Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

peygamberimizin dilinden mirac gecesi

peygamberimizin dilinden mirac gecesi
0
111

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Miraç gibi insanlık tarihinin en büyük mucizelerinden biriyle şereflenen Hz Muhammed Mustafa (sav) Miracı ve yaşadıklarını şöyle anlatmıştı:
20 Ağustos 2006 14:15
Yazı boyutunu büyütmek için

“Bir gece halam Ummühânî’nin evinde (bir rivayete göre Kabe’de) iken Cebrail (as) geldi

‘Ey muhterem nebi! Rabbin huzuruna varmak için kalk, melekler seni bekliyor’ dedi Göğsümü göbeğime kadar yardı Kalbimi çıkarıp, iman dolu bir altın tasta yıkadı Tekrar yerine koydu Bundan sonra katırdan küçük ve merkepten büyük, beyaz renkte “Burak isminde bir hayvana bindirildim Bu hayvan, her adımını, gözün görebildiği son noktaya atıyordu Bir anda Mescidi Aksa’ya geldik Cebrail, Burak’ı, bütün peygamberlerin hayvanlarını bağladıkları bir halkaya bağladı Mescidde diğer peygamberlerin ruhları temessül etti Bize selâm verdiler Ben de selâmlarına karşılık verdim Cebrail bana, ‘Öne geç ve nebilere iki rekât namaz kıldır’ dedi Ben de imam olup namazı kıldırdım Cebrail bana biri süt, biri şarap dolu iki kap getirdi Ben sütü içince, ‘Yaratılışına uygun olanı seçtin’ dedi

Ebu Saidi Hudrî’nin rivayetine göre, Peygamber Efendimiz şöyle devam ettiler:

“Bundan sonra bir Miraç (meren) getirildi ki, ben ondan güzel bir şey görmedim Cebrail, beni bu merenden Hafaza kapısına kadar çıkardı Burada Cebrail, semanın açılmasını istedi ve orada şöyle bir konuşma geçti İçerden soruldu:

Sen kimsin?

Ben Cebrail’im

Yanındaki kim?

Muhammed (sas)

Ya! O, Resul olarak gönderildi mi?

Evet

Hemen kapıyı açtılar ve beni selâmladılar Bir de ne göreyim! Semayı muhafaza eden İsmail isminde müekkel büyük bir melek, yanında yetmiş bin melek ve o meleklerden her birinin yanında da yüz bin melek var Bunlardan ayrılınca; bünyesi, yaratılışından beri hiç değişmemiş bir adamın yanına geldim ‘Ya Cebrail, bu kimdir?’ diye sorduğumda, ‘Baban Adem’dir’ diye cevap verdi O, bana selâm verdi ve, ‘Hoş geldin ey salih nebi, ey salih evlat!’ diye karşıladı

Sonra, ikinci semaya çıktık Orada Yusuf (as) ile buluştuk Yanında, ümmetinden kendisine tâbi olanlar da vardı Yüzü ayın ondördü gibi aydındı Onunla da selâmlaştık Peygamber Efendimiz, üçüncü semada Yahya ve İsa (as) ile; dördüncü semada İdris (as) ile, beşinci semada Harun (as) ile ve altıncı semada ise Hz Musa (as) ile görüşür

Resulü Ekrem, anlatmaya devam ediyor:

“Daha sonra yedinci semaya geçtik Orada İbrahim (as) ile buluştum Sırtını Beytü’lMa’mûr’a dayamış; beni selâmladı ‘Hoş geldin ey salih nebi! Hoş geldin ey salih evlât’ dedi Burada bana denildi ki, ‘İşte senin ve ümmetinin mekânı’ Sonra Beytü’lMa’mur’a girdim, içinde namaz kıldım Bu beyti her gün yetmiş bin melek tavaf eder ve bir daha kıyamete kadar tavaf için bunlara sıra gelmez

Peygamberimiz, yedinci semada gördüklerini anlatmaya devam ediyor:

“Burayı gezerken bir ağaç gördüm ki, bir yaprağı bu ümmeti bürür Ağacın kökünden bir memba akıyor ve ikiye ayrılıyordu Cebrail’e bunu sorduğumda dedi ki: ‘Şu Rahmet Nehri, şu da Allah (cc)’ın sana verdiği Kevser Havuzu’dur’ Rahmet Nehri’nde yıkandım Geçmiş ve gelecek günahlarım affedildi Sonra, Kevser yolunu tutarak cennete girdim Orada gözün görmediği, kulağın işitmediği, beşerin hayal ve hatırına gelemeyecek şeyler gördüm

Bundan sonra Sidretü’lMünteha’ya kadar çıktık Sidre’den yükselince Cebrail durakladı ve, ‘Ya Muhammed, yemin ederim ki, ben buradan bir karış ileriye geçersem yanarım Benim buradan ileriye geçmeye takatim yoktur’ dedi

İnsanlığın İftihar Tablosu, lâhut âleminin bu en yüksek yerinde “Refref denilen bir vasıtayla Allah’ın dilediği yere gelir Bir rivayette, Peygamberimiz şöyle buyururlar:

“Sidre’den sonra öyle bir yere yükseldim ki, kaza ve kaderi yazan kalemlerin çıkardıkları sesleri duydum Arş’ın altına geldiğimde, Arş’ın üstüne baktım; ne zaman var, ne mekân, ne de cihet Rabbimin şu lâhutî sesini işittim; “Yaklaş ey Muhammed! Ben de Kâbe Kavseyn miktarı yaklaştım Rabbimin ilhamı ile şunları okudum: “Ettahiyyatü lillahi, vessalavatü, vettayyibatü’ (En güzel tahiyye Allah’a mahsustur Bedenî ve malî ibadetler de O’na lâyık ve mahsustur) Bunun üzerine Allah (cc) şu mukabelede bulundu: “Esselâmü aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullali ve berekâtühü’ (Ey nebî, selâm sana olsun Allah’ın rahmeti ve bereketi de sana olsun) Ben tekrar; ‘Esselâmü aleynâ ve ala ibadillahissalihine Eşhedüenlâ ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühu ve ressulühu’ (Selâm bizim ve Allah’ın salih kullarının üzerine olsun Ben şehadet ederim ki, Allah birdir Ondan başka ilâh yoktur Yine şehadet ederim ki, Muhammed, Allah’ın kulu ve elçisidir) dedim

Resûlullah Efendimiz, Rabbinden birçok vahiyler alarak, aynı yollardan geri döner Hz Musa’nın yanına gelince; Hz Musa, “Allah sana neler emretti? diye sorar Peygamberimiz de, elli vakit namazla emrolunduğunu söyler Hz Musa, “Ya Resulallah, elli vakit namaz, çoktur Bu, senin ümmetine ağır gelir, yapamazlar Rabbine iltica et de hafifletsin der Bunun üzerine, Peygamberimiz tekrar geri dönüp, namazın hafiflemesini diler Önce on vakit kaldırır Peygamberimiz, Hz Musa’nın yanına gelip durumu bildirince; Hz Musa, bunun da çok olacağını söyler Bu minval üzere Peygamberimiz birkaç kere geri dönerek Rabbine iltica eder ve böylece; namaz beş vakte kadar indirilir En sonunda Peygamber Efendimiz Mekke’den ayrıldığı noktaya getirilir
 
858,496Konular
982,185Mesajlar
30,120Kullanıcılar
JohnnySon üye
Üst Alt