Sahabe mi Üstün, Mehdi mi Üstün ?
ümmet-i Muhammed'in en faziletlileri sahabelerdir. En büyük bir veli de olsa sahabeleri geçemez. Bu açıdan sahabeler külli fazilette Hz Mehdi'den daha üstündür.
İmam-ı Rabbani gibi bazı alimler, Mehdi'yi bir kısım sahabeyle karşılaştırmışlardır. Ancak külli faziletin sahabeye ait olduğu teslim edilmiştir.
Bediüzzaman'ın - Soru-Cevap sitili içerisinde- yaptığı şu tespiti bizim için iyi bir ölçüdür:
“üçüNCü SUALİNİZ: Başta müçtehidin-i izam imamları mı efdal, yoksa hak tarikatlerin şahları, aktabları mı efdaldir?"
"Elcevap: Umum müçtehidin değil; belki Ebu Hanife, Malik, Şafii, Ahmed ibni Hanbel şahların, aktabların fevkindedirler. Fakat hususi faziletlerde Şah-ı Geylani gibi bazı harika kutuplar, bir cihette daha parlak makama sahiptirler. Fakat külli fazilet imamlarındır. Hem tarikat şahlarının bir kısmı müçtehitlerdendir. Onun için, umum müçtehidin, aktabdan daha efdaldir denilmez. Fakat Eimme-i Erbaa, sahabeden ve Mehdiden sonra en efdallerdir denilir.” (Mektubat, Yirmi üçüncü Mektup).
Hz. Mehdi'nin makamına işaret eden bazı hadisler vardır:
Hz. Ebu Eyyub el-Esari anlatıyor: Resulullah(a.s.m) kızı Fatıma'ya şöyle dedi:
“Bizim peygamberimiz peygamberlerin en hayırlısıdır ki senin babandır. Şehidimiz şehitlerin en hayırlısıdır ki o da babanın amcası Hamza'dır. İki kanadıyla cennette istediği yerde uçan kimse de bizdendir ki, o da babanın amcası oğlu Cafer'dir. Bu ümmetin en hayırlı iki delikanlısı olan Hasan ve Hüsayin de bizdendir ki, senin oğullarındır. Ve Mehdi de bizdendir.”(Taberani, es-Sağir-Şamile-, 1/97).
Demek Mehdi bu altın silsilede yer alır.
Aşağıdaki hadislerde Hz. İsa (as)'ın Hz. Mehdi'ye tabi olacağı bildirilmektedir:
Hz. Cabir anlatıyor: Resulullah'ın şöyle dediğini duydum:
“ümmetimden bir taife kıyamet gelinceye kadar hak üzerinde –galibane- savaşır (mücadele eder). Nihayet Meryem oğlu İsa indiğinde onların (o taifenin) emiri ona; “Buyurun bize namaz kıldırın.” der. Fakat İsa “ Hayır! Siz birbirinize emir olursunuz (Yani onların emirine namazı sen kıldıracaksın, der). Bu husus, Allah'ın bu ümmete yaptığı lütuftur.”(Müslim, İman, 247).
İbn Kayyım'ın yaptığı bir rivayette “Siz birbirinize emir olursunuz.” mealindeki ifade yerine, “Onların emiri mehdidir; buyurun bize siz namaz kıldırın.” mealindeki ifadesi kullanılmıştır. İbn Kayyım'ın “sağlam bir rivayet” dediği bu hadiste, söz konusu taifenin Hz. Mehdi'nin cemaati olduğu, Hz. İsa'nın Hz. Mehdi'ye tabi olup namaz kılacağı açıkça ifade edilmiştir. (İbn Kayyım, el-Menaru'l-münif,148; Abdullah b. Süleyman el-Ğefili, Eşratu's-saa-şamile-1/99 ).
Bediüzzaman Hazretlerinin açıkladığı gibi, Hz. İsa'nın Hz. Mehdi'ye namazda tabi olması demek, Hz. İsa'nın temsil ettiği Hristiyanların dindar ruhanilerinin cemaati, Hz. Mehdi'nin temsil ettiği Müslüman cemaatin rehberi olan Kur'an'ın hakikatlerini kabul edip, onlarla birleşip ittifak etmeleri demektir.
“O ruhaniler din-i İsevinin hakikatini hakikat-i İslamiye ile mezc ederek o kuvvetle onu dağıtacak, manen öldürecek.” (Şualar, Beşinci Şua, On üçüncü Mesele).