Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Peygamberİmİz(sav), Özellİklerİ, GÖrÜnÜŞÜ...

Peygamberİmİz(sav), Özellİklerİ, GÖrÜnÜŞÜ...
0
115

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Hasan bin Ali radıyallahu anh: Dayım Hind bin Hâle, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin sıfatlarını güzel anlatırdı Ben de onun anlatmasından hoşlanırdım Sormam üzerine bana Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellemi şöyle anlattı:
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, çok yakışıklı ve alımlıydı Mübarek yüzü dolunay gibi parlardı Orta boydan biraz uzun, uzun boydan biraz kısa idi

Başı büyük, saçı dalgalıydı Saçları kendiliğinden iki yana ayrılırsa öylece bırakır, toplamaz, bir taraf sarkarsa öyle bırakırdı Saçlarını uzattığı zaman kulak memelerini geçerdi
Teni beyazdı, alnı genişti, kaşları gürdü iki kaşı arasında, kızınca beliren bir damar vardı Burnu gayet güzeldi Kaşlarına yakın kısmında hafif bir yükseklik, parlayan bir nur vardı Dikkatli bakmayan adam, onu biraz kıvrık burunlu sanabilirdi

Gür sakallı, iri gözlü, düz yanaklı idi Ağzı geniş, dişleri inci gibi parlaktı Dişleri seyrekti Boynu sanki bir ışık huzmesiydi Endamı ve uzuvları uyumluydu, mutedildi Etleri kesinlikle sarkık değildi Karnı ile göğsü aynı seviyedeydi iki omuzu arası geniş, omuz kemik başları kalındı
Giderken ağır ağır giderdi Ölçülü ve dengeli yürürdü Yavaş, vakarlı, fakat hızlı yürürdü, yürürken sanki bir meyil iner gibiydi Dönerken tüm vücuduyla dönerdi Gözleri yere bakar hâlde olurdu Yere bakışı göğe bakışından daha çok ve daha uzundu Bakışları son derece anlamlıydı Arkadaşlarıyla yürürken, onları önüne alırdı Rastladığı kimseye ilk selâmı o verirdi
Birbiri ardınca hüzünlü düşüncelere dalardı Daima düşünür haldeydi Onun hiç rahatı yoktu

Lüzumsuz ve boş konuşmazdı Susması uzun olurdu Söze başlarken de bitirirken de yumuşak konuşurdu Söylemek istediğini tam anlatan kelimelerle, gayet güzel ve özlü konuşurdu Sözlerinde ne fazlalık olurdu, ne de eksiklik Kaba değildi
Hiç kimseyi küçümsemezdi Az bile olsa, nimete önem verirdi Yiyecek ve içecekleri ne överdi, ne de beğenmeyip kötülerdi
Dünya ve dünyalık bir şey onu öfkelendirmezdi Ancak haksızlık yapılınca öfkelenir ve haksızlık giderilinceye kadar hiçbir şey öfkesini durdurmazdı Hiç kimseyi tanımaz hakikatı haykırırdı Kendi nefsi için kızmaz ve onun için intikam almaya kalkışmazdı
işaret ederken, parmağıyla değil, eliyle işaret ederdi Bir şeye hayret edip şaştığı zaman avucunu çevirirdi Konuşurken, sağ elinin ayasını sol elinin baş parmağıyla bitiştirirdi Öfkelendiği zaman, can yakmaktan ve azarlamaktan kaçınırdı

Gülerken gözlerini yumardı Gülüşü genellikle gülümseme olurdu, dişleri dolu tanesi gibi parlardı
Dayımın anlattıklarını epey zaman Hüseyinden gizledim Sonra ona anlatınca, onun benden önce bunları dayıma sormuş olduğunu anladım
Hüseyin, babasına, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin giriş, çıkış, oturuş ve kalkış şekillerini de sormuş, sormadık bir şey bırakmamış Babası da ona anlatmış:
Evine izin isteyerek girerdi Evindeki zamanını üç kısma bölerdi Bir kısmını Allaha, bir kısmını ailesine, bir kısmını da kendisine Sonra da insanlara ayırırdı
ileri gelen kimselerle, sâde kimselerle konuşur gibi konuşurdu Onlardan hiçbir şeyi saklamazdı Ümmete seviyelerine göre davranırdı Herkese kendi durumuna göre değer verirdi insanların dindeki niteliklerini önemserdi Dinde bilgili olana daha başka bakardı
insanların kiminin bir, kiminin iki, kiminin de birçok ihtiyaçları olurdu Bunları da gözönünde tutar, ona göre davranırdı Onlarla ihtiyaç ve maslahatlarına göre meşgul olurdu Kendilerine lâzım ve lâyık olanı onlara bildirirdi Şöyle derdi:
Burada bulunanlar bulunmayanlara ulaştırsın! Bana ihtiyacını ulaştıramayanların ihtiyaçlarını bana ulaştırın! Çünkü ihtiyacını bildiremeyenlerin ihtiyacını yetkiliye ulaştıranın, Allah, kıyamet gününde ayaklarını kaydırmaz

Daima doğrunun yanındaydı, başkasını kabul etmezdi insanlar, onun yanına geçici olarak girerler, ama tatmin olmuş bir hâlde çıkarlardı Huzurundan birer öncü ve yol gösterici olarak ayrılırlardı
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, dilini tutardı, ancak insanları birbirine sevdirecek, birbirleriyle kaynaştıracak şeyleri konuşurdu Onları ürkütüp kaçırmazdı
Her toplumun liderine önem verirdi, ikramda bulunurdu Daha sonra onu toplumunun üzerine vali yapardı Ona itaat etmelerini, güzel ahlâkıyla ahlâklanmalarını tavsiye ederdi
Arkadaşlarını özler ve sorardı insanların, durumlarını ve işlerini de sorardı Güzele güzel, çirkine de çirkin derdi işi daima dengeli idi, tutarsız değildi
Gaflet ederler korkusuyla, kendisi kesinlikle gaflete düşmezdi Bezerler, usanırlar diye lüzumundan fazla söz söylemezdi Daima hazırlıklı ve dikkatli olurdu Hak ve hakikattan ayrılmaz, öbür insanların hakkı çiğnemelerine de izin vermezdi

Onun yanında, insanların en üstün ve en iyileri, ihlas ve samimiyet bakımından en ileri olanlarıydı Katında mertebe bakımından en büyükleri, insanlarla iyi geçinen ve yardımlaşmayı başaran kimseler olurdu
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, herhangi bir fayda söz konusu olmadan, ne otururdu, ne de kalkardı Kendisine özel yerler edinmezdi Belirli oturma yerleri edinmekten insanları nehyederdi Bir topluluğun yanına geldiğinde, meclisin bittiği yere ilişip otururdu Böyle yapılmasını da emrederdi
Meclisindeki kimselerin her biriyle ilgilenir, farklı davrandığı izlenimini vermezdi ihtiyacını gidermesi için onunla oturan veya onu ayakta tutan kimseye karşı sabırlı olur, o kişi ayrılmadıkça kendisi onu terkedip ayrılmazdı
Biri kendisinden bir şey istediğinde, onu mutlaka verirdi, ya da tatlı sözler söyleyerek onu savardı Güler yüzlü oluşu ve herkese nazik davranışı, onu halka âdeta baba yapmıştı Herkes onun katında ve nazarında eşitti
Meclisi bir olgunluk, sabır, güven ve haya meclisiydi Orada sesler yükselmez, namus ve haysiyetler çiğnenmez, kimseye sataşılmazdı Gayet dengeli ve hayalı idiler Birbirlerine takva tavsiye ederlerdi Son derece mütevazi idiler Küçükler büyüklere saygı, büyükler de küçüklere sevgi ve şefkat gösterirlerdi ihtiyacı olanları kendi nefislerine tercih ederler, garibe yardım elini uzatırlardı
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, daima güler yüzlü, yumuşak huylu idi, sert ve kaba değildi Gürültücü ve hayasız da değildi Kusur arayan, gereksiz yere insanları öven biri de değildi Arzulamadığı şeylere kulak asmazdı Kimseyi umutsuzluğa düşürmezdi Herkese ümit verici davranırdı

Üç şeyden uzak dururdu: Gereksiz yere tartışmak, fazla konuşmak ve kendisini ilgilendirmeyen şeylere ilgi duymak
insanlarla ilgili şu üç şeyden de uzak dururdu: Kimseyi kötülemez, kimsenin kusurunu, gizlisini ve ayıbını araştırmazdı
Ancak fayda umduğu şeyleri söylerdi Konuştuğu zaman, yanındakiler sanki başlarında kuş varmış gibi sakince başlarını eğerlerdi Ancak o sustuğu zaman konuşurlardı Yanında tartışmazlardı Biri konuştuğu zaman herkes susar ve onu dinlerdi, sözünü bitirinceye kadar söze girmezlerdi
Onların konuşmaları da bir başkaydı Onların güldükleri şeye o da gülerdi, hayret ettiklerine o da hayret ederdi
Gelen yabancının, aşırı ve mantık dışı davranışlarını sabırla karşılardı, onu azarlamazdı Arkadaşları bazen buna kızarlardı da, o onları sakinleştirir, şöyle derdi:
Böyle kimseleri gördüğünüzde, ona gerçeği gösterin!
Övgüyü, ancak hakkını verenden kabul ederdi Kimsenin sözünü kesmez, bitirmesini beklerdi Adam, ya bitirir, ya da kalkıp giderdi
Onun susması dört maksat içindi: Hilim, hazer, takdir ve tefekkür Takdiri, fark gözetmeksizin insanlara bakmak ve aynı şekilde dinlemekti Düşünmesi, hem geçici olan dünya, hem de sürekli olan âhiret hakkında idi Hilmi ise, sabrında idi Zira, onu hiçbir şey kızdırmaz ve ürkütmezdi
Hazeri dört şeyde tecelli ederdi: Kendisine uyulması için en güzel olanı almak, vazgeçirmek amacıyla kötüden uzak durmak, ümmeti için yararlı olan hususlarda fikir üretmek, dünya ve âhiret hayatlarını temin edecek hususlarda onlar için çalışmak
Hasan radıyallahu anh Taberânî

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin ellerinden daha yumuşak olan ne bir ipeğe, ne de bir kadifeye dokundum Onun kokusundan daha güzel ne bir misk, ne de bir anber kokladım Kırk yaşındayken kendisine vahiy geldi
Enes radıyallahu anh Buhârî

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, öyle yavaş konuşurdu ki, biri kelimelerini saymak istese, sayabilirdi
Aişe radıyallahu anha Buhârî

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, anlaşılsın diye bazen sözlerini üç kere tekrar ederdi
Enes radıyallahu anh Tirmizî

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin sözleri, gâyet açık ve seçikti Duyan herkes, onu anlardı
Aişe radıyallahu anha Ebû Dâvud

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, insanları en güzeli, en cömerdi ve en cesuru idi
Enes radıyallahu anh Buhârî

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, iki şey arasında özgür bırakılınca, günah olmadığı sürece, mutlaka kolay olanı tercih ederdi Eğer iş, günah olursa, ondan herkesten fazla uzak dururdu
Kendi nefsi için hiç intikam almamıştır, lâkin Allahın bir haramı çiğnendiğinde, hemen Allah için intikam alırdı
Aişe radıyallahu anha Buhârî

Allah yolunda yaptığı savaşların dışında, Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, eliyle ne bir kadına, ne de bir hizmetçiye vurmamıştır
Aişe radıyallahu anha Buhârî

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemi, bir adam karşılayıp da elini tutunca, adam elini bırakmadıkça, elini çekmezdi Adam yüzünü çevirinceye kadar, mübarek yüzünü ondan çevirmezdi Oturduğu adamın huzurunda kesinlikle bacaklarını uzatmazdı
Enes radıyallahu anh Tirmizî

Aişeye, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem evinde ne yapardı?diye sordum
Ailesinin işleriyle uğraşırdı, namaz vakti gelince abdest alır, namaza gitmek üzere çıkardı,diye cevap verdi
Esved radıyallahu anh Buhârî

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemden daha çok gülümseyen birini görmedim
İbn Haris radıyallahu anh Tirmizî

Tam on sene Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme hizmet ettim Bir kerecik olsun Öf!bile demedi Yaptığım bir şey için Niye böyle yaptın!yapmadığım bir iş için de Neden yapmadın!dememiştir
Enes radıyallahu anh Buhârî

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, gönül bakımından insanların en cömerdiydi insanların en doğru ve sağlam sözlüsüydü Ahlâken en yüce ve en görgülü olanıydı ilk defa gören korkuya kapılırdı, fakat yakından tanıyınca onu mutlaka severdi Ondan bahseden kişi, Ne ondan önce, ne de sonra onun gibisini görmedim,derdi
Ali radıyallahu anh Tirmizî

ŞEFAAT YA RESULULLAH
 
858,497Konular
981,907Mesajlar
29,933Kullanıcılar
Üst Alt