Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Peygamberimizin amcası: ABBÂS BİN ABDÜLMUTTALİB

Peygamberimizin amcası: ABBÂS BİN ABDÜLMUTTALİB

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Peygamberimizin amcası:
ABBÂS BİN ABDÜLMUTTALİB






Hz Abbâs, gençlik zamanında, ticâretle uğraştı ve çok zengin oldu Kardeşlerinin içinde en zengini oydu Abisi Ebû Tâlib’in ise mâli durumu çok kötü idi Resûlullah efendimizin teklîfi ile Ebû Tâlib’in oğlu Ukayl’in yetişmesine yardımcı oldu ve abisinin yükünü hafifletti

Resûlullah efendimiz, İslâmiyeti anlatmaya başlayınca, Hz Abbâs muhâlefet etmeyip, akrabâlık şefkatinden dolayı, Peygamber efendimize yardımda bulundu ve destek oldu

Biz Onu koruduk

Müslüman olmadığı hâlde, Akabe bî’atında Peygamber efendimizin yanında bulunup, orada te’sîrli konuşmalar yaptı Bî’at etmek için gelen Medîneli Müslümanlara şöyle hitâb etti:

Ey Medîneliler! Bu, kardeşimin oğludur İnsanların içinde en çok sevdiğim Odur Eğer, Onu tasdîk edip, Allahtan getirdiklerine inanıyor ve beraberinizde alıp götürmek istiyorsanız, beni tatmîn edecek sağlam bir söz vermeniz lâzımdır

Bildiğiniz gibi, Muhammed aleyhisselâm bizdendir Biz, Onu, Ona inanmıyan kimselerden koruduk O, bizim aramızda izzet ve şerefiyle korunmuş olarak yaşamaktadır Bütün bunlara rağmen, herkesten yüz çevirmiş ve sizinle beraber gitmeye karar vermiş bulunmaktadır

Eğer siz, bütün Arap kabîlelerinin birleşip, üzerinize hücûm ettiğinde, onlara karşı koyacak kadar savaş gücüne sahipseniz, bu işe karar veriniz! Bu husûsu aranızda iyice görüşüp konuşunuz Sonradan ayrılığa düşmeyiniz! Verdiğiniz sözde durup, Onu düşmanlarından koruyabilecek misiniz?

Bunu lâyıkıyla yapabilirseniz ne âlâ Yok, Mekke’den çıktıktan sonra Onu yalnız bırakacaksanız, şimdiden bu işten vazgeçiniz ki, yurdunda şerefiyle korunmuş hâlde yaşasın!

Buna karşılık Medîneli Müslümanlar, “Biz, Resûlullahı malımız ve canımız pahasına koruyacağız Biz, bu sözümüzde sâdıkız dediler ve Resûlullah efendimize bî’at ettiler Sonra Hz Abbâs şöyle duâ etti:

Allahım! Sen onların, yeğenim hakkında verdikleri sözü, Onu korumak için ettikleri yemîni işiten ve görensin Kardeşimin oğlunu sana emânet ediyorum yâ Rabbî!

Peygamber efendimizin amcası olan Hz Abbâs çok zengin olup, çok cömert idi İkrâm ve ihsânları çok meşhûr idi Fakîr, fukarâyı sevindirmeyi çok severdi Özellikle köle satın alıp, azâd etmekten çok memnun olurdu Yetmiş kadar köle azâd etmiştir

Yakın akrabâyı ziyâret etmeye, onların haklarına riâyete çok dikkat ederdi Peygamber efendimiz, kendisini çok severdi Bir defasında buyurdu ki:

Allahım, Abbâs’ı ve oğullarını magfiret eyle ve bağışla! Öyle ki, hiç günâhları kalmasın! Yâ Rabbî, onu ve oğullarını meydana gelecek âfet ve belâlardan koru!

Akrabâlık hakkı

Peygamber efendimiz birgün, Hz Abbâs’a sordu:

Sana bir ihsânda bulunayım mı? Sana, akrabâlık hakkını ödeyip faydalı olayım mı?

Evet yâ Resûlallah!

Sana bir şey öğreteyim ki, onu yaptığın zaman, eski yeni, öncekisonraki, gizliaçık, hatâen veya kasten işlediğin bütün günâhları Allahü teâlâ affeder

Yâ Resûlallah öğreteceğin bu şey nedir?

Dört rek’atli namaz kıl! Her rek’atte, sübhânekeden sonra on defa, (Sübhânallahi velhamdülillâhi velâ ilâhe illâllahü vallahü ekber) dersin Fâtiha’dan sonra bir zammı sûre okuyup ayakta iken onbeş defa tekrar, (Sübhânallahi velhamdülillâhi velâ ilâhe illâllahü vallahü ekber) dersin!

Rükü’a eğilince bunu on defa söylersin! Rükü’dan kalktığında ayakta olduğun hâlde, bunu on defa söylersin! Sonra secdeye varır, orada on defa söylersin! Secdeden kalkıp oturduğunda on defa söylersin! Tekrar secdeye vardığında on defa söylersin!

Sonra ikinci rek’ata kalkarsın! Birinci rek’attaki gibi dört rek’atı da kılarsın! Bu her rek’atta yetmişbeş, dört rek’atta üçyüz eder Artık senin günâhların Alic’in (yürümekle dört gecede katedilen kumluk bir yer) kumlarının sayısı kadar da olsa, Allahü teâlâ seni bağışlar Bunu hergün bir defa kılmaya gücün yeterse kıl!

Yâ Resûlallah, bunu hergün yapmaya kimin gücü yeter?

Hergün kılmaya gücün yetmezse, her Cum’a bir defa kıl! Her Cum’a kılamazsan, ayda bir defa kıl! Ayda bir defa kılamazsan senede bir defa kıl! Senede bir defa kılamazsan ömründe bir defa olsun kıl!

Kazâ borcu olanlar

Kazâ borcu olan, nâfile namaz yerine kazâ namazlarını kılarak, önce borcunu ödemelidir! Çünkü kazâ borcu olanların nâfilelerine sevâb verilmez

Hz Abbâs, Kureyş’in ileri gelenlerinden ve reislerinden idi Mescidi Harâmın tâmirâtı ve gelen hacılara su dağıtmak (sikâye) hizmetini yürütürdü Müslüman olduktan sonra da bu vazîfeyi devam ettirdi Hz Abbâs ve kardeşleri, hac mevsiminde zemzem kuyusu önünde dururlar, isteyenlere, kuyudan su çekip verirlerdi

Hz Abbâs, Peygamber efendimizin en çok sevdiği amcalarındandır Abdülmuttalib’in en küçük oğludur Peygamber efendimizden üç yaş büyüktür

Kurtuluş akçesi

Bedir savaşında daha Müslüman olmamıştı Müşriklerin zoruyla savaşa sokuldu Savaş sonunda, esîr edilip Medîne’ye götürüldü Peygamber efendimiz kendisine buyurdu ki:

Ey Abbâs, kendin, kardeşinin oğlu Ukayl bin Ebû Tâlib ve Nevfel bin Hâris için kurtuluş akçesi öde! Çünkü sen zenginsin

Yâ Resûlallah, ben Müslümanım Kureyşliler beni zorla Bedir’e getirdiler

Senin Müslümanlığını Allahü teâlâ bilir Doğru söylüyorsan Allah sana elbette onun ecrini verir Fakat senin hâlin, görünüş i’tibâriyle, aleyhimizedir Bunun için sen kurtuluş akçesi ödemelisin!

Yâ Resûlallah, yanımda 800 dirhemden başka param yoktur

Yâ Abbâs, o altınları niçin söylemiyorsun?

Hangi altınları?

Hani sen Mekke’den çıkacağın gün, hanımın Hâris’in kızı Ümmül Fadl’a verdiğin altınlar Onları verirken, yanınızda sizden başka kimse yoktu Sen, Ümmül Fadl’a, “Bu seferde başıma ne geleceğini bilmiyorum Eğer bir felâkete duçar olup da dönemezsem, şu kadarı senindir Şu kadarı Fadl içindir Şu kadarı Abdullah içindir Şu kadarı Ubeydullah içindir Şu kadarı da Kusem içindir dediğin altınlar?

Peygamber efendimiz altınlar hakkında bu kadar teferruatlı bir şekilde bilgi verince, Hz Abbâs çok şaşırdı:

Allaha yemîn ederim ki, ben bu altınları hanımıma verirken yanımızda kimse yoktu Bunları sen nereden biliyorsun?

Allahü teâlâ haber verdi

Senin, Allahü teâlânın Resûlü olduğuna şimdi gerçekten inandım Doğru söylediğine şehâdet ederim

Hemen Kelimei şehâdet getirerek Müslüman oldu

Hz Abbâs Müslüman olunca, Resûlullah onu Mekke’de görevlendirdi Müslüman olduğunu kimseye söylemedi Mekke’de olup bitenleri, gizlice Peygamber efendimize bildirirdi Bir zaman sonra Peygamber efendimizin hasretine dayanamayıp, Medîne’ye gelmek istediğini mektupla bildirdiğinde, Peygamber efendimiz buyurdu ki:

Senin bulunduğun yerdeki cihâdın daha güzel ve faydalıdır

Muhâcirlerin sonuncusu

Hz Abbâs, Mekke’nin fethine dâir yapılan hazırlıkların son safhada olduğunu haber alınca, artık Mekke’de kalmayı lüzûmlu bulmayıp, fetihten az bir zaman önce Medîne’ye hicret için yola çıktı Zü’lhuleyfe’de Resûlullaha kavuştu

Âilesini Medîne’ye gönderip, kendisi Mekke’nin fethinde, Peygamber efendimizin yanında bulundu Peygamber efendimiz ona buyurdular ki:

Ey Abbâs! Ben, Peygamberlerin sonuncusu olduğum gibi, sen de muhâcirlerin sonuncususun

Hz Ebû Süfyân, Mekke’nin fethi sırasında Müslüman oldu Kendisiyle Hz Abbâs ilgilendi Ebû Süfyân, Müslümanların bir sabah vakti namaz için coşkun hazırlıklarını görünce dedi ki:

Ey Abbâs! Müslümanlara yeni bir şey mi emredildi?

Hayır, onlar namaza hazırlanıyorlar

Daha sonra Ebû Süfyân’a abdest aldırıp, Resûlullaha götürdü Resûl aleyhisselâm namaz için cemâ’atin önüne geçip tekbîr aldı Cemâ’at da büyük bir vecd içinde Ona uydu Onların rükü ve secdedeki hâllerini gören Ebû Süfyân dedi ki:

Ey Abbâs! Böyle itâati ne İran saraylarında, ne Rum diyârlarında gördüm Doğrusu, yeğenin büyük bir hükümdâr olmuş

Bunun üzerine Hz Abbâs dedi ki:

Ey Ebû Süfyân! Bu iş saltanat değil, nübüvvettir

Hz Abbâs, Resûlullahın yakını olması sebebiyle, Eshâbı kirâm arasında ayrı bir yeri vardı Sözü dinlenirdi

Peygamber efendimiz vefât edince, Eshâbı kirâmın aklı başından gitti Mescidde ağlaşmaya başladılar Hiç kimsenin inanası gelmiyordu

Hele Hz Ömer, tamamen kendinden geçmiş bir hâlde idi Peygamber efendimizin mübârek yüzüne bakıp, “Resûlullah bayılmış, fakat baygınlığı çok ağır diyordu Ölüm sözünü ağzına almadığı gibi, kimsenin de söylemesini istemiyordu Dışarı çıkıp dedi ki:

Kim, “Resûlullah öldü derse, kılıcımla boynunu vururum!

Duyan var mı?

Hz Ebû Bekir ile Hz Abbâs’ın Eshâbı kirâm arasında bir ağırlığı vardı Eshâbı kirâmı ancak bunlar teskîn edebilirdi Bunun için beraber mescide gittiler Hz Abbâs buyurdu ki:

Ey insanlar! Resûlullahın, “Ben vefât etmiyeceğim dediğini içinizde duyan var mı?

Hayır böyle bir söz duymadık

Sonra Hz Ömer’e dönüp sordu:

Yâ Ömer, bu husûsta sen birşey duydun mu?

Hayır duymadım

Sonra Eshâbı kirâma dönüp buyurdu ki:

Hiç kimse Resûlullahın vefât etmiyeceğini söyleyemez Cenâbı Hakka yemîn ederim ki, Resûlullah ölümü tatmış bulunmaktadır Allahü teâlâ Kur’ânı kerîmde, “Muhakkak, sen de öleceksin, onlar da ölecektir buyurmaktadır Resûlullah efendimiz, İslâmiyetin bütün hükümlerini tamamladıktan sonra aramızdan ayrıldı Artık kendimize gelip, defin işlerini tamamlayalım

Sonra, Hz Ebû Bekir de buna benzer konuşmalar yaptı Böylece Eshâbı kirâmın aklı başlarına geldi

Hayber gazâsından sonra, Haccâc bin İlât hazretleri, Peygamber efendimizin huzûruna gelip dedi ki:

Yâ Resûlallah, benim Mekke’de çoluk çocuğum, mallarım var Bunları buraya getirmek istiyorum Fakat, benim Müslüman olduğumu öğrenirlerse, bunları vermezler Mekke’ye gittiğimde, sizin hakkınızda uygun olmayan sözler söylesem uygun olur mu?

Bunun üzerine Peygamber efendimiz izin verdi

Zafere ulaştı

Bu izin üzerine Mekke’ye gelip, Peygamber efendimizin esîr alındığını, öldürülmesi için Mekke’ye getirileceğini söyledi

Bu habere müşrikler çok sevindi Hz Abbâs ise, haberi alır almaz, üzüntüsünden bayıldı Kendinden geçmiş bir hâlde evine götürdüler Bir müddet sonra kendine geldiğinde, işin aslını öğrenmek için, kimsenin bulunmadığı bir zamanda, Haccâc’ı evine çağırdı Hz Abbâs’ın perişan hâlini gören Haccâc dedi ki:

Yâ Abbâs sana müjde! Resûlullah, Hayber’de zafere ulaştı Ben mallarımı kurtarmak için Resûlullahtan izin alarak böyle söyledim Buradan ayrıldıktan üç gün sonra, yaptığım hîleyi onlara söyleyebilirsin

Hz Abbâs, Mekke’nin fethinden sonra yapılan Huneyn gazâsında da, Peygamber efendimizin yanından ayrılmadı İslâm ordusu, sabah gün ışımadan çukur ve geniş bir vâdiden aşağı iniyordu Düşman ordusu, önceden oraya geldiği için, vâdinin her iki yanında gizlenip pusu kurmuştu

Resûlullahın yanından ayrılmadı

Müslümanlar tam oraya geldiklerinde, düşman etraftan saldırmaya başladı Müslümanlar ne olduklarını anlayamadılar Bir an karışıklık oldu Hz Abbâs, Hz Ebû Bekir ve birkaç kahraman, ölümü göze alıp, Resûlullahla birlikte bir adım gerilemediler

Bunun üzerine Peygamber efendimiz buyurdu ki:

Yâ Abbâs! Sen onlara; “Ey Medîneliler! Ey Semüre ağacının altında bî’at eden sahâbîler! diye seslen!

Hz Abbâs, iri yapılı ve heybetli idi Bağırdığı zaman sesi çok uzaklardan duyulduğu için, bütün gücüyle bağırdı:

Ey Medîneliler! Ey Semüre ağacının altında Peygamberimize söz veren Eshâb! Buraya toplanınız! Dağılmayınız!

Bunu işiten Eshâbı kirâm geri dönmek istediler Fakat binek hayvanları öyle ürkmüşlerdi ki, ba’zıları hayvanlarını geri döndüremediler Binek hayvanlarından kendilerini atmak mecbûriyetinde kaldılar Müslümanlar toparlandılar ve şiddetli bir muhârebeden sonra düşman yenik düştü Askerlerinin çoğu öldürüldü Bir kısmı da esîr alındı

Hz Abbâs bin Abdülmuttalib, çok yiğit idi Hz Câbir anlatır:

“Resûlullah efendimiz Tâif’e gittiğinde, oradaki halka, elçi olarak Hanzala bin Rebî’i göndermişti Hanzala Tâiflilerle görüşürken, kendisini yakalayıp kaleye hapsetmek istediler Bunu gören Resûl aleyhisselâm buyurdu ki:

Kim bunların elinden Hanzala’yı kurtarır? Bu işi başarana bütün gâzilerin sevâbı verilecektir

Hz Abbâs bin Abdülmuttalib yerinden fırlayıp, yıldırım gibi koştu Hanzala’yı kaleye sokmak üzere olan Tâiflilere yetişerek, ellerinden aldı Kaleden Hz Abbâs’a taş atıyorlardı Bu sırada Resûlullah efendimiz de, Hz Abbâs’a duâ ediyordu Hz Abbâs yaralanmadan Hanzala’yı Resûlullaha getirdi

Fâizini kaldırdı

632 senesinde Resûlullah efendimiz Eshâbıyla vedâ haccına gittiler Peygamber efendimiz, vedâ hutbelerinde, sevgili amcasından da bahsettiler Fâizin yasak olduğunu, ilk kaldırdığı fâizin, amcası Hz Abbâs’ın fâizi olduğunu bildirdiler

Peygamber efendimizin vefâtından sonra mübârek cenâzelerini yıkamak üzere; Hz Ali, Hz Abbâs ve oğulları Fadl ve Kusem, Üsâme bin Zeyd ve Sâlih odaya girip kapıyı kapadılar Peygamber efendimizi, gömleği üzerinde olduğu hâlde yıkamaya başladılar

Hz Abbâs ve oğulları su döküp, Peygamber efendimizi sağa, sola döndürdüler Hz Ali de yıkadı Yıkadıkça, evin içine eşine rastlanmamış çok güzel bir koku yayıldı Üç parça kefen ile kefenledikten sonra, vefât ettiği yere kabri şerîfi kazılıp, lahd şekline getirildi ve Resûlullah efendimizi, kabri şerîfine koydular

Hz Ömer, fetihlerden elde edilen ganîmetlerden, Hz Abbâs’a hisse ayırırdı Hz Ömer, Mescidi Nebevînin genişletilmesini istedi Mescidin hemen yanında Hz Abbâs’ın evi vardı Halîfe bu evi satın almak istedi Hz Abbâs ise evini hediye olarak verdi

Ayağa kalkarlardı

Hz Ömer, Medîne’de kuraklık olunca, Hz Abbâs’ın duâ etmesini istedi Hz Abbâs duâ edip, duâsı bereketiyle yağmur yağdı ve toprak yeşerdi Bundan sonra Hz Ömer buyurdu ki:

Abbâs, Allahü teâlâ ile bizim aramızda vesîledir

Hz Abbâs, Peygamber efendimize yakınlığı ve fazîletlerinin çokluğundan dolayı herkes tarafından sevilir, sayılır, hürmet edilir bir zât idi Herkes kendisine imrenirdi Dört büyük halîfe gibi büyük zâtlar, o gelince, hürmetlerinden ve tevâzularından ayağa kalkarlardı

Çok zengin idi Medîne’ye yerleştikten sonra yapılan bütün muhârebelerde ve özellikle, Bizans’a karşı gerçekleştirilen seferde, İslâm ordusunun techîzi için çok yardım etti

Ziyâdesiyle cömert olup, ikrâm ve ihsânları çok idi Köleleri satın alıp azâd eder ve böyle yapmayı çok severdi Yetmiş köle azâd ettiği meşhûrdur Yakın akrabâyı ziyâret etmeye, onların haklarını yerine getirmeye çok dikkat eder, muhtaç olanlara yardım ederdi

Hz Abbâs bin Abdülmuttalib, ömrünün sonunda göremez oldu Hz Osman’ın şehîd edilmesinden iki sene evvel, 652 senesinde 88 yaşında Medînei münevverede vefât etti Cenâze namazını Hz Osman kıldırdı Bakî’ kabristanına defnedildi

Kızlarından başka on erkek evlâdı vardı Bunların içinde, Abdullah bin Abbâs hazretleri ilimde çok yüksekti Kızları içinde Ümmü Gülsüm ba’zı hadîsi şerîfler rivâyet etti

Hz Âişe şöyle anlatır:

“Resûlullah efendimiz Eshâbı kirâmı ile oturuyordu Yanında Hz Ebû Bekir ile Hz Ömer vardı O esnâda Hz Abbâs içeri girdi Hz Ebû Bekir ona yer verdi Hz Abbâs, Resûlullahla Ebû Bekir arasına oturdu Resûl aleyhisselâm bu hareketinden dolayı Hz Ebû Bekir’e buyurdu ki:

Büyüklerin kıymetini büyükler bilir

Ben Abbâs'danım

Peygamber efendimiz Hz Abbâs hakkında yine buyurdular ki:

(Bu Abdülmuttalib oğlu Abbâs’dır Kureyşte en cömert ve akrabâlık bağlarına en saygılı olandır)

(Abbâs, bendendir Ben Abbâs’danım)

(Abbâs, amcamdır Beni korumuştur Ona ezâ eden, bana ezâ etmiş olur)

(Abbâsoğullarından melikler olacak, ümmetimin başına geçecekler Allahü teâlâ dîni onlarla azîz ve hâkim kılacak)

Hz Abbâs bin Abdülmuttalib, ekseriyâ şöyle derdi:

Kendisine iyilik yaptığım hiç kimsenin kötülüğünü görmedim Kendisine kötülük yaptığım hiç kimsenin de iyiliğini görmedim Onun için, herkese iyilik ve ihsânda bulunun! Çünkü bunlar, sizi kötülüğün zararlarından korur

İbni Şihâb’dan bildirildiğine göre; Hz Ebû Bekir ve Hz Ömer’in hilâfetleri sırasında, kendileri bir binek üzerinde iken Hz Abbâs’a rastlarlarsa, bineklerinden inerler, onunla beraber gideceği yere kadar yürürler, sonra dönerlerdi



ALINTIDIR
 
858,496Konular
981,671Mesajlar
29,757Kullanıcılar
firat118Son üye
Üst Alt