Risalei Nur'da Tasavvufi Boyut nedir ?
Bediuzzaman Said Nursi Hzleri
Risalei Nurun, ne Doğunun ne de Batının muktesebat ve felsefesinden gelmediğini, doğrudan Kuranın arşından alındığını ifade eden Bediuzzaman gibi, tasavvufun Şeyhi Ekberi Muhyiddin İbn Arabi Kitaplarımın tumu, Kurandan ve Onun hazinelerinden alınmıştır demektedir Bediuzzaman, Risalei Nurun bircok yerinde tasavvuf buyuklerine atıflar yaparak tasavvufi ıstılahı kullanmıştır
Nazari tasavvuf tarihinin en onemli ismi, kuşkusuz Mağripli unlu bilge ve Şeyhi Ekber namıyla bilinen Muhyiddin İbn Arabidir İbn Arabi, kendisine gelinceye kadarki sufi geleneği devam ettirmesinin yanı sıra, gerek doktrin olarak gerekse sozluk bakımından sufizmi adeta yeniden kurmuş ve tedvin etmiştir
Şeyhi Ekber konusunda belki de en cok calışanların onde geleni olan Osman Yahyaya gore sekiz yuze yakın eseri bulunan Şeyhi Ekber, şoyle der: Butun bu kitapları yazarken, yazarlık yapmak, yazar olmak gibi bir dava gutmedim Sadece kalbimi sıkıştıran bir ilhamı aktarmak zorundaydım Bu ifade bize, Şeyhi Ekberin bir başka sozunu hatırlatır: Eserlerimde tek bir harf yoktur ki, imlayı ilahi ile yazılmamış olsun Ya da buna benzer başka bir acıklamayı: Kitaplarımın tumu, Kurandan ve Onun hazinelerinden alınmıştır
Risalei Nur eserlerinin muellifi Bediuzzaman Said Nursinin de benzer beyanlarına eserlerinde sıkca rastlarız Bu, Bediuzzamanın, selefi gelenekten cok, sufi geleneğe daha yakın durduğunun bir işareti olarak algılanmalıdır Eserinin, ne Doğunun ne de Batının muktesebat ve felsefesinden gelmediğini, doğrudan Kuranın arşından alındığını ifade eden Bediuzzaman gibi, Şeyhi Ekberin de tum eserleri, bir bakıma, onun manevi tecrubelerinin bir belirtisi, bir ifadesinden ibarettir
Şeyhi Ekber, kendisinden sonra gelen pek cok arif gibi Bediuzzamanı da etkilemiştir Risalei Nur eserlerinde de Ekberi irfandan sirayet eden bircok fikre rastlarız Risalei Nurda, İbn Arabi isim olarak bircok yerde gecer Bediuzzaman gerek, vahdeti vucut ve vahdeti şuhut, gerekse tasavvufi irfanın diğer meselelerine ilişkin duşuncelerini acıklarken, Şeyhi Ekbere de atıflarda bulunur
Bediuzzaman Said Nursi Hzleri
Risalei Nurun, ne Doğunun ne de Batının muktesebat ve felsefesinden gelmediğini, doğrudan Kuranın arşından alındığını ifade eden Bediuzzaman gibi, tasavvufun Şeyhi Ekberi Muhyiddin İbn Arabi Kitaplarımın tumu, Kurandan ve Onun hazinelerinden alınmıştır demektedir Bediuzzaman, Risalei Nurun bircok yerinde tasavvuf buyuklerine atıflar yaparak tasavvufi ıstılahı kullanmıştır
Nazari tasavvuf tarihinin en onemli ismi, kuşkusuz Mağripli unlu bilge ve Şeyhi Ekber namıyla bilinen Muhyiddin İbn Arabidir İbn Arabi, kendisine gelinceye kadarki sufi geleneği devam ettirmesinin yanı sıra, gerek doktrin olarak gerekse sozluk bakımından sufizmi adeta yeniden kurmuş ve tedvin etmiştir
Şeyhi Ekber konusunda belki de en cok calışanların onde geleni olan Osman Yahyaya gore sekiz yuze yakın eseri bulunan Şeyhi Ekber, şoyle der: Butun bu kitapları yazarken, yazarlık yapmak, yazar olmak gibi bir dava gutmedim Sadece kalbimi sıkıştıran bir ilhamı aktarmak zorundaydım Bu ifade bize, Şeyhi Ekberin bir başka sozunu hatırlatır: Eserlerimde tek bir harf yoktur ki, imlayı ilahi ile yazılmamış olsun Ya da buna benzer başka bir acıklamayı: Kitaplarımın tumu, Kurandan ve Onun hazinelerinden alınmıştır
Risalei Nur eserlerinin muellifi Bediuzzaman Said Nursinin de benzer beyanlarına eserlerinde sıkca rastlarız Bu, Bediuzzamanın, selefi gelenekten cok, sufi geleneğe daha yakın durduğunun bir işareti olarak algılanmalıdır Eserinin, ne Doğunun ne de Batının muktesebat ve felsefesinden gelmediğini, doğrudan Kuranın arşından alındığını ifade eden Bediuzzaman gibi, Şeyhi Ekberin de tum eserleri, bir bakıma, onun manevi tecrubelerinin bir belirtisi, bir ifadesinden ibarettir
Şeyhi Ekber, kendisinden sonra gelen pek cok arif gibi Bediuzzamanı da etkilemiştir Risalei Nur eserlerinde de Ekberi irfandan sirayet eden bircok fikre rastlarız Risalei Nurda, İbn Arabi isim olarak bircok yerde gecer Bediuzzaman gerek, vahdeti vucut ve vahdeti şuhut, gerekse tasavvufi irfanın diğer meselelerine ilişkin duşuncelerini acıklarken, Şeyhi Ekbere de atıflarda bulunur