nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 95
Dinî inançlara ve yasayışa uzak bir gençtir Ertan Öğrencilik yılları da daima böyle geçmiştir Sadece kendi düşünceleri doğrudur Mezun olup askerliğini yaptıktan daha sonra bankada çalışmaya başlar, sırası gelmişken evlenir, çoluk çocuğa karışır
Namaz kılma, oruç tutma gibi Allah'ın emirlerini yerine getirmez, hatta oruç tutmayı abuk subuk bulur Ne o o kadar, insan akşama değin aç kalıyor, hiç bir anlamı değilder Aç, susamış kalmayla ibadet mi olurmuş?diye etrafındakilere söylenir Yalnız ibadetlerini yerine getirenleri saygıyla karşılar Sürekli nehir ve sigara içer Bunların üstüne yoğun iş temposu da eklenince vücudu yorgun düşer Gırtlak kanserine yakalanır Genç eşi ve iki küçük çocuğuyla birlikte güç günler geçirir
Hayat aynı yol üzerinde gitmemektedir Dinç ve mutlu günlerin ardından, çetin bir hastalıkla boğuşmayla geçen acılı yıllar kazanç
Yapılan tedkiklerden sonradan ameliyattan başka bir çözüm olmadığı ortaya çıkar Saatlerce süren bir ameliyat geçirir Ameliyatı risklidir, eğer rahatsızlık vücudunu sardıysa belki birkaç aylık ömrü kalmıştır Ne var oysa, çektiği acılar ve ıztıraplardan sonradan bile yeniden düşünceleri değişmemiştir Dünyanın faniliğini, ahiretin önemini hissetmesi gerekirken, yeniden benzer boşvermiş hayata devam etmektedir Bankadan malûlen emekli olur ve tedavisi birkaç sene devam eder
Bu Nedenle yıllar geçer Bundan Böyle iyileşmiştir Çektiği onca acıyı geride bırakmıştır Eşi ise, kendisinin tersine daha bir inançlıdır, elinden geldiğince ibadetlerini yerine getirir Ramazan aylarında eşi tek başına sahura kalkar, oruç miktar, kendisine de:
Ibadetlerini yerine getirmiyorsun, bari Ramazan her tarafında orucunu tut, der Fakat Ertan Bey, tekrar tekrar olduğu gibi aldırış etmez
Bir Ramazan günü tekrar eşi sahura kalkmıştır, bütün ısrarlarına karşın yeniden beyini oruç tutmaya ikna edemez Ertan Bey o gün pencereyi açmıştır ve bütün o sırada sabahtan ezanı okunmaktadır Her yer sessizdir, sadece diğer camilerden de gelen ezan sesleri semayı çınlatır
Bu ses, her zaman duyduğu ezan sesiydi, fakat hiçbir vakit o Ilâhî ağırlama onun dikkatini bu kadar çekmemişti Ama bugünkü bambaşkaydı güya Ezanın her cümlesi, yarı onun ruhuna, kalbine hitap ediyordu
Acaba o manevî çağrı yeni bir yaşantının başlangıcı mı olacaktı? Niçin her Müslüman oruç tutuyordu, aç susamış kalıyordu? Kendi de bir gün oruç tutmayı denese, Yaratanın verdiği nimetlerin değerini anlayıp aç kalan insanların durumunu anlasa, ne olurdu?
Bütün bunları düşünürken ezan sesi evin içini doldurmuştu Benzeri müezzin evin içinde okuyormuş gibi, davete icabet etmesini istiyordu
Birden yaşantısı gözünün önünden geçti Kimdi, dünyaya niye gelmişti, niçin insanlar bu mübarek ayda ibadet edip Allah'a kulluklarını yerine getirmeye çalışıyorlardı? Kafası tamamen karışmıştı Yıllardır geçiştirdiği sorular beynine hücum etmişti Benzeri kaçış yoktu artık
Aman Allah'ım, dedi Ne oluyor bana? Sözde her şey anlamsızdı Ezanın meydana getirdiği ulvî düsünceler ve duygular benzeri her şeye bir mana veriyordu Vücudunun titrediğini hissetti Bugün ne olmuştu ona? her zaman duyduğu ezan yok miydi bu? Lakin bugün garip düşüncelere dalmıştı Elinde olmadan hüngür hüngür ağlıyordu
O gün sahur yemeği yemediği halde oruç tutmaya karar verdi Garipti Hayatının birincil orucunu, sahursuz ve aç bir şekilde tutuyordu O gün tarifsiz bir refah vardı içinde Aynı gün namaz kılmak için sureleri ezberlemeye çalıştı ve namaza başladı
Bu büyük başkalaşım herkesi şaşırtmıştı Allah ne büyüktü! Onca acıya, sıkıntıya rağmen ölüm ve ahireti düşünmeyen bir insan, ezan sesiyle hidayete ermişti Tabiî bu değişimden en çok mutlu olan eşiydi Bundan Böyle sahura birlikte kalkıyorlar, birlikte namaz kılıyorlardı
*
Namaz kılma, oruç tutma gibi Allah'ın emirlerini yerine getirmez, hatta oruç tutmayı abuk subuk bulur Ne o o kadar, insan akşama değin aç kalıyor, hiç bir anlamı değilder Aç, susamış kalmayla ibadet mi olurmuş?diye etrafındakilere söylenir Yalnız ibadetlerini yerine getirenleri saygıyla karşılar Sürekli nehir ve sigara içer Bunların üstüne yoğun iş temposu da eklenince vücudu yorgun düşer Gırtlak kanserine yakalanır Genç eşi ve iki küçük çocuğuyla birlikte güç günler geçirir
Hayat aynı yol üzerinde gitmemektedir Dinç ve mutlu günlerin ardından, çetin bir hastalıkla boğuşmayla geçen acılı yıllar kazanç
Yapılan tedkiklerden sonradan ameliyattan başka bir çözüm olmadığı ortaya çıkar Saatlerce süren bir ameliyat geçirir Ameliyatı risklidir, eğer rahatsızlık vücudunu sardıysa belki birkaç aylık ömrü kalmıştır Ne var oysa, çektiği acılar ve ıztıraplardan sonradan bile yeniden düşünceleri değişmemiştir Dünyanın faniliğini, ahiretin önemini hissetmesi gerekirken, yeniden benzer boşvermiş hayata devam etmektedir Bankadan malûlen emekli olur ve tedavisi birkaç sene devam eder
Bu Nedenle yıllar geçer Bundan Böyle iyileşmiştir Çektiği onca acıyı geride bırakmıştır Eşi ise, kendisinin tersine daha bir inançlıdır, elinden geldiğince ibadetlerini yerine getirir Ramazan aylarında eşi tek başına sahura kalkar, oruç miktar, kendisine de:
Ibadetlerini yerine getirmiyorsun, bari Ramazan her tarafında orucunu tut, der Fakat Ertan Bey, tekrar tekrar olduğu gibi aldırış etmez
Bir Ramazan günü tekrar eşi sahura kalkmıştır, bütün ısrarlarına karşın yeniden beyini oruç tutmaya ikna edemez Ertan Bey o gün pencereyi açmıştır ve bütün o sırada sabahtan ezanı okunmaktadır Her yer sessizdir, sadece diğer camilerden de gelen ezan sesleri semayı çınlatır
Bu ses, her zaman duyduğu ezan sesiydi, fakat hiçbir vakit o Ilâhî ağırlama onun dikkatini bu kadar çekmemişti Ama bugünkü bambaşkaydı güya Ezanın her cümlesi, yarı onun ruhuna, kalbine hitap ediyordu
Acaba o manevî çağrı yeni bir yaşantının başlangıcı mı olacaktı? Niçin her Müslüman oruç tutuyordu, aç susamış kalıyordu? Kendi de bir gün oruç tutmayı denese, Yaratanın verdiği nimetlerin değerini anlayıp aç kalan insanların durumunu anlasa, ne olurdu?
Bütün bunları düşünürken ezan sesi evin içini doldurmuştu Benzeri müezzin evin içinde okuyormuş gibi, davete icabet etmesini istiyordu
Birden yaşantısı gözünün önünden geçti Kimdi, dünyaya niye gelmişti, niçin insanlar bu mübarek ayda ibadet edip Allah'a kulluklarını yerine getirmeye çalışıyorlardı? Kafası tamamen karışmıştı Yıllardır geçiştirdiği sorular beynine hücum etmişti Benzeri kaçış yoktu artık
Aman Allah'ım, dedi Ne oluyor bana? Sözde her şey anlamsızdı Ezanın meydana getirdiği ulvî düsünceler ve duygular benzeri her şeye bir mana veriyordu Vücudunun titrediğini hissetti Bugün ne olmuştu ona? her zaman duyduğu ezan yok miydi bu? Lakin bugün garip düşüncelere dalmıştı Elinde olmadan hüngür hüngür ağlıyordu
O gün sahur yemeği yemediği halde oruç tutmaya karar verdi Garipti Hayatının birincil orucunu, sahursuz ve aç bir şekilde tutuyordu O gün tarifsiz bir refah vardı içinde Aynı gün namaz kılmak için sureleri ezberlemeye çalıştı ve namaza başladı
Bu büyük başkalaşım herkesi şaşırtmıştı Allah ne büyüktü! Onca acıya, sıkıntıya rağmen ölüm ve ahireti düşünmeyen bir insan, ezan sesiyle hidayete ermişti Tabiî bu değişimden en çok mutlu olan eşiydi Bundan Böyle sahura birlikte kalkıyorlar, birlikte namaz kılıyorlardı
*