iltasyazilim
FD Üye
Seyda Muhammed Raşid Hazretlerinin Dilinden
Ölüm Nasihattır
İnsan için ölümden daha büyük ve tesirli bir nasihat yoktur İnsan hayattan, dünyanın şımartma ağırlama ve safâsından alıkoyan, evladından, dostlarından, ahbap ve akrabalarından koparıp bölge ölüm fazla şiddet ve mühimdir Zira o bir lahza işidir ve herkes içindir Böylece ise insan ölümden korkmalı, her lahza gözönünde bulundurmalı ve aklından çıkarmamalıdır Vaktiyle yakını Ölen bir kimse altı ay hatta bir sene daima ölümü düşünür, onu unutmaz, Ölümü gözünün önünde bulundururdu Defalarca ölümü düşündükleri için içlerine yerleşen vefat korkusu onları günahlardan menederdi Maalesef bu zamanda vefat fazla kolay görülüyor, kimsenin aklına düşüncesine gelmiyor Birisi öldüğünde benzeri vefat sadece ona ait bir olaymış gibi hiç ibret alınmıyor
Hatta cenaze kabirde defnedilirken başındaki kimseler gülüşüp konuşuyorlar, şakalaşıyorlar Orada bile ölümü hatırlamıyorlar; vefat sadece cenaze içindir, biz Ölmeyeceğiz, dünyada sürekli kalacağız der gibi bir tavır içinde bulunuyorlar İnsan hasta da olsa hapistede olsa, her ne halde bunursa bulunsun dünya nimetlerinden faydalanabilir Ama vefat gelince bu nimetlerden istifade edemez Çünkü ölüm insanı dünyadan alır kabre sokar, kabir taşının altına yatırır ve üzerine toprak atılır yataksız, yastıksız ve yorgansız sert ve karanlık mezarda bırakır Soğukta yukarıdan sızan yağmur ve kar sularının altında yapayalnız ve ısınmaksızm elli, altmış, yüz şayet de bin sene kıyamete kadar bekler
Ara Sıra beklemenin yanına azab da vardır İşte insan bu derece manâlı olan ölümü unutmamalı hep aklında olmalı tutmalı ve daima tedbirli olmalıdır Salih ameller yapmalı yüzünü Allah (cc) döndürmeli, emri ilahiye aleyhinde gelmemelidir fakat kabrin soğuğundan etkilenmesin İnsan hiç acıkmamak üzere doymak hiç parçalanmayacak elbiseler giymek, bitmeyecek haz ve sefa sürmek istemektedir ama bu imkânsızdır, olmayacak şeydir Maalesef bugün insan hiçbir şey yapmadan taât ve ibadetsiz Allah'ı tanımadan çıplak, acınacak halde ve âvâre olarak ahirete göçmektedir Birey tanıdık ve bildiklerinden ölüm edip gidenleri unutmamalıdır İnsan dünyanın manâsız olduğunu bilmektedir, sonu olmadığını herkesin göçüp gideceğini bilmektedir fakat şeytanın kalbine girerek kaygı vermesine aldanmaktadır
Şeytan vesveseyle ölümü unutturur, dünya sevgisini ve hırsını kalbe aşılar Allah korkusu vefat düşüncesi gidinceye dek uğraşır durur Kâfirlere azab, cennet, cehennem yoktur diye müslümanlara ise Allah Gafur ve Rahimdir, günahları kıyamette affeder diye telkinde bulunur Üzgün çocuğa annesi birşeyler vererek susturduğu gibi şeytanda dünya işlerini öne sürerek onlara Allah'ı, kabri ve haşri unutturur İnsan ölümü unutsa bile Allah ölümü unutmaz Saati dakikası ne dek ise insan düyada pek kalır Cenabı Adalet ne dek takdir etmişse pek kalır İnsan dünya hayatı sona erdiği eceli geldiği süre dünyada bir saniye bile artı kalamaz, bütün mal ve mülkünü verse bile ecelini bir dakika tehir ettiremez Rabbül Alemin takdir buyurduğu saat ve dakika dolunca derhal melekler göğsüne oturur ruhunu kalıbından çekerek alıverirler
*
Ölüm Nasihattır
İnsan için ölümden daha büyük ve tesirli bir nasihat yoktur İnsan hayattan, dünyanın şımartma ağırlama ve safâsından alıkoyan, evladından, dostlarından, ahbap ve akrabalarından koparıp bölge ölüm fazla şiddet ve mühimdir Zira o bir lahza işidir ve herkes içindir Böylece ise insan ölümden korkmalı, her lahza gözönünde bulundurmalı ve aklından çıkarmamalıdır Vaktiyle yakını Ölen bir kimse altı ay hatta bir sene daima ölümü düşünür, onu unutmaz, Ölümü gözünün önünde bulundururdu Defalarca ölümü düşündükleri için içlerine yerleşen vefat korkusu onları günahlardan menederdi Maalesef bu zamanda vefat fazla kolay görülüyor, kimsenin aklına düşüncesine gelmiyor Birisi öldüğünde benzeri vefat sadece ona ait bir olaymış gibi hiç ibret alınmıyor
Hatta cenaze kabirde defnedilirken başındaki kimseler gülüşüp konuşuyorlar, şakalaşıyorlar Orada bile ölümü hatırlamıyorlar; vefat sadece cenaze içindir, biz Ölmeyeceğiz, dünyada sürekli kalacağız der gibi bir tavır içinde bulunuyorlar İnsan hasta da olsa hapistede olsa, her ne halde bunursa bulunsun dünya nimetlerinden faydalanabilir Ama vefat gelince bu nimetlerden istifade edemez Çünkü ölüm insanı dünyadan alır kabre sokar, kabir taşının altına yatırır ve üzerine toprak atılır yataksız, yastıksız ve yorgansız sert ve karanlık mezarda bırakır Soğukta yukarıdan sızan yağmur ve kar sularının altında yapayalnız ve ısınmaksızm elli, altmış, yüz şayet de bin sene kıyamete kadar bekler
Ara Sıra beklemenin yanına azab da vardır İşte insan bu derece manâlı olan ölümü unutmamalı hep aklında olmalı tutmalı ve daima tedbirli olmalıdır Salih ameller yapmalı yüzünü Allah (cc) döndürmeli, emri ilahiye aleyhinde gelmemelidir fakat kabrin soğuğundan etkilenmesin İnsan hiç acıkmamak üzere doymak hiç parçalanmayacak elbiseler giymek, bitmeyecek haz ve sefa sürmek istemektedir ama bu imkânsızdır, olmayacak şeydir Maalesef bugün insan hiçbir şey yapmadan taât ve ibadetsiz Allah'ı tanımadan çıplak, acınacak halde ve âvâre olarak ahirete göçmektedir Birey tanıdık ve bildiklerinden ölüm edip gidenleri unutmamalıdır İnsan dünyanın manâsız olduğunu bilmektedir, sonu olmadığını herkesin göçüp gideceğini bilmektedir fakat şeytanın kalbine girerek kaygı vermesine aldanmaktadır
Şeytan vesveseyle ölümü unutturur, dünya sevgisini ve hırsını kalbe aşılar Allah korkusu vefat düşüncesi gidinceye dek uğraşır durur Kâfirlere azab, cennet, cehennem yoktur diye müslümanlara ise Allah Gafur ve Rahimdir, günahları kıyamette affeder diye telkinde bulunur Üzgün çocuğa annesi birşeyler vererek susturduğu gibi şeytanda dünya işlerini öne sürerek onlara Allah'ı, kabri ve haşri unutturur İnsan ölümü unutsa bile Allah ölümü unutmaz Saati dakikası ne dek ise insan düyada pek kalır Cenabı Adalet ne dek takdir etmişse pek kalır İnsan dünya hayatı sona erdiği eceli geldiği süre dünyada bir saniye bile artı kalamaz, bütün mal ve mülkünü verse bile ecelini bir dakika tehir ettiremez Rabbül Alemin takdir buyurduğu saat ve dakika dolunca derhal melekler göğsüne oturur ruhunu kalıbından çekerek alıverirler
*