Hikaye Primo Turk Cocuğu
omer seyfettin primo turk cocuğu
Primo Turk Cocuğu
Serin ve karanlık eylul gecesinin yıldızsız seması altında Selanik, sanki gunduzku heyecanlardan , gurultulerden yorulmuş gibi , baygın ve sakin uyumaktadırRıhtım tenhadır Olimpos Palas ’ın , Kristal ’in, Splandit Palas ’ın,diğer kucuk gazinoların lambaları coktan sonmuşturTramvay yolunu tamir icin yığılmış parke taşlarının ilersinde,denize inen kucuk merenin başında,hareketsiz bir golge dimdik durmaktadırGolgenin sahibi tahsilini Paris ’te bitirip daha sonra dolgun bir maaşla İzmir ’e giden ve orada aşık olduğu guzel bir İtalyan kızı olan Grazia ile evlenen genc muhendis Kenan Bey ’dirKenan Bey Turkluğe, yani medeniyetsizliğe karşı olan garazi Avrupalılara, onların adetlerine, ananelerine, terbiyelerine,cemiyetlerine hayran olan ve bunları uygulayan kişiliği ile tanınmaktadırNazik ve şendir savaşa tamamen karşıdır İşte bu gece Kemal Bey kırk sekiz saat boyunca işittikleri,gordukleri gazetelerde okuduklarının etkisindedir Son derece rahatsızdır Cunku savaş cıkmıştır İtalya Trablus ’a saldırmıştır Hayran olduğu, insaniyet hizmet ettiğine inandığı Avrupalıların onceden onem vermediği hatta bazen cok doğal bulduğu hareketleri aklına gelmektedir İlk Fransa ’yı hatırlar Daima fazilete, insaniyete hizmet ettiğini haykıran bu millet, yuz senedir Afrika ’yı kana boyamakta, masum, silahsız insanları oldurmekte onları esir edip hayatlarını, ruhlarını zaptetmektedir Daha sonra İngiliz ’leri duşunur ve İspanyol ’ları, Almanları hatta Belcika ve Portekiz ’lileri en sonunda da İtalyan ’ları duşunur Hepsi aynıdır Kenan Bey yıllarca ruhunu zapteden bu toplumun, Avrupalıların naciz bir kulu, hizmetcisi olduğunu duşundukce kahrolmaktadır Dune gelinceye kadar kendisine bile Turkum demeye sıkıldığını ve bu memlekette kendisi gibi tarihinin buyukluğunu, mazisinin şerefini, dedelerinin şanını bilmeyen, inkar eden, milliyetinden uzak ve hatta utanan ne kadar Avrupalılaşmış renksiz olduğunu duşunerek yurur Evine gitme duşuncesinden uzaktır Şuursuz bir şekilde Splandi Palas ’ın onune gelir Bir odaya cıkar ve yatağa uzanır Yaşadığı olaylar onu şaşırtmış, mevcudiyetini perişan etmiştir Hakaretin, tecavuzun, itisafın şiddetinden ansızın uyanan millet, İtalyan mektebinin, acentesinin, hastanesinin, hatta konsolosluğunun armalarını parcalamış, bayrak direklerini kırmış, sancaklarını yırtmıştır Ne kadar İtalyan varsa şuphesiz kovulacaktır İtalyan dostu gorunecek bir Turk şuphesiz lanetler, nefretler, icinde tahkir olunacak, memleketten dışarı cıkarılacaktır Başı ağrımakta başını arısından gozleri yaşarmaktadır Yuzukoyun doner, gozunun onune zevcesi, cocuğu, evi gelir O hic boyle bir gunu duşunmemiş bu ana kadar mesut yaşamıştır Avrupa'dan geldiği seneyi, genclik ve bekarlık gunlerini hatırlar Bir İtalyan ’la izac etmek, hayatını birleştirmek ona doğal gorunmuş, hatta iftihar edebilecek bir mumtazlık gibi gelmiştir Gerci Grazia ile evlenmek istediğinde Grazia ’nın babası Kenen Bey ’in Turk oluşundan dolayı bir barbar, bir medeniyet duşmanına kızını vermeyi şiddetle reddetmiştir Daha sonra ise gerek kişisel menfaatlerini gerekse kızıyla yaptığı bir konuşma sonrasında Kenen Bey ’i Rumeli ve Anadolu ’da Turk namı altında yaşayan on yedi milyon Rum'dan biri olarak değerlendirir Zira ona gore Turkiye ’de sultanın ailesinden başka Turk bir familya yoktur Bu duşunceler doğrultusunda Kenan Bey ’i kızıyla birlikte hayallerinde Rum olarak kabul eder ve bu evliliğe izin verir Kenan Bey ’le Grazi ’nin evliliklerinin ilk iki yılında iki erkek cocukları olmuştur İtalyan adetlerini takip ederek cocuklarını numara ile cağırırlar ‘Primo! Sekundo! ’ Sekundo hastalanır ve olur Grazia ’nın babası Mosyo Vitalis Meşrutiyetin ilanından sonra Turkiye ’de işlerin iyi gitmeyeceğini duşunerek İtalya ’ya gider ve ciftlik alarak oraya yerleşir
Kenen Bey babasının Grazia ’yı ve kendisini İtalya ’ya cağıracağını duşunur, ne yapacaktır? Gitmeyeceği kesindir Grazia ’nın kendi tabiiyetini bırakmaya razı olup olmayacağı aklına gelir Cocukları ve mutlu bir evlilikleri vardır Birbirlerini cok sevmektedirler
Şakaklarından soğuk terler akmaya başlar Mendiliyle yuzunu siler Sabah olmaktadır, ayağa kalkar uyuyamamaktadır Otelin kapısından cıkar, tramvaya biner ve yalısına gelir Kapıyı hizmetci kız acar Grazia ve Premo evde yoklardır İki yol sandığı dikkatini ceker Grazia ’nın yolculuğu duşunduğunu anlar İlk defa goruyormuşcasına duvarlara , perdelere, eşyalara bakar Turk hayatına Turk ruhuna ait bir golge bir cizgi yoktur, birden Bursa ’daki cocukluğunun gectiği baba evini hatırlar Meren başındaki, ceviz ağcından eski ve guguklu saati, yaldızlı kafesin icindeki surekli oten kanarya kuşunu ve babasının odasını duşunur Alcak sedirler ve kalın halılarla doşeli, vişne renginde perdeleri, duvarlarında asılı olan eğri ve altın kakmalı kılıcları, kamaları duşunur ve en onemlisi bu odadaki baş sedirin ustundeki etrafı ipekten ve sırmalı cevrelerle suslenmiş, mert bir Turk ruhundan sacılan iffet, namus, metanet, istiğna tavsiye eden mısraların yazılı olduğu levhayı hatırlar Mısralardan bazıları aklına gelir
‘Gecme namert koprusunden, koparmasın seni! ’
‘Korkma duşmandan, ki ateş olsa yandırmaz seni! ’
‘Mustakim ol, Hazreti Allah utandırmaz seni! ’
Babası ne kadar genc dururdu Gelen misafirlerde, ağalarda ona benzerdi Bu levha guya kalplerin, ahlaklarının tercumesiydi Başı yeşil ortulu annesiyle daima yere bakan, omzunda hale gibi pembe bir atkı taşıyan mukaddes hemşiresini duşunur Tahsilde iken annesi ve babası olmuş, amcasının yanına giden hemşiresi de oranın yerlilerinden bir beyle evlenmiştir Kendisi on senedir ne Bursa ’ya gitmiş, ne akrabalarını gormuş, hatta mallarını bile İstanbul ’dan gonderdiği bir vekil vasıtasıyla satmıştır Kenan Bey duşunur, duşundukce iki gundur farkına vardığı mevcudiyetinin aşağılığını, sefaletini, adiliğini anlar, unuttuğu milliyetinin kıymetini takdir edemediği esasları icin acı bir matem duyar Vicdan azapları icinde gecen yarım saat ona bir gun gibi gorunmuştur Kapı zili calar Grazia gelmiştir Ona sabah aldığı kararı nasıl soyleyeceğinin sıkıntısı icindedir Grazia Kenan Bey ’e dun gece niye gelmediğini ve onu cok merak ettiğini soyler Kenan Bey işi olduğunu ve bir otelde kaldığını soyler Grazia ilan olunan harpten bahseder Grazia sabah tercuman ile konuştuğunu hic kimsenin bilmediğini, gazetelerin yazmadığı havadisleri oğrendiğini soyler Avrupalılar aralarında Fransa ’ya Fas ’ı, Almanya ’ya Anadolu ’yu, İtalya ’ya Trablus ’u, İngiltere ve Rusya ’ya da Acemistan ’ı taksim etmişlerdir Birkac ay sonra Rumeli ’nin her tarafında bombalar patlayacak, Girit Yunanistan ’a bağışlanacak, Arnavutluk ’a, Makedonya ’ya , Suriye ’ye, Arabistan ’a muhtariyet verilecektir Sultanlık Avrupalıların himayesine alınarak Turkiye ’de de ‘Beynelmilel bir idare ’ tesis olunacaktır Avrupa ’nın programı budur Grazia bunları cabuk anlatır, tercumanın korkularını tekrar eder Şimdi hukumet genc Turklerin elindedir İki uc ay icinde Selanik ’i terk edip İstanbul, İtalya ve yahut başka bir Avrupa memleketine gidilmelidir, pasaportları bile hazırlatmıştır Grazia Kenan Bey ’e ne zaman hareket edebileceklerini sorar Kenan Bey buradan bir yere gitmeyeceğini soyler Grazia inanamaz Peki ben diye sorar Sen de bu sırada Primo iceri girer, yavaş yavaş yurumektedir Annesi ona hiddetli ve sert bir tavırla onemli bir konu konuştuklarını soyleyerek dışarı cıkarır Oysa primo olayların farkındadır Cunku sabah mektebe gitmemiş Rum cocuklarıyla rıhtımda balık tutmaya calışırken mektep arkadaşlarından Orhan ’ı gormuş ve yanındaki biraz buyukce olan bir Turk cocuğuyla tanışmıştır Bu bir Turk paşasının oğludur Orhan Primo ’ya sorar,
‘Senin baban Turk değil mi? ’
Primo biraz kızararak nicin soruyorsun ? der
Soruyorum , neye inkar ediyorsun? Senin baban Turk muhendisi değil mi?
‘Evet ’
‘O halde sen de Turksun! ’
Primo Turkce bilmemektedir Orhan Fransızca olarak elindeki Genc Turklerin beyannamesini tercume eder İtalyan ’larla Turklerin muharebe ettiğini anlatır Anlatırken en cesur, en asil, en kavi bir millet olduğunu asırlarca butun Asya ’ya hakim olduklarını, Atilla ’nın Avrupa ’yı ezip, kopek gibi inlettiğini, dunyanın en buyuk hukumetini Cengiz ’in kurduğunu anlatır Bir kac asır evvel Avrupa ’yı terbiye eden bu nesle, Osmanlı Turkleri ’ne butun Avrupalıların saldırdıklarını, mahvetmek icin uğraştıklarını ama başarılı olamayacaklarını soyler Turklerin eski deniz muharebelerinden vaktiyle Akdeniz ’i bir Turk golu yaptıklarını, buyuk paşa babasından,mulazım ağabeyinden duyduğu şeyleri oldukca buyuterek, mubalağalaştırarak, uzun uzadıya hikaye etmektedir Primo dinler ve o an kendisinin, babasının Turk oluşundan derin bir iftihar duyar Rıhtımdaki Rum cocukları onun bir Turk cocuğu ile saatlerce konuşmasını kıskanırlar Onu cağırırlar Primo aldırmaz Orhan bu sineklerin bir şey yapamayacaklarını ancak taciz etmesini bildiklerini ve kendilerini rahat bırakmayacaklarını soyleyerek dışarı cıkmalarını tavsiye eder Bahceden cıkarlar, ileride İttihat ve Terakki kulubu onunde dehşetli bir kalabalık gorurler Kapının yanındaki parmaklık setine siyah esvaplı, sarı bıyıklı, kucuk fesli bir adam cıkmış, namussuz, alcak, korsan İtalyan ’ların haberleri yokken, araları iyiyken dostları iken birdenbire vatanlarına hucum ettiklerini anlatmaktadır Onların buyuk ve kavi zırhlılarına karşılık, kendilerinin de mukaddes bir hakları olduğunu bunun onların zırhlılarının karşısındaki kuvvetinden bahsetmektedir Sonra bir telgraf okunur Orhan onu tercume eder İtalyan ’ların Trablus ’ta iki harp gemisi kayalıklara carparak batmıştır Daha sonra numayişciler yukarılara doğru cekilmişlerdir Primo kapının dibinde bunları duşunur Dunun hatırasını noktası noktasına hayalinden gecirir ve goğsunun kabardığını hisseder
Kapıya doner iceride şiddetli ve heyecanlı konuşma devam etmektedir Anahtar deliğinden iceriyi dinler Annesi burada kalmayacağını soyler Kenan Bey ise kalırsa artık İtalyan olarak değil Turk olarak kalacağını, gider ve İtalyan olarak kalırsa aralarındaki munasebetin biteceğini , kendisini boşayacağını ve goruşmemek uzere ayrılacaklarını soyler Annesi yuz sene uzunluğunda gecen bir dakika sonunda cevabını verir On seneyi, sadakatimi sen duşunmezsen ben hic duşunmem babamın yanına gider orada rahibe olur kalırım der Tek isteği Primo ’yu da yanında goturmektedir Kenan Bey bu kararı Primo ’nun vermesi gerektiğini soyler Annesi Primo ’yu cağırır Annesi iceri giren Primo ’yu kucaklamak ister Primo bunu dehşetli bir ciddiyetle reddeder Grazia birden bire değişen yavrusunun bu hareketi karşısında donar Primo buyuk bir adam tavrıyla babasının yanındaki koltuğa oturur Başını eline dayar ve gayet garip bir şive ile Fransızca olarak beni niye cağırdınız der İtalyanca soylemiyordur Her ikisi de şaşırırlar Kısa bir sessizlikten sonra Kenan Bey savaş cıktığını annesi ile tamamen ayrılacaklarını ya kendisi ile kalıp Turk olacağını yada annesi ile gidip İtalyan olacağını soyler ve bu konudaki kararını sorar Primo oturduğu yerden şiddetle fırlar Grazia ve Kenan Bey ne yapıyor diye birbirlerine bakarlar Primo ellerini kalcalarına dayar, heyecanlı tavrıyla annesini ve babasını suzer ve gayet bozuk bir Turkce ile ‘Ben Turko cocuk Ben yok İtalyanoBen burdaBen cocuk Turk ’ diye haykırır Grazia hayret ve teessurunden masanın yanındaki sandalyeye yığılır Kenan Bey gozlerine ve kulaklarına inanamamaktadır Primo sonra seri bir hareketle kenardaki hasır sandalyeyi kaparak kanepeye fırlar ve şiddetle Victor Emmanuel ’in resmine vurarak onu parcalar Kenan Bey sevincli ve şuursuz bir şekilde ayağa kalkar, kanepenin uzerinde, yukseklerden kendisine bakan bu Turk cocuğunu kucaklar onu goğsune bastırır alnından oper, oper
omer seyfettin primo turk cocuğu
Primo Turk Cocuğu
Serin ve karanlık eylul gecesinin yıldızsız seması altında Selanik, sanki gunduzku heyecanlardan , gurultulerden yorulmuş gibi , baygın ve sakin uyumaktadırRıhtım tenhadır Olimpos Palas ’ın , Kristal ’in, Splandit Palas ’ın,diğer kucuk gazinoların lambaları coktan sonmuşturTramvay yolunu tamir icin yığılmış parke taşlarının ilersinde,denize inen kucuk merenin başında,hareketsiz bir golge dimdik durmaktadırGolgenin sahibi tahsilini Paris ’te bitirip daha sonra dolgun bir maaşla İzmir ’e giden ve orada aşık olduğu guzel bir İtalyan kızı olan Grazia ile evlenen genc muhendis Kenan Bey ’dirKenan Bey Turkluğe, yani medeniyetsizliğe karşı olan garazi Avrupalılara, onların adetlerine, ananelerine, terbiyelerine,cemiyetlerine hayran olan ve bunları uygulayan kişiliği ile tanınmaktadırNazik ve şendir savaşa tamamen karşıdır İşte bu gece Kemal Bey kırk sekiz saat boyunca işittikleri,gordukleri gazetelerde okuduklarının etkisindedir Son derece rahatsızdır Cunku savaş cıkmıştır İtalya Trablus ’a saldırmıştır Hayran olduğu, insaniyet hizmet ettiğine inandığı Avrupalıların onceden onem vermediği hatta bazen cok doğal bulduğu hareketleri aklına gelmektedir İlk Fransa ’yı hatırlar Daima fazilete, insaniyete hizmet ettiğini haykıran bu millet, yuz senedir Afrika ’yı kana boyamakta, masum, silahsız insanları oldurmekte onları esir edip hayatlarını, ruhlarını zaptetmektedir Daha sonra İngiliz ’leri duşunur ve İspanyol ’ları, Almanları hatta Belcika ve Portekiz ’lileri en sonunda da İtalyan ’ları duşunur Hepsi aynıdır Kenan Bey yıllarca ruhunu zapteden bu toplumun, Avrupalıların naciz bir kulu, hizmetcisi olduğunu duşundukce kahrolmaktadır Dune gelinceye kadar kendisine bile Turkum demeye sıkıldığını ve bu memlekette kendisi gibi tarihinin buyukluğunu, mazisinin şerefini, dedelerinin şanını bilmeyen, inkar eden, milliyetinden uzak ve hatta utanan ne kadar Avrupalılaşmış renksiz olduğunu duşunerek yurur Evine gitme duşuncesinden uzaktır Şuursuz bir şekilde Splandi Palas ’ın onune gelir Bir odaya cıkar ve yatağa uzanır Yaşadığı olaylar onu şaşırtmış, mevcudiyetini perişan etmiştir Hakaretin, tecavuzun, itisafın şiddetinden ansızın uyanan millet, İtalyan mektebinin, acentesinin, hastanesinin, hatta konsolosluğunun armalarını parcalamış, bayrak direklerini kırmış, sancaklarını yırtmıştır Ne kadar İtalyan varsa şuphesiz kovulacaktır İtalyan dostu gorunecek bir Turk şuphesiz lanetler, nefretler, icinde tahkir olunacak, memleketten dışarı cıkarılacaktır Başı ağrımakta başını arısından gozleri yaşarmaktadır Yuzukoyun doner, gozunun onune zevcesi, cocuğu, evi gelir O hic boyle bir gunu duşunmemiş bu ana kadar mesut yaşamıştır Avrupa'dan geldiği seneyi, genclik ve bekarlık gunlerini hatırlar Bir İtalyan ’la izac etmek, hayatını birleştirmek ona doğal gorunmuş, hatta iftihar edebilecek bir mumtazlık gibi gelmiştir Gerci Grazia ile evlenmek istediğinde Grazia ’nın babası Kenen Bey ’in Turk oluşundan dolayı bir barbar, bir medeniyet duşmanına kızını vermeyi şiddetle reddetmiştir Daha sonra ise gerek kişisel menfaatlerini gerekse kızıyla yaptığı bir konuşma sonrasında Kenen Bey ’i Rumeli ve Anadolu ’da Turk namı altında yaşayan on yedi milyon Rum'dan biri olarak değerlendirir Zira ona gore Turkiye ’de sultanın ailesinden başka Turk bir familya yoktur Bu duşunceler doğrultusunda Kenan Bey ’i kızıyla birlikte hayallerinde Rum olarak kabul eder ve bu evliliğe izin verir Kenan Bey ’le Grazi ’nin evliliklerinin ilk iki yılında iki erkek cocukları olmuştur İtalyan adetlerini takip ederek cocuklarını numara ile cağırırlar ‘Primo! Sekundo! ’ Sekundo hastalanır ve olur Grazia ’nın babası Mosyo Vitalis Meşrutiyetin ilanından sonra Turkiye ’de işlerin iyi gitmeyeceğini duşunerek İtalya ’ya gider ve ciftlik alarak oraya yerleşir
Kenen Bey babasının Grazia ’yı ve kendisini İtalya ’ya cağıracağını duşunur, ne yapacaktır? Gitmeyeceği kesindir Grazia ’nın kendi tabiiyetini bırakmaya razı olup olmayacağı aklına gelir Cocukları ve mutlu bir evlilikleri vardır Birbirlerini cok sevmektedirler
Şakaklarından soğuk terler akmaya başlar Mendiliyle yuzunu siler Sabah olmaktadır, ayağa kalkar uyuyamamaktadır Otelin kapısından cıkar, tramvaya biner ve yalısına gelir Kapıyı hizmetci kız acar Grazia ve Premo evde yoklardır İki yol sandığı dikkatini ceker Grazia ’nın yolculuğu duşunduğunu anlar İlk defa goruyormuşcasına duvarlara , perdelere, eşyalara bakar Turk hayatına Turk ruhuna ait bir golge bir cizgi yoktur, birden Bursa ’daki cocukluğunun gectiği baba evini hatırlar Meren başındaki, ceviz ağcından eski ve guguklu saati, yaldızlı kafesin icindeki surekli oten kanarya kuşunu ve babasının odasını duşunur Alcak sedirler ve kalın halılarla doşeli, vişne renginde perdeleri, duvarlarında asılı olan eğri ve altın kakmalı kılıcları, kamaları duşunur ve en onemlisi bu odadaki baş sedirin ustundeki etrafı ipekten ve sırmalı cevrelerle suslenmiş, mert bir Turk ruhundan sacılan iffet, namus, metanet, istiğna tavsiye eden mısraların yazılı olduğu levhayı hatırlar Mısralardan bazıları aklına gelir
‘Gecme namert koprusunden, koparmasın seni! ’
‘Korkma duşmandan, ki ateş olsa yandırmaz seni! ’
‘Mustakim ol, Hazreti Allah utandırmaz seni! ’
Babası ne kadar genc dururdu Gelen misafirlerde, ağalarda ona benzerdi Bu levha guya kalplerin, ahlaklarının tercumesiydi Başı yeşil ortulu annesiyle daima yere bakan, omzunda hale gibi pembe bir atkı taşıyan mukaddes hemşiresini duşunur Tahsilde iken annesi ve babası olmuş, amcasının yanına giden hemşiresi de oranın yerlilerinden bir beyle evlenmiştir Kendisi on senedir ne Bursa ’ya gitmiş, ne akrabalarını gormuş, hatta mallarını bile İstanbul ’dan gonderdiği bir vekil vasıtasıyla satmıştır Kenan Bey duşunur, duşundukce iki gundur farkına vardığı mevcudiyetinin aşağılığını, sefaletini, adiliğini anlar, unuttuğu milliyetinin kıymetini takdir edemediği esasları icin acı bir matem duyar Vicdan azapları icinde gecen yarım saat ona bir gun gibi gorunmuştur Kapı zili calar Grazia gelmiştir Ona sabah aldığı kararı nasıl soyleyeceğinin sıkıntısı icindedir Grazia Kenan Bey ’e dun gece niye gelmediğini ve onu cok merak ettiğini soyler Kenan Bey işi olduğunu ve bir otelde kaldığını soyler Grazia ilan olunan harpten bahseder Grazia sabah tercuman ile konuştuğunu hic kimsenin bilmediğini, gazetelerin yazmadığı havadisleri oğrendiğini soyler Avrupalılar aralarında Fransa ’ya Fas ’ı, Almanya ’ya Anadolu ’yu, İtalya ’ya Trablus ’u, İngiltere ve Rusya ’ya da Acemistan ’ı taksim etmişlerdir Birkac ay sonra Rumeli ’nin her tarafında bombalar patlayacak, Girit Yunanistan ’a bağışlanacak, Arnavutluk ’a, Makedonya ’ya , Suriye ’ye, Arabistan ’a muhtariyet verilecektir Sultanlık Avrupalıların himayesine alınarak Turkiye ’de de ‘Beynelmilel bir idare ’ tesis olunacaktır Avrupa ’nın programı budur Grazia bunları cabuk anlatır, tercumanın korkularını tekrar eder Şimdi hukumet genc Turklerin elindedir İki uc ay icinde Selanik ’i terk edip İstanbul, İtalya ve yahut başka bir Avrupa memleketine gidilmelidir, pasaportları bile hazırlatmıştır Grazia Kenan Bey ’e ne zaman hareket edebileceklerini sorar Kenan Bey buradan bir yere gitmeyeceğini soyler Grazia inanamaz Peki ben diye sorar Sen de bu sırada Primo iceri girer, yavaş yavaş yurumektedir Annesi ona hiddetli ve sert bir tavırla onemli bir konu konuştuklarını soyleyerek dışarı cıkarır Oysa primo olayların farkındadır Cunku sabah mektebe gitmemiş Rum cocuklarıyla rıhtımda balık tutmaya calışırken mektep arkadaşlarından Orhan ’ı gormuş ve yanındaki biraz buyukce olan bir Turk cocuğuyla tanışmıştır Bu bir Turk paşasının oğludur Orhan Primo ’ya sorar,
‘Senin baban Turk değil mi? ’
Primo biraz kızararak nicin soruyorsun ? der
Soruyorum , neye inkar ediyorsun? Senin baban Turk muhendisi değil mi?
‘Evet ’
‘O halde sen de Turksun! ’
Primo Turkce bilmemektedir Orhan Fransızca olarak elindeki Genc Turklerin beyannamesini tercume eder İtalyan ’larla Turklerin muharebe ettiğini anlatır Anlatırken en cesur, en asil, en kavi bir millet olduğunu asırlarca butun Asya ’ya hakim olduklarını, Atilla ’nın Avrupa ’yı ezip, kopek gibi inlettiğini, dunyanın en buyuk hukumetini Cengiz ’in kurduğunu anlatır Bir kac asır evvel Avrupa ’yı terbiye eden bu nesle, Osmanlı Turkleri ’ne butun Avrupalıların saldırdıklarını, mahvetmek icin uğraştıklarını ama başarılı olamayacaklarını soyler Turklerin eski deniz muharebelerinden vaktiyle Akdeniz ’i bir Turk golu yaptıklarını, buyuk paşa babasından,mulazım ağabeyinden duyduğu şeyleri oldukca buyuterek, mubalağalaştırarak, uzun uzadıya hikaye etmektedir Primo dinler ve o an kendisinin, babasının Turk oluşundan derin bir iftihar duyar Rıhtımdaki Rum cocukları onun bir Turk cocuğu ile saatlerce konuşmasını kıskanırlar Onu cağırırlar Primo aldırmaz Orhan bu sineklerin bir şey yapamayacaklarını ancak taciz etmesini bildiklerini ve kendilerini rahat bırakmayacaklarını soyleyerek dışarı cıkmalarını tavsiye eder Bahceden cıkarlar, ileride İttihat ve Terakki kulubu onunde dehşetli bir kalabalık gorurler Kapının yanındaki parmaklık setine siyah esvaplı, sarı bıyıklı, kucuk fesli bir adam cıkmış, namussuz, alcak, korsan İtalyan ’ların haberleri yokken, araları iyiyken dostları iken birdenbire vatanlarına hucum ettiklerini anlatmaktadır Onların buyuk ve kavi zırhlılarına karşılık, kendilerinin de mukaddes bir hakları olduğunu bunun onların zırhlılarının karşısındaki kuvvetinden bahsetmektedir Sonra bir telgraf okunur Orhan onu tercume eder İtalyan ’ların Trablus ’ta iki harp gemisi kayalıklara carparak batmıştır Daha sonra numayişciler yukarılara doğru cekilmişlerdir Primo kapının dibinde bunları duşunur Dunun hatırasını noktası noktasına hayalinden gecirir ve goğsunun kabardığını hisseder
Kapıya doner iceride şiddetli ve heyecanlı konuşma devam etmektedir Anahtar deliğinden iceriyi dinler Annesi burada kalmayacağını soyler Kenan Bey ise kalırsa artık İtalyan olarak değil Turk olarak kalacağını, gider ve İtalyan olarak kalırsa aralarındaki munasebetin biteceğini , kendisini boşayacağını ve goruşmemek uzere ayrılacaklarını soyler Annesi yuz sene uzunluğunda gecen bir dakika sonunda cevabını verir On seneyi, sadakatimi sen duşunmezsen ben hic duşunmem babamın yanına gider orada rahibe olur kalırım der Tek isteği Primo ’yu da yanında goturmektedir Kenan Bey bu kararı Primo ’nun vermesi gerektiğini soyler Annesi Primo ’yu cağırır Annesi iceri giren Primo ’yu kucaklamak ister Primo bunu dehşetli bir ciddiyetle reddeder Grazia birden bire değişen yavrusunun bu hareketi karşısında donar Primo buyuk bir adam tavrıyla babasının yanındaki koltuğa oturur Başını eline dayar ve gayet garip bir şive ile Fransızca olarak beni niye cağırdınız der İtalyanca soylemiyordur Her ikisi de şaşırırlar Kısa bir sessizlikten sonra Kenan Bey savaş cıktığını annesi ile tamamen ayrılacaklarını ya kendisi ile kalıp Turk olacağını yada annesi ile gidip İtalyan olacağını soyler ve bu konudaki kararını sorar Primo oturduğu yerden şiddetle fırlar Grazia ve Kenan Bey ne yapıyor diye birbirlerine bakarlar Primo ellerini kalcalarına dayar, heyecanlı tavrıyla annesini ve babasını suzer ve gayet bozuk bir Turkce ile ‘Ben Turko cocuk Ben yok İtalyanoBen burdaBen cocuk Turk ’ diye haykırır Grazia hayret ve teessurunden masanın yanındaki sandalyeye yığılır Kenan Bey gozlerine ve kulaklarına inanamamaktadır Primo sonra seri bir hareketle kenardaki hasır sandalyeyi kaparak kanepeye fırlar ve şiddetle Victor Emmanuel ’in resmine vurarak onu parcalar Kenan Bey sevincli ve şuursuz bir şekilde ayağa kalkar, kanepenin uzerinde, yukseklerden kendisine bakan bu Turk cocuğunu kucaklar onu goğsune bastırır alnından oper, oper