konuyla ilgili görüşleriniz neler?
Söz konusu kendi kültürümüz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Anadolu olduğunda nedense farklı tavırlar alınıyor. Ben bunun kompleksten ileri geldiğini düşünüyorum. Yani kendisiyle bir türlü barışamamış olmak, kendini yeterince tanımamış olmak, yeterince burasıyla alakalı olmamak linç etmek kadar olmasa da bu durumlara tepkisiz kalmak üzücü geliyor. Ben kendi memleketimle ilgili meseleleri Türkün kim olduğu kültürel milliyetçilik manasında Türk dendiğinde neyin akla geldiği Laz'ıyla, Çerkez'iyle Kürt'üyle Alevisi'yle bu memlekette topyekün olup tek bir nefes olup bunu çok iyi başardığımızı bunun da birtakım ülkelere medeniyetlere parmak ısırttığını adeta kıskançlıkla ve hasetle baktıklarını görebiliyoruz. Bu da ister istemez bazı kafaları devşirmiş. Atilla İlhan'ın çok hoşuma giden bir sözü var: Türk aydını, batının manevi ajanıdır diyor.
İnşallah bu söz geçerliliğini yitirir. Burada Batı'ya düşman bir şekilde söylemiyorum bunları çünkü doğru ölçülerde Batı'da bize aittir. Ama bu bir medeniyet çatışması haline gelmiş ve iş savaşa geldiğinde karşı taraf kılıçlarını çektiğinde ben isterim ki bu bayrağın altında nefes alan insanlar bu cephede yer alsınlar. Özetle kalan sağlar bizimdir diyebilirim...
''KADİM TARİHİMİZDE AYAĞA BASAN ÜLKE HEP 'TÜRKİYE' OLDU!''
- Payitaht Abdülhamid dizisinde 'Emanuel Karasu' rolü ile ekranlara geldiniz. Osmanlı Devleti'ni yıkmak için çalışan bir ajan rolündeydiniz. Özellikle de ülkemize yönelik dış güçlerin saldırı ve tuzakları çok konuşuldu. Siz bu dış güçlerin gerçekte de var olduğuna inanıyor musunuz?
Yıllarca bir kesim insan bunu o kadar çok dalga konusu etti ki inanan insanların bile inançları sarsıldı. Birileri eğer mazlumu gözetiyorsa, birileri eğer acizin yanındaysa, birileri eğer zalimin yanında saf tutmuyorsa bu zalimlerin ayağına basıyor demektir. Kadim tarihimize baktığımızda her defasında ayağına basan ülke Türkiye olmuştur. İyi ile kötünün savaşı bu ve biz hep iyi bir tarafta yer almışız.
Adalet ile adı bir anılan adeta genetiğine işlemiş milletin içine vaktiyle yerleştirilmiş bu taşlar, çatlak seslerin olması üzücü fakat bu zamanla milletin ferasetinden dolayı kurtulacağımızı düşünüyorum.
''TARİH ONLARI AFFETMEZ! TERÖR ÖRGÜTÜNÜN REKLAMINI YAPMAK DEMOKRASİ OLAMAZ
- Bir röportajınızda ''Sırtını teröre yaslayan kravatlı mebuslar beni çıldırtıyor!'' ifadeniz dikkat çekmişti. Askerlerimiz vatanı için mücadele ederken içeride terör ağzıyla açıklamalar yaparak destekleyenler var. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
Terörle tanışıklığı eski bir memleketin şehirlerimize kadar tehdit edip bir sürü insanımızın canına sebep olup madden de milyonlarca dolara zarara sokan terör örgütü vardı. İnsan öldüren bu canilere teröristtir diyemeyenler açıkça destek vererek buradan dağlara selam söyleyince insan en azından kendi kendine söylenmeden duramıyor. En açık en net haliyle halk, verilen desteği birtakım adı resmi olan ama bana göre ideolojisi terörle yandaş ve bir olan birtakım kravatlı insanların ağzının içine bakıp dikkate alıyor.
Terör örgütünün reklamını yapmak demokrasi olmasa gerek. Tarihte onları terör yandaşçısı olarak kayda alıyor çünkü tarih onları affetmez.
Şimdi benim devletimin yanında yer almayan bilakis karşısında olan bu medeniyeti yok edip silmeye çalışan ayaklarına bastığımız ülkelerin borozanı olmayı tarih onlara ödetir. Hep beraber göreceğiz...
- Seyahat etmeyi çok seven biri olarak ruh halinizi en iyi yansıtan şehir ya da ülke hangisi, neden?
Henüz gidemediğim yer Bosna'yı çok seviyorum. Belkide gidemediğim için bu kadar içimde büyüyor. Ben soy itibariyle de oralarda vazife yapmış bir görevlinin de 7-8 kuşak evvel torunuyum, genetik anlamda çekiyor beni galiba. Seyahat etmeyi çok sevmekle beraber vazgeçemediğim bir türlü uzağında kalmak istemediğim İstanbul aşığıyım. İstanbul çok özel bir şehir.
Şehir dışına çekime gittiğimde o gece o yolu kat edip evimde kalmayı, evimden kastım İstanbul benim evim orada kalmayı çok seviyorum. Kendi coğrafyamın derinliklerine gitmeye çalışıyorum. Her yer benim toprağımdır diye düşünenlerdenim...
- Canlandırmak istediğiniz sultan ya da karakter var mıdır? Projeleriniz neler?
Belki de herkes gibi Fatih Sultan Mehmet'i oynamak isterdim. Fatih Sultan Mehmet gerçekten o unvanı boşuna almadı. 21 yaşında İstanbul'u fethetme muradına erişen birinin psikolojisi beni çok cezbediyor, dolayısıyla onun o yetişme süreci, resme olan ilgisi ve bir o kadarda bilgisi beni etkiliyor. Uzun bir tarihi belgesel filmi de olabilir tekliflere açığım
- Çocukluğunuza damga vuran film hangisi?
Siyah beyaz kirlenmemiş olan çizgi filmlerden biri olan Tarzan beni çok etkilemişti. Orada gördüğüm başka bir şey vardı o da naturel hayat. Beyaz adama karşı verdiği mücadele, her şeyi paraya dönüştürmeye çalışanlara karşı verdiği mücadelesi beni etkilemişti.
- Çocukluğunuzda idol gördüğünüz isim hangisi?
Johnny Weismuller insan olarak çok erdemli biriydi çünkü. Kendisi için değil öteki için yaşayanlardandı.
- İlham alıp etkilendiğiniz 3 kitap önerisi hangisi?
Amak-ı Hayal, Tolstoy İnsan ne ile yaşar, Leo buscaglia'nın Sevgi isimli kitabı.