iltasyazilim
FD Üye
Değerli kardeşimiz;
Ruh, sonradan yaratılmıştır, dolayısıyla ezeli değildir Ama, Allah'ın var etmesiyle ebediyen var olacaktır Birdir, bölünmez, parçalara ayrılmaz İcraatıyla ve tesirleriyle bedenin her yerinde bulunur, fakat mekânı yoktur Bedenin içinde olmadığı gibi, dışında da değildir Bütün işleri aynı anda idare eder, bir iş diğerine engel olmaz O, tabiattaki kanunlara benzer Mesela, bir yerçekimi kanunu hayat ve şuur sahibi olsaydı RUH özelliği kazanırdı
Bize ruh bilgisinden az bir şey verildiği bildirildiğine göre, (İsrâ Sûresi, 1785) ruhla ilgili elde ettiğimiz bilgilerle yetinmemizde fayda var
Ruh'un bir tarifi şöyledir: “Ruh; zîhayat, zîşuur, nurânî, vücûdu haricî giydirilmiş, câmî, hakîkattar, külliyet kesb etmeye müstaid bir kânunu emridir (bk Nursi, Sözler, Yirmi Dokuzuncu Söz)
Ruh hayat sahibidir Ruh şuur sahibidir Ruh nuranîdir Ruha vücûdu haricî giydirilmiştir Yani, bu İlâhî emre, haricî bir hüviyet ve mahiyet kazandırılmıştır, hususî bir kapsamlılık ve bütünlük verilmiştir
Burada, “haricî vücut kavramı içinde meleklerin her birinin ayrı özelliklere sahip olduğunu, cinlerin her birinin müstakil mahiyetinin bulunduğunu ve insanların her birinin hususî birer hüviyete sahip olduğunu anlamak mümkün Sadece, her bir insana dünyaya gelişinde giydirilen, dünyadan gidişinde soyulan ve Kıyamet Günü tekrar giydirileceği vaad olunan vücut gömleğini bu “haricî vücud kavramı içinde düşünmemelidir Çünkü bu cismanî vücut ayrı bir lütuftur; dünyaya ve kıyamete mahsus bir gömlektir; ölümle soyulduğunda ruh yine bir ‘haricî vücut’ sahibi olarak latîf cildi ve misâlî bedeni içinde dünyâdan berzâh âlemine ayrılır
Ruh câmîdir; yani, derinlik ve bütünlük sahibidir; geniştir, kapsamlıdır, Cenâbı Hakk’ın ekser isimlerine mazhardır, hadsiz latîfeleri ve duyguları bünyesinde barındırır, bir küçük âlem gibidir, cismâniyetle birleştiğinde kâinatın bir fihristesi ve özeti mahiyetindedir
Rûh hakîkattardır; yani varlığı doğrudan Allah’ın emrine dayanır; sebep olansebep olunan ilişkisi olmadan her rûh doğrudan doğruya kendi Hâlıkı Kerîm’inin, kendi Sânii Hakîm’inin emir ve irâdesinden gelmiştir Hayal değildir Rü’yâ değildir Efsane değildir Mitolojik bir unsur değildir Allah’ın emrine istinad eden hakikî bir vücuda ve varlığa sahiptir
Nihayet ruh, âyetin de bildirdiği gibi, kânunu emridir; yani Cenâbı Hakk’ın emrinden gelmiş bir kânundur, bir namustur, bir paket programdır, bir mahsus tabiattır; bir büyük hakikatin çekirdeği, nüvesi ve özüdür
de ruhânî varlıklardır Kur’ân’ın, Hazreti Cebrail (as) için “Ruh (Kadir Sûresi, 974), “Rûhu’lEmin(Şuara Sûresi, 26193), “Rûhu’lKudüs (Bakara Sûresi, 287) gibi saygı ve ihtiram ifadeleri kullanmış olması Hazreti Cebrail’in (as) vazife ve makamının üstünlüğünü göstermekle beraber, mahiyet olarak da ruhanî olduğunu gösterir
Ruh, Allah’tan bir emirdir Allah’ın “Âmir, “Mürîd, “Muhyî, “Alîm, “Kadîr, “Hakîm, “Semî’, “Basîr gibi isimlerinin ve bilemediğimiz bir çok Esmâ’nın mazharıdır Yaratılmış bir hakikattir
Ruh, ait olduğu varlığı kimlik ve kişilik olarak niteler İnsan ruhunun vazifesi Cenâbı Allah’a iradesiyle ve şuuruyla kulluk yapmaktır Cenâbı Allah kuluna dilediği kadar yaşama süresi verir, dilediği an kulunun ruhunu teslim alır Kul, Azrail’in eliyle berzah âlemine gittiğinde, istese de, istemese de Cenâbı Allah’a teslim olmuş olur
Ruh, sonradan yaratılmıştır, dolayısıyla ezeli değildir Ama, Allah'ın var etmesiyle ebediyen var olacaktır Birdir, bölünmez, parçalara ayrılmaz İcraatıyla ve tesirleriyle bedenin her yerinde bulunur, fakat mekânı yoktur Bedenin içinde olmadığı gibi, dışında da değildir Bütün işleri aynı anda idare eder, bir iş diğerine engel olmaz O, tabiattaki kanunlara benzer Mesela, bir yerçekimi kanunu hayat ve şuur sahibi olsaydı RUH özelliği kazanırdı
Bize ruh bilgisinden az bir şey verildiği bildirildiğine göre, (İsrâ Sûresi, 1785) ruhla ilgili elde ettiğimiz bilgilerle yetinmemizde fayda var
Ruh'un bir tarifi şöyledir: “Ruh; zîhayat, zîşuur, nurânî, vücûdu haricî giydirilmiş, câmî, hakîkattar, külliyet kesb etmeye müstaid bir kânunu emridir (bk Nursi, Sözler, Yirmi Dokuzuncu Söz)
Ruh hayat sahibidir Ruh şuur sahibidir Ruh nuranîdir Ruha vücûdu haricî giydirilmiştir Yani, bu İlâhî emre, haricî bir hüviyet ve mahiyet kazandırılmıştır, hususî bir kapsamlılık ve bütünlük verilmiştir
Burada, “haricî vücut kavramı içinde meleklerin her birinin ayrı özelliklere sahip olduğunu, cinlerin her birinin müstakil mahiyetinin bulunduğunu ve insanların her birinin hususî birer hüviyete sahip olduğunu anlamak mümkün Sadece, her bir insana dünyaya gelişinde giydirilen, dünyadan gidişinde soyulan ve Kıyamet Günü tekrar giydirileceği vaad olunan vücut gömleğini bu “haricî vücud kavramı içinde düşünmemelidir Çünkü bu cismanî vücut ayrı bir lütuftur; dünyaya ve kıyamete mahsus bir gömlektir; ölümle soyulduğunda ruh yine bir ‘haricî vücut’ sahibi olarak latîf cildi ve misâlî bedeni içinde dünyâdan berzâh âlemine ayrılır
Ruh câmîdir; yani, derinlik ve bütünlük sahibidir; geniştir, kapsamlıdır, Cenâbı Hakk’ın ekser isimlerine mazhardır, hadsiz latîfeleri ve duyguları bünyesinde barındırır, bir küçük âlem gibidir, cismâniyetle birleştiğinde kâinatın bir fihristesi ve özeti mahiyetindedir
Rûh hakîkattardır; yani varlığı doğrudan Allah’ın emrine dayanır; sebep olansebep olunan ilişkisi olmadan her rûh doğrudan doğruya kendi Hâlıkı Kerîm’inin, kendi Sânii Hakîm’inin emir ve irâdesinden gelmiştir Hayal değildir Rü’yâ değildir Efsane değildir Mitolojik bir unsur değildir Allah’ın emrine istinad eden hakikî bir vücuda ve varlığa sahiptir
Nihayet ruh, âyetin de bildirdiği gibi, kânunu emridir; yani Cenâbı Hakk’ın emrinden gelmiş bir kânundur, bir namustur, bir paket programdır, bir mahsus tabiattır; bir büyük hakikatin çekirdeği, nüvesi ve özüdür
de ruhânî varlıklardır Kur’ân’ın, Hazreti Cebrail (as) için “Ruh (Kadir Sûresi, 974), “Rûhu’lEmin(Şuara Sûresi, 26193), “Rûhu’lKudüs (Bakara Sûresi, 287) gibi saygı ve ihtiram ifadeleri kullanmış olması Hazreti Cebrail’in (as) vazife ve makamının üstünlüğünü göstermekle beraber, mahiyet olarak da ruhanî olduğunu gösterir
Ruh, Allah’tan bir emirdir Allah’ın “Âmir, “Mürîd, “Muhyî, “Alîm, “Kadîr, “Hakîm, “Semî’, “Basîr gibi isimlerinin ve bilemediğimiz bir çok Esmâ’nın mazharıdır Yaratılmış bir hakikattir
Ruh, ait olduğu varlığı kimlik ve kişilik olarak niteler İnsan ruhunun vazifesi Cenâbı Allah’a iradesiyle ve şuuruyla kulluk yapmaktır Cenâbı Allah kuluna dilediği kadar yaşama süresi verir, dilediği an kulunun ruhunu teslim alır Kul, Azrail’in eliyle berzah âlemine gittiğinde, istese de, istemese de Cenâbı Allah’a teslim olmuş olur