•Anal kanal, rektum ve perirektal alanda apse oluşumu sıktır. Enfeksiyon genellikle internal sfinkter ile longitüdinal intersfinkterik kas lifleri arasında bulunan anal bezlerden başlar. Bu alandan da aşağıya, yukarıya, laterale veya çevresel olarak değişik perianal ve perirektal alanlara yayılabilir. Ayrıca bu alanda infeksiyonlara pilonidal abse, hidradenitis süpürativa, enfekte sebase kist, folikülit, periprostatik abse, bartolin bezleri absesi ve ender olarak aktinomikoz ile tüberküloz da neden olabilir.
•Perirektal süpürasyonu olan hastalarda ağrı ve palpe edilebilen inflamatuar kitle, yüksek ateş ile birlikte sıklıkla görülür.Sık görülen perianal ve iskiorektal apselerde tanı kolaydır ancak diğer abselerde ağrıya eşlik eden palpe edilebilir kitle olmadığından tanı zorlaşır.
•Bu hastalarda rektal muayene çok ağrılı olmakla ele gelen kitle tanıda yardımcı olur.
•Atnalı abselerde infeksiyon posterior orta hattan başlayarak perianal bölgenin her iki tarafına yayılır. Ender görülen intersfinkterik abselerde ise ağrı perianal değil, rektal bir ağrıdır. Supralevator abselerde ise ağrı ve lokal bulgu olmadan hastada etyolojisi belli olmayan ateş görülebilir.Bu durum perfore apandisit gibi intraabdominal patolojilerde de görülebilir ve tanıda tomografi yardımcı olur.
TEDAVİ
Perianal ve perirektal abselerin primer tedavisi insizyon ve drenajdır.Antibiyotikler tedavide yardımcıdır ancak primer tedavi olarak kullanılmamalıdır.
•Abse drenajları çoğu kez lokal anestezi ile yapılabilir.
•Drenajdan sonra birçok abse fistül gelişmeden iyileşir ancak % 50 hastada fistül gelişmesi beklenir. Bu nedenle mümkün olduğunca aynı seansta fistülotominin de yapılması ilerde gerekecek ikinci bir cerrahi girişimi engeller.
•İskiorektal ve atnalı apselerde primer açıklık bulunamayacağından ilk tedavi drenaj ile sınırlandırılmalıdır. İntersfinkterik abselerde ise abse alanından yapılacak internal sfinkterotomi en uygun tedavidir. Supralevator ve pelvirektal abseler genel anestezi altında rektumdan drene edilmelidir.
•Perirektal süpürasyonu olan hastalarda ağrı ve palpe edilebilen inflamatuar kitle, yüksek ateş ile birlikte sıklıkla görülür.Sık görülen perianal ve iskiorektal apselerde tanı kolaydır ancak diğer abselerde ağrıya eşlik eden palpe edilebilir kitle olmadığından tanı zorlaşır.
•Bu hastalarda rektal muayene çok ağrılı olmakla ele gelen kitle tanıda yardımcı olur.
•Atnalı abselerde infeksiyon posterior orta hattan başlayarak perianal bölgenin her iki tarafına yayılır. Ender görülen intersfinkterik abselerde ise ağrı perianal değil, rektal bir ağrıdır. Supralevator abselerde ise ağrı ve lokal bulgu olmadan hastada etyolojisi belli olmayan ateş görülebilir.Bu durum perfore apandisit gibi intraabdominal patolojilerde de görülebilir ve tanıda tomografi yardımcı olur.
TEDAVİ
Perianal ve perirektal abselerin primer tedavisi insizyon ve drenajdır.Antibiyotikler tedavide yardımcıdır ancak primer tedavi olarak kullanılmamalıdır.
•Abse drenajları çoğu kez lokal anestezi ile yapılabilir.
•Drenajdan sonra birçok abse fistül gelişmeden iyileşir ancak % 50 hastada fistül gelişmesi beklenir. Bu nedenle mümkün olduğunca aynı seansta fistülotominin de yapılması ilerde gerekecek ikinci bir cerrahi girişimi engeller.
•İskiorektal ve atnalı apselerde primer açıklık bulunamayacağından ilk tedavi drenaj ile sınırlandırılmalıdır. İntersfinkterik abselerde ise abse alanından yapılacak internal sfinkterotomi en uygun tedavidir. Supralevator ve pelvirektal abseler genel anestezi altında rektumdan drene edilmelidir.