İnsan sağlığını iyileştirmek için bakterilerin kullanılması fikri, 1900’lü yılların başından beri hep var olmuştur. İnsanlar bu fikri yakın zamana kadar pek benimseyememiş olsalar da artık günümüzde probiyotik ve prebiyotik ürünler oldukça hak ettikleri yeri almış durumdalar. Hatta şimdilerde sadece sağlığı korumak için değil çoğunlukla gastrointestinal rahatsızlıkların tedavisinde ve önlenmesinde de yaygın olarak kullanılmaktadır.
Probiyotik ve Prebiyotikler Nelerdir?
Vücudumuzda sağlıklı kalmamıza yardımcı olacak milyarlarca bakteri vardır. Hatta en büyük bakteri popülasyonun bağırsaklarımızda bulunduğunu söyleyebiliriz.
İyi bakteriler ve kötü bakteriler bağırsaklarımızda bir denge içinde bulunurlar. Eğer bu denge kötü bakterilerin artması şeklinde bozulursa sindirim güçlüklerinin ve gastrointestinal semptomların görülmesi kaçınılmaz olur. Bu iyi bakterilerin bağırsaklarda yeniden sayılarını arttırmak ve olması gereken dengeyi sağlamak için probiyotik veya prebiyotik kaynakları tüketilmeli veya bunların takviyeleri kullanılmalıdır.
Probiyotikler
Kelime anlamı “yaşam için” dir.
Probiyotikler, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, sağlığımızı olumlu olarak etkileyen canlı mikroorganizmalardır. Probiyotikler, fermente ürünler ve soya ürünleri de dahil olmak üzere birçok gıda ürününde ve takviyelerinde bulunabilir. Probiyotik bakteriler, mide boyunca bağırsaklara ulaşıncaya kadar hayatta kalmayı başaran özel canlılardır.
Prebiyotikler
Prebiyotikler yararlı bakterilerin büyümesini teşvik eden maddelerdir. Yani prebiyotikler probiyotikler için bir besin olarak düşünülebilir. Probiyotikler canlı mikroorganizmalar iken, prebiyotikler canlı değildir. Birçok prebiyotik insan vücudunun sindiremediği ancak yararlı bakteriler için mükemmel besin kaynakları üreten karbonhidratlardır. Prebiyotikler, vücudumuzda yaşayan faydalı bakterilerin büyümesine yardımcı olurken diğer yandan bu bakterilerin bulundukları yerde de uzun süre yaşamlarına yardımcı olurlar.
Probiyotik Ve Prebiyotiklerin Faydaları Nelerdir?
Probiyotik ve prebiyotikler yapı olarak birbirlerine benzemeseler de amaçları aynı diyebiliriz. Çünkü her ikisi de vücudumuzdaki sağlıklı bakteri popülasyonunu arttırma amacındadır. Sağlıklı bakteriler, sindirim sistemimizde koruyucu bir kalkan oluşturarak zararlı bakterilerin ve virüslerin vücudumuza girmesini engeller. Sağlıklı bakterilerin varlığıyla birlikte bağışıklık sistemimiz koruma altına alınmış ve bir tehdide karşı yanıt vermeye hazır hale gelmiştir.
Bazı bakteriler ise bağırsaklarda tükettiğimiz besinlerden K vitamini ve kısa zincirli yağ asitleri oluştururlar. Kısa zincirli yağ asitleri, kolonu koruma altına alan ve çevreleyen hücrelerin başlıca besin kaynağıdır. Bu hücreler de zararlı maddeleri, virüsleri ve bakterileri dışarıda tutmaya yardımcı olan güçlü bağırsak bariyerini geliştirirler. Bu sayede vücudumuzda inflamasyon ve kanser riski azalmış olur.