Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Perili Evler Vardı Eskiden Kadıköyü'nde...

Perili Evler Vardı Eskiden Kadıköyü'nde...
0
147

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,753
Etkileşim
89
Puan
48
F-D Coin
0
Perili Evler Vardı Bir Zamanlar Kadıköyü'nde gökyüzü gibi birşey bu çocukluk hiçbir yere gitmiyor SELİM İLERİ'nin YAZISI +0 arial, helvetica, sansserif‘Geçmiş, Yeniden Geri Gelmeyecek Zamanlar’ı niye yazdım? Ziya Osman Saba’nın izini sürerek Değişen İstanbul’u kaleme getirmek için mi? Çocukluğum, o dünya, büsbütün yitip gitmesin diye mi? Sordum fakat yanıtlayamadım Şu Anda gece, yine ayışıklı bir gece Yarın karşıya, Kadıköyü’ne geçeceğim Ama perili evlerimden hiçbiri kalmadı Kadıköyü’nde arial, helvetica, sansserifOktay Rifat o hoş şiirinde o kadar diyor: arial, helvetica, sansserifPerili evler vardı önceden arial, helvetica, sansserifDaha Sonra ne oldu, periler mi çekip gitti, evler mi göçtü; bir gün İstanbul perili evlerini hep yitirdi Bazan da başka türlü düşünüyorum: Bütün geçmiş vakit bir perili konut! arial, helvetica, sansserifHatırlayabildiğim en eski anı birkaç zamandır, nedense, hatırlayabildiğim en eski anıya savrulup duruyorum Bu kez Edip Cansever’den bir dizeyle: arial, helvetica, sansserifGökyüzü gibi çocukluk hiçbir yere gitmiyor arial, helvetica, sansserifPek sanıyorum ama, iki üç yaşlarımda olmalıyım Üç değilim her hâlükarda, çünkü hâlâ çocuk arabasındayım bununla beraber hayal meyal hatırlıyorum: Bir güz ya da ilkbahar günü Güzün sonlarında, ilkbaharın iyice başlarında Annemin sırtında siyah manto var Annem olduğunu daha sonra düşüneceğim bir bayan, genç bir kadın Lakin daha fazla o mantoyu hatırlıyorum Siyah, astragan yakalı arial, helvetica, sansserifYağmur başlıyor Bir el, çocuk arabasının üstünü örtüyor arial, helvetica, sansserifBulunduğumuz yer, her nedense, Altıyol gibi geliyor bana Bugünün topluluk, vasıta kargaşası Altıyol’una hiç benzemeyen, ıssız bir Altıyol Şurada, dedemin ufak kitabevi dükkânı Altıyol’dan Bahariye’ye içten, yukarı çıkıyormuşuz gibi Yağmur yağıyor, yüzüm ıslanıyor arial, helvetica, sansserifHatırladıklarımı doğrulayan tek şey, o manto Çünkü o zamanlar yeniymiş Annem uzun yıllar giydi onu Sekizli, onlu yaşlarıma değin giydi “Nasıl hatırlarsın? dediler bana, “O süre yeniydi, evet, vardı O yıllar, defalarca manto değiştirilen yıllar değildi Tasarruf düşüncesinin baskın çıktığı bir dönem Annem yıllarca aynı mantoyla yaşadı Bez epridi, siyah kurşunîleşti arial, helvetica, sansserifSonraki anım tekrar Kadıköyü’nde ve yeniden sokakta Bundan Böyle çocuk arabasız Annemle bir yere gidiyoruz, galiba bir mağaza Bir adam anneme bağırıyor Annem de bir şeyler söylemeye çalışıyor Oradan çıkıyoruz ve annem düşüyor Fazla korkuyorum, üzerine kapanıp ağlıyorum “Korkma, bir şey olmadı diyor ama, dizi kanıyor arial, helvetica, sansserifBundan Böyle yöntem usul Kadıköyü belirmeye başlıyor Bahariye Caddesi’nde Geren Apartmanı’nda oturuyoruz, antre katında Geceleri korktuğum antre, koridorun ortasında bir sandık durur, üstü goblen kaplama, goblende güller, pembe güller bir de mutfağın küçük balkonunu hatırlıyorum Kimileyin, mangalda köfte pişirilirdi arial, helvetica, sansserifKadıköyü’nün fazla diğer bir dünyası vardı Birçok detaylar bende iz bırakmıştır bir kere çiçekler! Bitki örtüsüyle, doğayla ilk yüz yüze gelişim Yazan elde etmek ülkümde, çiçeğin, yeşilin rolü büyük Renkler, şekiller, hele rayiha Şifa’daki Bakla Tarlası Apartmanı’nın kapısındayım Sarmaşık tarzı bir çiçek kapıyı sarmış: Çarkıfelek Şimdi İstanbul’da eksik rastlanılıyor Ortası âdeta saat kadranıydı, simsiyah ve benek benek, top top akrebi ve yelkovanı, kendisi beyaz ve sapsarı Çarkıfelek bende bir rüya olarak yaşadı arial, helvetica, sansserifYarım asır öncesinin Kadıköyü’nde fazla az apartman vardı Ahşap doku silinmemişti Bahariye Caddesi apartmanlıktı ama, yanı başında Şifa, Yoğurtçu, Moda, Fenerbahçe eski güzel Kadıköyü evleriyle bezenmişti, ahşabı, kâgiri Ön bahçeleri süslü püslü köşkler değil olmamıştı Hele, Göztepe’ye, Neşecan Yenge’lere gittiğimizde, sıralı sürüp giderdi köşkler arial, helvetica, sansserifNeşecan Yenge’nin köşkü de, belirlenmiş ki bir perili evdi Duvarlarda hat sanatının seçkin örnekleriyle tablolar bağlı yana asılı dururdu Civanyan’ın biri sisler içinde İstanbul silueti, ötekisi Galata’da yangın, iki yağlıboya resmini daha dünmüşçesine hatırlıyorum Gerçekten, ikisinden de biraz ürkerdim İstanbul silueti ince beyaz sis ardındaki, soluk renklerle tarif edilmişti Yangın ise, kızıllı turunculu, alev alev arial, helvetica, sansserifKadıköyü’nün birincil apartmanlarına gelince, onlar da farklıydı Eski mimari düzenin bahçe tutkusu sanki son kere bu apartmanlarla sürüyordu Ön ve arkadaki bahçeler Ön bahçelerde tekrar tekrar mevsim çiçekleri, yani mevsimden mevsime değişen çiçekler, hercâyî menekşeler, yıldızlar, güller, kasımpatılar Arka bahçelerde ille meyve ağaçları Az Önce andığım Bakla Tarlası Apartmanı’nın arka bahçesinde elma, şeftali, armut; sarı kiraz bile vardı Yeşil erik de vardı Çiğ yeşil erikleri gizli gizli kopartıp yerdim arial, helvetica, sansserifBakla Tarlası’nın derhal karşı Şifa, bir çıkmaz sokak Sokağın sonunda, deniz üstünde Dr Mahmut Cet’nın büyük evi Damında horoz bir rüzgârgülü Günlerce seyredebilirdim horoz rüzgârgülünü arial, helvetica, sansserifÇiçeklere, rüzgârgülüne gönül vermişim meğer, denize, yelkenlilere, boz kayalıklara, sonbahara, sonbaharla birlikte çırpınan, kayalara çarpan sulara arial, helvetica, sansserifBu hatırlayışlarda, seslerden çok, galiba renkler ve şekiller, sonra daima deniz: Şifa’nın ucunda yar Boz kayalıklar akşamla birlikte morlaşır arial, helvetica, sansserifSesler de vardı tabiî, olmaz olur mu! Radyonun sesi vardı, alaturka şarkılar, Sabite Tur Gülerman diye bir ad Annem bazan, böylece ender, şarkılar mırıldanırdı Lakin “Yıldızların altında mavi nurdan bir dereı dinlemeye katlanamazdı Sebebini Annem İçin’de yazmıştım Benzer acıyı bir kere daha kâğıda dökmek istemem arial, helvetica, sansserifSesler vardı, tren sesleri, trenlerin sesi Henüz bomboş bir Kadıköyü’nde, ötelerde, dedemin evinden, Ankara’ya dışarı giden trenin sesi işitilir Tren yolunu görürsünüz O ses, o manzara ürpertir Çünkü ayrılık Ayrılığı ilk o bariz, uzayıp giden tren düdüğüyle öğrendim Çünkü tren gidiyor, buradan ayrılıyor; biz burada kalıyoruz arial, helvetica, sansserifGörüntüler: Fenerbahçe, Kalamış, Moda, koylarda sayısız yelkenli Hep beyaz yelkenler Kimileri de mavi ve beyaz, kırmızı ve beyaz Yelkenliler etkilerdi, süzülüp gidişleriyle, yelkenlerinin kabarıp kabarıp rüzgâra meydan okumasıyla arial, helvetica, sansserifUnutamadığım yerlerden biri, Moda Plajı Moda Plajı ses, renk, ışık, koku Koku diyorum, çünkü plaj alg, iyot kokardı Öteki plajlardan daha çok severdim Moda Plajı’nı Orada müzik vardı Dönemin tüm sevilmiş şarkılarını, birbirini izleyen, sesyükselticiler dalgalandırdıkça dalgalandırırdı Paul Anka’nın “You are my destiy destinysi, Elvis Presley’den “İts now or never Bir şarkı daha vardı, Paris’te ilkyazı, yazı, güzü sevdiğini söyleyen arial, helvetica, sansserifPerili perisel bir iki gece; söz açmalıyım; sandallarla ayışığına çıkmıştık Şifa’dan Kalamış’a içten Deniz Kulübü’ne doğru yol alınıyor arial, helvetica, sansserifÇocukluğumda bir laf vardı: Aydedeye misafir edinmek Bundan Böyle kimse kullanmıyor Geceleyin eve dönememek, açıkta kalmak demekmiş Ama o zamanlar, sandallarla mehtaba çıktığımız gecelerde, ben aydedeye konuk olduğumuzu düşünürdüm Deniz Kulübü’nün önüne gelince, mola verilirdi Bu kez, Kulüp’teki orkestra, yeniden şarkılar, dans edenler arial, helvetica, sansserifBu geçmiş zaman hasreti nerden çıktı diyeceksiniz Mâziperestlik, bugünden kaçmakla eşanlamlıymış Galiba Ola Ki kaçmaya çalışıyorum bugünden bir de, Geçmiş, Bir Daha Geri Gelmeyecek Zamanlar dediğim dere romanım her yerde yayımlanıyor Haftalardır okuyorum Mavi Kanatlarınla Yalnız Benim Olsaydın’da, Gramofon Hâlâ Çalıyor’da Kadıköyü’nden, çocukluğumdan epey söz açmışım öncelikle yayımlanacak son ciltte, Daha Dün’de yine oralara, Şifa’ya, Mühürdar’a dönmek istedim Gelgelelim kelimelerim tutuk, anlatışım ölgündü Periler çekip gittiklerinden mi? arial, helvetica, sansserifGeçmiş, Bir Daha Geri Gelmeyecek Zamanlar’ı niye yazdım? Ziya Osman Saba’nın izini sürerek Değişen İstanbul’u kaleme getirmek için mi? Çocukluğum, o dünya, büsbütün yitip gitmesin diye mi? Sordum lakin yanıtlayamadım arial, helvetica, sansserifAcilen gece, yeniden ayışıklı bir gece Yarın karşıya, Kadıköyü’ne geçeceğim Ancak perili evlerimden hiçbiri kalmadı Kadıköyü’nde Yoğurtçu’ya inerken ihtiyar manolya ağacı, biliyorum, perili bir ağaç arial, helvetica, sansserifCuma Ertesi  
 
858,505Konular
982,750Mesajlar
33,062Kullanıcılar
miko4267Son üye
Üst Alt