Ramazan bayramı hikayeleri
Ramazan hikayeleri
Sahur Davulu:
Birisi, buyuk bir zatın evinin kapısında sahur davulu calmakta idi Gece yarısı aşk ile şevk ile davul calıyordu Ona kabiliyetli birisi dedi ki: Evvela bu davulu, seher vakti cal, gece yarısı bu kepazelik olmaz Bir de ey hevesli adam, şunu da bil ki bu evde hic kimse yok
Burada şeytandan periden başka kimse yokken ne diye vaktini zayi ediyorsun? Tefi, davulu birisi duysun diye calıyorsan duyacak kulak nerede? Bunu anlamak icin akıl lazım, fakat akıl hani?
Davulcu dedi ki: Sen sozunu bitirdin şimdi cevabımı dinle de şaşırıp kalma Sence şimdi gece yarısı ama bence neşe sabahı yaklaştı Her sınıklık bence kutlu bir hale geldi Butun geceler, gozume gunduz kesildi
Nil ırmağı sana kandır ama bence kan değil, sudur ey akıllı kişi Sence o demirdir, tunctur ama Davut peygambere mumdur Dağ, sana karşı ağırıdır, cansızdır, fakat Davut'un onunde usta bir calgıcı, bir okuyucudur
Senin onunde o kırık taşlar susarlar Fakat Ahmed'in onunde fasih bir hale gelir, hamd u senada bulunurlar Senin onunde mescidin sutunu oludur, fakat Ahmed'e karşı gonlunu aldırmış bir aşıktır
Cihanın butun cuzuleri halkın onunde oludur, Tanrıya karşı bilgi sahibi ve muti Bu evde bu konakta kimse yok, neden bu davulu calıyorsun dedin Bu halk, tanrı icin paralar verir, yuzlerce hayrın temelini atar, mescitler yaparlar Sarhoş aşıklar gibi uzun bir yol olan Hacca giderler, seve seve canları ile, malları ile oynarlar Hic o evde kimse yok derler mi? Ev sahibi, ev icinde gizlenen cana benzer
Tanrı nuru ile ışıklanan, sevgilinin konağını dolu gorur Nice dolu ve kalabalık konaklar vardır ki işin sonunu gorenler, onları boş gorurler Kimi dilersen Kabe'de ara da derhal onunde beliriversin
Ziynetli ve yuce olan bir suret, nasıl olur da Tanrı yurdu olmaz, boş olur? Ona kapı kapanmaz, o geldi mi derhal acılır Fakat başkaları, aşkla değil, ihtiyaclardan gelirler Hacca gidenler neden bu ses duymadan Lebbeyk deyip duruyoruz derler mi? Hakikatte onlara şu Lebbeyk demeyi nasip ediş, her lahza tek Tanrıdan gelen bir sestir
Ben de koku aldım, biliyorum bu koşk, bu konak, can meclisinin kurulduğu yerdir toprağı da kimyadır Hafif ve tiz nağmelerle bakırımı ebediyen onun kimyasına vurup duracağım Nihayet bu sahur davulum, denizleri coşturacak, inciler sacacak, ihsanlarda bulunacak Halk, savaş safında tanrı icin canları ile oynar Birisi Eyup gibi belalara duşer, oburu Yakup gibi sabreder Yuz binlerce susuz ve muhtac kişi, Tanrı icin tamaha duşer, calışır durur
Ben de sucları yargılayan, orten Tanrı icin bu kapıdan sahur davulu calıyorum, benim de umidim onda Parasını almak icin muşterimi istiyorsun? Gonul, Tanrıdan daha iyi muşteri nerede var? Malından pis dağarcığı alır, sana kendinden ışıklanan bir gonul nuru verir Hakikatte yok olan şu buz kesmiş bedeni alır, vehmimize sığmaz bir saltanat ihsan eder
Birkac katra goz yaşı alır, şekerlerin, balların kıskandığı Kevseri bağışlar Sevdalarla, dertlerle dolu ahı alır, her aha karşılık yuzlerce karlı mevkii lutfeder Gozyaşı bulutunun surduğu ah bulutu yuzundendir ki Halil'e fazla ah eden dedi
Gel de hemen şu eşi olmayan alışverişi durmayan pazarda eskileri sat, hazır ve elde bir olan beyliği al Eğer bir şuphe gelir de yolunu vurursa ticarette bulunan peygamberleri kendine senet yap
O padişahlar padişahı, onların talihlerini oyle yaver etti, onlara oyle bir baht verdi ki dağlar bile onların pılı pırtılarını cekmeye muktedir değildir
Ramazan hikayeleri
Sahur Davulu:
Birisi, buyuk bir zatın evinin kapısında sahur davulu calmakta idi Gece yarısı aşk ile şevk ile davul calıyordu Ona kabiliyetli birisi dedi ki: Evvela bu davulu, seher vakti cal, gece yarısı bu kepazelik olmaz Bir de ey hevesli adam, şunu da bil ki bu evde hic kimse yok
Burada şeytandan periden başka kimse yokken ne diye vaktini zayi ediyorsun? Tefi, davulu birisi duysun diye calıyorsan duyacak kulak nerede? Bunu anlamak icin akıl lazım, fakat akıl hani?
Davulcu dedi ki: Sen sozunu bitirdin şimdi cevabımı dinle de şaşırıp kalma Sence şimdi gece yarısı ama bence neşe sabahı yaklaştı Her sınıklık bence kutlu bir hale geldi Butun geceler, gozume gunduz kesildi
Nil ırmağı sana kandır ama bence kan değil, sudur ey akıllı kişi Sence o demirdir, tunctur ama Davut peygambere mumdur Dağ, sana karşı ağırıdır, cansızdır, fakat Davut'un onunde usta bir calgıcı, bir okuyucudur
Senin onunde o kırık taşlar susarlar Fakat Ahmed'in onunde fasih bir hale gelir, hamd u senada bulunurlar Senin onunde mescidin sutunu oludur, fakat Ahmed'e karşı gonlunu aldırmış bir aşıktır
Cihanın butun cuzuleri halkın onunde oludur, Tanrıya karşı bilgi sahibi ve muti Bu evde bu konakta kimse yok, neden bu davulu calıyorsun dedin Bu halk, tanrı icin paralar verir, yuzlerce hayrın temelini atar, mescitler yaparlar Sarhoş aşıklar gibi uzun bir yol olan Hacca giderler, seve seve canları ile, malları ile oynarlar Hic o evde kimse yok derler mi? Ev sahibi, ev icinde gizlenen cana benzer
Tanrı nuru ile ışıklanan, sevgilinin konağını dolu gorur Nice dolu ve kalabalık konaklar vardır ki işin sonunu gorenler, onları boş gorurler Kimi dilersen Kabe'de ara da derhal onunde beliriversin
Ziynetli ve yuce olan bir suret, nasıl olur da Tanrı yurdu olmaz, boş olur? Ona kapı kapanmaz, o geldi mi derhal acılır Fakat başkaları, aşkla değil, ihtiyaclardan gelirler Hacca gidenler neden bu ses duymadan Lebbeyk deyip duruyoruz derler mi? Hakikatte onlara şu Lebbeyk demeyi nasip ediş, her lahza tek Tanrıdan gelen bir sestir
Ben de koku aldım, biliyorum bu koşk, bu konak, can meclisinin kurulduğu yerdir toprağı da kimyadır Hafif ve tiz nağmelerle bakırımı ebediyen onun kimyasına vurup duracağım Nihayet bu sahur davulum, denizleri coşturacak, inciler sacacak, ihsanlarda bulunacak Halk, savaş safında tanrı icin canları ile oynar Birisi Eyup gibi belalara duşer, oburu Yakup gibi sabreder Yuz binlerce susuz ve muhtac kişi, Tanrı icin tamaha duşer, calışır durur
Ben de sucları yargılayan, orten Tanrı icin bu kapıdan sahur davulu calıyorum, benim de umidim onda Parasını almak icin muşterimi istiyorsun? Gonul, Tanrıdan daha iyi muşteri nerede var? Malından pis dağarcığı alır, sana kendinden ışıklanan bir gonul nuru verir Hakikatte yok olan şu buz kesmiş bedeni alır, vehmimize sığmaz bir saltanat ihsan eder
Birkac katra goz yaşı alır, şekerlerin, balların kıskandığı Kevseri bağışlar Sevdalarla, dertlerle dolu ahı alır, her aha karşılık yuzlerce karlı mevkii lutfeder Gozyaşı bulutunun surduğu ah bulutu yuzundendir ki Halil'e fazla ah eden dedi
Gel de hemen şu eşi olmayan alışverişi durmayan pazarda eskileri sat, hazır ve elde bir olan beyliği al Eğer bir şuphe gelir de yolunu vurursa ticarette bulunan peygamberleri kendine senet yap
O padişahlar padişahı, onların talihlerini oyle yaver etti, onlara oyle bir baht verdi ki dağlar bile onların pılı pırtılarını cekmeye muktedir değildir