iltasyazilim
FD Üye
Yüce zatlardan nakledildiğine göre ruhlar, bedenlerden önce yaratıldı Hem de tam üç dört yıl önce Fakat o âlemde her yıl, bu âlemin bin yılına tekabül ediyordu
Yüce canlar, bu müddet içinde bedene girmemişlerdi Sonra hepsini birbirine kattılar, bir safa dizdiler Derken canların ardından birdenbire bir dünya göründü Ruhların bir kısmı dünyayı gördü; canı gönülden dünyanın bulunduğu tarafa koşuştular Yerlerinde kalanlara da sağ taraflarından cennet görünüverdi Bunlar da cenneti görünce, şaşılacak bir şey ama canlar vererek cehennemden kaçtılar, cennete ulaştılar Ruhların az bir kısmı yerlerinde kaldı Onlar hiçbir şeye aldırış etmediler Ne dünyayı seçtiler ne cenneti ne de cehennemden ürktüler
Derken Allah’tan hitap geldi:
“A coşkun canlar! Burada ne durursunuz? Ne istersiniz hâlâ? Dünyadan da kurtuldunuz, cennetten de Cehennemden de bir mihnet yok size Yola çıkmak için hâlâ ne bekliyorsunuz? Size bizim kapımız gerek
Ruhlar, bu hitabı duyunca coştular ve,
“Yâ rabbi! Sen bize hitap ettin ya, bu bize yeter, canımız feda sana! Ey arşın, ferşin, kürsünün sahibi yüce Allahımız! Bizim ne istediğimizi sen daha iyi bilirsin, bize ne soruyorsun? Biz, ancak seni isteriz Başka hiçbir şey istemeyiz Hakka’lyakîn sensin, gerisi hiç! dediler
Allah’tan şöyle hitap geldi:
“Eğer beni istiyorsanız, çeşit çeşit belâlar istiyorsunuz demektir Üstünüze mahlûkatın kılları, çöllerin kumları, yağmurların katreleri, ağaçların yaprakları sayısınca, hatta ondan da fazla mihnet ve belâ yağacak Ateşten dikenler yaratıp da her an yaralı göğüslerinize koyacağım
Ruhlar, Allah’ın bu hitabını duyunca neşeyle coştular ve,
“Canlarımız feda olsun o belâlara Bize ne dilersen yap, kabulümüz Senden gelen belâyı canla başla kabul eder, gerekirse ebediyen o belâya katlanırız diye bağırdılar
Ey oğul! O’nunla her can arasında bir sır vardır ve her can, kendince bir sırra sahip olduğunu söyler Fakat O’nun katında bu kapıda sır sahibi yalnızca O’dur O’ndan başka mârifet sırrını bilen yoktur
Doğrusu, ruhların bildikleri doğrudur Ancak bütün bu ruhlar arasında o asıl bir ruhu sever Öbür ruhlar, o ruhun perdesidir Hepsi de o bir ruh için yaralanmıştır Onlar, on sekiz bin âlemi aşsalar yine bir arpa boyu yol gidemezler Bütün ruhlar aynıdır ama asıl maksat, mârifet ehli olan ruhlardır
İlahiname
Ferîdüddin Attâr
Yüce canlar, bu müddet içinde bedene girmemişlerdi Sonra hepsini birbirine kattılar, bir safa dizdiler Derken canların ardından birdenbire bir dünya göründü Ruhların bir kısmı dünyayı gördü; canı gönülden dünyanın bulunduğu tarafa koşuştular Yerlerinde kalanlara da sağ taraflarından cennet görünüverdi Bunlar da cenneti görünce, şaşılacak bir şey ama canlar vererek cehennemden kaçtılar, cennete ulaştılar Ruhların az bir kısmı yerlerinde kaldı Onlar hiçbir şeye aldırış etmediler Ne dünyayı seçtiler ne cenneti ne de cehennemden ürktüler
Derken Allah’tan hitap geldi:
“A coşkun canlar! Burada ne durursunuz? Ne istersiniz hâlâ? Dünyadan da kurtuldunuz, cennetten de Cehennemden de bir mihnet yok size Yola çıkmak için hâlâ ne bekliyorsunuz? Size bizim kapımız gerek
Ruhlar, bu hitabı duyunca coştular ve,
“Yâ rabbi! Sen bize hitap ettin ya, bu bize yeter, canımız feda sana! Ey arşın, ferşin, kürsünün sahibi yüce Allahımız! Bizim ne istediğimizi sen daha iyi bilirsin, bize ne soruyorsun? Biz, ancak seni isteriz Başka hiçbir şey istemeyiz Hakka’lyakîn sensin, gerisi hiç! dediler
Allah’tan şöyle hitap geldi:
“Eğer beni istiyorsanız, çeşit çeşit belâlar istiyorsunuz demektir Üstünüze mahlûkatın kılları, çöllerin kumları, yağmurların katreleri, ağaçların yaprakları sayısınca, hatta ondan da fazla mihnet ve belâ yağacak Ateşten dikenler yaratıp da her an yaralı göğüslerinize koyacağım
Ruhlar, Allah’ın bu hitabını duyunca neşeyle coştular ve,
“Canlarımız feda olsun o belâlara Bize ne dilersen yap, kabulümüz Senden gelen belâyı canla başla kabul eder, gerekirse ebediyen o belâya katlanırız diye bağırdılar
Ey oğul! O’nunla her can arasında bir sır vardır ve her can, kendince bir sırra sahip olduğunu söyler Fakat O’nun katında bu kapıda sır sahibi yalnızca O’dur O’ndan başka mârifet sırrını bilen yoktur
Doğrusu, ruhların bildikleri doğrudur Ancak bütün bu ruhlar arasında o asıl bir ruhu sever Öbür ruhlar, o ruhun perdesidir Hepsi de o bir ruh için yaralanmıştır Onlar, on sekiz bin âlemi aşsalar yine bir arpa boyu yol gidemezler Bütün ruhlar aynıdır ama asıl maksat, mârifet ehli olan ruhlardır
İlahiname
Ferîdüddin Attâr