Peygamberimizin Peygamberlikten Sonraki Hayatı
Hz Muhammed (sas) 40 yaşında Peygamber oldu 23 yıllık Peygamberlik devresinin 13 yılı Mekke'de, 10 yılı Medine'de gecti Bu itibarla Peygamberlik devresinin:
a) Nubuvvet'den Hicret'e kadar devam eden 13 yıllık suresine Mekke Devri(610 622);
b) Hicretten vefatına kadar olan 10 yıllık suresine de Medine Devri(622632) denir
Peygamber Efendimiz Peygamber olduktan sonra ise Allahın gonderdiği İslam dinini yaşamış ve anlatmıştır Butun hayatı bu hizmetle gecmiştir
Peygamberimiz bir dinin ve ummetin sorumlusudur Bu nedenle hayatın her yonunu icine alan bir vazife yapmıştır
O savaşlarda baş komutan, idarede ummeti muhammedin idarecisi, problemlerin cozumunde hakim, dunya ve ahiret işlerinin tanziminde bir oğretmen olmak gibi her konuda bir lider ozelliğiyle yaşamış ve hizmet etmiştir
Bu nedenle savaşlardan elde edilen ganimetlerin belirli bir kısmını aldığından, gecimini kimseye el acmadan karşılamıştır Ancak O ticaret, ganimet gibi nedenlerle servet sahibi olacak kadar zenginken bile fakir gibi yaşamıştır
Ganimetlerin gelirinin belli bir oranının peygamberimize ve onun ev halkına verilmesi ayetlerle belirlenmiştir Cunku O'na ve ev halkına zekat duşmemektedir Buna rağmen o bir cok zaman ac kalmış aclıktan karnına taş bağladığı olmuştur Kendilerine gelen teberrukleri hep fakirlere dağıtmıştır Onun hayatını insafla okuyan kimse bunun sayısız misalleriyle karşılaşır
Peygamberimiz İslamın butun dunyaya duyurulmasına calışırken, fetih ve zafer gibi pek cok nimete de mazhar olmuştu Fakat bu fetihlerden sonra fethedilen şehre ve topraklara girerken asla gurura kapılmıyor, buyuk bir tevazu icinde yol alıyordu Hicbir merasime ihtiyac duymadan sade bir şekilde şehre giriyordu
Yahudilerin en buyuk kalesi ve yerleşim bolgesi olan Hayber'i fethettiğinde Peygamberimiz, yuları ipten olan bir merkebin uzerinde olduğu halde şehre girmişti
Halbuki o anda Arabistan'ın en verimli toprakları eline gecmiş, hazineleri dolduran ganimete sahip olmuştu
Yine Peygamberimiz Mekke'nin fethi uzerine şehre girerken, muzaffer bir komutan olduğu halde, yine hicbir şekilde gurura kapılmamıştı
Devesinin uzerinde Yuce Allah (cc)'a karşı başını onune o kadar eğmişti ki, tevazuundan sakalının ucları neredeyse devesinin semerine değmekte idi Bu halde iken soyle dua ediyordu:
Allah (cc)'ım, hayat ancak ahiret hayatıdır
Veda Haccına giderken, sırtında sadece dort dirhem değerinde bir kadife parcası, devesinin uzerinde ise semer yerine yırtık bir şilte bulunuyordu Bu durumda bile riyaya kacar endişesiyle şoyle dua ediyordu:
Allah (cc)'ım, bu halimi riya ve gosterişten uzak kıl
Halbuki o fakir de değildi Koskoca orduları yenmiş, bircok yerler fethetmiş, cok miktarda ganimetler elde etmişti Hatta bu haccında yuz deve kurban etmişti
Peygamberimiz kendi ailesi arasında ve evi icinde de son derece mutevazı idi Zaten cok sade bir hayat yaşardı Zaman zaman ev işlerinde hanımlarına yardımda bulunurdu Elbisesini yamar, ayakkabıları yırtıldığı zaman sokuklerini diker, kendi hizmetini kendisi gorurdu Ev supurur; deveyi bağlar, yemler, koyunları sağar; alış verişi kendisi yapar ve aldıklarını kendisi taşırdı Hizmetcisiyle birlikte oturup yemek yer ve onunla beraber hamur yoğururdu
Allah Tealanın Son Elcisi olan Hz Muhammed aleyhissalatu vesselamın tevazu orneklerinden bazılarını şunlardır:
Sevgili Peygamberimiz (asm) tevazuun her ceşidini ve en idealini hayatında gostermiştir Kimsenin yapamadığı ve istese de ulaşamayacağı bir şekilde, tevazu ve alcakgonulluluğun en makbulunu yaşamıştır Yaratılmışların en ustunu, makam ve mertebece en yucesi olduğu, Kur'anı Kerimde Rabbi tarafından ceşitli defalar ovulduğu halde, hicbir şekilde insanlar arasında Peygamberlik imtiyazını kullanmamış ve kendisini onlardan ustun gostermeye calışmamıştır
Bu ustun ahlaki vasfını kendi aile fertleri arasında gosterdiği gibi, Sahabileri icinde ve henuz İslamiyeti kabul etmemiş kimselere karşı da belli etmekten asla cekinmemiştir Boylece pek cok insanın hidayetine vesile olmuştur
Cenabı Hak kendisini kral bir peygamber olmakla, kul bir peygamber olmak arasında serbest bıraktığında o, kul bir peygamberolmayı tercih edip kabul etmiştir
Bunun uzerine İsrafil Aleyhisselam Peygamberimize, Şuphesiz, Allah (cc), tevazu gosterdiğin icin o hasleti de sana vermiştir Kıyamet gununde insanların efendisisin Yeryuzu yarılıp kabrinden cıkacak ve ilk şefaat edecek olan da sensindemiştir
Bundan sonra Peygamberimiz uzanarak yemek yemedi Ve Bir kole nasıl yemek yerse ben de oyle yemek yerim Kole nasıl oturuyorsa ben de o bicimde otururumdiyordu
Bir defasında asasına dayanarak Sahabilerin yanına geldi Resulullahın geldiğini goren Sahabiler hemen ayağa kalktılar Bu hareketlerini tasvip etmeyen Peygamber Efendimiz onları ikaz etti:
Acemlerin (diğer milletlerin) birbirlerini ta'zim ederek ayağa kalktıkları gibi, siz de benim icin ayağa kalkmayın Cunku ben kulun yediği gibi yiyen, kulun oturduğu gibi oturan bir kulum
Peygamberimiz cok defa elini opmek isteyenleri ve kendisine aşırı derecede hurmette bulunanları da hoş karşılamazdı
Bir alış verişi esnasında Hz EbU Hureyre (ra) de yanındaydı EbU Hureyre'nin (ra) anlattığına gore, Peygamberimiz mal sahibine aldığı elbisenin değerinden fazla bir fiyat oder Daha sonra satıcı hemen Peygamberimizin eline sarılarak opmek ister Peygamberimiz elini cekerek şu ihtarda bulunur:
Bu senin yaptığını Acemler krallarına yaparlar Ben kral değilim Ben sadece icinizden biriyim,
EbU Hureyre anlatmaya devam ediyor Sonra elbiseleri aldı Ben taşımak istedim Fakat bana şoyle hitapta bulundu: 'Kişi, kendi eşyasını taşımaya daha layıktır Ancak taşıyamazsa Musluman kardeşi ona yardım eder
Peygamberimiz kendi işini kendisi yapardı İnsanların kendisine hizmet etmelerini istemezdi
Amir bin Rebia anlatıyor:
Peygamber Efendimiz ile birlikte camiye gidiyordum Yolda Peygamberimizin ayakkabısının bağı cozuldu Ben hemen eğilip bağlamak istedim Fakat Peygamberimiz ayağını onumden cekti ve şoyle buyurdu:
Bu hareketin, başkasına hizmet gordurmek demektir Ben başkasına hizmet gordurmeyi sevmem
Peygamberimizin bu konudaki bir başka ornek davranışını Abdullah bin Abbas anlatıyor:
Peygamber Efendimiz, ne suyunun hazırlanmasını, ne de herhangi bir fakire sadaka vermeyi başkasına bırakmazdı Abdest suyunu kendisi bizzat hazırlar ve bir fakire sadaka vermek istediği zaman bizzat kendi elleriyle verirlerdi
Abdullah bin Cubeyr'in anlattığına gore, bir gun Peygamberimiz Ashabıyla birlikte yuruyerek bir yere gidiyorlardı Hava cok sıcak olduğundan, Ashabdan birisi, elbisesini Peygamberimizin başının uzerine kaldırarak golgelemek istedi Bunu goren Peygamberimiz, Bundan vazgec Ben ancak bir insanımbuyurdu ve elbiseyi alıp indirdi
Peygamberimiz kendisini gorenlerin bir kral zannıyla cekinip titremelerini uygun bulmaz, onları teskin ederek rahatlatırdı
Bir gun bir zat Peygamberimizin huzuruna gelince, peygamberlik heybetinden titremeye başladı Bu Sahabisinin halini goren Peygamberimiz, Kendine gel, ben bir hukumdar değilim Ben ancak Kureyş kabilesinden kurumuş tuzlu ekmek yiyen bir kadının oğluyumbuyurdu
Gercekten de Peygamberimizi ilk defa goren, heyecanlanırdı Fakat daha sonra ondaki şefkati, yuzundeki tebessumu gorunce rahatlar, goruşup konuşunca icindeki korku sevgiye donuşurdu
Sosyal durumu ne olursa olsun; ister zengin ister fakir, ister dul bir kadın veya bir hizmetci olsun, hangi halde bulunursa bulunsun, Peygamberimiz herkese eşit davranır, basit yaşayışından, fakir ve hizmetci oluşundan dolayı kimseyi aşağı gormezdi Onların da diğerleri gibi ihtiyaclarını gorur, hic gurura kapılmazdı
Peygamberimizdeki ustun tevazuu gordukten sonra Musluman olan Adiy bin Hatim, Peygamberimizle olan ilk anlarını şoyle anlatmaktadır:
Peygamber Aleyhisselamın yanında akraba, kadın ve cocuklarının bulunduğunu gorduğum zaman, anladım ki, onda ne Kisra'nın (İran hukumdarı), ne de Kayser'in (Bizans kralı) saltanatı var
Resulullah benimle birlikte evine giderken yolda zayıf ve yaşlı bir kadına rastladı Kadının yanında da kucuk bir cocuk bulunuyordu Kadın onu karşıladı ve durdurdu O da durup bekledi
Bizim senden bir isteğimiz var' dediler Resulullah onların ihtiyaclarını uzun uzun konuştu Kendileriyle birlikte gidip, işlerini gordukten sonra geldi
İcimden kendi kendime, 'Vallahi, bu zat hukumdar değildir' dedim Sonra beni evine goturdu İci hurma lifi dolu derinden bir minder alarak bana uzattı ve:
Buyur, buna otur' dedi
Ben, 'Hayır, siz oturun' dedim
O, 'Hayır, siz' diye tekrar ettiler Oturdum Kendisi de kuru yere oturdu
Peygamber Efendimiz herkesle ilgilenirdi Hic kimseye ustten bakmazdı Oyle ki coğu insanların donup bakmadığı, yuz vermediği kişilerin dahi isteklerini yerine getirirdi Cunku Peygamberimizin gayesi insanlara faydalı yolları gostermekti
Medine'de ağzı bozuk, şuna buna catarak sovup sayan, ağır ve kaba laflar soyleyen bir kadın vardı Bu kadın bir gun Peygamber Efendimizin yanından gecerken Resulullah bir seki uzerinde oturmuş haşlanmış et yiyordu
Kadın: Şu adama bakın Bir kole gibi yere oturmuş ve kolelerin yemek yiyişi gibi yemek yiyordedi
Peygamber Efendimiz:
Benden daha kole olan bir kole var mı?dedi Kadın: Kendisi yiyor da bana vermiyordedi Peygamber Efendimiz: Gel, sen de yebuyurdu Kadın: Kendi elinle bana vermezsen yememdedi
Bunun uzerine Peygamber Efendimiz kendi eliyle kadına verdiyse de kadın bu sefer:
Ağzındaki lokmayı cıkarıp bana vermezsen yememdiyerek diretti
Peygamber Efendimiz de ağzındaki lokmayı cıkarıp kadına uzattı Kadın da hemen alıp ağzına attı Kadın bu lokmayı yedikten sonra cok hayalı ve utangac oldu Hic kimseye kotu soz soylemedi Medine'nin en namuslu ve iyi kadınlarından birisi oldu
Adiy bin Hatim, comertlikle meşhur Hatimi Tai'nin oğludur Yakınlarının bir kısmı İslam ordusu tarafından esir edilmiş, kendisi de mağlup bir şekilde Peygamberimizin huzuruna gelmişti Peygamberimiz onu mindere oturtuyor, kendisi de yere oturuyordu Ayrıca mağlup da olsa bir duşman kumandanıyla bulunduğu bir zamanda zavallı bir kadının isteğini ihmal etmiyor, onun ihtiyacını gideriyordu
Hak namına, seviyece en basit insanlarla goruştuğu gibi, dostlarıyla, duşmanlarıyla ve herkesle, gosteriş ve merasime ihtiyac duymadan goruşuyor, konuşuyordu Boylece insanların ileriden beri gorup alışageldikleri adet ve gorenekleri fiilen değiştiriyor, yerlerine doğrusunu ve uygun olanını koyuyordu
Arapların, insandan saymayıp hor gordukleri bir grup da kolelerdi Onlarla oturmaz, birlikte yurumez, beraber yemek yemezlerdi Bu kotu alışkanlığı da Peygamberimiz bizzat yıktı
Sahabilerin anlattığına gore, koleler arpa ekmeğine bile davet etseler, Peygamberimiz davetlerine icabet eder, yemeklerini yerdi Cunku onların kole olmaları basit gorulmelerini, horlanmalarını gerektiren bir durum değildi
Peygamberimiz, Sahabileriyle birlikte bulunduğu zamanlarda kendisini onlardan ayırt etmez, farklı gormezdi Onlarla beraber hareket eder, kendisi icin ayrı yer secmez, aralarına oturur, yapacakları işe iştirak eder, onlara yardımcı olur, katkıda bulunurdu
Peygamberimizin amcası Hz Abbas, Sahabileri arasında sıkışık bir vaziyette bulunduğunu, oturduğu zamanlar gelip gecenlerin kendisini rahatsız ettiğini soyleyip, ayrı bir yerde oturmasını teklif ederek şoyle demişti:
Ya Resulullah (cc), sizin icin golgesinde oturacağınız bir cardak yapalım
Boyle bir imtiyazı asla uygun bulmayan Peygamberimiz, Allah (cc)'ın ruhumu teslim alacağı vakte kadar ben Sahabilerimin okceme basmalarına da, hırkamı cekiştirmelerine de katlanacağımbuyurarak reddetti
Bir sefer sırasında Peygamberimiz Sahabilerinden bir koyun kesip pişirmelerini istedi Ashabdan birisi one cıktı:
Ya ResulAllah (cc), onu kesmek benim uzerime olsundedi
Bir başkası ileri atıldı:
Ya ResulAllah (cc), pişirmesi de benim uzerime olsun
Başka bir sahabi hizmete talip oldu:
Onu yuzmesi de benim uzerime olsundiyerek kendi aralarında vazife taksimi yaptılar
Peygamberimiz de, Odun toplamak da benim uzerime olsundiyerek katılmak istedi
Sahabiler buna razı olmak istemediler:
Ya Resulallah (cc), biz sizin yapacağınız işi de gormeye yeteriz Sizin calışmanıza ihtiyac yokturdediler
Bunun uzerine Peygamberimiz eşsiz tevazuunu gostererek şoyle buyurdu:
Sizin benim işimi de goreceğinizi ve kafi geleceğinizi biliyorum, fakat ben size karşı imtiyazlı bir durumda bulunmaktan hoşlanmam Cunku Allah (cc), kulunu Sahabileri arasında imtiyazlı durumda gormekten hoşlanmaz
Hendek savaşından once Medine'nin etrafına hendek kazılırken butun Sahabiler calışıyor, bir an once bitirmeye gayret ediyorlardı Yiyecek bir şey bulamadıklarından, aclıklarını bastırmak icin karınlarına taş bağlıyor, o şekilde kazma sallıyorlardı
En buyuk ornek olan Peygamberimiz de kendisini onlardan farklı gormeden eline kazmayı alıyor, calışıyor, o da aclığından karnına taş bağlıyordu
Kuba Mescidinin ve Medine'deki Mescidi Nebevinin inşaatında da Peygamberimiz bir işci gibi calışmış, Sahabilerle birlikte sırtında kerpic taşımıştı
Hz Aişe validemiz, Hz Hasan ve EbU Said elHudri, Peygamberimizin aile hayatını boyle anlatıyorlardı
Peygamberimiz ne kilitli kapılar arkasına cekilir, ne perdeler arkasına dikilir, ne de onune tabaklarla yemek taşınırdı Toprak uzerine oturur, yemeğini de yerde yerdiO tevazu gosterdikce yukseliyordu, yuceliyordu
Allah (cc) icin tevazu gosteren kimseyi Allah (cc) yuceltirbuyuruyor, hem de bizzat en mukemmel şekilde yaşıyordu
Hazreti Huseyin, babası Hazreti Ali'den dedesi Resulullahın dışarıda nasıl davrandığını oğrenmek ister Hazreti Ali de Efendimizi şoyle anlatır:
Peygamber Efendimiz onemli bir iş olmadıkca konuşmazdı Cevresiyle hep guzel ilişkiler kurar, onları urkutucu bir davranışı olmazdı
Her toplumun ileri gelenine ozel ilgi gosterir ve onları başkan olarak goreve getirirdi İnsanları gozu gibi sakınır, hicbirinden guleryuzunu ve tatlı dilini esirgemez, onların ustune titrerdi
Sahabilerini, yokluklarında arayıp sorar, durumlarını takip ederdi Karşılaştığı insanlara 'Ne var, ne yok?' diye cevrede olup bitenleri sorardı Guzel olan herşeyi beğendiğini ifade eder, onu desteklerdi Kotu olan şeye de tepkisini gosterir ve onu curutucu bir tavır takınırdı
Peygamberimizin butun hareketleri uyumlu idi Tutarsız hicbir davranışı yoktu Sahabilerin kendi ozel işlerini ihmal etmeleri veya bıkkınlık duymaları endişesiyle onlar adına kendisi hep tetikte dururdu
O her durum karşısında tedarikli idi Her problemin caresini bulurdu Onun yanında insanların en faziletlisi, başkalarına iyiliği en yaygın olanlardı; mertebesi en yuksek olanlar da, halkın dertlerine en iyi şekilde ortak olan ve onlara yardım elini uzatan kimselerdi
Hazreti Huseyin babasına Peygamber Efendimizin toplantılardaki halini, sohbet şeklini sorar, Hazreti Ali onu da şoyle anlatır:
Peygamberimizin kalkması da, oturması da zikir uzere idi Allah (cc)'ın adını dilinden duşurmezdi Toplantı halinde olan bir topluluğa varsa, baş koşeye gecmez, meclisin hemen bir kıyısına oturuverirdi, cevresinin de boyle yapmasını isterdi
Peygamberimizin bu husustaki tavsiyesi şoyleydi: 'Herhangi biriniz bir toplantı yerine vardığında bir baksın, şayet oturacak yer gosterirlerse oraya otursun, değilse gorduğu en uygun yere ilişiversin'
Peygamberimiz birlikte oturduğu kimselerin seviyelerine gore herbirinin halini hatırını sorar, onlara iltifat ederdi Cevresindekilere oylesine candan davranırdı ki, orada hazır olanların hepsi de Resulullahın yanında en değerli kimsenin kendisi olduğu kanaatine varırdı
Bir kimse Peygamberimizin huzurunda gereğinden fazla oturursa veya bir ihtiyacını iletmek duşuncesiyle huzura gelse, o kişi kendiliğinden kalkıp gidinceye kadar sabrederdi Kendisinden bir istekte bulunan kimseyi, ya istediğini yerine getirir veya tatlı bir dille gonderir, fakat hic boş cevirmezdi
Onun comertliliği, tatlı dili, guzel ahlakı insanlar arasında oyle yayılmıştı ki, adeta halkın babası gibi olmuştu
Onun yanında butun insanlar da, hicbiri arasında hak ayırımı yapılmayan aynı duzeydeki evlatlar gibiydi
Peygamber Efendimizin toplantıları hep ilim, haya, emanet ve sabır gibi ahlaki değerlerin oğretildiği bir meclisti Huzurunda kimse sesini yukseltmez, hic kimsenin gizli ve ozel halleri konuşulmaz, orada meydana gelen noksan taraflar ve hatalar dışarı sızdırılmazdı
Onun meclisinde herkes eşit durumdaydı Ancak bir diğerine karşı takva ile ustunluk kazanabilirdi Herkes tevazu uzereydi Orada yaşca buyuk olanlara saygı gosterirler, kucuklere de sevgiyle davranırlardı
Toplantıda ihtiyac sahiplerine oncelik tanırlar, ozellikle garip olanlara ayrı bir ilgi gosterirlerdi
sorularla islamiyetcom
Hz Muhammed (sas) 40 yaşında Peygamber oldu 23 yıllık Peygamberlik devresinin 13 yılı Mekke'de, 10 yılı Medine'de gecti Bu itibarla Peygamberlik devresinin:
a) Nubuvvet'den Hicret'e kadar devam eden 13 yıllık suresine Mekke Devri(610 622);
b) Hicretten vefatına kadar olan 10 yıllık suresine de Medine Devri(622632) denir
Peygamber Efendimiz Peygamber olduktan sonra ise Allahın gonderdiği İslam dinini yaşamış ve anlatmıştır Butun hayatı bu hizmetle gecmiştir
Peygamberimiz bir dinin ve ummetin sorumlusudur Bu nedenle hayatın her yonunu icine alan bir vazife yapmıştır
O savaşlarda baş komutan, idarede ummeti muhammedin idarecisi, problemlerin cozumunde hakim, dunya ve ahiret işlerinin tanziminde bir oğretmen olmak gibi her konuda bir lider ozelliğiyle yaşamış ve hizmet etmiştir
Bu nedenle savaşlardan elde edilen ganimetlerin belirli bir kısmını aldığından, gecimini kimseye el acmadan karşılamıştır Ancak O ticaret, ganimet gibi nedenlerle servet sahibi olacak kadar zenginken bile fakir gibi yaşamıştır
Ganimetlerin gelirinin belli bir oranının peygamberimize ve onun ev halkına verilmesi ayetlerle belirlenmiştir Cunku O'na ve ev halkına zekat duşmemektedir Buna rağmen o bir cok zaman ac kalmış aclıktan karnına taş bağladığı olmuştur Kendilerine gelen teberrukleri hep fakirlere dağıtmıştır Onun hayatını insafla okuyan kimse bunun sayısız misalleriyle karşılaşır
Peygamberimiz İslamın butun dunyaya duyurulmasına calışırken, fetih ve zafer gibi pek cok nimete de mazhar olmuştu Fakat bu fetihlerden sonra fethedilen şehre ve topraklara girerken asla gurura kapılmıyor, buyuk bir tevazu icinde yol alıyordu Hicbir merasime ihtiyac duymadan sade bir şekilde şehre giriyordu
Yahudilerin en buyuk kalesi ve yerleşim bolgesi olan Hayber'i fethettiğinde Peygamberimiz, yuları ipten olan bir merkebin uzerinde olduğu halde şehre girmişti
Halbuki o anda Arabistan'ın en verimli toprakları eline gecmiş, hazineleri dolduran ganimete sahip olmuştu
Yine Peygamberimiz Mekke'nin fethi uzerine şehre girerken, muzaffer bir komutan olduğu halde, yine hicbir şekilde gurura kapılmamıştı
Devesinin uzerinde Yuce Allah (cc)'a karşı başını onune o kadar eğmişti ki, tevazuundan sakalının ucları neredeyse devesinin semerine değmekte idi Bu halde iken soyle dua ediyordu:
Allah (cc)'ım, hayat ancak ahiret hayatıdır
Veda Haccına giderken, sırtında sadece dort dirhem değerinde bir kadife parcası, devesinin uzerinde ise semer yerine yırtık bir şilte bulunuyordu Bu durumda bile riyaya kacar endişesiyle şoyle dua ediyordu:
Allah (cc)'ım, bu halimi riya ve gosterişten uzak kıl
Halbuki o fakir de değildi Koskoca orduları yenmiş, bircok yerler fethetmiş, cok miktarda ganimetler elde etmişti Hatta bu haccında yuz deve kurban etmişti
Peygamberimiz kendi ailesi arasında ve evi icinde de son derece mutevazı idi Zaten cok sade bir hayat yaşardı Zaman zaman ev işlerinde hanımlarına yardımda bulunurdu Elbisesini yamar, ayakkabıları yırtıldığı zaman sokuklerini diker, kendi hizmetini kendisi gorurdu Ev supurur; deveyi bağlar, yemler, koyunları sağar; alış verişi kendisi yapar ve aldıklarını kendisi taşırdı Hizmetcisiyle birlikte oturup yemek yer ve onunla beraber hamur yoğururdu
Allah Tealanın Son Elcisi olan Hz Muhammed aleyhissalatu vesselamın tevazu orneklerinden bazılarını şunlardır:
Sevgili Peygamberimiz (asm) tevazuun her ceşidini ve en idealini hayatında gostermiştir Kimsenin yapamadığı ve istese de ulaşamayacağı bir şekilde, tevazu ve alcakgonulluluğun en makbulunu yaşamıştır Yaratılmışların en ustunu, makam ve mertebece en yucesi olduğu, Kur'anı Kerimde Rabbi tarafından ceşitli defalar ovulduğu halde, hicbir şekilde insanlar arasında Peygamberlik imtiyazını kullanmamış ve kendisini onlardan ustun gostermeye calışmamıştır
Bu ustun ahlaki vasfını kendi aile fertleri arasında gosterdiği gibi, Sahabileri icinde ve henuz İslamiyeti kabul etmemiş kimselere karşı da belli etmekten asla cekinmemiştir Boylece pek cok insanın hidayetine vesile olmuştur
Cenabı Hak kendisini kral bir peygamber olmakla, kul bir peygamber olmak arasında serbest bıraktığında o, kul bir peygamberolmayı tercih edip kabul etmiştir
Bunun uzerine İsrafil Aleyhisselam Peygamberimize, Şuphesiz, Allah (cc), tevazu gosterdiğin icin o hasleti de sana vermiştir Kıyamet gununde insanların efendisisin Yeryuzu yarılıp kabrinden cıkacak ve ilk şefaat edecek olan da sensindemiştir
Bundan sonra Peygamberimiz uzanarak yemek yemedi Ve Bir kole nasıl yemek yerse ben de oyle yemek yerim Kole nasıl oturuyorsa ben de o bicimde otururumdiyordu
Bir defasında asasına dayanarak Sahabilerin yanına geldi Resulullahın geldiğini goren Sahabiler hemen ayağa kalktılar Bu hareketlerini tasvip etmeyen Peygamber Efendimiz onları ikaz etti:
Acemlerin (diğer milletlerin) birbirlerini ta'zim ederek ayağa kalktıkları gibi, siz de benim icin ayağa kalkmayın Cunku ben kulun yediği gibi yiyen, kulun oturduğu gibi oturan bir kulum
Peygamberimiz cok defa elini opmek isteyenleri ve kendisine aşırı derecede hurmette bulunanları da hoş karşılamazdı
Bir alış verişi esnasında Hz EbU Hureyre (ra) de yanındaydı EbU Hureyre'nin (ra) anlattığına gore, Peygamberimiz mal sahibine aldığı elbisenin değerinden fazla bir fiyat oder Daha sonra satıcı hemen Peygamberimizin eline sarılarak opmek ister Peygamberimiz elini cekerek şu ihtarda bulunur:
Bu senin yaptığını Acemler krallarına yaparlar Ben kral değilim Ben sadece icinizden biriyim,
EbU Hureyre anlatmaya devam ediyor Sonra elbiseleri aldı Ben taşımak istedim Fakat bana şoyle hitapta bulundu: 'Kişi, kendi eşyasını taşımaya daha layıktır Ancak taşıyamazsa Musluman kardeşi ona yardım eder
Peygamberimiz kendi işini kendisi yapardı İnsanların kendisine hizmet etmelerini istemezdi
Amir bin Rebia anlatıyor:
Peygamber Efendimiz ile birlikte camiye gidiyordum Yolda Peygamberimizin ayakkabısının bağı cozuldu Ben hemen eğilip bağlamak istedim Fakat Peygamberimiz ayağını onumden cekti ve şoyle buyurdu:
Bu hareketin, başkasına hizmet gordurmek demektir Ben başkasına hizmet gordurmeyi sevmem
Peygamberimizin bu konudaki bir başka ornek davranışını Abdullah bin Abbas anlatıyor:
Peygamber Efendimiz, ne suyunun hazırlanmasını, ne de herhangi bir fakire sadaka vermeyi başkasına bırakmazdı Abdest suyunu kendisi bizzat hazırlar ve bir fakire sadaka vermek istediği zaman bizzat kendi elleriyle verirlerdi
Abdullah bin Cubeyr'in anlattığına gore, bir gun Peygamberimiz Ashabıyla birlikte yuruyerek bir yere gidiyorlardı Hava cok sıcak olduğundan, Ashabdan birisi, elbisesini Peygamberimizin başının uzerine kaldırarak golgelemek istedi Bunu goren Peygamberimiz, Bundan vazgec Ben ancak bir insanımbuyurdu ve elbiseyi alıp indirdi
Peygamberimiz kendisini gorenlerin bir kral zannıyla cekinip titremelerini uygun bulmaz, onları teskin ederek rahatlatırdı
Bir gun bir zat Peygamberimizin huzuruna gelince, peygamberlik heybetinden titremeye başladı Bu Sahabisinin halini goren Peygamberimiz, Kendine gel, ben bir hukumdar değilim Ben ancak Kureyş kabilesinden kurumuş tuzlu ekmek yiyen bir kadının oğluyumbuyurdu
Gercekten de Peygamberimizi ilk defa goren, heyecanlanırdı Fakat daha sonra ondaki şefkati, yuzundeki tebessumu gorunce rahatlar, goruşup konuşunca icindeki korku sevgiye donuşurdu
Sosyal durumu ne olursa olsun; ister zengin ister fakir, ister dul bir kadın veya bir hizmetci olsun, hangi halde bulunursa bulunsun, Peygamberimiz herkese eşit davranır, basit yaşayışından, fakir ve hizmetci oluşundan dolayı kimseyi aşağı gormezdi Onların da diğerleri gibi ihtiyaclarını gorur, hic gurura kapılmazdı
Peygamberimizdeki ustun tevazuu gordukten sonra Musluman olan Adiy bin Hatim, Peygamberimizle olan ilk anlarını şoyle anlatmaktadır:
Peygamber Aleyhisselamın yanında akraba, kadın ve cocuklarının bulunduğunu gorduğum zaman, anladım ki, onda ne Kisra'nın (İran hukumdarı), ne de Kayser'in (Bizans kralı) saltanatı var
Resulullah benimle birlikte evine giderken yolda zayıf ve yaşlı bir kadına rastladı Kadının yanında da kucuk bir cocuk bulunuyordu Kadın onu karşıladı ve durdurdu O da durup bekledi
Bizim senden bir isteğimiz var' dediler Resulullah onların ihtiyaclarını uzun uzun konuştu Kendileriyle birlikte gidip, işlerini gordukten sonra geldi
İcimden kendi kendime, 'Vallahi, bu zat hukumdar değildir' dedim Sonra beni evine goturdu İci hurma lifi dolu derinden bir minder alarak bana uzattı ve:
Buyur, buna otur' dedi
Ben, 'Hayır, siz oturun' dedim
O, 'Hayır, siz' diye tekrar ettiler Oturdum Kendisi de kuru yere oturdu
Peygamber Efendimiz herkesle ilgilenirdi Hic kimseye ustten bakmazdı Oyle ki coğu insanların donup bakmadığı, yuz vermediği kişilerin dahi isteklerini yerine getirirdi Cunku Peygamberimizin gayesi insanlara faydalı yolları gostermekti
Medine'de ağzı bozuk, şuna buna catarak sovup sayan, ağır ve kaba laflar soyleyen bir kadın vardı Bu kadın bir gun Peygamber Efendimizin yanından gecerken Resulullah bir seki uzerinde oturmuş haşlanmış et yiyordu
Kadın: Şu adama bakın Bir kole gibi yere oturmuş ve kolelerin yemek yiyişi gibi yemek yiyordedi
Peygamber Efendimiz:
Benden daha kole olan bir kole var mı?dedi Kadın: Kendisi yiyor da bana vermiyordedi Peygamber Efendimiz: Gel, sen de yebuyurdu Kadın: Kendi elinle bana vermezsen yememdedi
Bunun uzerine Peygamber Efendimiz kendi eliyle kadına verdiyse de kadın bu sefer:
Ağzındaki lokmayı cıkarıp bana vermezsen yememdiyerek diretti
Peygamber Efendimiz de ağzındaki lokmayı cıkarıp kadına uzattı Kadın da hemen alıp ağzına attı Kadın bu lokmayı yedikten sonra cok hayalı ve utangac oldu Hic kimseye kotu soz soylemedi Medine'nin en namuslu ve iyi kadınlarından birisi oldu
Adiy bin Hatim, comertlikle meşhur Hatimi Tai'nin oğludur Yakınlarının bir kısmı İslam ordusu tarafından esir edilmiş, kendisi de mağlup bir şekilde Peygamberimizin huzuruna gelmişti Peygamberimiz onu mindere oturtuyor, kendisi de yere oturuyordu Ayrıca mağlup da olsa bir duşman kumandanıyla bulunduğu bir zamanda zavallı bir kadının isteğini ihmal etmiyor, onun ihtiyacını gideriyordu
Hak namına, seviyece en basit insanlarla goruştuğu gibi, dostlarıyla, duşmanlarıyla ve herkesle, gosteriş ve merasime ihtiyac duymadan goruşuyor, konuşuyordu Boylece insanların ileriden beri gorup alışageldikleri adet ve gorenekleri fiilen değiştiriyor, yerlerine doğrusunu ve uygun olanını koyuyordu
Arapların, insandan saymayıp hor gordukleri bir grup da kolelerdi Onlarla oturmaz, birlikte yurumez, beraber yemek yemezlerdi Bu kotu alışkanlığı da Peygamberimiz bizzat yıktı
Sahabilerin anlattığına gore, koleler arpa ekmeğine bile davet etseler, Peygamberimiz davetlerine icabet eder, yemeklerini yerdi Cunku onların kole olmaları basit gorulmelerini, horlanmalarını gerektiren bir durum değildi
Peygamberimiz, Sahabileriyle birlikte bulunduğu zamanlarda kendisini onlardan ayırt etmez, farklı gormezdi Onlarla beraber hareket eder, kendisi icin ayrı yer secmez, aralarına oturur, yapacakları işe iştirak eder, onlara yardımcı olur, katkıda bulunurdu
Peygamberimizin amcası Hz Abbas, Sahabileri arasında sıkışık bir vaziyette bulunduğunu, oturduğu zamanlar gelip gecenlerin kendisini rahatsız ettiğini soyleyip, ayrı bir yerde oturmasını teklif ederek şoyle demişti:
Ya Resulullah (cc), sizin icin golgesinde oturacağınız bir cardak yapalım
Boyle bir imtiyazı asla uygun bulmayan Peygamberimiz, Allah (cc)'ın ruhumu teslim alacağı vakte kadar ben Sahabilerimin okceme basmalarına da, hırkamı cekiştirmelerine de katlanacağımbuyurarak reddetti
Bir sefer sırasında Peygamberimiz Sahabilerinden bir koyun kesip pişirmelerini istedi Ashabdan birisi one cıktı:
Ya ResulAllah (cc), onu kesmek benim uzerime olsundedi
Bir başkası ileri atıldı:
Ya ResulAllah (cc), pişirmesi de benim uzerime olsun
Başka bir sahabi hizmete talip oldu:
Onu yuzmesi de benim uzerime olsundiyerek kendi aralarında vazife taksimi yaptılar
Peygamberimiz de, Odun toplamak da benim uzerime olsundiyerek katılmak istedi
Sahabiler buna razı olmak istemediler:
Ya Resulallah (cc), biz sizin yapacağınız işi de gormeye yeteriz Sizin calışmanıza ihtiyac yokturdediler
Bunun uzerine Peygamberimiz eşsiz tevazuunu gostererek şoyle buyurdu:
Sizin benim işimi de goreceğinizi ve kafi geleceğinizi biliyorum, fakat ben size karşı imtiyazlı bir durumda bulunmaktan hoşlanmam Cunku Allah (cc), kulunu Sahabileri arasında imtiyazlı durumda gormekten hoşlanmaz
Hendek savaşından once Medine'nin etrafına hendek kazılırken butun Sahabiler calışıyor, bir an once bitirmeye gayret ediyorlardı Yiyecek bir şey bulamadıklarından, aclıklarını bastırmak icin karınlarına taş bağlıyor, o şekilde kazma sallıyorlardı
En buyuk ornek olan Peygamberimiz de kendisini onlardan farklı gormeden eline kazmayı alıyor, calışıyor, o da aclığından karnına taş bağlıyordu
Kuba Mescidinin ve Medine'deki Mescidi Nebevinin inşaatında da Peygamberimiz bir işci gibi calışmış, Sahabilerle birlikte sırtında kerpic taşımıştı
Hz Aişe validemiz, Hz Hasan ve EbU Said elHudri, Peygamberimizin aile hayatını boyle anlatıyorlardı
Peygamberimiz ne kilitli kapılar arkasına cekilir, ne perdeler arkasına dikilir, ne de onune tabaklarla yemek taşınırdı Toprak uzerine oturur, yemeğini de yerde yerdiO tevazu gosterdikce yukseliyordu, yuceliyordu
Allah (cc) icin tevazu gosteren kimseyi Allah (cc) yuceltirbuyuruyor, hem de bizzat en mukemmel şekilde yaşıyordu
Hazreti Huseyin, babası Hazreti Ali'den dedesi Resulullahın dışarıda nasıl davrandığını oğrenmek ister Hazreti Ali de Efendimizi şoyle anlatır:
Peygamber Efendimiz onemli bir iş olmadıkca konuşmazdı Cevresiyle hep guzel ilişkiler kurar, onları urkutucu bir davranışı olmazdı
Her toplumun ileri gelenine ozel ilgi gosterir ve onları başkan olarak goreve getirirdi İnsanları gozu gibi sakınır, hicbirinden guleryuzunu ve tatlı dilini esirgemez, onların ustune titrerdi
Sahabilerini, yokluklarında arayıp sorar, durumlarını takip ederdi Karşılaştığı insanlara 'Ne var, ne yok?' diye cevrede olup bitenleri sorardı Guzel olan herşeyi beğendiğini ifade eder, onu desteklerdi Kotu olan şeye de tepkisini gosterir ve onu curutucu bir tavır takınırdı
Peygamberimizin butun hareketleri uyumlu idi Tutarsız hicbir davranışı yoktu Sahabilerin kendi ozel işlerini ihmal etmeleri veya bıkkınlık duymaları endişesiyle onlar adına kendisi hep tetikte dururdu
O her durum karşısında tedarikli idi Her problemin caresini bulurdu Onun yanında insanların en faziletlisi, başkalarına iyiliği en yaygın olanlardı; mertebesi en yuksek olanlar da, halkın dertlerine en iyi şekilde ortak olan ve onlara yardım elini uzatan kimselerdi
Hazreti Huseyin babasına Peygamber Efendimizin toplantılardaki halini, sohbet şeklini sorar, Hazreti Ali onu da şoyle anlatır:
Peygamberimizin kalkması da, oturması da zikir uzere idi Allah (cc)'ın adını dilinden duşurmezdi Toplantı halinde olan bir topluluğa varsa, baş koşeye gecmez, meclisin hemen bir kıyısına oturuverirdi, cevresinin de boyle yapmasını isterdi
Peygamberimizin bu husustaki tavsiyesi şoyleydi: 'Herhangi biriniz bir toplantı yerine vardığında bir baksın, şayet oturacak yer gosterirlerse oraya otursun, değilse gorduğu en uygun yere ilişiversin'
Peygamberimiz birlikte oturduğu kimselerin seviyelerine gore herbirinin halini hatırını sorar, onlara iltifat ederdi Cevresindekilere oylesine candan davranırdı ki, orada hazır olanların hepsi de Resulullahın yanında en değerli kimsenin kendisi olduğu kanaatine varırdı
Bir kimse Peygamberimizin huzurunda gereğinden fazla oturursa veya bir ihtiyacını iletmek duşuncesiyle huzura gelse, o kişi kendiliğinden kalkıp gidinceye kadar sabrederdi Kendisinden bir istekte bulunan kimseyi, ya istediğini yerine getirir veya tatlı bir dille gonderir, fakat hic boş cevirmezdi
Onun comertliliği, tatlı dili, guzel ahlakı insanlar arasında oyle yayılmıştı ki, adeta halkın babası gibi olmuştu
Onun yanında butun insanlar da, hicbiri arasında hak ayırımı yapılmayan aynı duzeydeki evlatlar gibiydi
Peygamber Efendimizin toplantıları hep ilim, haya, emanet ve sabır gibi ahlaki değerlerin oğretildiği bir meclisti Huzurunda kimse sesini yukseltmez, hic kimsenin gizli ve ozel halleri konuşulmaz, orada meydana gelen noksan taraflar ve hatalar dışarı sızdırılmazdı
Onun meclisinde herkes eşit durumdaydı Ancak bir diğerine karşı takva ile ustunluk kazanabilirdi Herkes tevazu uzereydi Orada yaşca buyuk olanlara saygı gosterirler, kucuklere de sevgiyle davranırlardı
Toplantıda ihtiyac sahiplerine oncelik tanırlar, ozellikle garip olanlara ayrı bir ilgi gosterirlerdi
sorularla islamiyetcom