iltasyazilim
FD Üye
Peygamber efendimizin develerini Medîne’de otlağa götürme vazîfesini, bir çobanla birlikte Peygamberimizin hizmetçisi Rebâh üzerine almıştı Gâbe dağının yokuşuna vardıkları zaman, Gatafan ve Fezârîlerden kırk atlı baskın yaparak, Ebû Zer’in oğlunu şehîd ettiler ve develeri götürdüler
Sabahleyin durumu öğrenen Seleme bin Ekvâ, hemen Rebâh’ı Medîne’ye haber vermek için gönderdi Kendisi de yüksekçe bir yerden yardım çağrısında bulundu ve gelecek yardım kuvvetini beklemeden, tek başına eşkıyânın ardına düştü
Allah yardımcın olsun!
Nihâyet onlara yetişti Vuruşmaya başladılar Onlardan birçoğunu öldürdü Ancak, eşkıyâ grubu develerin bir kısmını bırakarak, orada bulunan dağ geçidine doğru çekilip, kendilerini emniyete aldılar
Durumu haber alan İslâm süvârileri, Peygamber efendimizin yanında toplandılar Bu sırada, Ebû Katâde başını yıkamakla meşguldü O anda atı kişnemeye ve ayaklarını yere vurmaya başladı Ebû Katâde başını yıkamayı bırakarak dedi ki:
Vallahi bu at, süvâri kokusu almıştır Bu hazırlanmış savaşa işârettir
Hemen atına binerek Resûlullahın yanına gitti Resûlullah efendimiz onu görür görmez buyurdu ki:
Yâ Ebâ Katâde! Hemen hareket et! Allah yardımcın olsun!
Ebû Katâde, diğer süvârileri toplayarak müşriklere yetiştiler ve eşkıyâlara hücûm ettiler Ancak Abdurrahman ElFezârî, Muhriz bin Nadre’yi şehîd etti Bunun üzerine Hz Ebû Katâde bu azılı düşmana saldırarak, onu öldürdü
Bundan sonra müşrikleri takibe devam eden Hz Ebû Katâde duraklamadan üzerlerine saldırdı Reisleri olan Mes’ade’yi öldürdü Bu adamı kendisinin öldürdüğünü belli etmek için de kaftanını çıkarıp, üzerine örttü Ebû Katâde diyor ki:
“Sonra ilerledim Mes’ade’nin yeğeninin üzerine yürüdüm Kendisi on yedi kişilik bir süvâri müfrezesinin içinde belli oluyordu Onu mızrakladım Yanında bulunan süvâriler bozulup dağıldılar
Ebû Katâde ölmedi
Peygamberimizle birlikte gelen Sahâbîler, Ebû Katâde’nin, öldürdüğü Mes’ade’nin üzerine örttüğü kaftanını görünce tanıdılar ve dediler ki:
Ebû Katâde öldürülmüş İnnâ lillah ve innâ ileyhi râci’ûn
Peygamberimiz ise şöyle buyurdu:
Hayır, Ebû Katâde öldürülmemiştir Bu ölen kimse, Ebû Katâde’nin öldürdüğü bir müşriktir Ebû Katâde, onu, kendisinin öldürdüğü bilinsin diye kendi kaftanını onun üzerine örtmüştür Allahü teâlâ, Ebû Katâde’yi rahmetiyle esirgesin Beni Peygamberlikle şereflendiren Allaha yemîn ederim ki, Ebû Katâde şiir okuyarak müşriklerin ardına düşmüştür
Hz Ebû Bekir ile Hz Ömer koşarak ölü üzerindeki örtüyü açtılar Ölünün Mes’ade olduğunu gördüler
Ebû Katâde’nin müşriklerin reislerini öldürmesi netîcesinde, İslâm mücâhitleri müşrikleri bozguna uğrattılarDevelerin on tanesini kurtardılar Ebû Katâde Peygamberimizin yanına geldiğinde, Resûlullah efendimiz ona bakarak şöyle duâ etti:
Ey Allahım! Onun saçına ve derisine bereket ver Onu zinde yaşat ve murâdına erdir
Daha sonra, “Mes’ade’yi sen mi öldürdün? diye sordular Ebû Katâde, “Evet, yâ Resûlallah! dedi Peygamber efendimiz onun yüzündeki yara izini gördü ve buyurdu ki:
Yanıma yaklaş!
Süvâri ve piyâdelerin en hayırlısı
Ebû Katâde Resûlullahın yanına yaklaştı Peygamberimiz onun yarasına mübârek ağız suyundan sürdü Netîcede Ebû Katâde’nin hiçbir ağrısı ve sızısı kalmadı
Mücâhidler Medîne’ye dönerlerken, Peygamberimiz, Ebû Katâde’yi ve Seleme bin Ekvâ’yı şöyle takdir ve taltif etti:
Bugün süvârilerin en hayırlısı Ebû Katâde, piyâdelerin en hayırlısı da Seleme idi
Ebû Katâde birçok seriyyelere iştirâk etti Bunların bir kısmında kumandan mevkiinde, bir kısmında süvâri olarak bulunmuştur Hicretin sekizinci senesinde 15 kişilik bir keşif kuvvetinin başında Hadre tarafına gönderildi Hadre havâlisinde Gatafan kabîlesi bulunuyordu Bunlar zaman zaman Müslümanların bulunduğu yerlere baskınlar düzenler, yağma ederler ve Müslümanları rahatsız ederlerdi Resûlullah efendimiz, Ebû Katâde’yi gönderirken şu tavsiyede bulundu:
Geceleri yürüyüp, gündüzleri gizleniniz! Dağınık düzenle, dört taraftan kuşatarak, Gatafanlara birden baskın yapınız! Kadınları ve çocukları öldürmeyiniz!
Ebû Katâde, Resûlullahın emirlerine harfiyen uydu Çok tedbirli hareket etti Hadre’ye vardığında, mücâhidleri ikişer ikişer gruplara ayırdı Allahü teâlânın emirlerini yerine getirmelerini ve yasaklarından kaçınmalarını tavsiye etti ve devamla şunları söyledi:
Ölmedikçe kimse arkadaşından ayrılmayacak! Dönünce arkadaşı hakkında bana bilgi verecek! Arkadaşından sorulduğunda, “Onun hakkında bilgim yok demeyecek! Ben tekbîr getirdiğim zaman, siz de tekbîr getireceksiniz! Kaçan düşmanı kovalamak için birlikten ayrılmayacaksınız!
Ganîmetle döndü
Ebû Katâde bunları söyledikten sonra tekbîr getirerek Gatafanlılar üzerine hücûm ederek, onları muhâsara etti Gatafanlıları çok sıkı bir şekilde baskı altına aldı Sonunda Gatafanlılar mallarını bırakarak kaçtılar Ebû Katâde elde ettiği ganîmetlerle geri döndü Ganîmetlerin beşte biri Resûlullaha arz edildikten sonra, geri kalanı mücâhitler arasında dağıtıldı
Aynı senenin Ramazan ayı idi Batnı Eham, Zi Merve taraflarında yine eşkıyâ meselesi vardı Hz Ebû Katâde bunun için gönderildi Oralardaki eşkıyâyı temizleyerek emniyet ve huzûru temin etti Bu hâdiselerin peşinden Mekke fethine ve Huneyn seferine katıldı
Ebû Katâde Tebük gazvesinde de bulundu Bu seferde Resûli ekrem efendimizin yanıbaşında yürüyordu Resûlullah efendimiz binekleri üzerinde idiler Peygamber efendimiz bir ara Eshâbı kirâma:
Yarın su bulamazsanız, susuzluğa uğrayacaksınız, buyurarak ihtiyâtlı olmalarını hatırlattı
Bunun üzerine Eshâbı kirâm su aramaya çıktılar Ebû Katâde ise Peygamberimizin yanından ayrılmadı O susuzluğa tahammül eder, fakat Resûlullaha bir zarar gelmesine tahammül edemezdi
Allahü teâlâ seni muhâfaza etsin!
Resûlullah efendimiz gece bir ara develerinin üzerinde uyudular Bu sırada uyku hâliyle biraz eğilmişlerdi Ebû Katâde gidip, Resûlullahın mübârek vücudunu kaldırıp doğrulttular
Biraz sonra, mübârek bedenleri tekrar eğilmiş, düşecek bir vaziyet almıştı Hz Ebû Katâde tekrar Resûlullahı kaldırdı Bu defa Resûlullah efendimiz uyandılar Resûlullah efendimiz Ebû Katâde’ye şöyle duâ buyurmuşlardı:
Yâ Ebâ Katâde! Sen Allahın Resûlünü muhafaza ile meşgul oldun, Allahü teâlâ da seni muhâfaza etsin!
Bunun gibi Eshâbı kirâm, Resûlullahın etrafında pervane olmuşlar, onun her sözünü, her hareketini ve tavrını, kendilerinden sonrakilere titizlikle, emânet eder gibi aktarmışlardır
Ebû Katâde, İslâm kardeşliğini, yaşayışı ile bilfiil gösteren bir sahâbîdir
Bir gün bir cenâze getirildi Peygamber efendimizden namazını kıldırması istendi Fakat Resûlullah efendimiz, onun borcu olup olmadığını sordu İki altın borcu olduğu söylenince, Peygamber efendimiz tekrar, borcu için karşılık bırakıp bırakmadığını sordu Bir şey bırakmadığı bildirildi Bunun üzerine Peygamber efendimiz buyurdu ki;
Götürün, namazını siz kılınız!
Orada bulunanlardan Ebû Katâde dedi ki:
Yâ Resûlallah! Onun borcunu ödemeyi ben üzerime alıyorum
Bu iki altın borç, senin üzerine oldu mu ve meyyit borçtan kurtuldu mu?
Ebû Katâde, “Evet deyince, Resûlullah efendimiz cenâze namazını kıldırdı Böylece Ebû Katâde, o zâtın Resûlullah tarafından cenâze namazının kılınmasına ve saâdete kavuşmasına vesîle oldu
Gözünü güzel eyle!
Uhud gazâsında Ebû Katâde’nin bir gözü çıkıp yanağı üzerine düştü Resûlullaha getirdiler Mübârek eli ile gözünü yerine koyup buyurdu ki:
Yâ Rabbî! Gözünü güzel eyle!
Bunun üzerine gözü, diğerinden güzel oldu Ondan daha kuvvetli görürdü
Ebû Katâde’nin torunlarından biri, halîfe Ömer bin Abdülazîz’in yanına gelmişti Ona, “Sen kimsin dedi
Bir beyit okuyarak, Resûlullahın mübârek eli ile gözünü yerine koymuş olduğu zâtın torunu olduğunu bildirdi Halîfe bu beyitleri işitince, kendisine ziyâdesiyle ikrâmda ve ihsânda bulundu
Ebû Katâde hazretleri, Vedâ Haccına Resûli ekremle birlikte gitti Medîne’ye dönünce Resûli ekrem âhırete teşrif buyurdular Resûli ekremden sonra Hulefâi Râşidîn devirlerini de gördü Hz Ömer zamanında İran seferlerine katılarak, Fars bölgesi hâkimini öldürmüş ve onun üzerindeki zırh kendisine ganîmet olarak verilmiştir
Hz Ali’nin devrinde bir ara Mekke vâliliği yapmış, sonra yerine Kusem İbni Abbâs tayin edilmiştir Bundan sonra Hz Ali’nin yanında kaldı, 658 senesinde Hâricîlerle yapılan Nehrevan muharebesine katılarak, Hz Ali’nin piyâde kuvvetleri kumandanlığını yapmıştır
Resûlullahın duâsını aldı
Hz Ebû Katâde, iyiliği emredip, kötülükten alıkoymaya çok ehemmiyet verir, Resûli ekremin sünneti seniyyesine son derece riâyet ederdi Onun gönlü Resûli ekremin sevgisiyle dolup taşardı Hattâ Resûlullahın yüksek duâlarına da kavuşmuşlardı Ebû Katâde 170 civârında hadîsi şerîf rivâyet etmiştir
Hadîs rivâyet ederken son derece dikkatli ve titiz hareket eder, ufak bir hatâ olmasından çok sakınırdı Bu konuda Resûli ekremden şu hadîsi şerîfi bildirmiştir:
(Ey insanlar! Benden çok hadîs rivâyet etmekten sakınınız! Benden bir sözü nakleden, sadece hakkı ve doğruyu söylesin! Bana, söylemediğim bir sözü nisbet eden, söyledi diyen, kendine Cehennemden yer hazırlamış olur)
Ebû Katâde şöyle anlatır: Resûlullah efendimizin yanından bir cenâze geçirdiler Resûlullah efendimiz buyurdu ki:
Rahata ermiş veya kendisinden kurtulunmuş
Eshâbı kirâm sordular:
Bu rahatlayan ve kendisinden kurtulunan ne demektir, yâ Resûlallah?
Mü’min bir kul dünyanın yorgunluğundan, meşakkatlerinden rahata erer Günâhkâr kuldan ise, insanlar, melekler, ağaçlar ve hayvanlar kurtulup rahata erer
Ebû Katâde’nin bildirdiği bir hadîsi şerîfte, (Biriniz din kardeşinin cenâze işlerini görürse, kefenini güzel yapsın! Çünkü onlar, kabirleri içinde birbirlerini ziyâret ederler) buyuruldu
Savaşlara katıldı
İsmi Hâris, künyesi Ebû Katâde, lakabı Fârisi Resûlullah Resûlullahın süvârisi’dir Adının Nu’mân olduğu da rivâyet edilmiştir Tahminen 602 yıllarında Medîne’de doğup 674 senesinde de Kûfe’de vefât etmiştir Hazrec kabîlesindendir Babası Rebi’ bin Beldeme, annesi Kebşe binti Mazhâr’dır
Ebû Katâde Sülâfe binti Berrâ bin Ma’rur ile evli idi Sülâfe de kadın Sahâbîlerden idi Ebû Katâde’nin bu zevcesinden Abdullah, Ma’bed, Abdurrahman ve Sabit adlarında dört oğlu oldu
Ebû Katâde ikinci Akabe bî’atından sonra Müslüman oldu Bedir savaşına katıldığı ihtilâflıdır Bundan sonraki bütün savaşlara katıldı
Sabahleyin durumu öğrenen Seleme bin Ekvâ, hemen Rebâh’ı Medîne’ye haber vermek için gönderdi Kendisi de yüksekçe bir yerden yardım çağrısında bulundu ve gelecek yardım kuvvetini beklemeden, tek başına eşkıyânın ardına düştü
Allah yardımcın olsun!
Nihâyet onlara yetişti Vuruşmaya başladılar Onlardan birçoğunu öldürdü Ancak, eşkıyâ grubu develerin bir kısmını bırakarak, orada bulunan dağ geçidine doğru çekilip, kendilerini emniyete aldılar
Durumu haber alan İslâm süvârileri, Peygamber efendimizin yanında toplandılar Bu sırada, Ebû Katâde başını yıkamakla meşguldü O anda atı kişnemeye ve ayaklarını yere vurmaya başladı Ebû Katâde başını yıkamayı bırakarak dedi ki:
Vallahi bu at, süvâri kokusu almıştır Bu hazırlanmış savaşa işârettir
Hemen atına binerek Resûlullahın yanına gitti Resûlullah efendimiz onu görür görmez buyurdu ki:
Yâ Ebâ Katâde! Hemen hareket et! Allah yardımcın olsun!
Ebû Katâde, diğer süvârileri toplayarak müşriklere yetiştiler ve eşkıyâlara hücûm ettiler Ancak Abdurrahman ElFezârî, Muhriz bin Nadre’yi şehîd etti Bunun üzerine Hz Ebû Katâde bu azılı düşmana saldırarak, onu öldürdü
Bundan sonra müşrikleri takibe devam eden Hz Ebû Katâde duraklamadan üzerlerine saldırdı Reisleri olan Mes’ade’yi öldürdü Bu adamı kendisinin öldürdüğünü belli etmek için de kaftanını çıkarıp, üzerine örttü Ebû Katâde diyor ki:
“Sonra ilerledim Mes’ade’nin yeğeninin üzerine yürüdüm Kendisi on yedi kişilik bir süvâri müfrezesinin içinde belli oluyordu Onu mızrakladım Yanında bulunan süvâriler bozulup dağıldılar
Ebû Katâde ölmedi
Peygamberimizle birlikte gelen Sahâbîler, Ebû Katâde’nin, öldürdüğü Mes’ade’nin üzerine örttüğü kaftanını görünce tanıdılar ve dediler ki:
Ebû Katâde öldürülmüş İnnâ lillah ve innâ ileyhi râci’ûn
Peygamberimiz ise şöyle buyurdu:
Hayır, Ebû Katâde öldürülmemiştir Bu ölen kimse, Ebû Katâde’nin öldürdüğü bir müşriktir Ebû Katâde, onu, kendisinin öldürdüğü bilinsin diye kendi kaftanını onun üzerine örtmüştür Allahü teâlâ, Ebû Katâde’yi rahmetiyle esirgesin Beni Peygamberlikle şereflendiren Allaha yemîn ederim ki, Ebû Katâde şiir okuyarak müşriklerin ardına düşmüştür
Hz Ebû Bekir ile Hz Ömer koşarak ölü üzerindeki örtüyü açtılar Ölünün Mes’ade olduğunu gördüler
Ebû Katâde’nin müşriklerin reislerini öldürmesi netîcesinde, İslâm mücâhitleri müşrikleri bozguna uğrattılarDevelerin on tanesini kurtardılar Ebû Katâde Peygamberimizin yanına geldiğinde, Resûlullah efendimiz ona bakarak şöyle duâ etti:
Ey Allahım! Onun saçına ve derisine bereket ver Onu zinde yaşat ve murâdına erdir
Daha sonra, “Mes’ade’yi sen mi öldürdün? diye sordular Ebû Katâde, “Evet, yâ Resûlallah! dedi Peygamber efendimiz onun yüzündeki yara izini gördü ve buyurdu ki:
Yanıma yaklaş!
Süvâri ve piyâdelerin en hayırlısı
Ebû Katâde Resûlullahın yanına yaklaştı Peygamberimiz onun yarasına mübârek ağız suyundan sürdü Netîcede Ebû Katâde’nin hiçbir ağrısı ve sızısı kalmadı
Mücâhidler Medîne’ye dönerlerken, Peygamberimiz, Ebû Katâde’yi ve Seleme bin Ekvâ’yı şöyle takdir ve taltif etti:
Bugün süvârilerin en hayırlısı Ebû Katâde, piyâdelerin en hayırlısı da Seleme idi
Ebû Katâde birçok seriyyelere iştirâk etti Bunların bir kısmında kumandan mevkiinde, bir kısmında süvâri olarak bulunmuştur Hicretin sekizinci senesinde 15 kişilik bir keşif kuvvetinin başında Hadre tarafına gönderildi Hadre havâlisinde Gatafan kabîlesi bulunuyordu Bunlar zaman zaman Müslümanların bulunduğu yerlere baskınlar düzenler, yağma ederler ve Müslümanları rahatsız ederlerdi Resûlullah efendimiz, Ebû Katâde’yi gönderirken şu tavsiyede bulundu:
Geceleri yürüyüp, gündüzleri gizleniniz! Dağınık düzenle, dört taraftan kuşatarak, Gatafanlara birden baskın yapınız! Kadınları ve çocukları öldürmeyiniz!
Ebû Katâde, Resûlullahın emirlerine harfiyen uydu Çok tedbirli hareket etti Hadre’ye vardığında, mücâhidleri ikişer ikişer gruplara ayırdı Allahü teâlânın emirlerini yerine getirmelerini ve yasaklarından kaçınmalarını tavsiye etti ve devamla şunları söyledi:
Ölmedikçe kimse arkadaşından ayrılmayacak! Dönünce arkadaşı hakkında bana bilgi verecek! Arkadaşından sorulduğunda, “Onun hakkında bilgim yok demeyecek! Ben tekbîr getirdiğim zaman, siz de tekbîr getireceksiniz! Kaçan düşmanı kovalamak için birlikten ayrılmayacaksınız!
Ganîmetle döndü
Ebû Katâde bunları söyledikten sonra tekbîr getirerek Gatafanlılar üzerine hücûm ederek, onları muhâsara etti Gatafanlıları çok sıkı bir şekilde baskı altına aldı Sonunda Gatafanlılar mallarını bırakarak kaçtılar Ebû Katâde elde ettiği ganîmetlerle geri döndü Ganîmetlerin beşte biri Resûlullaha arz edildikten sonra, geri kalanı mücâhitler arasında dağıtıldı
Aynı senenin Ramazan ayı idi Batnı Eham, Zi Merve taraflarında yine eşkıyâ meselesi vardı Hz Ebû Katâde bunun için gönderildi Oralardaki eşkıyâyı temizleyerek emniyet ve huzûru temin etti Bu hâdiselerin peşinden Mekke fethine ve Huneyn seferine katıldı
Ebû Katâde Tebük gazvesinde de bulundu Bu seferde Resûli ekrem efendimizin yanıbaşında yürüyordu Resûlullah efendimiz binekleri üzerinde idiler Peygamber efendimiz bir ara Eshâbı kirâma:
Yarın su bulamazsanız, susuzluğa uğrayacaksınız, buyurarak ihtiyâtlı olmalarını hatırlattı
Bunun üzerine Eshâbı kirâm su aramaya çıktılar Ebû Katâde ise Peygamberimizin yanından ayrılmadı O susuzluğa tahammül eder, fakat Resûlullaha bir zarar gelmesine tahammül edemezdi
Allahü teâlâ seni muhâfaza etsin!
Resûlullah efendimiz gece bir ara develerinin üzerinde uyudular Bu sırada uyku hâliyle biraz eğilmişlerdi Ebû Katâde gidip, Resûlullahın mübârek vücudunu kaldırıp doğrulttular
Biraz sonra, mübârek bedenleri tekrar eğilmiş, düşecek bir vaziyet almıştı Hz Ebû Katâde tekrar Resûlullahı kaldırdı Bu defa Resûlullah efendimiz uyandılar Resûlullah efendimiz Ebû Katâde’ye şöyle duâ buyurmuşlardı:
Yâ Ebâ Katâde! Sen Allahın Resûlünü muhafaza ile meşgul oldun, Allahü teâlâ da seni muhâfaza etsin!
Bunun gibi Eshâbı kirâm, Resûlullahın etrafında pervane olmuşlar, onun her sözünü, her hareketini ve tavrını, kendilerinden sonrakilere titizlikle, emânet eder gibi aktarmışlardır
Ebû Katâde, İslâm kardeşliğini, yaşayışı ile bilfiil gösteren bir sahâbîdir
Bir gün bir cenâze getirildi Peygamber efendimizden namazını kıldırması istendi Fakat Resûlullah efendimiz, onun borcu olup olmadığını sordu İki altın borcu olduğu söylenince, Peygamber efendimiz tekrar, borcu için karşılık bırakıp bırakmadığını sordu Bir şey bırakmadığı bildirildi Bunun üzerine Peygamber efendimiz buyurdu ki;
Götürün, namazını siz kılınız!
Orada bulunanlardan Ebû Katâde dedi ki:
Yâ Resûlallah! Onun borcunu ödemeyi ben üzerime alıyorum
Bu iki altın borç, senin üzerine oldu mu ve meyyit borçtan kurtuldu mu?
Ebû Katâde, “Evet deyince, Resûlullah efendimiz cenâze namazını kıldırdı Böylece Ebû Katâde, o zâtın Resûlullah tarafından cenâze namazının kılınmasına ve saâdete kavuşmasına vesîle oldu
Gözünü güzel eyle!
Uhud gazâsında Ebû Katâde’nin bir gözü çıkıp yanağı üzerine düştü Resûlullaha getirdiler Mübârek eli ile gözünü yerine koyup buyurdu ki:
Yâ Rabbî! Gözünü güzel eyle!
Bunun üzerine gözü, diğerinden güzel oldu Ondan daha kuvvetli görürdü
Ebû Katâde’nin torunlarından biri, halîfe Ömer bin Abdülazîz’in yanına gelmişti Ona, “Sen kimsin dedi
Bir beyit okuyarak, Resûlullahın mübârek eli ile gözünü yerine koymuş olduğu zâtın torunu olduğunu bildirdi Halîfe bu beyitleri işitince, kendisine ziyâdesiyle ikrâmda ve ihsânda bulundu
Ebû Katâde hazretleri, Vedâ Haccına Resûli ekremle birlikte gitti Medîne’ye dönünce Resûli ekrem âhırete teşrif buyurdular Resûli ekremden sonra Hulefâi Râşidîn devirlerini de gördü Hz Ömer zamanında İran seferlerine katılarak, Fars bölgesi hâkimini öldürmüş ve onun üzerindeki zırh kendisine ganîmet olarak verilmiştir
Hz Ali’nin devrinde bir ara Mekke vâliliği yapmış, sonra yerine Kusem İbni Abbâs tayin edilmiştir Bundan sonra Hz Ali’nin yanında kaldı, 658 senesinde Hâricîlerle yapılan Nehrevan muharebesine katılarak, Hz Ali’nin piyâde kuvvetleri kumandanlığını yapmıştır
Resûlullahın duâsını aldı
Hz Ebû Katâde, iyiliği emredip, kötülükten alıkoymaya çok ehemmiyet verir, Resûli ekremin sünneti seniyyesine son derece riâyet ederdi Onun gönlü Resûli ekremin sevgisiyle dolup taşardı Hattâ Resûlullahın yüksek duâlarına da kavuşmuşlardı Ebû Katâde 170 civârında hadîsi şerîf rivâyet etmiştir
Hadîs rivâyet ederken son derece dikkatli ve titiz hareket eder, ufak bir hatâ olmasından çok sakınırdı Bu konuda Resûli ekremden şu hadîsi şerîfi bildirmiştir:
(Ey insanlar! Benden çok hadîs rivâyet etmekten sakınınız! Benden bir sözü nakleden, sadece hakkı ve doğruyu söylesin! Bana, söylemediğim bir sözü nisbet eden, söyledi diyen, kendine Cehennemden yer hazırlamış olur)
Ebû Katâde şöyle anlatır: Resûlullah efendimizin yanından bir cenâze geçirdiler Resûlullah efendimiz buyurdu ki:
Rahata ermiş veya kendisinden kurtulunmuş
Eshâbı kirâm sordular:
Bu rahatlayan ve kendisinden kurtulunan ne demektir, yâ Resûlallah?
Mü’min bir kul dünyanın yorgunluğundan, meşakkatlerinden rahata erer Günâhkâr kuldan ise, insanlar, melekler, ağaçlar ve hayvanlar kurtulup rahata erer
Ebû Katâde’nin bildirdiği bir hadîsi şerîfte, (Biriniz din kardeşinin cenâze işlerini görürse, kefenini güzel yapsın! Çünkü onlar, kabirleri içinde birbirlerini ziyâret ederler) buyuruldu
Savaşlara katıldı
İsmi Hâris, künyesi Ebû Katâde, lakabı Fârisi Resûlullah Resûlullahın süvârisi’dir Adının Nu’mân olduğu da rivâyet edilmiştir Tahminen 602 yıllarında Medîne’de doğup 674 senesinde de Kûfe’de vefât etmiştir Hazrec kabîlesindendir Babası Rebi’ bin Beldeme, annesi Kebşe binti Mazhâr’dır
Ebû Katâde Sülâfe binti Berrâ bin Ma’rur ile evli idi Sülâfe de kadın Sahâbîlerden idi Ebû Katâde’nin bu zevcesinden Abdullah, Ma’bed, Abdurrahman ve Sabit adlarında dört oğlu oldu
Ebû Katâde ikinci Akabe bî’atından sonra Müslüman oldu Bedir savaşına katıldığı ihtilâflıdır Bundan sonraki bütün savaşlara katıldı