iltasyazilim
FD Üye
Peygamberimiz’in babası Hazreti Abdullâh, annesi Hazreti Âmine’dir O’nun mübârek soyu Hazreti İsmâîl’in oğlu Kayzar sülâlesinin en şereflisi olan Adnân’a kadar uzanır1
Peygamberimiz’in büyük dedesi olan Adnân, İsmâîl aleyhisselâm’ın soyundandır2 Adnân’ın oğlu Meadd’ın Îsâ aleyhisselâm’ın muâsırı olduğu nakledilir
Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem, Kureyş kabîlesi içinde, gerek baba ve gerek ana yönünden, en temiz ve en şerefli bir âileye mensuptur Allâh Rasûlü sallâllâhu aleyhi ve sellem, nesebinin nezîh ve pâk oluşu hakkında şöyle buyurmuştur:
“Ben, câhiliye devrinin kötülüklerinden hiçbir şey bulaşmaksızın, ana ve babamdan meydana geldim Ben, tâ Âdem’den babama ve anneme gelinceye kadar hep nikâh mahsûlü olarak meydana geldim, aslâ zînâdan meydana gelmedim! (İbni Kesîr, elBidâye, II, 260)
O’nun bir ismi şerîfi de Mustafâ’dır Bu isim, şu târihî ıstıfâyı, yâni seçilip süzülmeyi ifâde eder:
Hazreti Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem’in mensûb olduğu topluluk ne zaman ikiye ayrılsa, Allâh Teâlâ, Rasûlü’nü en hayırlı toplulukta bulundurmuştur O’nun varlığı aydınlatan nûru, Hazreti Âdem aleyhisselâm’dan beri en temiz anne ve babalardan teselsül ettirilerek kendisine intikâl etmiştir3
İbni Abbâs Hazretleri, Şuarâ Sûresi’nin 219 âyetini, bu mânâyı ifâde ederek şöyle tefsîr etmiştir:
“Sen, yâni nûrun, hep secde edenlerden dolaştırılarak Sana intikâl etmiştir (Kurtubî, XIII, 144, Heysemî, VIII, 214 )
Fahri Kâinât sallâllâhu aleyhi ve sellem, bu husûsu hadîsi şerîflerinde şöyle dile getirmiştir:
“Ben, Âdemoğulları’nın en hayırlı ve en temiz olanlarından, devirden devire, âileden âileye geçerek, nihâyet şu içinde bulunduğum âileden vücûda getirildim! (Buhârî, Menâkıb, 23)
“Allâh Teâlâ İbrâhîmoğulları’ndan İsmâîl’i seçti İsmâîloğulları’ndan Kinâneoğulları’nı seçti Kinâneoğulları’ndan Kureyş’i seçti Kureyş’ten Hâşimoğulları’nı seçti Hâşimoğulları’ndan Abdülmuttaliboğulları’nı seçti Abdülmuttaliboğulları’ndan da beni seçti (Müslim, Fedâil, 1; Tirmizî, Menâkıb, 1)
Büyük İslâm âlimi İbni Haldun, Peygamber Efendimiz’in nesebinin bu kadar sarîh ve tafsîlatlı bir şekilde bilinmesi ve asâletle devâm edegelmesi husûsunda şöyle demektedir:
“Hazreti Muhammed sallâllâhu aleyhi ve sellem’den başka hiçbir kulun, ne nesebi bu derece mazbuttur ne de Âdem aleyhisselâm’dan kendilerine gelinceye kadar, soy asâleti kesintisiz bir şekilde devâm etmiştir Bu, Allâh Teâlâ’nın Habîbi Edîbi’ne husûsî bir ikrâmıdır (İbni Haldun, I, 115)
1 Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem’in nesebi şerîfleri şöyledir: Muhammed bin Abdullâh bin Abdulmuttalib bin Hâşim bin Abdi Menâf bin Kusayy bin Kilâb bin Mürre bin Ka’b bin Lüey bin Gâlib bin Fihr bin Mâlik bin Nadr bin Kinâne bin Huzeyme bin Müdrike bin İlyas bin Mudar bin Nizâr bin Meadd bin Adnân (Buhârî, Menâkıbu’lEnsâr, 28; İbni Hişâm, I, 13; İbni Sa’d, I, 5556)
2 Bkz İbni Hişâm, I, 1, 5
3 Bkz Ahmed, I, 210
Osman Nûri Topbaş
Peygamberimiz’in büyük dedesi olan Adnân, İsmâîl aleyhisselâm’ın soyundandır2 Adnân’ın oğlu Meadd’ın Îsâ aleyhisselâm’ın muâsırı olduğu nakledilir
Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem, Kureyş kabîlesi içinde, gerek baba ve gerek ana yönünden, en temiz ve en şerefli bir âileye mensuptur Allâh Rasûlü sallâllâhu aleyhi ve sellem, nesebinin nezîh ve pâk oluşu hakkında şöyle buyurmuştur:
“Ben, câhiliye devrinin kötülüklerinden hiçbir şey bulaşmaksızın, ana ve babamdan meydana geldim Ben, tâ Âdem’den babama ve anneme gelinceye kadar hep nikâh mahsûlü olarak meydana geldim, aslâ zînâdan meydana gelmedim! (İbni Kesîr, elBidâye, II, 260)
O’nun bir ismi şerîfi de Mustafâ’dır Bu isim, şu târihî ıstıfâyı, yâni seçilip süzülmeyi ifâde eder:
Hazreti Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem’in mensûb olduğu topluluk ne zaman ikiye ayrılsa, Allâh Teâlâ, Rasûlü’nü en hayırlı toplulukta bulundurmuştur O’nun varlığı aydınlatan nûru, Hazreti Âdem aleyhisselâm’dan beri en temiz anne ve babalardan teselsül ettirilerek kendisine intikâl etmiştir3
İbni Abbâs Hazretleri, Şuarâ Sûresi’nin 219 âyetini, bu mânâyı ifâde ederek şöyle tefsîr etmiştir:
“Sen, yâni nûrun, hep secde edenlerden dolaştırılarak Sana intikâl etmiştir (Kurtubî, XIII, 144, Heysemî, VIII, 214 )
Fahri Kâinât sallâllâhu aleyhi ve sellem, bu husûsu hadîsi şerîflerinde şöyle dile getirmiştir:
“Ben, Âdemoğulları’nın en hayırlı ve en temiz olanlarından, devirden devire, âileden âileye geçerek, nihâyet şu içinde bulunduğum âileden vücûda getirildim! (Buhârî, Menâkıb, 23)
“Allâh Teâlâ İbrâhîmoğulları’ndan İsmâîl’i seçti İsmâîloğulları’ndan Kinâneoğulları’nı seçti Kinâneoğulları’ndan Kureyş’i seçti Kureyş’ten Hâşimoğulları’nı seçti Hâşimoğulları’ndan Abdülmuttaliboğulları’nı seçti Abdülmuttaliboğulları’ndan da beni seçti (Müslim, Fedâil, 1; Tirmizî, Menâkıb, 1)
Büyük İslâm âlimi İbni Haldun, Peygamber Efendimiz’in nesebinin bu kadar sarîh ve tafsîlatlı bir şekilde bilinmesi ve asâletle devâm edegelmesi husûsunda şöyle demektedir:
“Hazreti Muhammed sallâllâhu aleyhi ve sellem’den başka hiçbir kulun, ne nesebi bu derece mazbuttur ne de Âdem aleyhisselâm’dan kendilerine gelinceye kadar, soy asâleti kesintisiz bir şekilde devâm etmiştir Bu, Allâh Teâlâ’nın Habîbi Edîbi’ne husûsî bir ikrâmıdır (İbni Haldun, I, 115)
1 Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem’in nesebi şerîfleri şöyledir: Muhammed bin Abdullâh bin Abdulmuttalib bin Hâşim bin Abdi Menâf bin Kusayy bin Kilâb bin Mürre bin Ka’b bin Lüey bin Gâlib bin Fihr bin Mâlik bin Nadr bin Kinâne bin Huzeyme bin Müdrike bin İlyas bin Mudar bin Nizâr bin Meadd bin Adnân (Buhârî, Menâkıbu’lEnsâr, 28; İbni Hişâm, I, 13; İbni Sa’d, I, 5556)
2 Bkz İbni Hişâm, I, 1, 5
3 Bkz Ahmed, I, 210
Osman Nûri Topbaş