nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Peygamberimizin çalışmayla ilgili sözleri
Hedeflemek, çalışıp , yürümek, koşmak, mücâdele etmek gibi anlamlara gelen sa'ykelimesi Kur'anı Kerîm'de tam
otuz yerde geçer Bunlardan bir kısmı aracısız amaçlamak; insanın fakat kendi çalışmasının karşılığını göreceği (1), Allah'ın
her kuluna kabiliyet ve çalışmasına kadar bir takım nimet ve imkânlar vereceği, başkalarının ellerindekine göz dikerek onların
hasretini çekerek ömür aşmak yerine, elleriyle kazandıklarının değerini bilmeleri (2), ahiret hayatı için çalışırken dünyadan
da nasibin unutulmaması (3) çalışmanın her zaman İslâm Dini'nin istediği meşru yolda olması gerektiği (4) vurgulanmış,
belirtilmiştir (5)
Derhal Resûlüllah'ın bu konudaki sözlerine ve uygulamalarına şöyle bir göz atalım:
Hz Peygamber ilk kez her konuda olduğu gibi bu konuda da doymuş doymuş bir hayat sürmüştür Daima çalışmış ve zamanını
en iyi ve verimli şekilde planlamıştır Arasında yaşadığı, eğitimöğretim ve gelişmeleri ile yakından ilgilendiği sahâbîlere :
İki günü birbirine eşit olan ziyandadır, aldanmıştır(6) buyururken O, her türlü başarı, gelişme ve ilerlemenin zamanı en
iyi, en plânlı bir şekilde kullanmanın gereğini açıklama etmiştir
Hangi işte olursa olsun zamanı iyi kullanmayanın galibiyet elde etmesi, hedefine ulaşması imkânsızdır Şüphesiz başarının elde
edilmesinde çoğu faktörler vardır Fakat bunların en önemlisi zamandır Vakit süreklidir, bölünmez Hz Peygamber:
Zamana sövmeyiniz, çünkü Allah zamanın ta kendisidir(7) sözüyle buna dikkat çekici buyurmuştur
Her olay iki ortamda cereyan eder; mekan ve süre Birincisi gövde, diğeri ise ruh makamındadır Zaman ve mekândan
münezzeh olan yalnızca Allah Teâlâ'dır
Bütün oluşlar ve dirilişler süre tezgâhında dokunur ve kesilir Herkesin hamuru bu tezgâhta yoğrulurHem dünya ayrıca
de ahiretimizi kazandırması bakımından süre fazla değerlidir Dünya işlerinin zamanlamasını iyi yapamayan, madde plânında
fazla şey kaybedecektir ancak, bunların telafisi mümkün değildir Kur'anı Kerîm'in ve Hz Peygamber'in öngördüğü şekilde,
kendisine emânet olarak verilen ömür sermayesini gerektiği gibi harcamayan insan ise, akıcılık bakımından bir yerde
dünyanın devamı olan ahiret hayatını da kaybetmiş olacaktır ki, bu aslında büyük bir kayıptır, ebedî hüsrandır Hatta bu
hususta süre nakittirözdeyiş vaktin önemini belirtme konusunda beceriksiz kalmaktadır Çünkü zaman peşin para kazandırır lakin peşin para vakit kazandırmaz
Bilhassa eğitim ve öğretimlerini sürdüren gençler, gerektiğinde tüm sıkıntılara, fedakârlıklara göğüs gererek zamanlarını
çalışarak değerleme hususunda katiyen taviz vermemelidirler
Ve ileride verim edinmek isteyen herkes şunu iyi bilmelidir: Sen bugün zamanını nerede ve nasıl kullanırsan, süre da
seni yarın orada ve benzer şekilde kullanacaktır
Bir İngiliz şairi olan Milton: Saatler kanatlıdır ve zamanın sahibine uçarlarder Zamanın sahibi Allah'tır Tüm organlar
da olduğu gibi o da Allah katında bizim kendimizi nerede ve ne şekilde geçireceğimizi haber vererek, bu konuda şehadet
edecektir Yaşanan ve giden zamanı geri getirmek imkânsızdır Öyleyse Resûlüllah'ın bu hadisini göz önünde bulundurarak,
bize emanet olarak verilen zamanı en iyi ve dengelenmiş şekilde kullanarak, en verimli çalışmalarla değerlendirerek, dinmek ve
en güzel haberlerle uğurlamak her Müslümanın görevi olmalıdır Bir hadîsi şerifte buyurulduğuna göre Allah, ihlâs ve
içtenlikle yapılan işlerin, çalışmaların ve iyilik yapılarak geçirilen zamanın ürünlerini, biriktirme ve üretme konusunda, bir
seyisin böylece narin ve nazik olan tayları koruma ve büyütmede gösterdiği ihtimamı gösterecektir
Hz Peygamber zamanı yasal kazançla geçirmeyi beyhude ibadet kabul etmiştir Fakat bu gerçeği sahâbe aralarında yerleştirmesi
de basit olmamıştır
Bir gün sahâbîlerle oturmuş sohbet ediyorlardı Bu sırada bir genç erkenden kalkmış azıcık ileride elinde kazma kürek
çalışıyordu Ashabdan bazıları: Yâ Resûlallah! Ne olurdu şu genç burada sohbette bulunsa da Allah yolunda mesai
sarfetmiş olsadediler
Resûlüllah bunun üzerine şöyle buyurdu: Böyle söylemeyin, eğer o genç insanlara el açmamak, onlardan müstağni elde etmek,
çoluk çocuğunun nafakasını için çalışıyorsa Allah yolundadır Yaşlı ve cılız düşmüş annebabasına yardımcı
elde etmek, onların ihtiyaçlarını tamir etmek için çalışıyorsa Allah yolundadır Ama o, din kardeşlerine aleyhinde mülk çoğaltmak ve
övünmek için çalışıyorsa şeytan yolundadır(8)
Allah'ın bize yüklemiş olduğu her türlü dünya ve ahiret işinin, O'nun emri olduğu için tekrar O'nun rızasına uygun bir şekilde
yapılmasının tekrar tekrar beyhude birer ibadet olduğu tanıdık bir husustur
Yeniden bir hadis meali şöyledir:
İnsanlara yüz suyu dökmemek ve izzeti nefsini korumak için çalışan ve helâl rızık kazanan bir kimse kıyamet gününde
yüzü ayın ondördü, yani dolunay gibi gelecektir Ama başkalarına aleyhinde övünmek, şaşaa gerçekleştirmek için çalışan ve dünya malı elde eden ise gazabı ilâhiye uğramış olarak Allah'a kavuşacaktır
Bu ve önceki hadislerin tahsis etmek istediği mesaj, daima amaçlamak ve kazanmak Lakin samimiyetle, ihlâsla
Hz Peygamber her fırsatta çalışma ve kazanmayı teşvik etmiştir:
Helâlinden şampiyon kimse Allah'ın sevgili kuludur
Ürkek ve utangaç tacir yoksun, cesur tacir ise merzuktur(10)
Dürüst ve kendine güvenilir tüccar, yarın kıyamet günü peygamberler, sıddîkler ve şehitlerle haşronulacaktır(11)
Helâl gelir tedarik etmek için kastetmek cihattır(12)
Kazancın en temizi ve güzeli kişinin kendi eliyle elde ettiği gelir meslek ve hileden, hainlikten uzakta meşru alışveriştir(13)
Dünya işlerinizi ıslah edip yoluna koyunuz, ahiretinizi de ihmal etmeyip onun için çalışınız(14)
Hz Peygamber bu hadisleri ile de dünyaahiret dengesinin kurulmasını temine çalışmaktadır
Resûlüllah, defalarca çalışmaya, kazanmaya, ilerlemeye teşvik etmekle kalmamış, bilakis Ôhelâl kazanç elde etmek için
niyetlenmek her Müslümana farzdırbuyurarak kendisine inananları ve bağlananları defalarca çalışmakla yükümlü kılmış ve
çalışmayı ibadet kabul etmiştir
Hayatta pek kimseler görülüyor ama, bunlar iş edindikleri işlerden ziyade, edinmedikleri konularla ilgilenmekte ve bu
hususta ilerlemektedirler Bu Nedenle branş veya iş seçiminde yapılan geçmiş hataların cezasını ömürleri boyunca
çekmektedirler Onun için birincil ve taze yetenekler üstünde inceden inceye tetkikler yapmadan ve bu hususta uzmanların
görüşlerini almadan meslek belirlemesine gidilmemelidir Hz Peygamber kadar buyurulan:
Kim herhangi meşru bir şeyde rızıklandıysa onu yapsın, mesleğini sevsin ve bu konuda ilerlesin(15) hadisi titizlikle
kabiliyete tarafından seçilmiş meslekte sebata muhabere etmektedir
Bu vesile ile Allah Resûlü'nün hadis literatüründe yer alan şu iki sözlerine de işaret edelim:
Ekiniz, biçiniz, ziraatla meşgul olunuz Çünkü ziraat verimli ve güzel bir meşgaledir(16)
Kim bir ağaç dikerse, o ağaçtan insanlar ve Allah'ın yarattığı öteki canlılar faydalandığı sürece, bu ağaç, sahibi için
sadakai cariyedir(17)
Şu son hadis ve benzerleri ağaç geliştirmek için çalışmanın, ağaç diken, onları özenle koruyanların ne büyük sevap
kazanacaklarını açıkça ortaya koyuyor Ya ormanlarımızı merhametsizce, cahilce yıkım ederek keza bu devamlı ecirlere engel
olanlara, keza ülkenin tabiî servetine, tabiî ve sıhhî varlığına suikastta bulunanlara ne diyelim!
Onlar bilerek ya da bilmeyerek vatana düşmanlık ve Allah ile sevgili Peygamberine ayaklanma eden insanlardır Ağaç, yeşillik
sevgisini gönüllerde bir insan gibi yatırım yapmak en tanrısal görevlerimizden olmalıdır ve bu elbette büyük bir ibadettir
Acilen konumuzla ilgili çoğu hadis içerisinden bazılarını aldığımız İslâm prensiplerinden hangisi tembelliği, geriliği
emretmekte; hangisi çalışmaya ve kazanmaya, ilerlemeye engeldir!
Azıcık da çalışma ve çalışkanlığın ta zıddı olan tembellik hastalığı üstünde duralım
Resûlüllah'ın en başta gelen görevlerinden birisi de mü'minleri aylaklık denilen hastalıktan kurtarmaya niyetlenmek olmuştur
Aylaklık, fertler için olduğu dek toplum ve insanlar için de büyük bir hastalıktır Ayrıca de bulaşıcı bir hastalıktır Allah
korusun bir kimse tembelliğin kıskacına bir yakalanırsa, onun kadar bir morfinlenirse, bu kimsenin kendisini kurtarması
için büyük bir mücadele ve irade gücüne ihtiyacı olacaktır Çünkü tembellik baldan daha tatlıdırdenmiştir
İnsan için tembellik, sürekli olarak yanından ayrılmayan düşmanıdır Kaynağı nefistir
Nefsin, yalnızca aylaklık yok, insan için her konuda hazırladığı tuzaklarına düşmemek için, onunla durmadan mücadele
etmek şarttır Onu azmin, imanın ve iradenin kıskacında tutmalıdır Nefisle mücadele ederek, ona yenilmemek en büyük cihat(18) kabul edilmiştir
Tembellik, önce insanın alıştırma ruhunu öldürür, azmini kırar Onu ümitsizliğe iter facia ömür sermayesinin yitirilmesi,
alıştırma saatlerinin heder edilmesidir Tüm tembellerin yol açtığı vakit israfının, kaybettikleri meslek saatlerinin kendilerine,
ailelerine ve ülkeye neye mal olduğunu hesap etmek herhalde zorlama olmayacaktır
Alıntı *
Hedeflemek, çalışıp , yürümek, koşmak, mücâdele etmek gibi anlamlara gelen sa'ykelimesi Kur'anı Kerîm'de tam
otuz yerde geçer Bunlardan bir kısmı aracısız amaçlamak; insanın fakat kendi çalışmasının karşılığını göreceği (1), Allah'ın
her kuluna kabiliyet ve çalışmasına kadar bir takım nimet ve imkânlar vereceği, başkalarının ellerindekine göz dikerek onların
hasretini çekerek ömür aşmak yerine, elleriyle kazandıklarının değerini bilmeleri (2), ahiret hayatı için çalışırken dünyadan
da nasibin unutulmaması (3) çalışmanın her zaman İslâm Dini'nin istediği meşru yolda olması gerektiği (4) vurgulanmış,
belirtilmiştir (5)
Derhal Resûlüllah'ın bu konudaki sözlerine ve uygulamalarına şöyle bir göz atalım:
Hz Peygamber ilk kez her konuda olduğu gibi bu konuda da doymuş doymuş bir hayat sürmüştür Daima çalışmış ve zamanını
en iyi ve verimli şekilde planlamıştır Arasında yaşadığı, eğitimöğretim ve gelişmeleri ile yakından ilgilendiği sahâbîlere :
İki günü birbirine eşit olan ziyandadır, aldanmıştır(6) buyururken O, her türlü başarı, gelişme ve ilerlemenin zamanı en
iyi, en plânlı bir şekilde kullanmanın gereğini açıklama etmiştir
Hangi işte olursa olsun zamanı iyi kullanmayanın galibiyet elde etmesi, hedefine ulaşması imkânsızdır Şüphesiz başarının elde
edilmesinde çoğu faktörler vardır Fakat bunların en önemlisi zamandır Vakit süreklidir, bölünmez Hz Peygamber:
Zamana sövmeyiniz, çünkü Allah zamanın ta kendisidir(7) sözüyle buna dikkat çekici buyurmuştur
Her olay iki ortamda cereyan eder; mekan ve süre Birincisi gövde, diğeri ise ruh makamındadır Zaman ve mekândan
münezzeh olan yalnızca Allah Teâlâ'dır
Bütün oluşlar ve dirilişler süre tezgâhında dokunur ve kesilir Herkesin hamuru bu tezgâhta yoğrulurHem dünya ayrıca
de ahiretimizi kazandırması bakımından süre fazla değerlidir Dünya işlerinin zamanlamasını iyi yapamayan, madde plânında
fazla şey kaybedecektir ancak, bunların telafisi mümkün değildir Kur'anı Kerîm'in ve Hz Peygamber'in öngördüğü şekilde,
kendisine emânet olarak verilen ömür sermayesini gerektiği gibi harcamayan insan ise, akıcılık bakımından bir yerde
dünyanın devamı olan ahiret hayatını da kaybetmiş olacaktır ki, bu aslında büyük bir kayıptır, ebedî hüsrandır Hatta bu
hususta süre nakittirözdeyiş vaktin önemini belirtme konusunda beceriksiz kalmaktadır Çünkü zaman peşin para kazandırır lakin peşin para vakit kazandırmaz
Bilhassa eğitim ve öğretimlerini sürdüren gençler, gerektiğinde tüm sıkıntılara, fedakârlıklara göğüs gererek zamanlarını
çalışarak değerleme hususunda katiyen taviz vermemelidirler
Ve ileride verim edinmek isteyen herkes şunu iyi bilmelidir: Sen bugün zamanını nerede ve nasıl kullanırsan, süre da
seni yarın orada ve benzer şekilde kullanacaktır
Bir İngiliz şairi olan Milton: Saatler kanatlıdır ve zamanın sahibine uçarlarder Zamanın sahibi Allah'tır Tüm organlar
da olduğu gibi o da Allah katında bizim kendimizi nerede ve ne şekilde geçireceğimizi haber vererek, bu konuda şehadet
edecektir Yaşanan ve giden zamanı geri getirmek imkânsızdır Öyleyse Resûlüllah'ın bu hadisini göz önünde bulundurarak,
bize emanet olarak verilen zamanı en iyi ve dengelenmiş şekilde kullanarak, en verimli çalışmalarla değerlendirerek, dinmek ve
en güzel haberlerle uğurlamak her Müslümanın görevi olmalıdır Bir hadîsi şerifte buyurulduğuna göre Allah, ihlâs ve
içtenlikle yapılan işlerin, çalışmaların ve iyilik yapılarak geçirilen zamanın ürünlerini, biriktirme ve üretme konusunda, bir
seyisin böylece narin ve nazik olan tayları koruma ve büyütmede gösterdiği ihtimamı gösterecektir
Hz Peygamber zamanı yasal kazançla geçirmeyi beyhude ibadet kabul etmiştir Fakat bu gerçeği sahâbe aralarında yerleştirmesi
de basit olmamıştır
Bir gün sahâbîlerle oturmuş sohbet ediyorlardı Bu sırada bir genç erkenden kalkmış azıcık ileride elinde kazma kürek
çalışıyordu Ashabdan bazıları: Yâ Resûlallah! Ne olurdu şu genç burada sohbette bulunsa da Allah yolunda mesai
sarfetmiş olsadediler
Resûlüllah bunun üzerine şöyle buyurdu: Böyle söylemeyin, eğer o genç insanlara el açmamak, onlardan müstağni elde etmek,
çoluk çocuğunun nafakasını için çalışıyorsa Allah yolundadır Yaşlı ve cılız düşmüş annebabasına yardımcı
elde etmek, onların ihtiyaçlarını tamir etmek için çalışıyorsa Allah yolundadır Ama o, din kardeşlerine aleyhinde mülk çoğaltmak ve
övünmek için çalışıyorsa şeytan yolundadır(8)
Allah'ın bize yüklemiş olduğu her türlü dünya ve ahiret işinin, O'nun emri olduğu için tekrar O'nun rızasına uygun bir şekilde
yapılmasının tekrar tekrar beyhude birer ibadet olduğu tanıdık bir husustur
Yeniden bir hadis meali şöyledir:
İnsanlara yüz suyu dökmemek ve izzeti nefsini korumak için çalışan ve helâl rızık kazanan bir kimse kıyamet gününde
yüzü ayın ondördü, yani dolunay gibi gelecektir Ama başkalarına aleyhinde övünmek, şaşaa gerçekleştirmek için çalışan ve dünya malı elde eden ise gazabı ilâhiye uğramış olarak Allah'a kavuşacaktır
Bu ve önceki hadislerin tahsis etmek istediği mesaj, daima amaçlamak ve kazanmak Lakin samimiyetle, ihlâsla
Hz Peygamber her fırsatta çalışma ve kazanmayı teşvik etmiştir:
Helâlinden şampiyon kimse Allah'ın sevgili kuludur
Ürkek ve utangaç tacir yoksun, cesur tacir ise merzuktur(10)
Dürüst ve kendine güvenilir tüccar, yarın kıyamet günü peygamberler, sıddîkler ve şehitlerle haşronulacaktır(11)
Helâl gelir tedarik etmek için kastetmek cihattır(12)
Kazancın en temizi ve güzeli kişinin kendi eliyle elde ettiği gelir meslek ve hileden, hainlikten uzakta meşru alışveriştir(13)
Dünya işlerinizi ıslah edip yoluna koyunuz, ahiretinizi de ihmal etmeyip onun için çalışınız(14)
Hz Peygamber bu hadisleri ile de dünyaahiret dengesinin kurulmasını temine çalışmaktadır
Resûlüllah, defalarca çalışmaya, kazanmaya, ilerlemeye teşvik etmekle kalmamış, bilakis Ôhelâl kazanç elde etmek için
niyetlenmek her Müslümana farzdırbuyurarak kendisine inananları ve bağlananları defalarca çalışmakla yükümlü kılmış ve
çalışmayı ibadet kabul etmiştir
Hayatta pek kimseler görülüyor ama, bunlar iş edindikleri işlerden ziyade, edinmedikleri konularla ilgilenmekte ve bu
hususta ilerlemektedirler Bu Nedenle branş veya iş seçiminde yapılan geçmiş hataların cezasını ömürleri boyunca
çekmektedirler Onun için birincil ve taze yetenekler üstünde inceden inceye tetkikler yapmadan ve bu hususta uzmanların
görüşlerini almadan meslek belirlemesine gidilmemelidir Hz Peygamber kadar buyurulan:
Kim herhangi meşru bir şeyde rızıklandıysa onu yapsın, mesleğini sevsin ve bu konuda ilerlesin(15) hadisi titizlikle
kabiliyete tarafından seçilmiş meslekte sebata muhabere etmektedir
Bu vesile ile Allah Resûlü'nün hadis literatüründe yer alan şu iki sözlerine de işaret edelim:
Ekiniz, biçiniz, ziraatla meşgul olunuz Çünkü ziraat verimli ve güzel bir meşgaledir(16)
Kim bir ağaç dikerse, o ağaçtan insanlar ve Allah'ın yarattığı öteki canlılar faydalandığı sürece, bu ağaç, sahibi için
sadakai cariyedir(17)
Şu son hadis ve benzerleri ağaç geliştirmek için çalışmanın, ağaç diken, onları özenle koruyanların ne büyük sevap
kazanacaklarını açıkça ortaya koyuyor Ya ormanlarımızı merhametsizce, cahilce yıkım ederek keza bu devamlı ecirlere engel
olanlara, keza ülkenin tabiî servetine, tabiî ve sıhhî varlığına suikastta bulunanlara ne diyelim!
Onlar bilerek ya da bilmeyerek vatana düşmanlık ve Allah ile sevgili Peygamberine ayaklanma eden insanlardır Ağaç, yeşillik
sevgisini gönüllerde bir insan gibi yatırım yapmak en tanrısal görevlerimizden olmalıdır ve bu elbette büyük bir ibadettir
Acilen konumuzla ilgili çoğu hadis içerisinden bazılarını aldığımız İslâm prensiplerinden hangisi tembelliği, geriliği
emretmekte; hangisi çalışmaya ve kazanmaya, ilerlemeye engeldir!
Azıcık da çalışma ve çalışkanlığın ta zıddı olan tembellik hastalığı üstünde duralım
Resûlüllah'ın en başta gelen görevlerinden birisi de mü'minleri aylaklık denilen hastalıktan kurtarmaya niyetlenmek olmuştur
Aylaklık, fertler için olduğu dek toplum ve insanlar için de büyük bir hastalıktır Ayrıca de bulaşıcı bir hastalıktır Allah
korusun bir kimse tembelliğin kıskacına bir yakalanırsa, onun kadar bir morfinlenirse, bu kimsenin kendisini kurtarması
için büyük bir mücadele ve irade gücüne ihtiyacı olacaktır Çünkü tembellik baldan daha tatlıdırdenmiştir
İnsan için tembellik, sürekli olarak yanından ayrılmayan düşmanıdır Kaynağı nefistir
Nefsin, yalnızca aylaklık yok, insan için her konuda hazırladığı tuzaklarına düşmemek için, onunla durmadan mücadele
etmek şarttır Onu azmin, imanın ve iradenin kıskacında tutmalıdır Nefisle mücadele ederek, ona yenilmemek en büyük cihat(18) kabul edilmiştir
Tembellik, önce insanın alıştırma ruhunu öldürür, azmini kırar Onu ümitsizliğe iter facia ömür sermayesinin yitirilmesi,
alıştırma saatlerinin heder edilmesidir Tüm tembellerin yol açtığı vakit israfının, kaybettikleri meslek saatlerinin kendilerine,
ailelerine ve ülkeye neye mal olduğunu hesap etmek herhalde zorlama olmayacaktır
Alıntı *