iltasyazilim
FD Üye
Peygamberimiz (asm) Nasıl Kur’ân Okurdu?
KUR’ÂNI AZİMÜŞŞÂNI güzel ve en hazin bir şekilde Peygamber Efendimiz (asm) okurdu Çünkü ilk olarak Kur’ân’la o muhatap olduğu gibi, ilk defa da o okumuştu Ama asıl olarak Peygamberimize (asm) Kur’ân’ı nasıl okumasını öğreten Yüce Rabbidir
Peygamberimizi (asm) “Kur’ân’ı açık açık, tane tane oku şeklinde yol göstererek eğiten Yüce Allah, asıl itibariyle Kur’ânı Kerîmi okurken ilk başta nelere dikkat etmesi gerektiğini de bildiriyordu
Peygamber Sallallâhü Aleyhi Vesellem, vahyin ilk günlerinde, Kur’ân’ın yeni yeni nâzil olduğu o günlerde birden lâhûtî bir âleme girer ve tatlı bir heyecana kapılır, haşyet içinde kendisi de Cebrail Aleyhisselâmla birlikte inen âyet ve sûreleri okumaya başlardı Ama sürekli Rabbinin kontrolünde bulunan Sevgili Peygamberimize (asm) Kur’ân şu dersi veriyordu:
“Ey Habibim! Cebrail sana Kur’ân’ı okurken, acele edip de dilini kıpırdatma Onu biraya toplayıp okutmak Bize aittir Cebrail’e okuttuğumuzda, sen onun okuyuşunu takip et
* * *
Efendimizin (asm) en büyük vazifesi, en önemli görevi ve hayatı boyu yapacağı, bir an için olsun vazgeçemeyeceği, ayrı kalamayacağı işi Kur’ân okumaktı
Zaten Peygamberimiz (asm), bu özelliğini şu şekilde ifade ediyordu:
“Ben Kur’ân’ı okumakla emrolundum
Kur’ân’ı okumaya başlarken ilk evvela ne yapması gerektiği, ne ile başlaması gerektiği hususunu da Peygamberimize (asm) yine Rabbimiz öğretiyor:
“Kur’ân’ı okuyacağın zaman kovulmuş şeytanın vesvesesinden Allah’a sığın
Yani Eûzü çekerek Kur’ân’ı okumasını bildiriyordu
Peygamberimiz (asm) Kur’ân’ı sadece okumakla emrolunmamış, okutmak ve insanlara öğretmekle de görevliydi Bu görevini Rabbimiz şu şekilde bildiriyordu:
“Kur’ân’ı Biz sûre sûre, âyet âyet ayırdık ki, insanlara peyderpey okuyasın ve anlayıp öğrenmeleri kolaylaşsın
* * *
Rabbinden aldığı bu talimatlar üzerine Peygamberimiz (asm) Kur’ân’ı okuyor, Sahabiler de büyük bir haz alarak dinliyorlardı Bu manzara çok ulvi, çok müstesna ve çok muhteşemdi
Bu nimeti yaşayan bahtiyar Sahabiler, bizleri de o güzellikten mahrum bırakmamak düşüncesiyle Efendimizin (asm) Kur’ân okuyuşunu bizlere aktarıyor ve ulaştırıyorlar
Peygamberimizin (asm) amcası oğlu ve aynı zamanda özel bir talebesi olan Abdullah bin Abbas bu Cennet anını şöyle anlatıyor:
“Bir gece teyzem Meymûne’nin evinde kaldım Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem hanımı ile bir süre sohbet etti, sonra istirahata çekildi
“Gecenin son üçte biri olunca uyandı, oturdu, gökyüzüne baktı (şu âyetten başlayarak) ‘Muhakkak ki, göklerin ve yerin yaratılışında ve gece ile gündüzün değişmesinde akıl sahipleri için Allah’ın varlık ve birliğine, kudret ve rahmetine işaret eden pek çok delil vardır’ Âli İmrân Sûresinin sonuna kadar okudu
“Sonra kalktı, abdest aldı, misvak kullandı ve on bir rekât namaz kıldı Sonra Bilal ezan okudu, akabinde Resulullah (asm) evden çıktı ve sabah namazını kıldı
Efendimizin (asm) hanımı Meymûne annemiz, Hz Abdullah’ın teyzesiydi Bunun için bazı geceler Hz Abdullah teyzesinin evinde kalıyordu
* * *
Peygamberimiz (asm) her haliyle bir insandı şüphesiz Çocuk oldu, genç oldu, ileri yaşlara ulaştı ve nihâyet yaşlandı Ama onu yaşlandıran unsurlar başkaydı Onun üzerinde yaşlılık izlerinin sebebi ayrıydı Hayat yükü, dünya meşgalesi, iş güç ve aile derdi değildi O Kur’ân’ın gerçek muhatabıydı Kur’ân onun ruhuna ve kalbine öyle tesirler vücuda getiriyor, onu öyle bir hale sevk ediyordu ki, vücut çizgilerini değiştiriyordu
Bir seferinde Hz Ebû Bekir (ra), Resulullah Sallallâhü Aleyhi Veselleme sordu:
“Yâ Resulallah, yaşlandınız
Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdular:
“Hûd Sûresi, elVâkıâ, ve’lMurselâtü, Amme yetesâelûne ve İze’şşemsu kuvvirat Sûreleri beni yaşlandırdı
Bu sûreler kıyametin dehşetini, azametini ve kâinatın alacağı o korkunç şekli anlatıyordu Kur’ân’ın ifadesiyle “Çocukları ihtiyarlatan o gün kıyamet günüydü
Öyle ki, kıyamet gününün azametini anlamak için sadece Tekvîr Sûresinin şu âyetlerini okumak yeterlidir:
“Güneş dürülüp toplandığında,
“Yıldızlar döküldüğünde,
“Dağlar yürütüldüğünde,
“Gebe develer başıboş kaldığında,
“Vahşi hayvanlar bir araya toplandığında,
“Denizler tutuştuğunda,
“Ruhlar bedenleriyle birleştiğinde,
“Diri diri gömülen kız çocuğuna, hangi suçu yüzünden öldürüldüğü sorulduğunda,
“Amel defterleri açıldığında,
“Gök yerinden kaldırıldığında,
“Cehennem kızıştırıldığında,
“Cennet yakınlaştırıldığında,
“Herkes o gün için ne hazırladığını bilmiş olacaktır (114 âyetler)
* * *
Peygamberimiz (asm) Kur’ân’ı o kadar tatlı, o kadar içten, o kadar güzel ve mükemmel okurdu ki, Sahabiler kendilerinden geçercesine dinlerler, içleri, dışları, bütün âlemleri ap aydınlık olur, nurlarla dolardı Bu duygularını anlatırlarken de aldıkları zevki ifade etmeden geçemiyorlardı
Cübeyr bin Mut’im anlatıyor:
Bir akşam namazında Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellemin Tûr Sûresini okuduğunu işittim Okurken şu, “Yoksa onlar bir yaratıcı olmaksınız mı yaratıldılar? Veya kendi kendilerini mi yarattılar? Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattı? Doğrusu onların düşünüp iman etmeye niyetleri yoktur Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mı? Veya kâinatın tedbir ve idaresini onlar mı ele geçirdi? (35, 36 ve 37 âyetler) meâlindeki âyetler gelince (İbni Mut’im der ki: hayranlığımdan) kalbim yerinden fırlayacak gibi oldu
Peygamberimiz (asm) hiç ara vermeden, belli bir düzen içinde, belli bir miktarda her gün Kur’ân okurdu Hangi halde olursa olsun, hangi şartlarda bulunursa bulunsun, Kur’ân okumak onun hiçbir zaman ihmal etmediği bir âdetiydi
Hadiste geçtiği şekliyle bu bir “hizbdi Bu hizb, bizim bildiğimiz şekliyle beş sayfa mıydı, yoksa daha mı fazlaydı, onu bilemiyoruz
Efendimizin (asm) bu sünnetini de Evs bin Huzeyfe esSekafî anlatıyor:
Resulullah (asm) her gece yatsı namazından sonra gelir, bizimle sohbet ederdi
Bir akşam geç kaldı ve her zamanki vakitte gelemedi Daha sonra teşrif etti
“Yâ Resulallah, bugün geç kaldınız dedim
Buyurdular ki:
“Bugün Kur’ânı Kerîmden her zaman okumakta olduğum hizbimi okumamıştım Hatırıma geldi, okumadan çıkmak istemedim
Sabah olunca Resulullah (asm) Sahabilere;
“Siz Kur’ân’ı kaç hizbe ayırıyorsunuz? diye bir soru tevcih etti:
“Üç, beş, yedi, dokuz, on, on bir, on üç ve kısa sûrelerin hizbi dediler
Peygamberimizin (asm) her gün Kur’ân’dan sayfalarca okuduğu olurdu Yatsı ve sabah namazları gibi namazların her rekâtında uzun sûrelerden birisini okurdu Sahabiler de en küçük bir bıkkınlık göstermeden takip ederdi Ama bazen öyle anlar olurdu ki, bir âyetten fazla okuyamazdı
Hazreti Ebû Zer anlatıyor:
Resulullah (asm) bir gece sabaha kadar namazda bir âyeti tekrarladı Âyet şuydu:
“Eğer Sen onları azaba çarptırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır Ve eğer onları bağışlarsan, şüphesiz Sen Aziz ve Hakimsin
Efendimizin (asm) bu âyeti tekrar etmesi havfullahta, Allah korkusundan ne kadar yüksek bir derecede olduğunu gösterdiği gibi, aynı zamanda biz günahkâr ümmeti için de fiili bir şefaat talebiydi
* * *
Peygamberimiz (asm) Kurân âyetlerinin mânâlarına göre hareket ederdi Kur’ân onun için aynı zamanda bir dua ve niyaz kitabıdır, bir münacat ve iltica kitabıdır Bundan dolayıdır ki Efendimiz (asm), Kur’ân’ı Rabbiyle konuşur gibi okurdu Yerine göre Allah’ın rahmetini diler, duruma göre Allah’a sığınır, âyetlerin gelişine göre Rabbine olan tesbihini arttırırdı
Peygamberimizin (asm) bu halini Hazreti Huzeyfe şöyle anlatıyor:
“Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem gece namazını kıldı Namazdaki okuyuşunda bir rahmet âyeti geçtiği zaman Allah’tan rahmet dilerdi, bir azap âyeti geçtiği zaman da Allah’a sığınırdı, Allah’ın noksanlıklardan uzak ve temiz olduğunu bahseden bir âyet geçtiği zaman da Allah’ı tesbih ederdi
Ebû Leylâ Hazretleri de bu esnada Peygamberimizin (asm) hangi duayı okuduğunu şöyle haber veriyor:
“Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem geceleyin nafile namaz kılarken ben de onun yanında namaz kıldım O kıraatinde bir azap âyeti okudu Âyetin bitiminde ‘Eûzü billâhi mine’nnâri ve veylün liehli’nnâr (Cehennem ateşinden Allah’a sığınırım, Cehennemliklerin vay haline!)’ buyurdu
* * *
Peygamberimizin (asm) ders halkasından hiç ayrılmayanlardan birisi de Hz Enes’tir Aynı zamanda Peygamberimizi (asm) Kur’ân okurken en çok dinleyenlerden birisidir
Hz Katade, Enes bin Malik’ten Peygamber Efendimizin (asm) Kur’ân okuyuşunu merak eder Der ki:
“Ben Enes bin Malik’e Resulullahın (asm) Kur’ân okuyuşunu sordum Şöyle cevapladı:
“Resulullah (asm) uzatmaya elverişli olan harfleri okurken sesini uzatırdı
* * *
Kur’ân’da bazı özel ve özellikli âyetler vardır O âyetler okunduğu zaman peşinden dua anlamında bazı şeyler söylemek gerekir Bu âyetlerin hangileri olduğu ve okununca nelerin söyleneceğini de Peygamberimizden (asm) öğreniyoruz Bu âyetlerin içinde çoğumuzun bildiği Tîn Sûresinin son âyeti vardır
Ebû Hüreyre anlatıyor Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
“Sizden kim Vettîni ve’zzeytûni sûresini okuyup son âyeti olan ‘Eleysallâhü biahkemi’lhâkimîn (Allah, hâkimlerin hâkimi değil mi?)’ (8 âyet) âyetine gelince, ‘Belâ ve ene mine’şşâhidîn (Evet, ben buna şahitlik edenlerdenim)’ desin
“Kim de ‘Lâ uksimu biyevmi’lkıyâme’yi okuyup son âyeti olan ‘Bütün bunları yapan Allah ölüleri tekrar diriltmeye kâdir değil midir?’ âyetini de okuyunca, ‘Belâ ve izzeti Rabbinâ (Rabbimin izzetine and olsun, evet, kadirdir, gücü yeter)’ desin
“Kim de Mürselât Sûresini okuyup da en sonundaki ‘Artık bundan sonra onlar hangi söze inanacak?’ (50 âyet) âyetini de tamamlayınca, ‘Âmennâ billâhi Teâlâ (Allahu Teâlâya inandık)’ desin
127Müzzemmil Sûresi, 4
128Kıyamet Sûresi, 1618
129Neml Sûresi, 92
130Nahl Sûresi, 98
131İsrâ Sûresi, 106
132Buharî, Ezân:57
133Tirmizî, etTâc, 4:251; Kenzü’lUmmâl 1:
134Müzzemmil Sûresi, 17
135Tecridi Sarih Tercemesi, 11:189
136İbni Mâce, İkametü’sSalât:178
137Mâide Sûresi, 118; İbni Mâce, İkametü’sSalât:179
138İbni Mâce, İkametü’sSalât:179
139İbni Mâce, İkametü’sSalât:179
140İbni Mâce, İkametü’sSalât:179
141Kıyame Sûresi, 40
142Ebû Dâvud, Salât:154
KUR’ÂNI AZİMÜŞŞÂNI güzel ve en hazin bir şekilde Peygamber Efendimiz (asm) okurdu Çünkü ilk olarak Kur’ân’la o muhatap olduğu gibi, ilk defa da o okumuştu Ama asıl olarak Peygamberimize (asm) Kur’ân’ı nasıl okumasını öğreten Yüce Rabbidir
Peygamberimizi (asm) “Kur’ân’ı açık açık, tane tane oku şeklinde yol göstererek eğiten Yüce Allah, asıl itibariyle Kur’ânı Kerîmi okurken ilk başta nelere dikkat etmesi gerektiğini de bildiriyordu
Peygamber Sallallâhü Aleyhi Vesellem, vahyin ilk günlerinde, Kur’ân’ın yeni yeni nâzil olduğu o günlerde birden lâhûtî bir âleme girer ve tatlı bir heyecana kapılır, haşyet içinde kendisi de Cebrail Aleyhisselâmla birlikte inen âyet ve sûreleri okumaya başlardı Ama sürekli Rabbinin kontrolünde bulunan Sevgili Peygamberimize (asm) Kur’ân şu dersi veriyordu:
“Ey Habibim! Cebrail sana Kur’ân’ı okurken, acele edip de dilini kıpırdatma Onu biraya toplayıp okutmak Bize aittir Cebrail’e okuttuğumuzda, sen onun okuyuşunu takip et
* * *
Efendimizin (asm) en büyük vazifesi, en önemli görevi ve hayatı boyu yapacağı, bir an için olsun vazgeçemeyeceği, ayrı kalamayacağı işi Kur’ân okumaktı
Zaten Peygamberimiz (asm), bu özelliğini şu şekilde ifade ediyordu:
“Ben Kur’ân’ı okumakla emrolundum
Kur’ân’ı okumaya başlarken ilk evvela ne yapması gerektiği, ne ile başlaması gerektiği hususunu da Peygamberimize (asm) yine Rabbimiz öğretiyor:
“Kur’ân’ı okuyacağın zaman kovulmuş şeytanın vesvesesinden Allah’a sığın
Yani Eûzü çekerek Kur’ân’ı okumasını bildiriyordu
Peygamberimiz (asm) Kur’ân’ı sadece okumakla emrolunmamış, okutmak ve insanlara öğretmekle de görevliydi Bu görevini Rabbimiz şu şekilde bildiriyordu:
“Kur’ân’ı Biz sûre sûre, âyet âyet ayırdık ki, insanlara peyderpey okuyasın ve anlayıp öğrenmeleri kolaylaşsın
* * *
Rabbinden aldığı bu talimatlar üzerine Peygamberimiz (asm) Kur’ân’ı okuyor, Sahabiler de büyük bir haz alarak dinliyorlardı Bu manzara çok ulvi, çok müstesna ve çok muhteşemdi
Bu nimeti yaşayan bahtiyar Sahabiler, bizleri de o güzellikten mahrum bırakmamak düşüncesiyle Efendimizin (asm) Kur’ân okuyuşunu bizlere aktarıyor ve ulaştırıyorlar
Peygamberimizin (asm) amcası oğlu ve aynı zamanda özel bir talebesi olan Abdullah bin Abbas bu Cennet anını şöyle anlatıyor:
“Bir gece teyzem Meymûne’nin evinde kaldım Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem hanımı ile bir süre sohbet etti, sonra istirahata çekildi
“Gecenin son üçte biri olunca uyandı, oturdu, gökyüzüne baktı (şu âyetten başlayarak) ‘Muhakkak ki, göklerin ve yerin yaratılışında ve gece ile gündüzün değişmesinde akıl sahipleri için Allah’ın varlık ve birliğine, kudret ve rahmetine işaret eden pek çok delil vardır’ Âli İmrân Sûresinin sonuna kadar okudu
“Sonra kalktı, abdest aldı, misvak kullandı ve on bir rekât namaz kıldı Sonra Bilal ezan okudu, akabinde Resulullah (asm) evden çıktı ve sabah namazını kıldı
Efendimizin (asm) hanımı Meymûne annemiz, Hz Abdullah’ın teyzesiydi Bunun için bazı geceler Hz Abdullah teyzesinin evinde kalıyordu
* * *
Peygamberimiz (asm) her haliyle bir insandı şüphesiz Çocuk oldu, genç oldu, ileri yaşlara ulaştı ve nihâyet yaşlandı Ama onu yaşlandıran unsurlar başkaydı Onun üzerinde yaşlılık izlerinin sebebi ayrıydı Hayat yükü, dünya meşgalesi, iş güç ve aile derdi değildi O Kur’ân’ın gerçek muhatabıydı Kur’ân onun ruhuna ve kalbine öyle tesirler vücuda getiriyor, onu öyle bir hale sevk ediyordu ki, vücut çizgilerini değiştiriyordu
Bir seferinde Hz Ebû Bekir (ra), Resulullah Sallallâhü Aleyhi Veselleme sordu:
“Yâ Resulallah, yaşlandınız
Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdular:
“Hûd Sûresi, elVâkıâ, ve’lMurselâtü, Amme yetesâelûne ve İze’şşemsu kuvvirat Sûreleri beni yaşlandırdı
Bu sûreler kıyametin dehşetini, azametini ve kâinatın alacağı o korkunç şekli anlatıyordu Kur’ân’ın ifadesiyle “Çocukları ihtiyarlatan o gün kıyamet günüydü
Öyle ki, kıyamet gününün azametini anlamak için sadece Tekvîr Sûresinin şu âyetlerini okumak yeterlidir:
“Güneş dürülüp toplandığında,
“Yıldızlar döküldüğünde,
“Dağlar yürütüldüğünde,
“Gebe develer başıboş kaldığında,
“Vahşi hayvanlar bir araya toplandığında,
“Denizler tutuştuğunda,
“Ruhlar bedenleriyle birleştiğinde,
“Diri diri gömülen kız çocuğuna, hangi suçu yüzünden öldürüldüğü sorulduğunda,
“Amel defterleri açıldığında,
“Gök yerinden kaldırıldığında,
“Cehennem kızıştırıldığında,
“Cennet yakınlaştırıldığında,
“Herkes o gün için ne hazırladığını bilmiş olacaktır (114 âyetler)
* * *
Peygamberimiz (asm) Kur’ân’ı o kadar tatlı, o kadar içten, o kadar güzel ve mükemmel okurdu ki, Sahabiler kendilerinden geçercesine dinlerler, içleri, dışları, bütün âlemleri ap aydınlık olur, nurlarla dolardı Bu duygularını anlatırlarken de aldıkları zevki ifade etmeden geçemiyorlardı
Cübeyr bin Mut’im anlatıyor:
Bir akşam namazında Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellemin Tûr Sûresini okuduğunu işittim Okurken şu, “Yoksa onlar bir yaratıcı olmaksınız mı yaratıldılar? Veya kendi kendilerini mi yarattılar? Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattı? Doğrusu onların düşünüp iman etmeye niyetleri yoktur Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mı? Veya kâinatın tedbir ve idaresini onlar mı ele geçirdi? (35, 36 ve 37 âyetler) meâlindeki âyetler gelince (İbni Mut’im der ki: hayranlığımdan) kalbim yerinden fırlayacak gibi oldu
Peygamberimiz (asm) hiç ara vermeden, belli bir düzen içinde, belli bir miktarda her gün Kur’ân okurdu Hangi halde olursa olsun, hangi şartlarda bulunursa bulunsun, Kur’ân okumak onun hiçbir zaman ihmal etmediği bir âdetiydi
Hadiste geçtiği şekliyle bu bir “hizbdi Bu hizb, bizim bildiğimiz şekliyle beş sayfa mıydı, yoksa daha mı fazlaydı, onu bilemiyoruz
Efendimizin (asm) bu sünnetini de Evs bin Huzeyfe esSekafî anlatıyor:
Resulullah (asm) her gece yatsı namazından sonra gelir, bizimle sohbet ederdi
Bir akşam geç kaldı ve her zamanki vakitte gelemedi Daha sonra teşrif etti
“Yâ Resulallah, bugün geç kaldınız dedim
Buyurdular ki:
“Bugün Kur’ânı Kerîmden her zaman okumakta olduğum hizbimi okumamıştım Hatırıma geldi, okumadan çıkmak istemedim
Sabah olunca Resulullah (asm) Sahabilere;
“Siz Kur’ân’ı kaç hizbe ayırıyorsunuz? diye bir soru tevcih etti:
“Üç, beş, yedi, dokuz, on, on bir, on üç ve kısa sûrelerin hizbi dediler
Peygamberimizin (asm) her gün Kur’ân’dan sayfalarca okuduğu olurdu Yatsı ve sabah namazları gibi namazların her rekâtında uzun sûrelerden birisini okurdu Sahabiler de en küçük bir bıkkınlık göstermeden takip ederdi Ama bazen öyle anlar olurdu ki, bir âyetten fazla okuyamazdı
Hazreti Ebû Zer anlatıyor:
Resulullah (asm) bir gece sabaha kadar namazda bir âyeti tekrarladı Âyet şuydu:
“Eğer Sen onları azaba çarptırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır Ve eğer onları bağışlarsan, şüphesiz Sen Aziz ve Hakimsin
Efendimizin (asm) bu âyeti tekrar etmesi havfullahta, Allah korkusundan ne kadar yüksek bir derecede olduğunu gösterdiği gibi, aynı zamanda biz günahkâr ümmeti için de fiili bir şefaat talebiydi
* * *
Peygamberimiz (asm) Kurân âyetlerinin mânâlarına göre hareket ederdi Kur’ân onun için aynı zamanda bir dua ve niyaz kitabıdır, bir münacat ve iltica kitabıdır Bundan dolayıdır ki Efendimiz (asm), Kur’ân’ı Rabbiyle konuşur gibi okurdu Yerine göre Allah’ın rahmetini diler, duruma göre Allah’a sığınır, âyetlerin gelişine göre Rabbine olan tesbihini arttırırdı
Peygamberimizin (asm) bu halini Hazreti Huzeyfe şöyle anlatıyor:
“Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem gece namazını kıldı Namazdaki okuyuşunda bir rahmet âyeti geçtiği zaman Allah’tan rahmet dilerdi, bir azap âyeti geçtiği zaman da Allah’a sığınırdı, Allah’ın noksanlıklardan uzak ve temiz olduğunu bahseden bir âyet geçtiği zaman da Allah’ı tesbih ederdi
Ebû Leylâ Hazretleri de bu esnada Peygamberimizin (asm) hangi duayı okuduğunu şöyle haber veriyor:
“Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem geceleyin nafile namaz kılarken ben de onun yanında namaz kıldım O kıraatinde bir azap âyeti okudu Âyetin bitiminde ‘Eûzü billâhi mine’nnâri ve veylün liehli’nnâr (Cehennem ateşinden Allah’a sığınırım, Cehennemliklerin vay haline!)’ buyurdu
* * *
Peygamberimizin (asm) ders halkasından hiç ayrılmayanlardan birisi de Hz Enes’tir Aynı zamanda Peygamberimizi (asm) Kur’ân okurken en çok dinleyenlerden birisidir
Hz Katade, Enes bin Malik’ten Peygamber Efendimizin (asm) Kur’ân okuyuşunu merak eder Der ki:
“Ben Enes bin Malik’e Resulullahın (asm) Kur’ân okuyuşunu sordum Şöyle cevapladı:
“Resulullah (asm) uzatmaya elverişli olan harfleri okurken sesini uzatırdı
* * *
Kur’ân’da bazı özel ve özellikli âyetler vardır O âyetler okunduğu zaman peşinden dua anlamında bazı şeyler söylemek gerekir Bu âyetlerin hangileri olduğu ve okununca nelerin söyleneceğini de Peygamberimizden (asm) öğreniyoruz Bu âyetlerin içinde çoğumuzun bildiği Tîn Sûresinin son âyeti vardır
Ebû Hüreyre anlatıyor Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
“Sizden kim Vettîni ve’zzeytûni sûresini okuyup son âyeti olan ‘Eleysallâhü biahkemi’lhâkimîn (Allah, hâkimlerin hâkimi değil mi?)’ (8 âyet) âyetine gelince, ‘Belâ ve ene mine’şşâhidîn (Evet, ben buna şahitlik edenlerdenim)’ desin
“Kim de ‘Lâ uksimu biyevmi’lkıyâme’yi okuyup son âyeti olan ‘Bütün bunları yapan Allah ölüleri tekrar diriltmeye kâdir değil midir?’ âyetini de okuyunca, ‘Belâ ve izzeti Rabbinâ (Rabbimin izzetine and olsun, evet, kadirdir, gücü yeter)’ desin
“Kim de Mürselât Sûresini okuyup da en sonundaki ‘Artık bundan sonra onlar hangi söze inanacak?’ (50 âyet) âyetini de tamamlayınca, ‘Âmennâ billâhi Teâlâ (Allahu Teâlâya inandık)’ desin
127Müzzemmil Sûresi, 4
128Kıyamet Sûresi, 1618
129Neml Sûresi, 92
130Nahl Sûresi, 98
131İsrâ Sûresi, 106
132Buharî, Ezân:57
133Tirmizî, etTâc, 4:251; Kenzü’lUmmâl 1:
134Müzzemmil Sûresi, 17
135Tecridi Sarih Tercemesi, 11:189
136İbni Mâce, İkametü’sSalât:178
137Mâide Sûresi, 118; İbni Mâce, İkametü’sSalât:179
138İbni Mâce, İkametü’sSalât:179
139İbni Mâce, İkametü’sSalât:179
140İbni Mâce, İkametü’sSalât:179
141Kıyame Sûresi, 40
142Ebû Dâvud, Salât:154