iltasyazilim
FD Üye
Alıntı:
Sorunun Detayı
Alıntı:
Alıntı:
Peygamber efendimize Kur’anı Kerimin müteşabih ayetleri öğretilmiş midir veya peygamber efendimiz Kur’an’ın tamamını anlamış mıdır?
Hz Peygamberin Kur’an’ın müteşabihlerini bilmemesi mümkün mü?
“Bu muazzam kitabı sana indiren O’dur Onun âyetlerinin bir kısmı muhkem olup bunlar Kitabın esasıdır Âyetlerin bir kısmı ise müteşabihtir Kalplerinde eğrilik olanlar sırf fitne çıkarmak, insanları saptırmak ve kendi arzularına göre yorumlamak için müteşabih kısmına tutunup onlarla uğraşır dururlar Halbuki onların hakikatini, gerçek yorumunu Allah’tan başkası bilemez İlimde ileri gidenler: “Biz ona olduğu gibi inandık Hepsi de Rabbimizin katından gelmiştir derler Bunları ancak tam akıl sahipleri düşünüp anlar ve şöyle yalvarırlar (Ali İmran, 37) mealindeki ayette ilimde ileri giden derin alimlere özellikle vurgu yapılmıştır
Alimlerin önemli bir kısmına göre, bu ayetin ilgili cümlesinin meali şöyledir: “Halbuki o müteşabih ayetlerin hakikatini, gerçek yorumunu Allah’tan ve ilimde derinleşenlerden başkası bilemez (bk Taberi, Razî, Maverdi, Beydavî, Nesefî, İbn Kesir, İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri)
Rivayete göre, Abdullah b Abbas, “Müteşabihleri bilenlerden biri benim demiştir (bk Taberi, Razi, Maverdi, ay)
Eğer İbn Abbas gibi bazı alimler Kur’an’ın müteşabihlerini biliyorlarsa, Hz Peygamberin bilmemesine imkân var mı?
Bununla beraber, İbn Abbas’tan gelen bir rivayete göre o tefsiri dört kısma ayırmıştır: “Herkesin bilebileceği tefsir(Allah, resulullah kelimeleri gibi) Arapların bileceği tefsir(Kale dedi, gibi) Alimlerin bildiği tefsir(genel tefsir) Allah’tan başka kimsenin bilmediği tefsir(bk Razî, ay)
Bu ihtimale göre, Hz Peygamberin bile Kur’an’da bilmediği az da olsa bazı şeyler olabilir
Bu hüküm de, Hz Peygamberin (asm) genel olarak müteşabihleri bilmediği anlamına gelmez Sadece Allah’ın sonsuz ilmiyle kendisi için sakladığı bir bilgi olabilir Örneğin, Kur’an’da İslam ümmetinin ömrüne işaret edilmiş olabilir ve Hz Peygamber bunu tam olarak bilmeyebilir Nitekim ayet ve hadislerde de “Kıyametin tam vaktini Allah’tan başka kimsenin bilmeyeceği hususu vurgulanmıştır
Şunu ifade edelim ki, Hz Peygamber aleyhisslatü vesselam Kur’anı kerimden anlaşılması gerekenleri tam olarak anlamıştır Çünkü Kur’an’ın ilk muhatabı o olduğu gibi, Kur’an ona gelmiştir Ayrıca, “İnsanlara açıklayasın diye Kur’an’ı sana indirdik (Nahl, 44) mealindeki ayetten anlaşıldığına göre, Peygamber efendimizin anlamayacağı bir şeyin ona indirilmesi hikmete uygun değildir
Nitekim Bediüzzaman hazretleri, “Âlemi İslâmın şecerei kübrâsının menşei, çekirdeği, hayatı, medarı olan mahiyeti Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâmın, fevkalâde istidat ve cihazatıyla, âlemi İslâmiyetin mâneviyâtını teşkil eden kudsî kelimâtı, tesbihâtı, ibâdâtı, en evvel, bütün mânâlarıyla hissedip yapmaktan gelen terakkiyâtı ruhiyesini düşün, (bk Lem'alar, Otuzuncu Lem'a, Dördüncü Nükte) diyerek mübarek kelimeleri bütün manalarıyla hissettiğini ve yaptığını ifade etmiştir
Yine onun şu sözü de Peygamber Efendimizin Kur’an ayetlerinden her birinden aldığı feyiz ve kemalatın ne kadar yüksek olduğunu göstermesi bakımında bir bakış açısı verecektir:
Hem İsmi Âzama mazhar olan Resulü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın bir âyette mazhar olduğu feyzi İlâhî, belki bir peygamberin umum feyzi kadar olabilir(bk Sözler, Yirmi Dördüncü Söz, Üçüncü Dal)
Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet
Sorunun Detayı
Alıntı:
Alıntı:
Peygamber efendimize Kur’anı Kerimin müteşabih ayetleri öğretilmiş midir veya peygamber efendimiz Kur’an’ın tamamını anlamış mıdır?
Hz Peygamberin Kur’an’ın müteşabihlerini bilmemesi mümkün mü?
“Bu muazzam kitabı sana indiren O’dur Onun âyetlerinin bir kısmı muhkem olup bunlar Kitabın esasıdır Âyetlerin bir kısmı ise müteşabihtir Kalplerinde eğrilik olanlar sırf fitne çıkarmak, insanları saptırmak ve kendi arzularına göre yorumlamak için müteşabih kısmına tutunup onlarla uğraşır dururlar Halbuki onların hakikatini, gerçek yorumunu Allah’tan başkası bilemez İlimde ileri gidenler: “Biz ona olduğu gibi inandık Hepsi de Rabbimizin katından gelmiştir derler Bunları ancak tam akıl sahipleri düşünüp anlar ve şöyle yalvarırlar (Ali İmran, 37) mealindeki ayette ilimde ileri giden derin alimlere özellikle vurgu yapılmıştır
Alimlerin önemli bir kısmına göre, bu ayetin ilgili cümlesinin meali şöyledir: “Halbuki o müteşabih ayetlerin hakikatini, gerçek yorumunu Allah’tan ve ilimde derinleşenlerden başkası bilemez (bk Taberi, Razî, Maverdi, Beydavî, Nesefî, İbn Kesir, İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri)
Rivayete göre, Abdullah b Abbas, “Müteşabihleri bilenlerden biri benim demiştir (bk Taberi, Razi, Maverdi, ay)
Eğer İbn Abbas gibi bazı alimler Kur’an’ın müteşabihlerini biliyorlarsa, Hz Peygamberin bilmemesine imkân var mı?
Bununla beraber, İbn Abbas’tan gelen bir rivayete göre o tefsiri dört kısma ayırmıştır: “Herkesin bilebileceği tefsir(Allah, resulullah kelimeleri gibi) Arapların bileceği tefsir(Kale dedi, gibi) Alimlerin bildiği tefsir(genel tefsir) Allah’tan başka kimsenin bilmediği tefsir(bk Razî, ay)
Bu ihtimale göre, Hz Peygamberin bile Kur’an’da bilmediği az da olsa bazı şeyler olabilir
Bu hüküm de, Hz Peygamberin (asm) genel olarak müteşabihleri bilmediği anlamına gelmez Sadece Allah’ın sonsuz ilmiyle kendisi için sakladığı bir bilgi olabilir Örneğin, Kur’an’da İslam ümmetinin ömrüne işaret edilmiş olabilir ve Hz Peygamber bunu tam olarak bilmeyebilir Nitekim ayet ve hadislerde de “Kıyametin tam vaktini Allah’tan başka kimsenin bilmeyeceği hususu vurgulanmıştır
Şunu ifade edelim ki, Hz Peygamber aleyhisslatü vesselam Kur’anı kerimden anlaşılması gerekenleri tam olarak anlamıştır Çünkü Kur’an’ın ilk muhatabı o olduğu gibi, Kur’an ona gelmiştir Ayrıca, “İnsanlara açıklayasın diye Kur’an’ı sana indirdik (Nahl, 44) mealindeki ayetten anlaşıldığına göre, Peygamber efendimizin anlamayacağı bir şeyin ona indirilmesi hikmete uygun değildir
Nitekim Bediüzzaman hazretleri, “Âlemi İslâmın şecerei kübrâsının menşei, çekirdeği, hayatı, medarı olan mahiyeti Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâmın, fevkalâde istidat ve cihazatıyla, âlemi İslâmiyetin mâneviyâtını teşkil eden kudsî kelimâtı, tesbihâtı, ibâdâtı, en evvel, bütün mânâlarıyla hissedip yapmaktan gelen terakkiyâtı ruhiyesini düşün, (bk Lem'alar, Otuzuncu Lem'a, Dördüncü Nükte) diyerek mübarek kelimeleri bütün manalarıyla hissettiğini ve yaptığını ifade etmiştir
Yine onun şu sözü de Peygamber Efendimizin Kur’an ayetlerinden her birinden aldığı feyiz ve kemalatın ne kadar yüksek olduğunu göstermesi bakımında bir bakış açısı verecektir:
Hem İsmi Âzama mazhar olan Resulü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın bir âyette mazhar olduğu feyzi İlâhî, belki bir peygamberin umum feyzi kadar olabilir(bk Sözler, Yirmi Dördüncü Söz, Üçüncü Dal)
Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet