iltasyazilim
FD Üye
Peygamber Efendimize Şiirler,
Şefaat senindir ya Resul Allah
Ehli imanlar saf saf durmuşlar
Mahkameyi kibriyada hesap sormuşlar
Günahı olanlar bağışlama dilemişler
Şefaat senindir ya Resul Allah
Onların yardımcısı cümle enbiya
Onların serdarı habibi Kibriya
Onlar için rica ediyor hatımel enbiya
Şefaat senindir ya Resul Allah
Günahı olmıyan ağlayıp geziyor
Günahkar dostunun afını istiyor
Kelimeyi tevhit bülbül gibi okuyor
Şefaat senindir ya Resul Allah
Aşıklar feryadı arşı titretti
Cabrail onların aşkından gürledi
Yer gök onların azameti dinledi
Şefaat senindir ya Resul Allah
Rica ediyorlar ehli imanı
Onların boynunda berat fermanı
Muhammed Mustafa ’dır onların din imanı
Şefaat senindir ya Resul Allah
Ehli aşk orda ediyor niyazı
Feryadı fiğanı türlü avazı
Hakk huzüründe ediyorlar nazı
Şefaat senindir ya Resul Allah
Saf saf durmuşlar ne güzel canlar
Yüzünde parlıyor nurun imanlar
Hakk ’ından bekliyor büyük fermanlar
Şefaat senindir ya Resul Allah
Diyer yarab biçare derdimin dermanı
Senin lütfündür emru fermanı
Nuri Ahmed aşkına yürüt bu aşkın kervanı
Şefaat senindir ya Resul Allah
Ehli imanın nuru parlıyor
Fatma anam hüngür hüngür ağlıyor
Ehli imanı rica ediyor
Şefaat senindir ya Resul Allah
Bir yanına Muhammed bir yanında o şahi Haydar
Hatice anamız elinde ferman
Günahkar ümetimin derdine deva
Şefaat senindir ya Resul Allah
Ulu Rabb ’in Rahmeti
Bir gece ama aleme Miraç yadigâr oldu,
Yüce Rabb ’in rahmeti insanlığa ödüldür
Rabb ’im tanrısal şerefe Resulü değerinde fark etti,
Yüce Rabb ’im rahmetin gönüllere ödüldür
Bir mucize fakat gökler kapılarını açtı,
Yol oldu Muhammed ’e yıldızlar ışık saçtı,
Gece lahza oldu Nebi bilinmez sırla kaçtı,
Yüce Rabb ’im gücüyle rahmetleri ödüldür
Muamma bir yerlere Nebi davetli yetti,
Miraç, ruh ve cesetle Resul teşerrüf etti,
Cennet, Cehennem nedir kişisel olarak gördüğü netti
Ulu Rabb ’in gerçeği Muhammed ’e ödüldür
Gecenin bir hemen Muhammed arşa vardı,
Kürsî, arş ve ruh arzı tarifsiz sırlar vardı,
Açıldı tüm kapılar gerçeklik alem vardı,
Yüce Rabb ’in hikmeti Peygambere ödüldür
Nebi sersemlemiş ve mutlu o ne güzel onurdu,
Mekansız ve vakitsiz gördüğü sima nurdu,
Yücelerden yücesi tek Rabb ’im okunurdu,
Yüce Rabb ’in sevgisi Resûlullah ’a ödüldür
Her kula nasip olmaz, Rab ile sohbete erdi,
O Nebiler Nebisi Resul kutsi bir serdi,
O Nebinin şanından aleme ödül verdi,
Ulu Rabb ’in onuru mahlukata ödüldür
Beş vakit namaz farzı miraç kabul edildi,
Şirk koşmayan kullara Cennet ikram edildi,
Bu geceye erene, günahlar affetme edildi,
Yüce Rabb ’in birliği gönüllere ödüldür
Böyle bir gece gören Cennet kapısı açar,
Tertemiz karoser bulur bütün günahlardan kaçar
Saf bir irade ile İrem de nurlar saçar,
Ulu Rabb ’in Cenneti has ruhlara ödüldür
Alemler nura gark oldu, Seninle övündü,
Kisralar çılgına döndü,tabiat alevleri söndü
Nübüvvet mabedinde,gerçeklik sabahı belirdi
Kokusu hoş,nuru ışık,canım peygamberim
Ötelerin ötesinde,nurlu yaratılışın temsilcisi
Bitmeyen merhametin, parlayan güneşi
Allah ’ın habibi Resûllerin efendisi,
Yol göstericimiz,canım peygamberim
Sevgisiyle,Resûle ağlayıp inleyen kütükler
Selamlama verip,dağlar taşlar nasıl haykırış ettiler
Bulut ağlamadıkça,yeşillikler nasıl güler
Gönüller sultanı canım peygamberim
Etrafını kuşatan ikram,Medine semalarına yayılır
Ulu elçi,ifadeye sığmayan bir mutluluk bir hal alır
Onun cömertliğini anlatmaya diller aciz kalır
Cihana ışık saçan,Hatemül enbiyasın
Resûlü Ekrem oturdular,Kubadaki kuyu başına
Müyesser oldu Cennetül âla birkaç arkadaşına
Çağrıldılar huzuru Resûle isim ad tek başına
Nübüvvet mabedinin,Havzu kevserin sahibisin
Severlerdi Resûlü sıkaleyni,sonsuz hazla
Taat itaat timsali,meleklerin gaslettiği Hanzala
Verdikleri andaki sevinç,nail oldukları sevinçten fazla
Allah ’ın davasını yükseltin, düşmanlarını susturdun
Söyliyeyimde gönlümde fakat,gam dağılsın gitsin
Tüm övgülerin sevgilerin üstündesin
Kıyamete dek övsem, Sen bitmezsin
İki âlem serveri, hatemül enbiyasın
'Ey Allahım! Resûlüne hakaret edenlerin yüzleri kara olsun,Kalplerine dehşet sal, Ayaklarına titreme ver'
Bizleri dünyadan milyonlarca büyük ve geniş olan Cennete çağıran, Müminlere çok şevkat ve merhametli olan, ulu peygamberime,salat ve selamlama olsun
Aydınlattın dünyayı nur yüzünle,
Yüzünden hiç düşmeyen bir gülüşünle,
Bazen yüzündeki bir hüzünle,
Örnektin sen hep, tüm alemlere
Seni açıklamak ne olası bizlere,
Dağlar taşlar dile gelse beyhude!
Göremedik seni, belki seneye,
Çağır bizide Ya Rasul Medine'ye!
Sahabilerle yaptın en hoş sohbet,
Daim dilinden düşmezdi sabret!,
hep güzeldi, hoştu kasıt,
O meclise n'olur bizi de kabul et!
Ali'n Ebubekr'in değiliz biz,
Lakin ümmetini seversin biliriz
Allah'tan daim seni isteriz,
Gül cemalini bizde görmek isteriz!
Gönderdik sana salat ve selamlama,
Senin için yaptığım her duam
Sahebe deyilim fakat bende diyorum;
Fedadır sana canım,
Fedadır anam, babam!
Ben Sana Yüreğimi Sunuyorum Ey YAR
NabzimdaAdını Soluyan Nefeslerimle
DermansızBahtıma AğlarkenHer Bahar
Sana Sevdamı SunuyorumHüzünlerimle
Ben Sana Yetimliğimi SunuyorumEn Sevgili
Yetim Bırakmayacağını BeniBile Bile
Alevler Kuşatmış Bak!! Hasret Kokan Gurbetimi
Sana Ömrümü SunuyorumEfendimSeve Seve
Ben Sana Selamımı SunuyorumCan Nebi
Sana Çarpan YüreğimdenSenin Yüreğine
Kırık Gönlümde Büyüyen Sevdanla Ayaktayım Şu Anda
Sana Aşkı SunuyorumCan EfendimTüm Hücrelerimle
Ben Sana Selamımı Sunuyorum CaN Sevgili
Çağlar SonrasındanBinDörtyüzyıl Evveline
Kırık Gönlümde Artan Sevdanla Kıyamdayım Hemen
Ben Sana Aşkımı SunuyorumEFENDİMTüm Yüreğimle
Ben Sana İçimdeki Seni SunuyorumYıpranmamış Bir Sevgi ile
Kabul Buyururmusun EFENDİM???
Sevgili ’yi Sevenler Özler
duy beni, gör beni ey Yâr
dünya artık daha kalabalık ve daha karanlık
bu şehrin duvarları sağır
bu büyük kasaba Sen ’den sonra darmadağın, harâp
bak, kayıp gidiyor yıldızlar avuçlarımdan
sana yabancı bu çağlarda
artık her insan bir başına, yapayalnız ve çâresiz
beni bu sahte kalabalıklarda Sen ’siz bırakma
saâdet çağının uzağında kaldı adımlarım
mevsim boran
mevsim kaç asırdır yalancı bahâr
yeminlerin, biâtlerin ırağında
zakkum ağacının kökünü saldılar
kızılca kıyâmet hangi yana baksam
renkler ölümüne ağlıyor peşinden
güneşin uyanışını bekleyen perdeleri
Sen ’siz bomboş kalan ellerimi doldururmuşçasına
indiriyor lakin kaldıramıyorum
gözlerim akıyor yollara
dokunsun diye sana
duâlarla kuşattım acılar mahzenimi
Senin gurbet ikliminde
çâresiz firaklar baskınında
uzaklara vazgeçme beni
anlatır Sen ’i bir çift güvercin
bir örümcek ve Kusvâ
yakından görmeliydim ellerini
ellerini kaldırdığında ikiye yarılışını ayın
Bedir ’de ellerini görmeliydim
Sen duâ olup
yağmur yağmur yağarken yeryüzüne
görmeliydim gülistân ellerini
kalbim sökülüyor yuvasından
rengini yitiren zamânlarda
kalan mı benim, giden mi
yokluğunda gidenler mi yoksa kalanlar mı gurbetçi
bırakma beni sensizliğin bitimsiz kuytuluğuna
sıcak bir aşkın en müntehâ kapısında
sana kavuşmadan unutmam beklemeyi
Sen ’i unutmam, unutmam çağların çağını
biliyorum bir gün ansızın geleceksin
Sen ’in yağmurunda ıslanacak dünyâ
yaşanmamış bahârları getirmek için
bitmiş yazmak için aynaların sırrını
rahvan atlarla geleceksin biliyorum
en fazla, tanımamalar kanatır beni
tanıyan sever, sevenler özler Sen ’i
buralar gayrı şaşkınlığın son halkası
gayrı buralar acem mülkü
sevdâlar acem, karlar, yağmurlar acem
martılar bu denizi terk edeli beri
rüyalarıma da uğramıyorsun artık
özlemler rüyada başlar, sevdâlar rüyada dâim
Sen ’den başka sığınacak an değil
güneşe renk veren renkler ülkesinde
“kolaylık ver içimdeki yalnızlığa sesinle
utanmıyorum gözyaşlarımdan anarken Sen ’i
sana geç kalmışlığımdan
bu şehre depremler iniyor tek tek
Sen ’siz her şeyde yarım kalmışlığın izi
Sen ’i unuttuğumdan
kuşlar da terk ediyor beni
şehirler gibi şiirler de kirlendi peşinde
perdeler kalkmadı, filizlenmedi tanyeri
pişmanlıklar kalbimde tutam tutam gül
bu karda kışta, bu ışıksız duldalıkta
beni, sevenlerini, özleyenlerini
korku tûfanında hiçlik karanlığına bırakma
yokluğunda, anne bağrı da gurbet, vatan da
kuru bir hurma kütüğü değin olmasa da
yokluğunu sefalet sayan bütün kalbimle
özledim diyorum, özledim Sen ’i
süvâriler vuruldu, Sen gelmedin, bahâr gelmedi
belli ki Sen ’i özlemeyi bile beceremiyorum *
Şefaat senindir ya Resul Allah
Ehli imanlar saf saf durmuşlar
Mahkameyi kibriyada hesap sormuşlar
Günahı olanlar bağışlama dilemişler
Şefaat senindir ya Resul Allah
Onların yardımcısı cümle enbiya
Onların serdarı habibi Kibriya
Onlar için rica ediyor hatımel enbiya
Şefaat senindir ya Resul Allah
Günahı olmıyan ağlayıp geziyor
Günahkar dostunun afını istiyor
Kelimeyi tevhit bülbül gibi okuyor
Şefaat senindir ya Resul Allah
Aşıklar feryadı arşı titretti
Cabrail onların aşkından gürledi
Yer gök onların azameti dinledi
Şefaat senindir ya Resul Allah
Rica ediyorlar ehli imanı
Onların boynunda berat fermanı
Muhammed Mustafa ’dır onların din imanı
Şefaat senindir ya Resul Allah
Ehli aşk orda ediyor niyazı
Feryadı fiğanı türlü avazı
Hakk huzüründe ediyorlar nazı
Şefaat senindir ya Resul Allah
Saf saf durmuşlar ne güzel canlar
Yüzünde parlıyor nurun imanlar
Hakk ’ından bekliyor büyük fermanlar
Şefaat senindir ya Resul Allah
Diyer yarab biçare derdimin dermanı
Senin lütfündür emru fermanı
Nuri Ahmed aşkına yürüt bu aşkın kervanı
Şefaat senindir ya Resul Allah
Ehli imanın nuru parlıyor
Fatma anam hüngür hüngür ağlıyor
Ehli imanı rica ediyor
Şefaat senindir ya Resul Allah
Bir yanına Muhammed bir yanında o şahi Haydar
Hatice anamız elinde ferman
Günahkar ümetimin derdine deva
Şefaat senindir ya Resul Allah
Ulu Rabb ’in Rahmeti
Bir gece ama aleme Miraç yadigâr oldu,
Yüce Rabb ’in rahmeti insanlığa ödüldür
Rabb ’im tanrısal şerefe Resulü değerinde fark etti,
Yüce Rabb ’im rahmetin gönüllere ödüldür
Bir mucize fakat gökler kapılarını açtı,
Yol oldu Muhammed ’e yıldızlar ışık saçtı,
Gece lahza oldu Nebi bilinmez sırla kaçtı,
Yüce Rabb ’im gücüyle rahmetleri ödüldür
Muamma bir yerlere Nebi davetli yetti,
Miraç, ruh ve cesetle Resul teşerrüf etti,
Cennet, Cehennem nedir kişisel olarak gördüğü netti
Ulu Rabb ’in gerçeği Muhammed ’e ödüldür
Gecenin bir hemen Muhammed arşa vardı,
Kürsî, arş ve ruh arzı tarifsiz sırlar vardı,
Açıldı tüm kapılar gerçeklik alem vardı,
Yüce Rabb ’in hikmeti Peygambere ödüldür
Nebi sersemlemiş ve mutlu o ne güzel onurdu,
Mekansız ve vakitsiz gördüğü sima nurdu,
Yücelerden yücesi tek Rabb ’im okunurdu,
Yüce Rabb ’in sevgisi Resûlullah ’a ödüldür
Her kula nasip olmaz, Rab ile sohbete erdi,
O Nebiler Nebisi Resul kutsi bir serdi,
O Nebinin şanından aleme ödül verdi,
Ulu Rabb ’in onuru mahlukata ödüldür
Beş vakit namaz farzı miraç kabul edildi,
Şirk koşmayan kullara Cennet ikram edildi,
Bu geceye erene, günahlar affetme edildi,
Yüce Rabb ’in birliği gönüllere ödüldür
Böyle bir gece gören Cennet kapısı açar,
Tertemiz karoser bulur bütün günahlardan kaçar
Saf bir irade ile İrem de nurlar saçar,
Ulu Rabb ’in Cenneti has ruhlara ödüldür
Alemler nura gark oldu, Seninle övündü,
Kisralar çılgına döndü,tabiat alevleri söndü
Nübüvvet mabedinde,gerçeklik sabahı belirdi
Kokusu hoş,nuru ışık,canım peygamberim
Ötelerin ötesinde,nurlu yaratılışın temsilcisi
Bitmeyen merhametin, parlayan güneşi
Allah ’ın habibi Resûllerin efendisi,
Yol göstericimiz,canım peygamberim
Sevgisiyle,Resûle ağlayıp inleyen kütükler
Selamlama verip,dağlar taşlar nasıl haykırış ettiler
Bulut ağlamadıkça,yeşillikler nasıl güler
Gönüller sultanı canım peygamberim
Etrafını kuşatan ikram,Medine semalarına yayılır
Ulu elçi,ifadeye sığmayan bir mutluluk bir hal alır
Onun cömertliğini anlatmaya diller aciz kalır
Cihana ışık saçan,Hatemül enbiyasın
Resûlü Ekrem oturdular,Kubadaki kuyu başına
Müyesser oldu Cennetül âla birkaç arkadaşına
Çağrıldılar huzuru Resûle isim ad tek başına
Nübüvvet mabedinin,Havzu kevserin sahibisin
Severlerdi Resûlü sıkaleyni,sonsuz hazla
Taat itaat timsali,meleklerin gaslettiği Hanzala
Verdikleri andaki sevinç,nail oldukları sevinçten fazla
Allah ’ın davasını yükseltin, düşmanlarını susturdun
Söyliyeyimde gönlümde fakat,gam dağılsın gitsin
Tüm övgülerin sevgilerin üstündesin
Kıyamete dek övsem, Sen bitmezsin
İki âlem serveri, hatemül enbiyasın
'Ey Allahım! Resûlüne hakaret edenlerin yüzleri kara olsun,Kalplerine dehşet sal, Ayaklarına titreme ver'
Bizleri dünyadan milyonlarca büyük ve geniş olan Cennete çağıran, Müminlere çok şevkat ve merhametli olan, ulu peygamberime,salat ve selamlama olsun
Aydınlattın dünyayı nur yüzünle,
Yüzünden hiç düşmeyen bir gülüşünle,
Bazen yüzündeki bir hüzünle,
Örnektin sen hep, tüm alemlere
Seni açıklamak ne olası bizlere,
Dağlar taşlar dile gelse beyhude!
Göremedik seni, belki seneye,
Çağır bizide Ya Rasul Medine'ye!
Sahabilerle yaptın en hoş sohbet,
Daim dilinden düşmezdi sabret!,
hep güzeldi, hoştu kasıt,
O meclise n'olur bizi de kabul et!
Ali'n Ebubekr'in değiliz biz,
Lakin ümmetini seversin biliriz
Allah'tan daim seni isteriz,
Gül cemalini bizde görmek isteriz!
Gönderdik sana salat ve selamlama,
Senin için yaptığım her duam
Sahebe deyilim fakat bende diyorum;
Fedadır sana canım,
Fedadır anam, babam!
Ben Sana Yüreğimi Sunuyorum Ey YAR
NabzimdaAdını Soluyan Nefeslerimle
DermansızBahtıma AğlarkenHer Bahar
Sana Sevdamı SunuyorumHüzünlerimle
Ben Sana Yetimliğimi SunuyorumEn Sevgili
Yetim Bırakmayacağını BeniBile Bile
Alevler Kuşatmış Bak!! Hasret Kokan Gurbetimi
Sana Ömrümü SunuyorumEfendimSeve Seve
Ben Sana Selamımı SunuyorumCan Nebi
Sana Çarpan YüreğimdenSenin Yüreğine
Kırık Gönlümde Büyüyen Sevdanla Ayaktayım Şu Anda
Sana Aşkı SunuyorumCan EfendimTüm Hücrelerimle
Ben Sana Selamımı Sunuyorum CaN Sevgili
Çağlar SonrasındanBinDörtyüzyıl Evveline
Kırık Gönlümde Artan Sevdanla Kıyamdayım Hemen
Ben Sana Aşkımı SunuyorumEFENDİMTüm Yüreğimle
Ben Sana İçimdeki Seni SunuyorumYıpranmamış Bir Sevgi ile
Kabul Buyururmusun EFENDİM???
Sevgili ’yi Sevenler Özler
duy beni, gör beni ey Yâr
dünya artık daha kalabalık ve daha karanlık
bu şehrin duvarları sağır
bu büyük kasaba Sen ’den sonra darmadağın, harâp
bak, kayıp gidiyor yıldızlar avuçlarımdan
sana yabancı bu çağlarda
artık her insan bir başına, yapayalnız ve çâresiz
beni bu sahte kalabalıklarda Sen ’siz bırakma
saâdet çağının uzağında kaldı adımlarım
mevsim boran
mevsim kaç asırdır yalancı bahâr
yeminlerin, biâtlerin ırağında
zakkum ağacının kökünü saldılar
kızılca kıyâmet hangi yana baksam
renkler ölümüne ağlıyor peşinden
güneşin uyanışını bekleyen perdeleri
Sen ’siz bomboş kalan ellerimi doldururmuşçasına
indiriyor lakin kaldıramıyorum
gözlerim akıyor yollara
dokunsun diye sana
duâlarla kuşattım acılar mahzenimi
Senin gurbet ikliminde
çâresiz firaklar baskınında
uzaklara vazgeçme beni
anlatır Sen ’i bir çift güvercin
bir örümcek ve Kusvâ
yakından görmeliydim ellerini
ellerini kaldırdığında ikiye yarılışını ayın
Bedir ’de ellerini görmeliydim
Sen duâ olup
yağmur yağmur yağarken yeryüzüne
görmeliydim gülistân ellerini
kalbim sökülüyor yuvasından
rengini yitiren zamânlarda
kalan mı benim, giden mi
yokluğunda gidenler mi yoksa kalanlar mı gurbetçi
bırakma beni sensizliğin bitimsiz kuytuluğuna
sıcak bir aşkın en müntehâ kapısında
sana kavuşmadan unutmam beklemeyi
Sen ’i unutmam, unutmam çağların çağını
biliyorum bir gün ansızın geleceksin
Sen ’in yağmurunda ıslanacak dünyâ
yaşanmamış bahârları getirmek için
bitmiş yazmak için aynaların sırrını
rahvan atlarla geleceksin biliyorum
en fazla, tanımamalar kanatır beni
tanıyan sever, sevenler özler Sen ’i
buralar gayrı şaşkınlığın son halkası
gayrı buralar acem mülkü
sevdâlar acem, karlar, yağmurlar acem
martılar bu denizi terk edeli beri
rüyalarıma da uğramıyorsun artık
özlemler rüyada başlar, sevdâlar rüyada dâim
Sen ’den başka sığınacak an değil
güneşe renk veren renkler ülkesinde
“kolaylık ver içimdeki yalnızlığa sesinle
utanmıyorum gözyaşlarımdan anarken Sen ’i
sana geç kalmışlığımdan
bu şehre depremler iniyor tek tek
Sen ’siz her şeyde yarım kalmışlığın izi
Sen ’i unuttuğumdan
kuşlar da terk ediyor beni
şehirler gibi şiirler de kirlendi peşinde
perdeler kalkmadı, filizlenmedi tanyeri
pişmanlıklar kalbimde tutam tutam gül
bu karda kışta, bu ışıksız duldalıkta
beni, sevenlerini, özleyenlerini
korku tûfanında hiçlik karanlığına bırakma
yokluğunda, anne bağrı da gurbet, vatan da
kuru bir hurma kütüğü değin olmasa da
yokluğunu sefalet sayan bütün kalbimle
özledim diyorum, özledim Sen ’i
süvâriler vuruldu, Sen gelmedin, bahâr gelmedi
belli ki Sen ’i özlemeyi bile beceremiyorum *