iltasyazilim
FD Üye
PREFRONTAL KORTEKS NE İŞE YARAR
Sefa Saygılı
PREFRONTAL KORTEKS NE İŞE YARAR
DOÇ DR SEFA SAYGILI
İNSAN BEYNİ 1400 gr’dır Evrimcilerin insanın en yakın atası olarak tanımladıkları şempanzenin beyni ise yalnızca 400 gr’dır Şempanze beyni ile insan beyni arasındaki fark sadece ağırlıktan ibaret değildir Asıl dikkat çekici ayrıcalık, beynin ön kısmındaki Prefrontal Korteksin insanda gelişmiş olmasıdır Bu ön alın lobu insana has bir özelliktir
Prefrontal Korteksin ne işe yaradığı önceleri bilinmiyordu Bilim adamları ona “suskun bölge diyorlardı
Beynin başka bölgeleri beyin ameliyatları sırasında elektrotlarla uyarıldığında vücudun ilgili kısımları hareket etmekteydi Ama bu “suskun bölge hiçbir uyarı karşısında ne işe yaradığına dair bir ipucu vermiyordu Ne kadar uyarılırsa uyarılsın vücuttan “çıt çıkmıyordu Yalnızca araştırmayı yapan bilim adamlarından bazı sesler çıkmaktaydı “tanrım çıldırmak üzereyim, ne işe yarar bu Prefrontal Korteks!
Sağ ve sol frontal (alın) loblarından biri veya ikisi zedelenmiş kişileri kadın erkek demeden inceleyen doktorlar, herhangi bir arıza belirtisine rastlayamamanın şaşkınlığını yaşıyorlardı Hastalar eskisi gibi, hesap yapabiliyor, okuyup yazabiliyor, mesleklerini en ufak bir zorluk çekmeden yapabiliyorlardı Tekrar tekrar yapılan testlerde, anormal hiçbir bulguya rastlanmadı
Evrimcilere gün doğmuştu Hemen açıklama üstüne açıklama yapmaya başladılar Prefrontal Korteks Evrimin en geç ve en son ürünüydü Ve tesadüf bu ya, Prefrontal Kortekse yapacak bir iş düşmemişti Düşünebiliyor musunuz, Evrimcilere göre beyin gibi, milyarlarca nöronun aralıksız faaliyetini sürdürdüğü bir organda lüzümsuz bir parça vardı! Zaten beynimizin hepsini kullanmıyorduk Evrim bu bölgeyi geliştirmişti ama daha taze olduğundan henüz kullanamıyorduk Belki ileriki bir kaç milyon yıl sonunda hem beynimizin tamamını kullanabilecek hem de şu baş belası Prefrontal Korteksin ne işe yaradığını öğrenebilecektik
Fakat Evrimi bir türlü içlerine sindiremeyen bazı bilim adamları vardı ki, onlar pes etmediler Araştırmalarına devam ettiler Elde edilen ilk bulgu şuydu: Ön beyin loblarının çok ağır zedelenmesi durumunda, hastada kişilik değişimlerinin izlerine rastlanıyordu Böyle bir hastanın yakınları şunları söylüyordu: “Kazadan sonra bambaşka biri oldu Ağırlaştı, huysuzlaştı, suskunlaştı, herşeye kayıtsız biri oldu çıktı Çevresiyle ilgilendiği bile yok Üstelik edebsizleşti, ayıp nedir bilmiyor
Bu araştırmalar sonunda denilebilirdi ki; Prefrontal Korteks alın loblarının en “insana has bölgesiydi Duygusallık, özeleştiri melekesi, ahlâkî kriterlere karşı hassasiyet, fedakarlık, başkalarının kederine kayıtsız kalmama gibi ancak bir insanda görülebilecek ruhsal melekelerin Prefrontal Korteks ile mutlaka bir ilintisi olmalıydı
Lobotemili Hastalar
Psikiyatrik hastaların tedavisinde kullanılan bu günkü modern ilaçlar henüz geliştirilmeden önce, bu tür hastalar cerrahî yollarla tedavi edilmeye çalışılırdı Lobotomi ameliyatları bu yöntemlerden biriydi Hastanın frontal loblarını beynin geri kalan kısımlarına bağlayan beyaz sinir liflerini kesme şeklinde yapılıyordu Prefrontal Korteksin önemi bu şekilde tedavi edilmeye çalışılan hastalar üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda daha iyi anlaşıldı
1960’lara kadar frontal lobotomi; depresyon, anksiyete, fobiler ve saldırganlık gibi geniş yelpazeli, çok yoğun ve ısrarlı duygusal reaksiyonların tedavisinde tercih edilen bir metoddu
1936 ile 1978 yılları arasında ABD’de 35000 kişi bu cerrahî müdahaleden geçirildi Bu hastalar üzerinde daha sonra yapılan değerlendirmeler, hastalarda şu önemli zihnî değişikliklerin ortaya çıktığını gösterdi ve bu tip ameliyatlardan katiyetle vazgeçildi:
1 Hastalar karmaşık problem çözme yeteneklerini kaybediyorlardı
2 Belirli hedeflere ulaşmak için gerekli görev sıralamasını yapamıyorlardı
3 Aynı anda birden fazla görevi paralel bir şekilde yürütmeyi öğrenemiyorlardı
4 Bazılarında saldırganlık aşırı şekilde azalıyordu Hırslarını tamamen yitirenler oluyordu
5 Ahlakî değerlerini kaybetmelerine bağlı olarak, cinsellik ve tuvalet davranışları ile ilgili konularda çekingenliklerinin azalmasıyla birlikte, bulundukları ortamlarda problemler ve uyumsuzluklar yaşıyorlardı
6 Konuşulanı anlayabilmelerine ve söylenenleri kavrayabilmelerine rağmen, uzun bir düşünce zincirini sürdüremiyorlardı Ruh halleri âni değişimler gösteriyor, sevecenlikten kızgınlığa, coşkudan deliliğe doğru değişimler yaşıyorlardı
7 Daha önceki hayatlarından kalma fonksiyonlarını iş hayatlarını sürdürebildikleri halde, bunları yaparken amaçsızdılar
Anlaşıldığı kadarıyla alnımızdaki beyin parçası, hür irademizin organıydı Beyin kabuğunun (korteks) öteki bölgelerindeki doluluğun aksine hemen hemen boş ve belli bir fonksiyona ayrılmamış oluşu, organlarımız içinde insanî niteliklere en çok karşılık gelen olmasındandır Hiçbir belli amaca hizmet etmediği için, her amaca açıktır Belli bir göreve tahsis edilmemiş bu beyin parçasının esnekliği ve uyum sağlama yeteneği öylesine büyüktür ki, hasara uğramış beyin bölgelerinin fonksiyonları şaşırtıcı oranda, alnımızın arkasındaki beyin bölgesinin faal durumu koruyan bölgelerince devralınabilmektedir
Bu suskun zannedilen beyin parçası, birkaç milyar sinir hücresiyle birlikte, insan davranışlarının o geniş yelpazesindeki çeşitli imkânların maddî temelini oluşturur
Yaratıcıya inanmaktan, puta tapmaya, bütün çürütülmüşlüğüne rağmen evrim teorisinin peşinde sürüklenmekten, dürüst bir bilim adamı olmaya, cinayet işlemekden, sanat eseri ortaya koymaya, bir ideal uğruna kendini feda etmekten, binlerce insanın hakkını gasp etmeye kadar hemen hemen sınırsız bir zemin üzerinde hareket edebilme yeteneğimizi de alnımızın içine yerleştirilmiş bu beyin parçası ile gerçekleştiririz
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
Sefa Saygılı
PREFRONTAL KORTEKS NE İŞE YARAR
DOÇ DR SEFA SAYGILI
İNSAN BEYNİ 1400 gr’dır Evrimcilerin insanın en yakın atası olarak tanımladıkları şempanzenin beyni ise yalnızca 400 gr’dır Şempanze beyni ile insan beyni arasındaki fark sadece ağırlıktan ibaret değildir Asıl dikkat çekici ayrıcalık, beynin ön kısmındaki Prefrontal Korteksin insanda gelişmiş olmasıdır Bu ön alın lobu insana has bir özelliktir
Prefrontal Korteksin ne işe yaradığı önceleri bilinmiyordu Bilim adamları ona “suskun bölge diyorlardı
Beynin başka bölgeleri beyin ameliyatları sırasında elektrotlarla uyarıldığında vücudun ilgili kısımları hareket etmekteydi Ama bu “suskun bölge hiçbir uyarı karşısında ne işe yaradığına dair bir ipucu vermiyordu Ne kadar uyarılırsa uyarılsın vücuttan “çıt çıkmıyordu Yalnızca araştırmayı yapan bilim adamlarından bazı sesler çıkmaktaydı “tanrım çıldırmak üzereyim, ne işe yarar bu Prefrontal Korteks!
Sağ ve sol frontal (alın) loblarından biri veya ikisi zedelenmiş kişileri kadın erkek demeden inceleyen doktorlar, herhangi bir arıza belirtisine rastlayamamanın şaşkınlığını yaşıyorlardı Hastalar eskisi gibi, hesap yapabiliyor, okuyup yazabiliyor, mesleklerini en ufak bir zorluk çekmeden yapabiliyorlardı Tekrar tekrar yapılan testlerde, anormal hiçbir bulguya rastlanmadı
Evrimcilere gün doğmuştu Hemen açıklama üstüne açıklama yapmaya başladılar Prefrontal Korteks Evrimin en geç ve en son ürünüydü Ve tesadüf bu ya, Prefrontal Kortekse yapacak bir iş düşmemişti Düşünebiliyor musunuz, Evrimcilere göre beyin gibi, milyarlarca nöronun aralıksız faaliyetini sürdürdüğü bir organda lüzümsuz bir parça vardı! Zaten beynimizin hepsini kullanmıyorduk Evrim bu bölgeyi geliştirmişti ama daha taze olduğundan henüz kullanamıyorduk Belki ileriki bir kaç milyon yıl sonunda hem beynimizin tamamını kullanabilecek hem de şu baş belası Prefrontal Korteksin ne işe yaradığını öğrenebilecektik
Fakat Evrimi bir türlü içlerine sindiremeyen bazı bilim adamları vardı ki, onlar pes etmediler Araştırmalarına devam ettiler Elde edilen ilk bulgu şuydu: Ön beyin loblarının çok ağır zedelenmesi durumunda, hastada kişilik değişimlerinin izlerine rastlanıyordu Böyle bir hastanın yakınları şunları söylüyordu: “Kazadan sonra bambaşka biri oldu Ağırlaştı, huysuzlaştı, suskunlaştı, herşeye kayıtsız biri oldu çıktı Çevresiyle ilgilendiği bile yok Üstelik edebsizleşti, ayıp nedir bilmiyor
Bu araştırmalar sonunda denilebilirdi ki; Prefrontal Korteks alın loblarının en “insana has bölgesiydi Duygusallık, özeleştiri melekesi, ahlâkî kriterlere karşı hassasiyet, fedakarlık, başkalarının kederine kayıtsız kalmama gibi ancak bir insanda görülebilecek ruhsal melekelerin Prefrontal Korteks ile mutlaka bir ilintisi olmalıydı
Lobotemili Hastalar
Psikiyatrik hastaların tedavisinde kullanılan bu günkü modern ilaçlar henüz geliştirilmeden önce, bu tür hastalar cerrahî yollarla tedavi edilmeye çalışılırdı Lobotomi ameliyatları bu yöntemlerden biriydi Hastanın frontal loblarını beynin geri kalan kısımlarına bağlayan beyaz sinir liflerini kesme şeklinde yapılıyordu Prefrontal Korteksin önemi bu şekilde tedavi edilmeye çalışılan hastalar üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda daha iyi anlaşıldı
1960’lara kadar frontal lobotomi; depresyon, anksiyete, fobiler ve saldırganlık gibi geniş yelpazeli, çok yoğun ve ısrarlı duygusal reaksiyonların tedavisinde tercih edilen bir metoddu
1936 ile 1978 yılları arasında ABD’de 35000 kişi bu cerrahî müdahaleden geçirildi Bu hastalar üzerinde daha sonra yapılan değerlendirmeler, hastalarda şu önemli zihnî değişikliklerin ortaya çıktığını gösterdi ve bu tip ameliyatlardan katiyetle vazgeçildi:
1 Hastalar karmaşık problem çözme yeteneklerini kaybediyorlardı
2 Belirli hedeflere ulaşmak için gerekli görev sıralamasını yapamıyorlardı
3 Aynı anda birden fazla görevi paralel bir şekilde yürütmeyi öğrenemiyorlardı
4 Bazılarında saldırganlık aşırı şekilde azalıyordu Hırslarını tamamen yitirenler oluyordu
5 Ahlakî değerlerini kaybetmelerine bağlı olarak, cinsellik ve tuvalet davranışları ile ilgili konularda çekingenliklerinin azalmasıyla birlikte, bulundukları ortamlarda problemler ve uyumsuzluklar yaşıyorlardı
6 Konuşulanı anlayabilmelerine ve söylenenleri kavrayabilmelerine rağmen, uzun bir düşünce zincirini sürdüremiyorlardı Ruh halleri âni değişimler gösteriyor, sevecenlikten kızgınlığa, coşkudan deliliğe doğru değişimler yaşıyorlardı
7 Daha önceki hayatlarından kalma fonksiyonlarını iş hayatlarını sürdürebildikleri halde, bunları yaparken amaçsızdılar
Anlaşıldığı kadarıyla alnımızdaki beyin parçası, hür irademizin organıydı Beyin kabuğunun (korteks) öteki bölgelerindeki doluluğun aksine hemen hemen boş ve belli bir fonksiyona ayrılmamış oluşu, organlarımız içinde insanî niteliklere en çok karşılık gelen olmasındandır Hiçbir belli amaca hizmet etmediği için, her amaca açıktır Belli bir göreve tahsis edilmemiş bu beyin parçasının esnekliği ve uyum sağlama yeteneği öylesine büyüktür ki, hasara uğramış beyin bölgelerinin fonksiyonları şaşırtıcı oranda, alnımızın arkasındaki beyin bölgesinin faal durumu koruyan bölgelerince devralınabilmektedir
Bu suskun zannedilen beyin parçası, birkaç milyar sinir hücresiyle birlikte, insan davranışlarının o geniş yelpazesindeki çeşitli imkânların maddî temelini oluşturur
Yaratıcıya inanmaktan, puta tapmaya, bütün çürütülmüşlüğüne rağmen evrim teorisinin peşinde sürüklenmekten, dürüst bir bilim adamı olmaya, cinayet işlemekden, sanat eseri ortaya koymaya, bir ideal uğruna kendini feda etmekten, binlerce insanın hakkını gasp etmeye kadar hemen hemen sınırsız bir zemin üzerinde hareket edebilme yeteneğimizi de alnımızın içine yerleştirilmiş bu beyin parçası ile gerçekleştiririz
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız