imagesruveyda5b0b45ddd2885
fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına
bir guvercin ucurup kıtalar arasından
cağırdın beni
gecerek birer birer surgun kanyonlarını
derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına
yarım koyup bir bardak kurşun rengi cayımı
yıkarak yalnızlığa kurduğum sarayımı
yetim cığlıklarımı duyurmak uzere sana
koşup geldim; iliştir beni memnu bahtına
adını soylemek istemiyorum
her hecesi amansız bir kor dudaklarımda
her harfine yıllardır şimşeklerle yarıştım
zindanlara karıştım, olumlerle tanıştım
adını soylemek istemiyorum
Ruveyda dediğim zaman
anla ki, senin icin yuruyor kelimeler
cığlığımın atardamarlarından
hangi yıldızdır bilmem, gozlerin
kayar da uzerime Ruveyda
once tuhaf bir deprem yayılır bedenime
sonra acılır onumde ıstırab vadileri
silik renkleriyle adımlarıma
cozulmeye yuz tutan bir mazi muhurlenir
hayalin bittiği menfeze doğru
alaca bir at koşar icimde
zamansız, mekansız nefese doğru
uslanmaz bir yurek taşıdığıma dair
yaygın bir kanaat dolaşır aynalarda
oysa Ruveyda
baştan başa ben
kevser akan, gul kokan bir kalbin filiziyim
kitaplara surduğum kapkara lekelerden
bir anlatsam nasıl utandığımı
bir doğrulsam eğrildiğim yerden
ağarır tanyeri niluferlerin
alaca bir at koşar icimde
ezer toynaklarıyla anılarımı
sular kopurmemeliydi Ruveyda
kırılmamalıydı ıslak dalları hasret selvilerinin
ben zehire alışkınım, şerbete değil
ruyalar nefret eder avare duruşumdan
kabuslar cekerek ancak derdimi yeryuzunde
sen gun boyu simsiyah bir ufukla beraber
ben her gece bir mehdi turkusuyle cilekeş
yargılamak icin zeval kayıtlarını
inkilap bekliyorum
hangi umut ciceğidir bilmem, ellerin
uzanır da gonlume Ruveyda
derinden bir ok saplanır bağrıma
beynimi cağıran bir sese doğru
alaca bir at koşar icimde
zamansız, mekansız nefese doğru
varlığın cinayettir memleketimde işlenen
akıtır kanını asil pehlivanların
yokluğun sukunettir kuşatır evrenimi
varlığın ve yokluğun olumudur baharın
artık eskisi gibi bakamıyorsun
goklerinde bir belkıs otururdu Ruveyda
binlerce gokkuşağı olurdu kirpiklerin
guneş bir ane gibi dururdu başucunda
artık dokunamıyor kakulun bulutlara
karalara burunmuş saclarında dolunay
BEN BU KADAR ZULME LAYIK MIYIM RUVEYDA
hangi ressamı vurur bilmem, endamın
sarar da benliğimi
ben beni tanımam kaldırımlarda
kafesleri yutan kafese doğru
alaca bir at koşar icimde
zamansız, mekansız nefese doğru
kırmızı bir kurdela bağlayarak alnına
duydun mu orkideye dua eden birini
bu ısmarlama yuzler yok mu Ruveyda
bu yapmacık bebekler
gozyaşı akıtırken gulenler yok mu
beni kahrediyor geceler boyu
hangi cağın gelişidir bilmem, guluşun
soluk bir dunyanın mezarlarına
gomerek gurbetimi
kapadı karanlığa Yesrib, kapılarını
meydan okuyuşun cağın ordularına
bilmem hangi mevsimin başlangıcıdır
doruklarından ote hevese doğru
alaca bir at koşar icimde
zamansız, mekansız nefese doğru
yasını tutuyorum kararttığım duşlerin
yıpranmış aneler gibiyim sokaklarda
amansız bir utopya ufleyen pencereler
lif lif yoluyor dram seyyahı bedenimi
onumde, haksızlığın hesaba cekildiği
hic kimsenin kimseyi tanımadığı mahşer
arkamda, kare kare omrumu belirleyen
hatırladıkca yanıp tutuştuğum resimler
soyle, nasıl aşarım pişmanlık dağlarını
yeniden bir Nil olup taşar mıyım colllere
kim giydirir başıma tacını nihayetin
kim takar bileğime hurriyet kunyesini
karada balık gibi nasıl yaşarım, soyle
Ruveyda, seziyorum; tahammulun kalmadı
ama dur, boşaltayım butun cığlıklarımı
asırlardır kohne barınaklarda
kuflenen, curuyen cığlıklarımı
at vuruldu icim paramparca Ruveyda
golgelerin ardına sakladım kusurumu
sen orada kayıtsızca gulumsuyor gibisin
ben burda damla damla eriyip akıyorum
yine de, ciğnetmem kimseye gururumu
istenmediğim yeri sessizce terk ederim
hatıra kalsın diye bırakır da ruhumu
mahzun bir derviş gibi boyun buker, giderim
Nurullah Genc
fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına
bir guvercin ucurup kıtalar arasından
cağırdın beni
gecerek birer birer surgun kanyonlarını
derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına
yarım koyup bir bardak kurşun rengi cayımı
yıkarak yalnızlığa kurduğum sarayımı
yetim cığlıklarımı duyurmak uzere sana
koşup geldim; iliştir beni memnu bahtına
adını soylemek istemiyorum
her hecesi amansız bir kor dudaklarımda
her harfine yıllardır şimşeklerle yarıştım
zindanlara karıştım, olumlerle tanıştım
adını soylemek istemiyorum
Ruveyda dediğim zaman
anla ki, senin icin yuruyor kelimeler
cığlığımın atardamarlarından
hangi yıldızdır bilmem, gozlerin
kayar da uzerime Ruveyda
once tuhaf bir deprem yayılır bedenime
sonra acılır onumde ıstırab vadileri
silik renkleriyle adımlarıma
cozulmeye yuz tutan bir mazi muhurlenir
hayalin bittiği menfeze doğru
alaca bir at koşar icimde
zamansız, mekansız nefese doğru
uslanmaz bir yurek taşıdığıma dair
yaygın bir kanaat dolaşır aynalarda
oysa Ruveyda
baştan başa ben
kevser akan, gul kokan bir kalbin filiziyim
kitaplara surduğum kapkara lekelerden
bir anlatsam nasıl utandığımı
bir doğrulsam eğrildiğim yerden
ağarır tanyeri niluferlerin
alaca bir at koşar icimde
ezer toynaklarıyla anılarımı
sular kopurmemeliydi Ruveyda
kırılmamalıydı ıslak dalları hasret selvilerinin
ben zehire alışkınım, şerbete değil
ruyalar nefret eder avare duruşumdan
kabuslar cekerek ancak derdimi yeryuzunde
sen gun boyu simsiyah bir ufukla beraber
ben her gece bir mehdi turkusuyle cilekeş
yargılamak icin zeval kayıtlarını
inkilap bekliyorum
hangi umut ciceğidir bilmem, ellerin
uzanır da gonlume Ruveyda
derinden bir ok saplanır bağrıma
beynimi cağıran bir sese doğru
alaca bir at koşar icimde
zamansız, mekansız nefese doğru
varlığın cinayettir memleketimde işlenen
akıtır kanını asil pehlivanların
yokluğun sukunettir kuşatır evrenimi
varlığın ve yokluğun olumudur baharın
artık eskisi gibi bakamıyorsun
goklerinde bir belkıs otururdu Ruveyda
binlerce gokkuşağı olurdu kirpiklerin
guneş bir ane gibi dururdu başucunda
artık dokunamıyor kakulun bulutlara
karalara burunmuş saclarında dolunay
BEN BU KADAR ZULME LAYIK MIYIM RUVEYDA
hangi ressamı vurur bilmem, endamın
sarar da benliğimi
ben beni tanımam kaldırımlarda
kafesleri yutan kafese doğru
alaca bir at koşar icimde
zamansız, mekansız nefese doğru
kırmızı bir kurdela bağlayarak alnına
duydun mu orkideye dua eden birini
bu ısmarlama yuzler yok mu Ruveyda
bu yapmacık bebekler
gozyaşı akıtırken gulenler yok mu
beni kahrediyor geceler boyu
hangi cağın gelişidir bilmem, guluşun
soluk bir dunyanın mezarlarına
gomerek gurbetimi
kapadı karanlığa Yesrib, kapılarını
meydan okuyuşun cağın ordularına
bilmem hangi mevsimin başlangıcıdır
doruklarından ote hevese doğru
alaca bir at koşar icimde
zamansız, mekansız nefese doğru
yasını tutuyorum kararttığım duşlerin
yıpranmış aneler gibiyim sokaklarda
amansız bir utopya ufleyen pencereler
lif lif yoluyor dram seyyahı bedenimi
onumde, haksızlığın hesaba cekildiği
hic kimsenin kimseyi tanımadığı mahşer
arkamda, kare kare omrumu belirleyen
hatırladıkca yanıp tutuştuğum resimler
soyle, nasıl aşarım pişmanlık dağlarını
yeniden bir Nil olup taşar mıyım colllere
kim giydirir başıma tacını nihayetin
kim takar bileğime hurriyet kunyesini
karada balık gibi nasıl yaşarım, soyle
Ruveyda, seziyorum; tahammulun kalmadı
ama dur, boşaltayım butun cığlıklarımı
asırlardır kohne barınaklarda
kuflenen, curuyen cığlıklarımı
at vuruldu icim paramparca Ruveyda
golgelerin ardına sakladım kusurumu
sen orada kayıtsızca gulumsuyor gibisin
ben burda damla damla eriyip akıyorum
yine de, ciğnetmem kimseye gururumu
istenmediğim yeri sessizce terk ederim
hatıra kalsın diye bırakır da ruhumu
mahzun bir derviş gibi boyun buker, giderim
Nurullah Genc