iltasyazilim
FD Üye
Eski Ramazanlar
Osmanlı'da ramazan gelenekleri,Osmanlı bereket sofrası,iftariyelikler,yarışmalar
Orucun Açılım Vakti; İftar
Osmanlı'da iftarda oruç açtırmak büyük bir törendi Ne yemek yapılacağı, neyin ne zaman sofraya geleceği ve hangi yiyeceğin ne zaman sofrada yeneceği belliydi İftar sofrasında oruç, iftariyeliklerle açılırdı Ağız Tadı lezzetine hitap edecek bütün iftariyelikler ayrı ayrı yerlerden alınırdı çeşit çeşit peynirler, siyah ve yeşil zeytinler, farklı kaplarda gelen rengarenk güzel koku kokulu reçeller, pastırma, hurma ve ekmek yerine bir Ramazan klasiği olan pide, iftariyeliklerin olmazsa olmazlarındandı İftariyeliklerin ardından çorba servise sunulur ve çorbalar bitirildikten sonra 40 kaptan pozitif et, sebze, balık yemeği padişahın sofrasını donatırdı Ramazanın baş tatlısı olan güllaç ve bunun gibi pek çok tatlı esas yemeklerden sonra afiyetle yenirdi Bütün bu yiyeceklerin pişirilmesi, sofraya getirilmesi, sofradan kaldırılması adabına göre gerçekleştirilir, sofraya hizmet eden de sofradan yemek yiyen de iftara derin saygı gösterirdi
Sabahleyin Ezanı Okunmadan; Sahur
Gözleri de karnı da doyuran iftar sofrasına nazaran sabahtan ezanından önce yenen sahurda, mideyi yoracak et yemeklerinden ziyade, karnı tüm gün tok tutacak hamur işleri, pilav ve vücudun şeker ihtiyacını karşılayacak kurutulmuş meyvelerden yapılan hoşaflar yenirdi
Diş Kirası
Ramazanın en önemli özelliklerinden biri de iftar sofralarına davetsiz gidilebilmesiydi Osmanlı Sarayına Ramazan ayı boyunca iftara davetsiz olarak gelinebilirdi Bunun haricinde Osmanlı Sarayının özel davetleri de olurdu Ramazanın birincil on gününde Padişah, ayan ve mebusan reisleriyle birlikte vükelayı saraya iftar için ağırlama ederdi Sadrazamın baş köşede oturduğu bu sofra diğer iftar sofralarına göre çok daha mükellef olurdu ve defalarca birlikte daha çok süre geçirilirdi Bu sofralarda varlıklı ve leziz yemeklerden ziyade 'Diş Kirası' başlıca büyük hediyeydi Kahve, şerbet ve sigaralıklar içilirken Mabeyn Müdürü, Enderun Efendisi ile salona girerdi Enderun efendisinin elinde oldukça büyük bir gümüş tepsi yer alırdı Tepsinin üstünde davetlilerin isimlerinin yazıldığı hediyeler olurdu Bu hediyeler kıymetli saatler, tütün tabakalarından oluşurdu
Sarayda Görkemli Hazırlık
Osmanlı Sarayında MatbahAmire, ramazan ayı gelmeden tatlı bir acele içine girerdi Kilerdeki uçsuz bucaksız taş odaların, dikkatle seçilen yiyeceklerle doldurulması sarayda ramazanın en manâlı habercisiydi Taptaze yiyeceklerin renkleri, taş odaların soğukluğunu hissettirmezdi
Mutfaklarda Bereket
Ramazan ayında, Osmanlı Sarayında kilerlerin dikkatle seçilen malzemelerle doldurulmasından, hazırlanacak iftar ve sahur sofralarının zenginlik ve bereket içinde geçeceği belirlenmiş olurdu Bu bereket bütün topraklarda tesirini gösterir ve Müslüman, Hıristiyan, Musevi demeden cümbür cemaat tarafından paylaşılırdı
Osmanlı'nın Tüm Bereketi Ramazan Sofrasında
Osmanlı toprakları üzerinde bulunan yörelerin kendine has tazelikleri ve bereketi günler öncesinden toplanmaya başlanırdı Bu yörelerin özel lezzetleri dikkatle saraya taşınırdı Tokat'ın, Malatya'nın Şam'ın kayısıları, Ankara'nın balları, Antep'in kuru baklavaları, fıstıklı, bademli, cevizli sucukları, İzmir'in kuru incirleri, vişneleri, üzümleri ve bunun gibi daha pek çokları ramazan sofralarında damaklara layık olacak biçimde toplanır, özenle saklanır ve on bir ayın sultanı ramazan için hazır bekletilirdi
En Lezzetli Müsabaka
Toplumun yüksek kültürünü yaratıcı en manâlı ramazan geleneklerden biri arife gününde Osmanlı sultanlarının ramazan öncesinde kutsal emanetleri ziyaret etmesiydi Hazreti Muhammed'in vasiyet ederek Veysel Karani'ye hediye ettiği hırkanın bulunduğu Hırkai Şerif'e arife günü gitmek Osmanlı Sarayı için en önemli ritüellerden biriydi Bu ritüelin hemen ardından saray sultanlarına çeşitli ahçıların hazırladığı soğanlı yumurtalar ikram edilirdi Her bir soğanlı yumurtayı tek tek tadan sultanlar, aşçıların ustalıklarını lezzet testine yan tutardı En hayranlık uyandıran soğanlı yumurtanın aşçısı, ramazan ayı her tarafında sultanın yemeklerini pişirmeye yargı kazandırılarak ödüllendirilirdi İslam dininin yok fakat bir Osmanlı Saray geleneği olan bu yemek yemek, günümüzde bile iftar sofralarının olmazsa olmazları aralarında yer almaktadır
*
Osmanlı'da ramazan gelenekleri,Osmanlı bereket sofrası,iftariyelikler,yarışmalar
Orucun Açılım Vakti; İftar
Osmanlı'da iftarda oruç açtırmak büyük bir törendi Ne yemek yapılacağı, neyin ne zaman sofraya geleceği ve hangi yiyeceğin ne zaman sofrada yeneceği belliydi İftar sofrasında oruç, iftariyeliklerle açılırdı Ağız Tadı lezzetine hitap edecek bütün iftariyelikler ayrı ayrı yerlerden alınırdı çeşit çeşit peynirler, siyah ve yeşil zeytinler, farklı kaplarda gelen rengarenk güzel koku kokulu reçeller, pastırma, hurma ve ekmek yerine bir Ramazan klasiği olan pide, iftariyeliklerin olmazsa olmazlarındandı İftariyeliklerin ardından çorba servise sunulur ve çorbalar bitirildikten sonra 40 kaptan pozitif et, sebze, balık yemeği padişahın sofrasını donatırdı Ramazanın baş tatlısı olan güllaç ve bunun gibi pek çok tatlı esas yemeklerden sonra afiyetle yenirdi Bütün bu yiyeceklerin pişirilmesi, sofraya getirilmesi, sofradan kaldırılması adabına göre gerçekleştirilir, sofraya hizmet eden de sofradan yemek yiyen de iftara derin saygı gösterirdi
Sabahleyin Ezanı Okunmadan; Sahur
Gözleri de karnı da doyuran iftar sofrasına nazaran sabahtan ezanından önce yenen sahurda, mideyi yoracak et yemeklerinden ziyade, karnı tüm gün tok tutacak hamur işleri, pilav ve vücudun şeker ihtiyacını karşılayacak kurutulmuş meyvelerden yapılan hoşaflar yenirdi
Diş Kirası
Ramazanın en önemli özelliklerinden biri de iftar sofralarına davetsiz gidilebilmesiydi Osmanlı Sarayına Ramazan ayı boyunca iftara davetsiz olarak gelinebilirdi Bunun haricinde Osmanlı Sarayının özel davetleri de olurdu Ramazanın birincil on gününde Padişah, ayan ve mebusan reisleriyle birlikte vükelayı saraya iftar için ağırlama ederdi Sadrazamın baş köşede oturduğu bu sofra diğer iftar sofralarına göre çok daha mükellef olurdu ve defalarca birlikte daha çok süre geçirilirdi Bu sofralarda varlıklı ve leziz yemeklerden ziyade 'Diş Kirası' başlıca büyük hediyeydi Kahve, şerbet ve sigaralıklar içilirken Mabeyn Müdürü, Enderun Efendisi ile salona girerdi Enderun efendisinin elinde oldukça büyük bir gümüş tepsi yer alırdı Tepsinin üstünde davetlilerin isimlerinin yazıldığı hediyeler olurdu Bu hediyeler kıymetli saatler, tütün tabakalarından oluşurdu
Sarayda Görkemli Hazırlık
Osmanlı Sarayında MatbahAmire, ramazan ayı gelmeden tatlı bir acele içine girerdi Kilerdeki uçsuz bucaksız taş odaların, dikkatle seçilen yiyeceklerle doldurulması sarayda ramazanın en manâlı habercisiydi Taptaze yiyeceklerin renkleri, taş odaların soğukluğunu hissettirmezdi
Mutfaklarda Bereket
Ramazan ayında, Osmanlı Sarayında kilerlerin dikkatle seçilen malzemelerle doldurulmasından, hazırlanacak iftar ve sahur sofralarının zenginlik ve bereket içinde geçeceği belirlenmiş olurdu Bu bereket bütün topraklarda tesirini gösterir ve Müslüman, Hıristiyan, Musevi demeden cümbür cemaat tarafından paylaşılırdı
Osmanlı'nın Tüm Bereketi Ramazan Sofrasında
Osmanlı toprakları üzerinde bulunan yörelerin kendine has tazelikleri ve bereketi günler öncesinden toplanmaya başlanırdı Bu yörelerin özel lezzetleri dikkatle saraya taşınırdı Tokat'ın, Malatya'nın Şam'ın kayısıları, Ankara'nın balları, Antep'in kuru baklavaları, fıstıklı, bademli, cevizli sucukları, İzmir'in kuru incirleri, vişneleri, üzümleri ve bunun gibi daha pek çokları ramazan sofralarında damaklara layık olacak biçimde toplanır, özenle saklanır ve on bir ayın sultanı ramazan için hazır bekletilirdi
En Lezzetli Müsabaka
Toplumun yüksek kültürünü yaratıcı en manâlı ramazan geleneklerden biri arife gününde Osmanlı sultanlarının ramazan öncesinde kutsal emanetleri ziyaret etmesiydi Hazreti Muhammed'in vasiyet ederek Veysel Karani'ye hediye ettiği hırkanın bulunduğu Hırkai Şerif'e arife günü gitmek Osmanlı Sarayı için en önemli ritüellerden biriydi Bu ritüelin hemen ardından saray sultanlarına çeşitli ahçıların hazırladığı soğanlı yumurtalar ikram edilirdi Her bir soğanlı yumurtayı tek tek tadan sultanlar, aşçıların ustalıklarını lezzet testine yan tutardı En hayranlık uyandıran soğanlı yumurtanın aşçısı, ramazan ayı her tarafında sultanın yemeklerini pişirmeye yargı kazandırılarak ödüllendirilirdi İslam dininin yok fakat bir Osmanlı Saray geleneği olan bu yemek yemek, günümüzde bile iftar sofralarının olmazsa olmazları aralarında yer almaktadır
*