Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Sabrın Aldığı İsimler

Sabrın Aldığı İsimler
0
136

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
Sabrın Aldığı İsimler
sabretmek nedir dayanıklılık nedir sabredilen hususlar

Yiyecek Maddelerinin Kendilerinden Meydana Geldiği Asıllar Hakkındaki İlâhî Nimetler ve Sonradan Gıda Maddelerinin İnsanların Eliyle Islah Edilebilecek Işık Halkası Gelmesi

Yiyecekler çoktur, Allah Teâlâ'nın onları yaratmakta sayılamayacak kadar hikmetleri, ardı arkası kesilmeyecek kadar birbirini peşine düşüp takip eden harikuladelikleri vardır Her yiyecek için bunları zikretmek epeyce uzar; zira yiyecekler ya devalar ya da meyveler veya gıdalardır
Şu halde biz önce gıdalardan işe başlayalım Çünkü gıdalar temeldir Biz onların arasından buğday tanesini ele alıp öteki gıdaları bırakalım

Bir buğday tanesini veya birkaç daneyi bulduğun süre eğer onları yersen onları yoketmiş olursun ve kendin de aç kalırsın, O halde tanenin artıp, fazlalaşması mecburi bir durumdur ki senin tüm ihtiyacını karşılasın Bu bakımdan Allah Teâlâ sende yarattığı zorlama gibi, buğday tanesinde de bir kuvvet yaratmıştır, buğdayın kendisi o şiddetle gıdalanır; zira tümör ama his ve hareket hususunda senden ayrılır Gıdalanmakta fakat sana muhalefet eder Çünkü bitki su ile gıdalanır Kökleri vasıtasıyla suyu içine çeker Aynen senin gıdaları içine çektiğin gibi Biz, gıdayı içine çekmek hususunda bitkinin aletlerinin açıklamasına ayrıntılı olarak girişecek değiliz Ama bitkinin gıdasına göze çarpan ederek şöyle deriz:
Odun ve toprağın sana yiyecek olmadığı gibi bir buğday her birine de herşeyden yiyecek almaz Tersine özel bir şeye muhtaçtır Eğer buğday tanesini evde bırakırsan artmaz Çünkü bu durumda yalnızca hava ile münaspbeti olur Yalnızca hava ise onun gıdasına kullanışlı değildir Eğer su içerisinde bırakırsan artmaz Eğer susuz bir arazide bırakırsan artmaz Tersine sulu bir arazi lâzımdır O arazinin suyu toprağına karışır, çamur haline gelir

İnsan yiyeceğine bir baksın (Nasıl) biz suyu döktükçe döktük, sonradan toprağı efendice yardık, böylece bitirdik onda taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalar
(Abese2429)

Daha Sonra su ile toprak da kâfi gelmez; zira eğer buğday nemli, sert ve üst üste toplanmış bir araziye bırakılırsa, hava olmadığı için bitmez Bu bakımdan gevşek ve içine hava girebilecek bir araziye bırakılması gerekir Daha Sonra hava bizzat ona ulaşmaz, havayı kıpırdatan, zorla sürükleyen ve yerin içine nüfuz etmesini karşılayan bir rüzgâra muhtaçtır
Rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik de gökten bir su indirip sizi onunla suladık(Hicr22)

Rüzgârların telkihi hava, su ve toprak arasında kaynaşma meydana getirmesi demektir Daha Sonra şiddetli bir soğuk olursa bütün bunlar sana avantaj vermez Bu bakımdan yazın hararetine fakir olursun Bu Nedenle insanın gıdasının bu dört şeye fakir olduğu anlaşıldı Bunların her birinin de neye muhtaç olduğuna uyarı et! Zira su, ziraat arazisine deniz, pınar, dere ve barajlardan dökülmeye muhtaçtır O halde Allah Teâlâ'nın denizleri yarattığına, pınarları nasıl fışkırttığına, onlardan nehirleri nasıl akıttığına uyarı et!
Sonradan toprak bazen yüksek olur, su ona varmaz Bu bakımdan Allah Teâlâ'nın bulutları yarattığına, rüzgârları bulutlara nasıl musallat kıldığına, rüzgârın o bulutları yeryüzünün her tarafına nasıl sürdüğüne uyarı et oysa o bulutlar su ile yüklü olan ağır bulutlardır Sonra dikkat et ancak Allah o yağmuru yaz ve sonbahar mevsimlerinde ihtiyaca kadar nasıl araziler üzerine hayırlarla batmış olarak gönderiyor? Allah Teâlâ'nın dağları suvarıp korumak için nasıl yarattığına, o dağlardan tedricî olarak pınarları nasıl fışkırttığına uyarı et! Eğer o dağlardan su birden çıkmış olsaydı muhakkak memleket batar, ziraat ve hayvanlar helâk olurdu Allah'ın dağlar, bulutlar, denizler ve yağmurlardaki nimetlerinin sayılması muhtemel değildir

Hararete gelince, o su ile toprak arasında hasıl olmaz Çünkü bunların ikisi de soğukturlar Bu bakımdan Allah'nın güneşi nasıl müsahhar kıldığına, yerden uzaktan olmasına rağmen ara sıra yeri ısıttığına, diğer bir zamanda ısıtmadığına dikkat et! Böylece serinliğe gereklilik olduğu zaman serinlik hasıl olur Hararete gereklilik olduğu süre hararet olur Bu, güneşteki nimetlerden bir tanesidir Güneşte böylece hikmetler vardır oysa saymakla bitmez
Daha Sonra bitki yerden yükseldiği süre, meyvelerde bir bağlanma ve katılık hasıl olur Bu bakımdan onlar, kendilerini yaratıcı bir neme muhtaçtırlar O halde Allah Teâlâ'nın ay'ı yaratmasına uyarı et! Allah ısıtmayı güneşin özelliği olarak yarattığı gibi nemlendirmeyi de ayın özelliği olarak yarattı Bu bakımdan ay meyveleri olgunlaştırır Hakîm ve marifetli olan Allah'ın takdiri onları renklendirir bu nedenle eğer güneş, ay ve diğer yıldızların ışığının ağaçların üzerine düşmesini engelleyen bir gölgelik olursa ağaçlar çelimsiz ve yetersiz olurlar Hatta minicik bir ağaç büyük ağacın gölgesinde kaldığı süre bile cılızlaşır

Ay'ın nemlendirmesini, şu tecrübeyi yerine getirmek sûretiyle sen de anlayabilirsin: Geceleyin başını açtığında zükkâm denilen rutubet başının üstünde çoğalır O halde senin başını ıslattığı gibi, meyveyi de ıslatır Öyleyse sayıp dökülmesinde (burada) bir gereklilik olmayan bir şeyi uzatmayalım

Gökte olan her yıldız bir çeşit menfaat için yaratılmış ve teshir edilmiştir Nasıl fakat güneş ısıtmaya, ay nemlendirmeye teshir edilmişse Bu bakımdan yıldızlardan hiçbiri yoktur oysa beşerin bilmediği çoğu hikmetlerden uzaktan olsun Eğer böyle olmasaydı zaten onların yaratılması fuzulî ve mânâsız olurdu ve bundan başka hâşâşu ayetler dürüst olmazdı:
Ey rabbimiz! Sen bunları boşu boşuna yaratmadın! (Âlu İmran191),

Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları eğlenmek için yaratmadık(Duhân38)

Nasıl oysa senin azalarında yararsız hiçbir organ yoksa, aynen onun gibi âlemdeki şeylerin hiçbiri de yararsız değildir Âlemin tamamı bir kişi gibidir Onun cisminin cüzleri onun azaları gibidirOnlar yardımlaşırlarTıpkı bedenindeki azaların yardımlaştıkları gibi, Bunun izahı epeyce uzun sürer

Yıldızların, güneş ve ayın Allah'ın emriyle birtakım eşyada musahhar kılınmalarına ve o eşyanın hikmetin hükmüyle onlara sebep olmalarına iman etmenin şeriata tutarsız olduğunu ve şeriatta yıldız ilmiyle meşgul olmayı yasaklayan hüküm bulunduğunu zannetmen yerinde değildir

Yıldızlar hususunda yasaklanan şu iki şeydir:
Birincisi: Yıldızların meydana getirdiği tesirleri kendi başlarına yaptığına ve onların kendilerini yaratan ve kahrının altına bölge bir tedbirin emrinde olmadığına inanmandır ancak bu inanç küfrün ta kendisidir!

İkincisi: Müneccimleri (yıldız ilmiyle meşgul olanları) haber verdikleri hususların tafsilâtında onay etmektir! Onların haber verdikleri şeylerde halk müziği tabakası, onları idrâk etmek hususunda onlarla müşterek değildirler Çünkü müneccimler cehaletten konuşurlar

Belli ama yıldızların ilmi, bir takım peygamberlerin mucizesi idi Sonra o ilim kalktı O ilimden dünyada fakat karmakarışık bir kalıntı kaldı İşte orada doğru yanlıştan ayırdedilemez Bu bakımdan yıldızların Allah Teâlâ'nın izniyle bitki ve hayvanlarda hâsıl olan birtakım tesirlerin sebepleri olduğuna inanmak, dinde herhangi bir hasar vermez Aksine bu hakikattir Lakin cehaletle tafsilâtlı bir şekilde, bu tesirleri bildiğini bahis etmek dine hasar verir böylece beraberinde bir elbise varsa onu yıkayıp kurutmak istediğinde başka biri sana 'Elbiseyi çıkar, yay Çünkü güneş doğdu, hava ısındı' diyen kimseyi inkar etmek gerekmez Havanın ısınmasını, güneşin doğuşuna bağladığından dolayı onun sözünü inkâr etmek de gerekmez Yeniden bir insanın yüzünün bozulmasının sebebini sorduğunda o insan sana 'Güneş beni çarptı ve yüzümü simsiyah etti' dese, onu bu sözünden nedeniyle yalanlaman gerekmez

Öteki tesirleri de buna karşılaştırma et! Fakat tesirlerin bazısı malûm ve bazısı meçhuldür Bilinmez olanda ilim iddia etmek caiz değildir Malûm olanın da bazısı, güneşin doğuşu ile hararet ve ışığın meydana gelmesi gibi, tüm ahali için malûmdur Bazısı da ay'ın doğuşu ile zükkâmın hâsıl oluşu gibi bir kısım insanların malûmudur Madem durum budur, yıldızlar gereksizce yaratılmamışlardır Onlarda sayılmayacak dek hikmet vardır

Bunun için Hz, Peygamber göğe bakarak şu ayeti okumuştur:
Rabbimiz! Sen bunları gereksizce yaratmadın Sen yücesin, bizi cehennem ateşinden koru!
(Âlu îmran191)

Daha Sonra Hz Peygamber şöyle buyurmuştur:
Bu ayeti okuduğu halde tefekkür etmeyen kimseye yazıklar olsun!65

Yani 'Şu kimse fakat ayeti okuyup bu ayet hususunda düşünmeyi terkeder, göklerin melekûtundan sadece göğün rengini anlar ve yıldızların ışığını bilmekle iktifa eder, başka hikmetlerinden tedbirsiz kalır', işte ona yazılar olsun!

Bu durumu hayvanlar da bilir Bu bakımdan göklerden sadece bu kadar hoşgörüyle iktifa eden bir kimse bu ayeti celîle ile bıyığını büken bir kimsedir

Allah Teâlâ için göklerin melekûtunda, âfaklarda, nefislerde, hayvanlarda çoğu acaiplikler vardır Allah'ı sevenler o acaipliklerin marifetini talep ederler; zira bir âlimi seven bir kimse, durmadan o âlimin yazdığı kitabları aramakla meşgul olur ki onun ilminin acaipliklerine daha pozitif vâkıf olup daha fazla sevsin! Allah'ın sanatının acaipliklerindeki durum da böyledir; zira âlemin tamamı Allah'ın tasnif buyurduğu bir kitabdır Hatta yazarların yazdıkları da kullarının kalpleri vasıtasıyla telif ettiği kitabının cümlesindendir Eğer sen herhangi bir tasnife şaşma edersen, o kitabın yazarına değil, musannifi, o vermiş olduğu hidayet, doğruluk ve tanımlama vasıtasıyla c kitabı yazmaya muvaffak edene şaşkınlık et!

Teşbihte kusur olmasın, kuklacının oyuncaklarının oynadığını, komik harekette bulunduklarını gördüğün süre, oyuncaklara şaşırma etmezsin Çünkü onlar oynatılan paçavralardır, oynayan değildirler Ama onları gözlerden bakımlı ince iplerle hareket ettiren oyuncunun maharetine şaşma edersin65) Salebi, (İbn Abbas'tan)

Bitkinin gıdası ancak su, hava, güneş, ay ve yıldızlarla ve ancak merkezleri bulunan feleklerle tamamlanırlar Felekler de an cak hareketleriyle tamamlanırlar Feleklerin hareketi de fakat felekleri harekete geçiren semavî meleklerle tamamlanır Bu Nedenle bu şart, uzakta sebeplere dek uzanır Biz o sebeplerin zikrini, söylediğimiz ile söylemediğimize dikkati sürüklemek için bıraktık O halde bitkilerin gıdasının sebeplerinden bu kadarla iktifa edelim














*
 
858,505Konular
982,707Mesajlar
33,054Kullanıcılar
yazsoyamanSon üye
Üst Alt