nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Peygamber Efendimizin Amaya Öğrettiği Dua Neydi
Nesai, İbni Mace ve Tirmizi gibi bir çok muteber kaynakta Osman ibni Huneyf Radıyallâhu anh) ’dan rivâyet edilen âmânın hadîsi de bu maddenin en büyük delilidirŞöyle oysa, bir lakin Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem ’e gelerek: Yâ Rasûlüllâh, Allâh ’a dua et de, bana âfiyet versin dedi
Rasûlüllâh Sallallahu Aleyhi ve Sellem İstersen dua edeyim, istersen sabret buyurdu
O, Dua et deyince, Rasûlüllâh Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona abdest almasını ve adilane abdest aldıktan sonra, iki rekat namaz kılarak: Ey Allah! Ben Senden istiyorum ve rahmet peygamberi olan Muhammed Peygamberin ile Sana yöneliyorum
Ey Muhammed! Ben bu isteğimin yerine gelmesi hususunda seninle Rabbime yöneldim!
Ey Allâh! Onun benim hakkımdaki şefaatini kabul et diye dua etmesini emretti
Bu duanın Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ’in huzurunda yapıldığını anlatmak davasız delildir, aksine âmânın abdest almaya gitmesi ve râvinin: “Yanımıza geldiğinde gözü açılmıştı demesi Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ’in huzurunda yapılmadığının delilidir
Yeniden bu nedenle bunu Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ’in sağlığına bağlamanın bir delili yoktur
Tersine hadîsin râvisi Osman ibni Huneyf, Hz Osman (Radıyallâhu anh) vaktinde ona bir işi düşen, lakin Osman (Radıyallâhu anh) ’ın ilgisine nâil olamayan kişiye bu abdesti, namazı ve duayı yaptıktan sonra Osman (Radıyallâhu anh) ’ın yanına gitmesini tavsiye etmiş; adam bunu yapıp halifenin kapısına gidince, kapıcı gelip elinden tutarak onu halifenin huzuruna sokmuş, Osman (Radıyallâhu anh) da onu alıp yanında oturtmuş ve işini görmüştür
Hatta o kişi Osman ibni Huneyf ’in Osman Radıyallâhu anh ’la kendisi hakkında konuştuğunu sanmış, konuşmadığını duyunca da şaşırıp kalmıştır
Taberânî ve Beyhakî bu ilâvenin de sahih olduğunu söylemişlerdir
Zaten Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bu duayı kendi huzuruna ve hayatına tahsis etmemiş, bilakis Bir ihtiyacın olursa, yeniden böyle yap buyurmuştur
Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bu hadîii şerifte dara düşenlere, kendisine nida etmelerini emretmektedir
Çünkü Rasûlüllâh Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) o kişiye Ey Allâh! demesini emretmekle yetinmemiş, bilakis onun ardından: Sana rahmet peygamberi Muhammed peygamberinle yöneliyorum demesini emretmiş, bununla da iktifâ etmeyip şahsen kendisini muhatap alarak ona haykırma etmek üzere: Ya Muhammed! Ben Seninle Rabbime yöneliyorum demesini emretmiştir oysa bunun, ondan tam anlamıyla şefaat istemeyi ve himmetmeded talep etmeyi emretmekten diğer manası yoktur
Âlimler, Rasulüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ’in, ümmetinden birine yaptığı emrin, tüm zamanlarda yer alan, huzurundaki ve gıyabındaki, hayatındaki ve vefatından sonraki tüm ümmetlere yönelik olduğu hususunda ittifak etmişlerdir
Ama bu emrin özelliğine dair bir kanıt bulunması müstesnâ ki, konumuzda böyle bir şey söz konusu değildir
Tersine Osman ibni Huneyf gibi bir sahâbînin anlayışına bakılırsa böyle bir tahsisin olmadığı, dolayısıyla bu emrin Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ’in vefatından sonra da geçerli olduğu kolaylıkla anlaşılabilir
Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bir mucize olarak sağlığında ve vefatından daha sonra ümmetine yetişmektedir
İbni Teymiyye ’den önce hiç bir âlimin tevessüle şirk dediği, haramlık bir yanlamasına, mekruh bile dediği işitilmemiştir
Aksine Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ’i aracı yapmanın, ona salavât okumak gibi duanın sünnetlerinden olduğunu söylemişlerdir
Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ’in ümmetine şirk olacak ya da şirke sebebiyet verecek şeyleri öğretmiş olmasını bir Müslüman nasıl düşünebilir?
Bu câhiller sünneti bu yüce sahabîlerden daha iyi bildikleri iddiasındaysalar, zaten muhatap alınmaya layık değildirlerBilmediğini bilmemek seslenmek olan cehli mürekkepten Allâh ’a sığınırız
Bu zatların, vefatlarından sonradan bir iğâseleri (yardımları) var mıdır? diye sorulduğunda şöyle yanıt vermiştir: Rasullerin, nebîlerin ve velilerin, vefatlarından sonra da yardımları vardır
Çünkü peygamberlerin mucizeleri ve velilerin kerametleri ölümlerinden sonra kesilmez
Zira çoğu sağlam hadîsi şerifte varid olduğu üzere, peygamberler kabirlerinde diridirler, namaz kılarlar, hacca giderler, dolayısıyla onların yardımları mucizelerinden sayılır
Şehitler de diridirler, gündüz gözüyle âşikâre kâfirlerle harbettikleri dobra dobra görülmüştür
Velilerin yardımı ise onların kerametleridir
Muvaffakiyetim fakat Allâh ’ın yardımıyladır
Ama O ’na tevekkül ettim ve sadece O ’na yönelirim
Yazılarımızı özenle takip edenler, imanlarını arttıracak, rağbetlerini kuvvetlendirecek, rahmetlere koşturacak ve icâbet eserlerini gösterecek nice ilimlere ulaşacaklardır
Allâh ’a, Rasûlüne ve dostlarına emanet ederim! *
Nesai, İbni Mace ve Tirmizi gibi bir çok muteber kaynakta Osman ibni Huneyf Radıyallâhu anh) ’dan rivâyet edilen âmânın hadîsi de bu maddenin en büyük delilidirŞöyle oysa, bir lakin Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem ’e gelerek: Yâ Rasûlüllâh, Allâh ’a dua et de, bana âfiyet versin dedi
Rasûlüllâh Sallallahu Aleyhi ve Sellem İstersen dua edeyim, istersen sabret buyurdu
O, Dua et deyince, Rasûlüllâh Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona abdest almasını ve adilane abdest aldıktan sonra, iki rekat namaz kılarak: Ey Allah! Ben Senden istiyorum ve rahmet peygamberi olan Muhammed Peygamberin ile Sana yöneliyorum
Ey Muhammed! Ben bu isteğimin yerine gelmesi hususunda seninle Rabbime yöneldim!
Ey Allâh! Onun benim hakkımdaki şefaatini kabul et diye dua etmesini emretti
Bu duanın Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ’in huzurunda yapıldığını anlatmak davasız delildir, aksine âmânın abdest almaya gitmesi ve râvinin: “Yanımıza geldiğinde gözü açılmıştı demesi Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ’in huzurunda yapılmadığının delilidir
Yeniden bu nedenle bunu Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ’in sağlığına bağlamanın bir delili yoktur
Tersine hadîsin râvisi Osman ibni Huneyf, Hz Osman (Radıyallâhu anh) vaktinde ona bir işi düşen, lakin Osman (Radıyallâhu anh) ’ın ilgisine nâil olamayan kişiye bu abdesti, namazı ve duayı yaptıktan sonra Osman (Radıyallâhu anh) ’ın yanına gitmesini tavsiye etmiş; adam bunu yapıp halifenin kapısına gidince, kapıcı gelip elinden tutarak onu halifenin huzuruna sokmuş, Osman (Radıyallâhu anh) da onu alıp yanında oturtmuş ve işini görmüştür
Hatta o kişi Osman ibni Huneyf ’in Osman Radıyallâhu anh ’la kendisi hakkında konuştuğunu sanmış, konuşmadığını duyunca da şaşırıp kalmıştır
Taberânî ve Beyhakî bu ilâvenin de sahih olduğunu söylemişlerdir
Zaten Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bu duayı kendi huzuruna ve hayatına tahsis etmemiş, bilakis Bir ihtiyacın olursa, yeniden böyle yap buyurmuştur
Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bu hadîii şerifte dara düşenlere, kendisine nida etmelerini emretmektedir
Çünkü Rasûlüllâh Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) o kişiye Ey Allâh! demesini emretmekle yetinmemiş, bilakis onun ardından: Sana rahmet peygamberi Muhammed peygamberinle yöneliyorum demesini emretmiş, bununla da iktifâ etmeyip şahsen kendisini muhatap alarak ona haykırma etmek üzere: Ya Muhammed! Ben Seninle Rabbime yöneliyorum demesini emretmiştir oysa bunun, ondan tam anlamıyla şefaat istemeyi ve himmetmeded talep etmeyi emretmekten diğer manası yoktur
Âlimler, Rasulüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ’in, ümmetinden birine yaptığı emrin, tüm zamanlarda yer alan, huzurundaki ve gıyabındaki, hayatındaki ve vefatından sonraki tüm ümmetlere yönelik olduğu hususunda ittifak etmişlerdir
Ama bu emrin özelliğine dair bir kanıt bulunması müstesnâ ki, konumuzda böyle bir şey söz konusu değildir
Tersine Osman ibni Huneyf gibi bir sahâbînin anlayışına bakılırsa böyle bir tahsisin olmadığı, dolayısıyla bu emrin Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ’in vefatından sonra da geçerli olduğu kolaylıkla anlaşılabilir
Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bir mucize olarak sağlığında ve vefatından daha sonra ümmetine yetişmektedir
İbni Teymiyye ’den önce hiç bir âlimin tevessüle şirk dediği, haramlık bir yanlamasına, mekruh bile dediği işitilmemiştir
Aksine Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ’i aracı yapmanın, ona salavât okumak gibi duanın sünnetlerinden olduğunu söylemişlerdir
Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ’in ümmetine şirk olacak ya da şirke sebebiyet verecek şeyleri öğretmiş olmasını bir Müslüman nasıl düşünebilir?
Bu câhiller sünneti bu yüce sahabîlerden daha iyi bildikleri iddiasındaysalar, zaten muhatap alınmaya layık değildirlerBilmediğini bilmemek seslenmek olan cehli mürekkepten Allâh ’a sığınırız
Bu zatların, vefatlarından sonradan bir iğâseleri (yardımları) var mıdır? diye sorulduğunda şöyle yanıt vermiştir: Rasullerin, nebîlerin ve velilerin, vefatlarından sonra da yardımları vardır
Çünkü peygamberlerin mucizeleri ve velilerin kerametleri ölümlerinden sonra kesilmez
Zira çoğu sağlam hadîsi şerifte varid olduğu üzere, peygamberler kabirlerinde diridirler, namaz kılarlar, hacca giderler, dolayısıyla onların yardımları mucizelerinden sayılır
Şehitler de diridirler, gündüz gözüyle âşikâre kâfirlerle harbettikleri dobra dobra görülmüştür
Velilerin yardımı ise onların kerametleridir
Muvaffakiyetim fakat Allâh ’ın yardımıyladır
Ama O ’na tevekkül ettim ve sadece O ’na yönelirim
Yazılarımızı özenle takip edenler, imanlarını arttıracak, rağbetlerini kuvvetlendirecek, rahmetlere koşturacak ve icâbet eserlerini gösterecek nice ilimlere ulaşacaklardır
Allâh ’a, Rasûlüne ve dostlarına emanet ederim! *