Pilonidal sinüs kelime anlamı kıl yuvasıdır ve aslında cilt altı dokunun basit bir enfeksiyonudur.
Vücudun herhangi bir yerinde görülebilse de sıklıkla kuyruk sokumunda görülen deri açıklıklarına, kronik kötü kokulu akıntıya ve bazen ağrılı şişliklere yol açan bir hastalıktır.
Toplumda görülme sıklığı binde 7 dir. Erkeklerde 3 kat daha sıktır. Genç yetişkin hastalığı olup 40 yaşından sonra nadiren gözlenir.
Önceleri doğumsal olduğu düşünülen bu durum artık edinsel bir hastalık olarak kabul edilmektedir.
Tam olarak nedeni bilinmemekle birlikte; risk faktörleri olarak; kuyruk sokumu çukurunun derinliği ve bu bölgenin gerginliği, kıl yapısı, lokal travma, obezite, kötü hijyen, sedanter yaşam (oturarak çalışma) ve aile öyküsü gibi faktörler tanımlanmıştır.
Hastalar klinikte karşımıza ani gelişen ağrılı şişlik yani abse ile ya da kronik akıntılı deri açıklıkları ile gelir.
Deri açıklıkları makata yakın olduğunda perianal fistül hastalığı ile ayırımı çok önemlidir.
Pilonidal sinüs hastalığı nasıl tedavi edilir?
Pİlonidal sinüs hastalığı abse ile karşımıza çıktığında mutlaka cerrahi drenaj ile ve unroofing yapılarak tedavi edilmelidir. Tek başına antibiyotik kullanımı etkisizdir.
Kronik hastalık durumunda ise cerrahi ve cerrahi dışı tedaviler hasta özelinde karar verilerek uygulanmalıdır.
Cerrahi tedavinin esası, infekte kavitenin tamamen çıkarılması ve oluşan doku kaybının giderilmesidir. Limberg flep onarımı düşük nüks oranları ve hızlı yara iyileşmesi nedeni ile uygun hastalarda tercih ettiğimiz yöntemdir.
Kavitenin açık bırakılarak pansuman ile iyileşmesini beklediğimiz sekonder iyileşmeye bırakma tekniğini ise nadiren kullanmaktayız.
Cerrahi dışı tedavileri olarak Lazer ve kristalize fenol uygulamaları kozmetik açıdan az iz bırakması, lokal anestezi altında uygulanabilmesi, hastane yatışı ve yatak istirahati gerektirmemesi, nüks vakalarda bile iyi sonuçlar vermesi nedeniyle tercih ettiğimiz yöntemlerdir.