iltasyazilim
FD Üye
“Peygamber Efendimiz'in haber verdiğine göre, Allah Teâlâ şöyle buyurmuş: “Ben kulumun iki gözünü kast ederek iki sevgilisini almakla imtihan ettiğimde o buna sabrederse, iki göze bedel olarak ona Cennet'i veririm İşte, buna benzer müjdeler çoktur Cenâbı Allah, bazen insanın ayağını alır; onun karşılığında âhirette pek çok şey verir Ayağını almakla o kimseye aczini, zaafını, fakrını hissettirir Kalbini Kendisine çevirtip, o insanın duygularına inkişaf verirse, çok az bir şey almakla, pek çok şeyler vermiş olur Demek ki zâhiren olmasa bile, hakikatte bu ona, Allah'ın lûtfunun ifadesidir Tıpkı, bir insanın şehit olup Cenneti kazanması gibi Evet, Allah, birkaç sene dünyanın geçici güzelliklerini seyredecek fâni bir gözü alıyor ama ona bedel, Cennette, Cennet manzaralarını ebedî gözlerle, ebedî bir sûrette seyredecek kırk göz kuvvetinde gözler vereceğini vadediyor
“Anne, bazen sakatlara falan acıyarak dönüp dönüp bakıyorlar ya bu günah mı?
“Günah diyemeyiz ama sürekli acınarak bakılmak kişiyi rahatsız ve rencide eder Fakat, onlara acıyarak bakmak yerine onların da bizim gibi insanlar olup ihtiyaçlarının bulunduğunu düşünmemiz ve hadisi şerifte Peygamber Efendimiz'in de buyurduğu gibi sadaka sevabı kazanma adına onların sıkıntılarını gidermeyi büyük bir fırsat olarak değerlendirmemiz gerekir
“Onlara yardım etmek sadaka vermek gibi midir?
“Evet oğlum Bir keresinde Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), doğan her gün için sadaka verilmesi gerektiğini söylemiştir Sahabe Efendilerimiz, kendilerinin bu kadar mal varlıklarının bulunmadığını ifade edince, İnsanlığın İftihar Tablosu, sadakanın birçok çeşidinin bulunduğunu belirtip bunlara örnekler vermiştir: “Âmâya rehberlik etmen, sağır ve dilsize anlayacakları bir şekilde anlatman, muhtaç bir kimseyi hâcetini tedarik etmesi için gerekli yere götürmen, derman arayan dertlinin imdadına koşman, koluna girip güçsüze yardım etmen, konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade eermen, bütün bunlar sadaka çeşitlerindendir buyurmuştur
Sevgili arkadaşlar,
Annem ve ben engelliler hakkında konuşurken babam giriverdi odaya Sohbet mevzumuzu öğrenince öyle şeyler söyledi ki adeta ağzım açık dinledim Meğer bu konuda ne de az şey biliyormuşum ve engellilerin problemlerini ne kadar az düşünmüşüm
Babam “Kuran'ın Engelliye Yaklaşımı isimli bir doktora çalışması okumuş E Gül'e ait olan ve sonra kitap olarak da basılan o çalışmada “Kur'an'ı Kerim'e göre, toplumun engellilere ihtiyacı var deniliyormuş Yazar diyormuş ki:
“İslam dini engelli tüm insanlara dinî ve sosyal yaşamlarında her tür kolaylığı sunmuş ve onları evlerine kapanmaya mahkum etmeyerek güçleri nispetinde aktif sosyal hayata dahil etmiştir Peygamber Efendimiz'e (sallallahu aleyhi ve sellem) gelen bir kişi ‘Ben görme engelliyim acaba namaz için mescide gelmesem olur mu?' diyor Peygamber Efendimiz ona ‘Ezanı duyuyor musun?' diye soruyor ‘Duyuyorum' cevabını alınca, ‘O zaman senin için bir mazeret görmüyorum' diyor Buradan da anlaşıldığı gibi İslam, engellileri sosyal hayatın içine davet ediyor
Babam bu hadiseyi anlatır anlatmaz aklımdaki soruyu sordum:
“Babacığım, Peygamber Efendimiz'in yanında engelli sahabiler var mıydı?
“Tabii ki vardı Talip; vardı ve Sevgili Peygamberimiz onlara çok şefkatli davranır, ezilmelerine, kendilerini eksik hissetmelerine mani olur ve onları toplum içinde de aziz tutardı Mesela, bir ayağı sakat olan Muâz b Cebel'i Yemen'e vali olarak göndermişti Seferleresavaşlara giderken, Medine'de yerine vekalet etmek üzere âmâ olan İbn Ümmü Mektum'u tam 13 defa görevlendirmişti; Medine'de namazları İbn Ümmü Mektum'un kıldırmasını emretmişti Rasûlü Ekrem'in uzun yıllar müezzinliğini de yapan İbn Ümmü Mektûm, Kâdisiyye Savaşı'nda da sancaktarlık yapmış ve orada şehit olmuştu Yine, âmâ olan Itbân b Mâlik, kendi halkına imamlık yapmak üzere tayin edilmişti
“Anne, bazen sakatlara falan acıyarak dönüp dönüp bakıyorlar ya bu günah mı?
“Günah diyemeyiz ama sürekli acınarak bakılmak kişiyi rahatsız ve rencide eder Fakat, onlara acıyarak bakmak yerine onların da bizim gibi insanlar olup ihtiyaçlarının bulunduğunu düşünmemiz ve hadisi şerifte Peygamber Efendimiz'in de buyurduğu gibi sadaka sevabı kazanma adına onların sıkıntılarını gidermeyi büyük bir fırsat olarak değerlendirmemiz gerekir
“Onlara yardım etmek sadaka vermek gibi midir?
“Evet oğlum Bir keresinde Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), doğan her gün için sadaka verilmesi gerektiğini söylemiştir Sahabe Efendilerimiz, kendilerinin bu kadar mal varlıklarının bulunmadığını ifade edince, İnsanlığın İftihar Tablosu, sadakanın birçok çeşidinin bulunduğunu belirtip bunlara örnekler vermiştir: “Âmâya rehberlik etmen, sağır ve dilsize anlayacakları bir şekilde anlatman, muhtaç bir kimseyi hâcetini tedarik etmesi için gerekli yere götürmen, derman arayan dertlinin imdadına koşman, koluna girip güçsüze yardım etmen, konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade eermen, bütün bunlar sadaka çeşitlerindendir buyurmuştur
Sevgili arkadaşlar,
Annem ve ben engelliler hakkında konuşurken babam giriverdi odaya Sohbet mevzumuzu öğrenince öyle şeyler söyledi ki adeta ağzım açık dinledim Meğer bu konuda ne de az şey biliyormuşum ve engellilerin problemlerini ne kadar az düşünmüşüm
Babam “Kuran'ın Engelliye Yaklaşımı isimli bir doktora çalışması okumuş E Gül'e ait olan ve sonra kitap olarak da basılan o çalışmada “Kur'an'ı Kerim'e göre, toplumun engellilere ihtiyacı var deniliyormuş Yazar diyormuş ki:
“İslam dini engelli tüm insanlara dinî ve sosyal yaşamlarında her tür kolaylığı sunmuş ve onları evlerine kapanmaya mahkum etmeyerek güçleri nispetinde aktif sosyal hayata dahil etmiştir Peygamber Efendimiz'e (sallallahu aleyhi ve sellem) gelen bir kişi ‘Ben görme engelliyim acaba namaz için mescide gelmesem olur mu?' diyor Peygamber Efendimiz ona ‘Ezanı duyuyor musun?' diye soruyor ‘Duyuyorum' cevabını alınca, ‘O zaman senin için bir mazeret görmüyorum' diyor Buradan da anlaşıldığı gibi İslam, engellileri sosyal hayatın içine davet ediyor
Babam bu hadiseyi anlatır anlatmaz aklımdaki soruyu sordum:
“Babacığım, Peygamber Efendimiz'in yanında engelli sahabiler var mıydı?
“Tabii ki vardı Talip; vardı ve Sevgili Peygamberimiz onlara çok şefkatli davranır, ezilmelerine, kendilerini eksik hissetmelerine mani olur ve onları toplum içinde de aziz tutardı Mesela, bir ayağı sakat olan Muâz b Cebel'i Yemen'e vali olarak göndermişti Seferleresavaşlara giderken, Medine'de yerine vekalet etmek üzere âmâ olan İbn Ümmü Mektum'u tam 13 defa görevlendirmişti; Medine'de namazları İbn Ümmü Mektum'un kıldırmasını emretmişti Rasûlü Ekrem'in uzun yıllar müezzinliğini de yapan İbn Ümmü Mektûm, Kâdisiyye Savaşı'nda da sancaktarlık yapmış ve orada şehit olmuştu Yine, âmâ olan Itbân b Mâlik, kendi halkına imamlık yapmak üzere tayin edilmişti