iltasyazilim
FD Üye
Propaganda Nedir Propaganda Hakkında Bilgi
Propaganda kavramı Propagandanın tanımı Propagandanın tarihi Propaganda araçları Propaganda teknikleri
Geçtiğimiz asrın birincil yarısı, insanlık tarihinin en ağır ve trajik savaşlarına sahne oldu Bu savaşların asıl sebebi; bir grubun bu bir elit sınıf da olabilir diğer gruplara hükmetme arzusuydu Bu savaşlar ilk zamanlarda, kaba güçlerin karşılaşması şeklinde ortaya çıkarken daha sonraki zamanlarda zihnî ve fikrî güçler de devreye girdi İdeolojiler bu dönemden başlayarak 20 asrın ikinci yarısına damgasını vurdu Geçmişteki bütün uğraş tarzları değişerek, yeni ve kompleks bir savaş türü ortaya çıktı Bu yeni savaş türünde vahşi şiddet yoktu; fakat tahakkümcü, faydacı konuşma ve fikirler aynısıyla devam etti Yalnızca strateji değişikliğine gidilmişti
Bu yeni savaş türü; semboller, söz, hareket, jest, resim, müzik ve öteki araçlar yardımı ile kişilerin fikir, davranış, davranış, inanç, değer ve tavırlarına, bir takım sunî araçlar ve manevralarla tesir metoduna dayanan propagandadır1
Tanım ve kavram olarak propaganda
Kelime olarak Lâtince, propagarekökünden, yeni fidanlar olmak üzere toprağı ekme mânâsına kazanç başlangıçta Roma Katolik Kilisesi göre sosyolojik mânâda kullanılmış ve fikirlerin yayılmasıdeyiminde ifadesini bulmuştur2
Propagandanın çoğu tanımı mevcuttur Bunlardan birkaçı şunlardır:
Propaganda, bir öğreti, hafıza ve inancı başkalarına tanıtma, benimsetme maksadı güden, söz ve yazı gibi vasıtalarla gerçekleştirilen faaliyettir3
Zihin, kanaat ve bedel yargılarını başkalaşmak ve tavır tarzlarını istenen yönde etkilemek için telkin gibi metotlara başvurarak önceden plânlanmış sembollerin sistematik bir şekilde kullanılmasıdır4
Kişi ve grupların fikir, tavır ya da davranışlarına etki etme maksadına yönelik iletişim, yani tek yönlü haberleşmedir5
Propagandada söz konusu olan şey, açıkça saptırmalarda bulunmak ve kesin bilgileri seçerek yansıtmaktır Propagandacının gâyesi, varılan sonuçları ve alınan kararları kabul ettirmektir Yahut kişileri hadisenin değeri üstünde mantıkî bir analize yöneltmek değildir Bu bakımdan propagandanın kişiliğe saygısı yoktur Gâyesi, kişileri geliştirmek ve olgunlaştırmak değildir; kişileri hemen harekete geçirmektir Propagandacı, muhataplarının hislerine hitap etmek ister Çünkü, açıklanmış menfaatleri hedefler Bu sebeple, şuurlu ve demokratik toplumlarda propaganda, kötü bir üne sahiptir6
Propagandacı; hiçbir zaman hakiki bir tartışmayı ve müzakereyi göze alamaz Çünkü onun cevapları, meseleleri ve meseleleri çözüm yolları çok evvelden belirlenmiştir Karşısındakine defalarca önceden ayarlanmış birtakım hükümleri, hazır reçeteleri kabul ettirmeye çalışır Kısa yoldan şipşak ulaşılacak hedefler peşindedir Eğitim insanlara nasıldüşüneceğini öğretmeye çalışırken, propagandacı nedüşünmeleri gerektiğini söylemektedir7
Propaganda, akıl ve tefekkürü ortadan kaldırmakta, tercih ve tahrifi kullanmakta, objektif bir eğitim fikrini değil etmektedir Bu Nedenle kamuoyu, doğruluğu nazara alınmaksızın bir fikri dağılma gâyesiyle kışkırtılmaktadır Şahıs o surette bazı uyarıcılara maruz bırakılmaktadır ancak, kendisi birtakım neticeler çıkaramayacak ve başkasının öneri ettiği sonuçları benimsemek durumunda kalacaktır Böyle bir araç, her türlü düşünce alışverişi kanallarının açık bulundurulmasını öğütleyen demokratik düzenle, elbette ki, tutarlı değildir Lakin propaganda, asrın bir aracı ve bir gerçeği olarak ortadadır ve kalacaktır8
Propagandayı içeren vasıtalar
Günümüzde propaganda, muhataplarına şu vasıtalarla ulaşır:
1) Televizyon: Televizyonun birçok insan göre seyredilmesi onu propaganda için uygun bir araç kılmıştır Bilhassa seyirci kitlesinin faizsizkonumu, göze ve kulağa hitap etmesi onu tesirli silâh yapmıştır
2) Yazılmış ve görüntülü basın: Toplumlarda okuma kültürüne tarafından yazılmış basının tesiri de oldukça fazladır Fakat, bazen basının kendisi halk nazarında, inandırıcılık boyutuyla, önceden prestij kaybı yaşamışsa, tersi bir neticeye de sebep olabilir Bu daha çok siyasî alanda görülür Meselâ, ABD'de Roswelt, 1936 ve 1940 seçimlerini, Türkiye'de Halkçı Parti ve Menderes, 1950 seçimlerini basının şiddetli muhalefetine rağmen kazanmışlardır(9)
3) Filmsinema: Sinema bir dönem ayrıca komünizm keza de antikomünizm propagandası için fazla kullanılan bir araçtı Bugün bu sektörden en fazla istifade eden ABD'dir Amerika iktisadî, askerî ve kültürel alandaki gücünü sinema yoluyla pekiştirme gayretindedir Hollywood yapımı çoğu filmde kurtarıcı ve dinç Amerikalı imajı aralıksız işlenir Keza sinema alanında Yahudiler de bütün dünyaya zulüm gördükleri, günahsız oldukları imajını yayacak filmleri çok kullanmıştır
Amerikan hükümetleri dünyanın birçok ülkesindeki sinema salonlarında ağırlıklı olarak kendi filmlerinin oynatılmasını istemektedir Bu gayret, siyasî baskı ve pazarlıkların gerisinde kayda değer ölçüde kitlelere bu yolla gelmek kaygısı yatmaktadır Bunda da epeyce başarılı olmuşlardır Çünkü Türkiye'de bile iyi sayılabilecek Türk yapımı bir filmin salon bulma şansı zordur
4) Radyo: Radyo eski gücünü kaybetmekle, birlikte hâlâ propagandanın taşıcısı olarak kullanılmaktadır
5) Günümüzde bunlara bilgisayar ortamlarında gerçekleştirilen birçok çalışma (internet, cd, vs) ve GSM şebekeleri katılabilir Propagandanın taşıyıcısı sayılan bu vasıtalar, demokratik ülkelerde bile dolaylı veya dolaysız yollardan devletlin kontrolü altına girmiştir Yoksa daha kötüsü, kitlelerin tüketim konusunda istediği gibi şartlandırmaya çalışan büyük firmaların ve reklâm şirketlerinin emrine girmiştir Yerkürenin tek bir pazarda bütünleşmesinde global firmalar (milletlerüstü şirketler) önemli bir fonksiyon üstlenmekte ve bu firmalar vasıtasıyla dünya idareli olarak kafese alınmaktadır Daha küçükleri yiyerek dinozorlaşan bu şirketlerin boyutunu tahmin etmek için 1945'te dünyadaki 100 büyük ekonomiden yalnızca 49 tanesinin devletlere, 51 tanesinin ise; milletlerüstü şirketlere ait olduğunu söylemek her hâlükarda yeterlidir ABD'de en büyük 100 şirket, ticarî zamanın % 75'ini kullanmaktadır Tv saatlerinin % 50'den fazlası, beyaz camın ardındaki neyin gösterilip, gösterilmeyeceği onların seçimi ile karara bağlanmaktadır Radyolar, gazeteler, yayınevleri yani ABD'nin asap sisteminin düğüm noktaları milletlerüstü şirketlerin elindedir10 Bunu durdurmak için, yayınlama araçlarında çeşitliliğe, çokluğa ve rekabete gidilmiş gibidir Lakin bu da hiç gerçekçi değildir Zira yayınlama vasıtaları aralarında tüm zıtlaşmalar sahiden zahiridir Fazla zaman bu konuda reel bir farklılaşmadan söz edilemez Bütün tersine yayın vasıtalarının kitleler üzerinde meydana getirdiği sosyal zorlama ile ferde; ne yapması, nasıl davranıp, neler düşünmesi gerektiği ve neyin iyi, neyin kötü olduğu fikri empoze edilmektedir
Demokratik ve açık toplumlar olarak kabul edilen Batılı ülkelerde (ABD, İngiltere vs) başat güçlerin bu yolla zihin ve kanaatlere çaktırmadan hükmedeceği gerçeği göz ardı edilmemelidir10 Bunlar kendi toplumlarıyla öteki toplumlara bilgileri yetersiz, cepheli yahut hatalı aktarabilirler Hattâ diyebiliriz ancak; böyle bir risk, tarihin hiçbir döneminde günümüzde olduğu kadar yaşanmamıştır Çünkü çağdaş mânâsıyla propaganda; Kitlelerin güçlü azınlıklar kadar yönetilmesi gâyesini taşır ve azfazla kamufle edilmiştirşeklinde anlaşılmaktadır11
Eğer fert, başka görüşlere hayat hakkı tanınmayan otoriter devletin hakimiyeti altındaki bir toplumda yaşıyorsa; doğrudan doğruya yönetici azınlığın talimatlar, akıl ve kanaatlerini aktardığı yayın vasıtalarının tesirinde kalacaktır Yayın vasıtalarını kontrolde bulundurma doğrudan olabileceği gibi, sansür, yayınlama ilkeleri, devlete ait görüşe zıt düşmeyecek yayınları seçme mecburiyeti, üstteki kurullar gibi dolaylı yollardan olacaktır Bu durumda tek hakikidevletin ya da hakim güçlerin açıklama ettiği gerçektir Dolayısıyla; başkaca diğer hakikiarayan, sistem için ya tehlikeli bir dar görüşlü kimse, çağdışı kalmış bir kişi veya sistemin kesintisiz potansiyel tehlike olarak gördüğü değişken biri olarak kabul edilir12 Baskıcı rejimlerle yönetilen toplumlarda bu istismar net olarak görülebilir Suriye, Irak, Suudi Arabistan, Fas, Cezayir, dağılan SSCB ülkeleri, Çin gibi
Tehlikenin bir öteki boyutu ise; modern çağa kadar, düşünceler yüz yüze konuşulup tartışılıyor ve harekete dönüştürülebiliyordu Ayrıca hükümetler göre devlete ait veya gayri resmi olarak kurulan ve kamuoyunu yönlendirme gâyesiyle teşkilatlanmış dinç yayın araçları ve bağımsız kuruluşlar mevcut değildi Ama günümüz toplumlarında, düşünceler yüz yüze tartışmanın mümkün olamayacağı kadar çok insana ulaşmakta; toplum, gelişmiş kitle haberleşme araçları vasıtasıyla belirtilmiş fikirleri tartışmasız benimsemek zorunda kalan yığınlar haline gelmektedir Haberleşme sistemi öyle bir durumdadır fakat; karşı soruların, tenkitlerin tesirli olması olası değildir Dolayısıyla fikirlerin harekete dönüşmesi imkânı git gide azalmaktadır Hükümetlerin resmi desteğine sahip güçlü teşkilatlar halk kitlelerine çok sıcacık nüfuz etmektedir13
Propaganda teknikleri
Propaganda genelde üç kademede gerçekleşir: Uyarı çekip ilgi uyandırmak, ruhî uyarıcının meydana getirilmesi ve böylelikle belirmiş olan stres, özlem veya endişenin ne şekilde giderilebileceğinin izahı14 Bu üç kademe özetle şu tekniklerle gerçekleştirilebilir:
Uyarı sürüklemek: Propagandacının ilk vazifesi, hedef aldığı birey veya kitlenin dikkatini çekmektir Bundan nedeniyle önce fikirlerini aşılayabileceği bir ortamın meydana gelmesi için uğraş harcar Afiş, broşür, basılı eserler, görüntüler, fo tograflar, farklı alanlara yönlendirilmiş konserler, kısa toplantı ve toplantılar bu gâye için kullanılır Buna tâli propagandada denir O Kadar ancak fazla evvelce yayımlanmış yazı, fotoğraf ve görüntüler çoğu kez kullanılır15 Meselâ; toplumu muhakkak bir yöne kanalize etmek için hayali bir mekânda gerçekleştirilen ve tekrar hayali senaryolarla meydana getirilen karşı taraf hareketlerin gerektiğinde gündeme getirilmesi gibi
Dikkat sürüklemek için, insanların his ve heyecanlarından yararlanmak öteki bir yoldur Meselâ; sigara reklâmında yükseklik bildiren bir bayan ya da erkek, yalnızca alaka uyandırmak ile kalmaz, aynı zamanda gençlik, güzellik, zor gibi kavramları da sembolize ederek kitleleri duygu ve coşku yönünden kışkırtma eder Böylelikle maksada uygun fikrî etraf hazırlamış olur16 bundan başka dünyaca meşhur bir sigara markasının reklâm afişinde kuvvetin sembolü olarak elinde sigara ile at üstünde duran kovboyun, sigaradan kansere yakalanıp öldüğü kitlelerden gizlenir
Prestije başvurma: Prestij sahibi olan kişilere bağlanan düşünce ve davranışları toplumlar daha kolaylıkla kabul ettiğinden, ölü ya da diri kişilerin karizmasından çoğu kez faydalanılır Böyle bir şahsiyet gerçekte olmasa bile yeniden propaganda yoluyla oluşturulur Ardından tamamlanmak istenenler hafıza yahut davranış boyutuyla o gerçek dışı şahsa atıfta bulunarak yapılır Çoğu toplumda bu durum yaygındır Öyleki nice cüce topluma dev kamet olarak sunulmuştur
Evvelden kazanılmış fikirlere ve hislere başvurma: Toplum hayatında hepimizin az veya çok sevgi ve nefretleri vardır Propagandacı bunlar üzerine hissî birtakım ağırlıklar koymaya çalışır Bunun için de dildeki bir takım kelimelerin mânâları saptırılır Bunlar hiçbir vakit ilmî ölçülerle tanım ve analiz edilmediği gibi, vakit içinde gerçek mânâlarıyla kullanılmaz olur Bu kelimeler kullanıldığında, kitleler; hemencecik tepkide bulunur Meselâ; irtica, laiklik, şeriat, emek, sosyalist, komünist, milliyetçi, fundementalist, hain, dönek, ilerleme, çağdaş, harem vs
Kendim için bir şey istemiyorum: Fayda ve avantaj hedeflemediğini, yalnızca fedâkârâne hareket edildiğini spesifize etmek de propagandanın başvurduğu diğer bir yoldur Propagandacı kendisi için bir şey istemediğini, kendini halkın mutluluğuna adadığını haykırır Fakat birçok süre bu çeşit kelimeler altında menfaatçi emeller gizlenmektedir
Fikirlere ve insanlara etiketler düzenlemek, mühürlemek: Muarızın itibarını devirmek için fazla kez ona halkın korku ettiği bir etiket yapıştırmak yeterlidir Komünist, işbirlikçi, dinci, faşist, bölücü, gerici gibi Meselâ; Osmanlı hanedanının çok dirayetli ve siyasî dehası II Abdulhamid'e kızıl sultandenmesi böyle bir maksada yöneliktir
Kamuflaj: Başarılı Olmak için giysi, renk, cephe değiştirmek gerekiyorsa propagandacı bu hususta hiç bocalama göstermez Kendisini vatansever, milliyetçi, muhafazakâr, dindar, sosyalist gibi gösterir Bu, 19 ve 20 asırda misyonerlerle politikacıların en çok kullandığı bir usûldür Lawrens buna en çarpıcı örnektir
Propagandacı yalan söyleyebilir: Hadiseler onu gitgide daha fazla sahte, yalan açıklama yapmaya sürükleyebilir Propagandacı aleyhinde tarafın lideri hakkında hikâyeler uydurur, istatistikleri tahrif eder, haberler çıkarır, söylentiler yayar Yani tamamen gerçeği değiştirmeye çalışır Eğer tüm haberleşme vasıtaları da yoklama edilebiliyorsa bu cins etkinlikler tesirli olabilir Nitekim savaş sırasında halka yapılan propaganda bu bakımdan başarılı olmaktadır Meselâ; İsrail, yurt ve yuvalarından söküp atmak istediği ve vatanları için uğraş eden Filistinlileri; Çin, Keşmir halkını; Rusya, Çeçenleri tek taraflı suçlu olarak dünya kamuoyuna tanıtma gayretindedir ABD doksanlı yıllarda Irak'a aleyhinde sürdürdüğü Körfez Savaşı'nda, yanan petrol kuyularıyla, denizde petrole bulanmış bir karabatak görüntüsünü savaşın haklı gerekçesiymiş gibi kesintisiz kitlelere aktarmıştır
iPropagandada abartıya özellikle başvurulur: Abartı fazla kere söylentilerin tesirini artırır Türk insanı politikada bunun binlerce örneğini yaşayan ve yaşamaktadır Abartma, reklâm sektöründe daha da yaygındır Herhangi bir ürünün reklamında; Şu ürünü alın hayatınız değişsingibi
iSembolleştirme ve her yerde: Propagandada fikrî derinlik olmadığından, belirtilen tarih, yer ve şahıslarla kavramları sembolleştirmek ve aralıksız her tarafta esastır Açıklamalar sürekli tekrarlanır Hitler, Kavgam adlı eserinde şöyle demiştir: Kitlelerin zekâsı az, unutma kabiliyetleri çoktur Böyle olunca tesirli propaganda kolaylıkla sömürülebilecek birkaç mesele üzerinde yapılmalıdır Lakin benzer şeyler bin kere tekrarlanmalıdır
Propaganda sansür yoluyla da yapılabilir: Belirtilmiş bir görüşe fayda karşılamak maksadı ile bilginin denetleme edilmesi ve bilhassa tahrif edilerek maksada hizmet edecek bir şekilde sunulmasıyla olur; çünkü propaganda seçicidir ve kasıt aldığı kimselere tarafsız olmaktan fazla uzaktan bir dünya görüşü kazandırmak maksadı ile düzenlenmiştir17
Propagandanın tesir alanı
Propagandanın etki alanı aslında yeryüzündeki insan topluluklarının tamamıdır Çünkü; sömürme, kaynakları aktarma, hükmetme, yönetme, tüketim ve avantaj maksatlı faaliyetler sürdükçe insanların buna maruz kalmaları kaçınılmazdır Küçük gruplardan başlayarak devletler boyutunda süren ve büyük sermayelerin harcandığı bir alandır, propaganda çalışmaları
Buna karşın propagandanın etki etmediği birey ya da gruplar da vardır Bu durumu özet olarak şöyle özetleyebiliriz
a) Bağlanma (taahhüt), inançlı olma: Fertler kendi inanç ve değerleriyle ne değin çok bağlantılı ve sürekli davranışlar sergileyebiliyorsa, etki pek eksik olacaktır Kanaatlerini, inançlarını, yaşam tarzını herkesin önünde açık açık ifade eden ve yaşamış fert, öteki tesirlere de kapalıdır Yani güdümlü şahsiyet özelliği içeren fertlere kadar daha eksik tesire maruz kalır Hz Muhammed'in (sas) Müslümanlara aralıksız başkaları nın hafıza, konuşma, davranış ve yaşam tarzlarından öbür olmayı, yani kişinin kendisi olmasını öğüt etmesi, azıcık da bununla ilgilidir
b) Kendine güven ve tatminkarlık: Kendine ve inançlarına güveni tam olan fertler, bu güveni tehdit edecek propagandalardan kendini koruyabilir Yani fertlerin eşya, vefat karşısındaki duruş ve düşünceleri, hadiseleri yerli yerine oturtup değerlendirebilme kabiliyetleri kendilerine olan güveni sağlayabileceği gibi dış tesirlerden de koruyacaktır
c) Haysiyet: Zihin, konuşma ve davranışlarıyla çevresinde sevilen ve hürmet duyulan fertler, diğer aidiyet ve yeterlilik duygusu aramayacaklarından propagandanın tesirinde kalmazlar18
Sonuç
Günümüzde, irtibat vasıtalarının yaygınlaşmasına paralel olarak insanlar arası etkileme ve etkilenme de epeyce artmıştır Bu şimdiye kadar, aydınlanma, çağdaşlaşma, modernlik ve globalizm gibi dairesel ve içi abes kavramları kabul etme, dayatma veya tepkisiz kalma şeklinde oldu Şimdilerde ise küreselleşme kavramıyla yeni bir boyutta yeni bir aynileştirme ve yeknesaklaştırma, tek merkezli kılma olarak karşımızda duruyor Beyinlerimizin içine girme işlemi basın yayın kuruluşları aracılığıyla olabileceği gibi fiilen elimizde tuttuğumuz bir kolalı içecekle de olabiliyor Halk kullanılmaya açık epeyce bu hal daha da sürecek gibi görünüyor
Son olarak; kitlelere bir inancı ve görüşü farklı alanlara yönlendirilmiş teknikler kullanarak anlatma ile dinî literatürdeki tebliğin benzeştiği düşünülebilir Çünkü, tebliğde de kitlelere bir konuyu ve düşünceyi en iyi şekilde ulaştırma ve aktarma vardır Beyanat, kesinlikle propagandayla karıştırılmamalıdır Aksine propagandayı verimsiz kılacak en manâlı vasıta tebliğdir Çünkü; Kur'an açık ve nettir Akıllara hitap eder İnsanların sürekli düşünmesini, araştırmasını, kıyaslamasını, okumasını ister Güdümlü faizsiz insandan yandan yok; etkin, üretken ve topluma değer katan insandan yandan söylev koyar Keza Peygamber, (sas) insanlara yalnızca doğruların anlatılmasını, insanların bunu kabul edip etmemelerine karışılmamasını öğütler Bundan Başka tebliğde hiçbir çıkar ve karşılık beklenmez, yegâne gâye Allah (cc) rızasıdır
Kaynaklar
1 Sulhi Dönmezer, Sosyoloji, Savaş yayınları, 9 baskı, Ank 1984
2 J A C Brown, Beyin Yıkama ve İkna Metodları
3 Meydan Lorousse, C10, s 340
4 Brown, ages1819
5 Çiğdem Kâğıtçıbaşı, İnsan ve Insanlar, Evrim yayınları, İst1988, s164
6 Dönmezer, age,, s397398
7 Brawn, s11,19
8 Dönmezer, age, s399
9 Age, s405
10 ProfDr Ümit Meriç Yazan, Mahşerin Dört Atlısı, Vakit Gazetesi, 21 temmuz 2002, s12
11 Brown, age, s3233
12 Brown, age, s26 2728
13 Brown, age, s32
14 Age, s30
15 Age, s15
16 Dönmezer, age, s401405
17 Maddeler için bakınız, Dönmezer, age, s401404, Brown, age, s 21
18 Maddeler için bkz Kâğıtçıbaşı, age, s186189
*
Propaganda kavramı Propagandanın tanımı Propagandanın tarihi Propaganda araçları Propaganda teknikleri
Geçtiğimiz asrın birincil yarısı, insanlık tarihinin en ağır ve trajik savaşlarına sahne oldu Bu savaşların asıl sebebi; bir grubun bu bir elit sınıf da olabilir diğer gruplara hükmetme arzusuydu Bu savaşlar ilk zamanlarda, kaba güçlerin karşılaşması şeklinde ortaya çıkarken daha sonraki zamanlarda zihnî ve fikrî güçler de devreye girdi İdeolojiler bu dönemden başlayarak 20 asrın ikinci yarısına damgasını vurdu Geçmişteki bütün uğraş tarzları değişerek, yeni ve kompleks bir savaş türü ortaya çıktı Bu yeni savaş türünde vahşi şiddet yoktu; fakat tahakkümcü, faydacı konuşma ve fikirler aynısıyla devam etti Yalnızca strateji değişikliğine gidilmişti
Bu yeni savaş türü; semboller, söz, hareket, jest, resim, müzik ve öteki araçlar yardımı ile kişilerin fikir, davranış, davranış, inanç, değer ve tavırlarına, bir takım sunî araçlar ve manevralarla tesir metoduna dayanan propagandadır1
Tanım ve kavram olarak propaganda
Kelime olarak Lâtince, propagarekökünden, yeni fidanlar olmak üzere toprağı ekme mânâsına kazanç başlangıçta Roma Katolik Kilisesi göre sosyolojik mânâda kullanılmış ve fikirlerin yayılmasıdeyiminde ifadesini bulmuştur2
Propagandanın çoğu tanımı mevcuttur Bunlardan birkaçı şunlardır:
Propaganda, bir öğreti, hafıza ve inancı başkalarına tanıtma, benimsetme maksadı güden, söz ve yazı gibi vasıtalarla gerçekleştirilen faaliyettir3
Zihin, kanaat ve bedel yargılarını başkalaşmak ve tavır tarzlarını istenen yönde etkilemek için telkin gibi metotlara başvurarak önceden plânlanmış sembollerin sistematik bir şekilde kullanılmasıdır4
Kişi ve grupların fikir, tavır ya da davranışlarına etki etme maksadına yönelik iletişim, yani tek yönlü haberleşmedir5
Propagandada söz konusu olan şey, açıkça saptırmalarda bulunmak ve kesin bilgileri seçerek yansıtmaktır Propagandacının gâyesi, varılan sonuçları ve alınan kararları kabul ettirmektir Yahut kişileri hadisenin değeri üstünde mantıkî bir analize yöneltmek değildir Bu bakımdan propagandanın kişiliğe saygısı yoktur Gâyesi, kişileri geliştirmek ve olgunlaştırmak değildir; kişileri hemen harekete geçirmektir Propagandacı, muhataplarının hislerine hitap etmek ister Çünkü, açıklanmış menfaatleri hedefler Bu sebeple, şuurlu ve demokratik toplumlarda propaganda, kötü bir üne sahiptir6
Propagandacı; hiçbir zaman hakiki bir tartışmayı ve müzakereyi göze alamaz Çünkü onun cevapları, meseleleri ve meseleleri çözüm yolları çok evvelden belirlenmiştir Karşısındakine defalarca önceden ayarlanmış birtakım hükümleri, hazır reçeteleri kabul ettirmeye çalışır Kısa yoldan şipşak ulaşılacak hedefler peşindedir Eğitim insanlara nasıldüşüneceğini öğretmeye çalışırken, propagandacı nedüşünmeleri gerektiğini söylemektedir7
Propaganda, akıl ve tefekkürü ortadan kaldırmakta, tercih ve tahrifi kullanmakta, objektif bir eğitim fikrini değil etmektedir Bu Nedenle kamuoyu, doğruluğu nazara alınmaksızın bir fikri dağılma gâyesiyle kışkırtılmaktadır Şahıs o surette bazı uyarıcılara maruz bırakılmaktadır ancak, kendisi birtakım neticeler çıkaramayacak ve başkasının öneri ettiği sonuçları benimsemek durumunda kalacaktır Böyle bir araç, her türlü düşünce alışverişi kanallarının açık bulundurulmasını öğütleyen demokratik düzenle, elbette ki, tutarlı değildir Lakin propaganda, asrın bir aracı ve bir gerçeği olarak ortadadır ve kalacaktır8
Propagandayı içeren vasıtalar
Günümüzde propaganda, muhataplarına şu vasıtalarla ulaşır:
1) Televizyon: Televizyonun birçok insan göre seyredilmesi onu propaganda için uygun bir araç kılmıştır Bilhassa seyirci kitlesinin faizsizkonumu, göze ve kulağa hitap etmesi onu tesirli silâh yapmıştır
2) Yazılmış ve görüntülü basın: Toplumlarda okuma kültürüne tarafından yazılmış basının tesiri de oldukça fazladır Fakat, bazen basının kendisi halk nazarında, inandırıcılık boyutuyla, önceden prestij kaybı yaşamışsa, tersi bir neticeye de sebep olabilir Bu daha çok siyasî alanda görülür Meselâ, ABD'de Roswelt, 1936 ve 1940 seçimlerini, Türkiye'de Halkçı Parti ve Menderes, 1950 seçimlerini basının şiddetli muhalefetine rağmen kazanmışlardır(9)
3) Filmsinema: Sinema bir dönem ayrıca komünizm keza de antikomünizm propagandası için fazla kullanılan bir araçtı Bugün bu sektörden en fazla istifade eden ABD'dir Amerika iktisadî, askerî ve kültürel alandaki gücünü sinema yoluyla pekiştirme gayretindedir Hollywood yapımı çoğu filmde kurtarıcı ve dinç Amerikalı imajı aralıksız işlenir Keza sinema alanında Yahudiler de bütün dünyaya zulüm gördükleri, günahsız oldukları imajını yayacak filmleri çok kullanmıştır
Amerikan hükümetleri dünyanın birçok ülkesindeki sinema salonlarında ağırlıklı olarak kendi filmlerinin oynatılmasını istemektedir Bu gayret, siyasî baskı ve pazarlıkların gerisinde kayda değer ölçüde kitlelere bu yolla gelmek kaygısı yatmaktadır Bunda da epeyce başarılı olmuşlardır Çünkü Türkiye'de bile iyi sayılabilecek Türk yapımı bir filmin salon bulma şansı zordur
4) Radyo: Radyo eski gücünü kaybetmekle, birlikte hâlâ propagandanın taşıcısı olarak kullanılmaktadır
5) Günümüzde bunlara bilgisayar ortamlarında gerçekleştirilen birçok çalışma (internet, cd, vs) ve GSM şebekeleri katılabilir Propagandanın taşıyıcısı sayılan bu vasıtalar, demokratik ülkelerde bile dolaylı veya dolaysız yollardan devletlin kontrolü altına girmiştir Yoksa daha kötüsü, kitlelerin tüketim konusunda istediği gibi şartlandırmaya çalışan büyük firmaların ve reklâm şirketlerinin emrine girmiştir Yerkürenin tek bir pazarda bütünleşmesinde global firmalar (milletlerüstü şirketler) önemli bir fonksiyon üstlenmekte ve bu firmalar vasıtasıyla dünya idareli olarak kafese alınmaktadır Daha küçükleri yiyerek dinozorlaşan bu şirketlerin boyutunu tahmin etmek için 1945'te dünyadaki 100 büyük ekonomiden yalnızca 49 tanesinin devletlere, 51 tanesinin ise; milletlerüstü şirketlere ait olduğunu söylemek her hâlükarda yeterlidir ABD'de en büyük 100 şirket, ticarî zamanın % 75'ini kullanmaktadır Tv saatlerinin % 50'den fazlası, beyaz camın ardındaki neyin gösterilip, gösterilmeyeceği onların seçimi ile karara bağlanmaktadır Radyolar, gazeteler, yayınevleri yani ABD'nin asap sisteminin düğüm noktaları milletlerüstü şirketlerin elindedir10 Bunu durdurmak için, yayınlama araçlarında çeşitliliğe, çokluğa ve rekabete gidilmiş gibidir Lakin bu da hiç gerçekçi değildir Zira yayınlama vasıtaları aralarında tüm zıtlaşmalar sahiden zahiridir Fazla zaman bu konuda reel bir farklılaşmadan söz edilemez Bütün tersine yayın vasıtalarının kitleler üzerinde meydana getirdiği sosyal zorlama ile ferde; ne yapması, nasıl davranıp, neler düşünmesi gerektiği ve neyin iyi, neyin kötü olduğu fikri empoze edilmektedir
Demokratik ve açık toplumlar olarak kabul edilen Batılı ülkelerde (ABD, İngiltere vs) başat güçlerin bu yolla zihin ve kanaatlere çaktırmadan hükmedeceği gerçeği göz ardı edilmemelidir10 Bunlar kendi toplumlarıyla öteki toplumlara bilgileri yetersiz, cepheli yahut hatalı aktarabilirler Hattâ diyebiliriz ancak; böyle bir risk, tarihin hiçbir döneminde günümüzde olduğu kadar yaşanmamıştır Çünkü çağdaş mânâsıyla propaganda; Kitlelerin güçlü azınlıklar kadar yönetilmesi gâyesini taşır ve azfazla kamufle edilmiştirşeklinde anlaşılmaktadır11
Eğer fert, başka görüşlere hayat hakkı tanınmayan otoriter devletin hakimiyeti altındaki bir toplumda yaşıyorsa; doğrudan doğruya yönetici azınlığın talimatlar, akıl ve kanaatlerini aktardığı yayın vasıtalarının tesirinde kalacaktır Yayın vasıtalarını kontrolde bulundurma doğrudan olabileceği gibi, sansür, yayınlama ilkeleri, devlete ait görüşe zıt düşmeyecek yayınları seçme mecburiyeti, üstteki kurullar gibi dolaylı yollardan olacaktır Bu durumda tek hakikidevletin ya da hakim güçlerin açıklama ettiği gerçektir Dolayısıyla; başkaca diğer hakikiarayan, sistem için ya tehlikeli bir dar görüşlü kimse, çağdışı kalmış bir kişi veya sistemin kesintisiz potansiyel tehlike olarak gördüğü değişken biri olarak kabul edilir12 Baskıcı rejimlerle yönetilen toplumlarda bu istismar net olarak görülebilir Suriye, Irak, Suudi Arabistan, Fas, Cezayir, dağılan SSCB ülkeleri, Çin gibi
Tehlikenin bir öteki boyutu ise; modern çağa kadar, düşünceler yüz yüze konuşulup tartışılıyor ve harekete dönüştürülebiliyordu Ayrıca hükümetler göre devlete ait veya gayri resmi olarak kurulan ve kamuoyunu yönlendirme gâyesiyle teşkilatlanmış dinç yayın araçları ve bağımsız kuruluşlar mevcut değildi Ama günümüz toplumlarında, düşünceler yüz yüze tartışmanın mümkün olamayacağı kadar çok insana ulaşmakta; toplum, gelişmiş kitle haberleşme araçları vasıtasıyla belirtilmiş fikirleri tartışmasız benimsemek zorunda kalan yığınlar haline gelmektedir Haberleşme sistemi öyle bir durumdadır fakat; karşı soruların, tenkitlerin tesirli olması olası değildir Dolayısıyla fikirlerin harekete dönüşmesi imkânı git gide azalmaktadır Hükümetlerin resmi desteğine sahip güçlü teşkilatlar halk kitlelerine çok sıcacık nüfuz etmektedir13
Propaganda teknikleri
Propaganda genelde üç kademede gerçekleşir: Uyarı çekip ilgi uyandırmak, ruhî uyarıcının meydana getirilmesi ve böylelikle belirmiş olan stres, özlem veya endişenin ne şekilde giderilebileceğinin izahı14 Bu üç kademe özetle şu tekniklerle gerçekleştirilebilir:
Uyarı sürüklemek: Propagandacının ilk vazifesi, hedef aldığı birey veya kitlenin dikkatini çekmektir Bundan nedeniyle önce fikirlerini aşılayabileceği bir ortamın meydana gelmesi için uğraş harcar Afiş, broşür, basılı eserler, görüntüler, fo tograflar, farklı alanlara yönlendirilmiş konserler, kısa toplantı ve toplantılar bu gâye için kullanılır Buna tâli propagandada denir O Kadar ancak fazla evvelce yayımlanmış yazı, fotoğraf ve görüntüler çoğu kez kullanılır15 Meselâ; toplumu muhakkak bir yöne kanalize etmek için hayali bir mekânda gerçekleştirilen ve tekrar hayali senaryolarla meydana getirilen karşı taraf hareketlerin gerektiğinde gündeme getirilmesi gibi
Dikkat sürüklemek için, insanların his ve heyecanlarından yararlanmak öteki bir yoldur Meselâ; sigara reklâmında yükseklik bildiren bir bayan ya da erkek, yalnızca alaka uyandırmak ile kalmaz, aynı zamanda gençlik, güzellik, zor gibi kavramları da sembolize ederek kitleleri duygu ve coşku yönünden kışkırtma eder Böylelikle maksada uygun fikrî etraf hazırlamış olur16 bundan başka dünyaca meşhur bir sigara markasının reklâm afişinde kuvvetin sembolü olarak elinde sigara ile at üstünde duran kovboyun, sigaradan kansere yakalanıp öldüğü kitlelerden gizlenir
Prestije başvurma: Prestij sahibi olan kişilere bağlanan düşünce ve davranışları toplumlar daha kolaylıkla kabul ettiğinden, ölü ya da diri kişilerin karizmasından çoğu kez faydalanılır Böyle bir şahsiyet gerçekte olmasa bile yeniden propaganda yoluyla oluşturulur Ardından tamamlanmak istenenler hafıza yahut davranış boyutuyla o gerçek dışı şahsa atıfta bulunarak yapılır Çoğu toplumda bu durum yaygındır Öyleki nice cüce topluma dev kamet olarak sunulmuştur
Evvelden kazanılmış fikirlere ve hislere başvurma: Toplum hayatında hepimizin az veya çok sevgi ve nefretleri vardır Propagandacı bunlar üzerine hissî birtakım ağırlıklar koymaya çalışır Bunun için de dildeki bir takım kelimelerin mânâları saptırılır Bunlar hiçbir vakit ilmî ölçülerle tanım ve analiz edilmediği gibi, vakit içinde gerçek mânâlarıyla kullanılmaz olur Bu kelimeler kullanıldığında, kitleler; hemencecik tepkide bulunur Meselâ; irtica, laiklik, şeriat, emek, sosyalist, komünist, milliyetçi, fundementalist, hain, dönek, ilerleme, çağdaş, harem vs
Kendim için bir şey istemiyorum: Fayda ve avantaj hedeflemediğini, yalnızca fedâkârâne hareket edildiğini spesifize etmek de propagandanın başvurduğu diğer bir yoldur Propagandacı kendisi için bir şey istemediğini, kendini halkın mutluluğuna adadığını haykırır Fakat birçok süre bu çeşit kelimeler altında menfaatçi emeller gizlenmektedir
Fikirlere ve insanlara etiketler düzenlemek, mühürlemek: Muarızın itibarını devirmek için fazla kez ona halkın korku ettiği bir etiket yapıştırmak yeterlidir Komünist, işbirlikçi, dinci, faşist, bölücü, gerici gibi Meselâ; Osmanlı hanedanının çok dirayetli ve siyasî dehası II Abdulhamid'e kızıl sultandenmesi böyle bir maksada yöneliktir
Kamuflaj: Başarılı Olmak için giysi, renk, cephe değiştirmek gerekiyorsa propagandacı bu hususta hiç bocalama göstermez Kendisini vatansever, milliyetçi, muhafazakâr, dindar, sosyalist gibi gösterir Bu, 19 ve 20 asırda misyonerlerle politikacıların en çok kullandığı bir usûldür Lawrens buna en çarpıcı örnektir
Propagandacı yalan söyleyebilir: Hadiseler onu gitgide daha fazla sahte, yalan açıklama yapmaya sürükleyebilir Propagandacı aleyhinde tarafın lideri hakkında hikâyeler uydurur, istatistikleri tahrif eder, haberler çıkarır, söylentiler yayar Yani tamamen gerçeği değiştirmeye çalışır Eğer tüm haberleşme vasıtaları da yoklama edilebiliyorsa bu cins etkinlikler tesirli olabilir Nitekim savaş sırasında halka yapılan propaganda bu bakımdan başarılı olmaktadır Meselâ; İsrail, yurt ve yuvalarından söküp atmak istediği ve vatanları için uğraş eden Filistinlileri; Çin, Keşmir halkını; Rusya, Çeçenleri tek taraflı suçlu olarak dünya kamuoyuna tanıtma gayretindedir ABD doksanlı yıllarda Irak'a aleyhinde sürdürdüğü Körfez Savaşı'nda, yanan petrol kuyularıyla, denizde petrole bulanmış bir karabatak görüntüsünü savaşın haklı gerekçesiymiş gibi kesintisiz kitlelere aktarmıştır
iPropagandada abartıya özellikle başvurulur: Abartı fazla kere söylentilerin tesirini artırır Türk insanı politikada bunun binlerce örneğini yaşayan ve yaşamaktadır Abartma, reklâm sektöründe daha da yaygındır Herhangi bir ürünün reklamında; Şu ürünü alın hayatınız değişsingibi
iSembolleştirme ve her yerde: Propagandada fikrî derinlik olmadığından, belirtilen tarih, yer ve şahıslarla kavramları sembolleştirmek ve aralıksız her tarafta esastır Açıklamalar sürekli tekrarlanır Hitler, Kavgam adlı eserinde şöyle demiştir: Kitlelerin zekâsı az, unutma kabiliyetleri çoktur Böyle olunca tesirli propaganda kolaylıkla sömürülebilecek birkaç mesele üzerinde yapılmalıdır Lakin benzer şeyler bin kere tekrarlanmalıdır
Propaganda sansür yoluyla da yapılabilir: Belirtilmiş bir görüşe fayda karşılamak maksadı ile bilginin denetleme edilmesi ve bilhassa tahrif edilerek maksada hizmet edecek bir şekilde sunulmasıyla olur; çünkü propaganda seçicidir ve kasıt aldığı kimselere tarafsız olmaktan fazla uzaktan bir dünya görüşü kazandırmak maksadı ile düzenlenmiştir17
Propagandanın tesir alanı
Propagandanın etki alanı aslında yeryüzündeki insan topluluklarının tamamıdır Çünkü; sömürme, kaynakları aktarma, hükmetme, yönetme, tüketim ve avantaj maksatlı faaliyetler sürdükçe insanların buna maruz kalmaları kaçınılmazdır Küçük gruplardan başlayarak devletler boyutunda süren ve büyük sermayelerin harcandığı bir alandır, propaganda çalışmaları
Buna karşın propagandanın etki etmediği birey ya da gruplar da vardır Bu durumu özet olarak şöyle özetleyebiliriz
a) Bağlanma (taahhüt), inançlı olma: Fertler kendi inanç ve değerleriyle ne değin çok bağlantılı ve sürekli davranışlar sergileyebiliyorsa, etki pek eksik olacaktır Kanaatlerini, inançlarını, yaşam tarzını herkesin önünde açık açık ifade eden ve yaşamış fert, öteki tesirlere de kapalıdır Yani güdümlü şahsiyet özelliği içeren fertlere kadar daha eksik tesire maruz kalır Hz Muhammed'in (sas) Müslümanlara aralıksız başkaları nın hafıza, konuşma, davranış ve yaşam tarzlarından öbür olmayı, yani kişinin kendisi olmasını öğüt etmesi, azıcık da bununla ilgilidir
b) Kendine güven ve tatminkarlık: Kendine ve inançlarına güveni tam olan fertler, bu güveni tehdit edecek propagandalardan kendini koruyabilir Yani fertlerin eşya, vefat karşısındaki duruş ve düşünceleri, hadiseleri yerli yerine oturtup değerlendirebilme kabiliyetleri kendilerine olan güveni sağlayabileceği gibi dış tesirlerden de koruyacaktır
c) Haysiyet: Zihin, konuşma ve davranışlarıyla çevresinde sevilen ve hürmet duyulan fertler, diğer aidiyet ve yeterlilik duygusu aramayacaklarından propagandanın tesirinde kalmazlar18
Sonuç
Günümüzde, irtibat vasıtalarının yaygınlaşmasına paralel olarak insanlar arası etkileme ve etkilenme de epeyce artmıştır Bu şimdiye kadar, aydınlanma, çağdaşlaşma, modernlik ve globalizm gibi dairesel ve içi abes kavramları kabul etme, dayatma veya tepkisiz kalma şeklinde oldu Şimdilerde ise küreselleşme kavramıyla yeni bir boyutta yeni bir aynileştirme ve yeknesaklaştırma, tek merkezli kılma olarak karşımızda duruyor Beyinlerimizin içine girme işlemi basın yayın kuruluşları aracılığıyla olabileceği gibi fiilen elimizde tuttuğumuz bir kolalı içecekle de olabiliyor Halk kullanılmaya açık epeyce bu hal daha da sürecek gibi görünüyor
Son olarak; kitlelere bir inancı ve görüşü farklı alanlara yönlendirilmiş teknikler kullanarak anlatma ile dinî literatürdeki tebliğin benzeştiği düşünülebilir Çünkü, tebliğde de kitlelere bir konuyu ve düşünceyi en iyi şekilde ulaştırma ve aktarma vardır Beyanat, kesinlikle propagandayla karıştırılmamalıdır Aksine propagandayı verimsiz kılacak en manâlı vasıta tebliğdir Çünkü; Kur'an açık ve nettir Akıllara hitap eder İnsanların sürekli düşünmesini, araştırmasını, kıyaslamasını, okumasını ister Güdümlü faizsiz insandan yandan yok; etkin, üretken ve topluma değer katan insandan yandan söylev koyar Keza Peygamber, (sas) insanlara yalnızca doğruların anlatılmasını, insanların bunu kabul edip etmemelerine karışılmamasını öğütler Bundan Başka tebliğde hiçbir çıkar ve karşılık beklenmez, yegâne gâye Allah (cc) rızasıdır
Kaynaklar
1 Sulhi Dönmezer, Sosyoloji, Savaş yayınları, 9 baskı, Ank 1984
2 J A C Brown, Beyin Yıkama ve İkna Metodları
3 Meydan Lorousse, C10, s 340
4 Brown, ages1819
5 Çiğdem Kâğıtçıbaşı, İnsan ve Insanlar, Evrim yayınları, İst1988, s164
6 Dönmezer, age,, s397398
7 Brawn, s11,19
8 Dönmezer, age, s399
9 Age, s405
10 ProfDr Ümit Meriç Yazan, Mahşerin Dört Atlısı, Vakit Gazetesi, 21 temmuz 2002, s12
11 Brown, age, s3233
12 Brown, age, s26 2728
13 Brown, age, s32
14 Age, s30
15 Age, s15
16 Dönmezer, age, s401405
17 Maddeler için bakınız, Dönmezer, age, s401404, Brown, age, s 21
18 Maddeler için bkz Kâğıtçıbaşı, age, s186189
*