Sahabelerin Namazı Fudayl bin İyâz radıyallahü anh şöyle anlatır: Ashabı Kiram (Allah onlardan razı olsun), sabaha girdikler zaman saçları düzensiz, renkleri sararmış bir şekilde bulunurlardı Geceyi secde edici, rükû edici olarak geçirirlerdi Bazen uzun müddet kıyamda kalırlar, bazen de uzun müddet secdeye kapanırlardı Aziz ve Celil olan Allah'ı andıkları vakit, rüzgarlı bir günde ağaç sallanır gibi sallanırlar; gözlerinden, elbiselerini ıslatıncaya ve yerde abdest suyu ölçüsünde eser bırakıncaya kadar yaş boşanırdı Sabah olunca yüzlerine yağ sürerler, gözlerine sürme çekerler; ahali içinde sözde geceyi defalarca uykuyla geçirmiş gibi çıkarlardı Sahabei Kiram, namaza durdukları süre kendilerini Allah korkusu ve azameti kaplardı Hazreti Hasan radıyallahü anh, abdest alırken rengi değişirdi Biri: Niye böyle oluyorsun?diye sorunca Hazreti Hasan radıyallahü anh: Azametli, mutlak kudret sahibi, her istediğini hemen yapan bir sultanın huzuruna dikilme zamanı gelmiştir Hz Ali (ra)'nin savaşta vücuduna saplanan okun namaz kılarken çıkarılması olayı meşhurdur Nitekim bir keresinde baldırına bir ok saplanmıştı Içeri Almamak için uğraşılmış da çıkarılamamıştı, çok acı veri veriyordu Hz Ali'inin namaza durmasına ve okun bu ara da çıkarılmasına karar verildi Beyhude Namaz kılmaya başlayan HzAli secdeye kapanınca, oku kuvvetle çektiler ve çıkardılar Namazı bitirince etrafına bakınarak oku çıkardınız mı?diye soran Hz Ali'ye Oradakiler çoktan çıkardık dediler Hazreti Ebû Bekir radıyallahü anh namazını hûşu ve kalp huzuru ile kılardı Böylece ancak namazda duruşları sırasında neredeyse bir cansız direk gibiydi Mücahit radıyallahü anh, Hazreti Ebû Bekir ve Abdullah bin Zübeyr radıyallahü anhüma'nın namaz kılışlarını şöyle anlatıyor: Onlar namaz kılarken, yarı bir sırık gibi tembel dururlardı Misver b Mahreme diyor fakat: Ömer bin Hattab hançerlendikten sonra yanına geldim Oradakilere: Durumu nasıl?dedim Gördüğün gibidiye cevap verdiler Namazı hatırlatarak onu uyandırın namazdan daha önemli dahi olsa, diğer bir şeyi hatırlatarak onu uyandıramazsınızdedim Ey müminlerin emiri! Namaz vakti geldidediler Ha! Peki kalkayımdedi İslam'da namazı terk edenin durumunu düşündü Yarasından kan aka aka namazını kıldı (Teberani, Hayatü's sahabe) Hz Osman radıyallahü anh, bir suikast sonucu hançerle yaralandıktan sonradan , aralıksız kan kaybetmeye başladı Ve komaya girdi Bu durumda zeka namaz vakti geldiği söylenince kendine gelmiş namazını kılmış ve şöyle demişti: Namazı terk edenin İslam'da yeri yoktur Hz Osman radıyallahü anh bütün geceyi kurnaz geçirir ve bir rekatta tüm Ku'an'ı kerimi hatmettiği olurdu Hz Ali radıyallahü anh'ın namaz vakti gelince, vücudu titremeye başlar ve yüzü sararırdı Sebebini soranlara şöyle derdi: Yerle göğün kaldıramadığı, dağların taşımaktan aciz kaldığı bir emaneti eda etme zamanı gelmiştir Onu hatasız olarak yapabilecek miyim, yapamayacak mıyım bilemiyorum Sâbit radıyallahü anh diyor ama: Zübeyr oğlu Abdullah namaz kılarken, sanki ayakta dikili bir ağaç gibi dururdu Kendini namaza pek verirdi Başka bir Zât şöyle diyor: İbni Zübeyr secdeyi öyle uzun ve tembel yapardı ki, kuşlar gelir, omzuna konardı Bazen de o kadar rükû ederdi oysa, tüm gece rükû ile geçerdi Bazen de secdeyi uzatır, butün geceyi secde ile geçirirdi İbni Zübeyr Hazretleri, yapılan bir saldırıda evde namaz kılıyordu Atılan şey mescidin kapısına çarptı Duvardan sıçrayan bir tutam da İbni Zübeyr radıyallahü anh 'ın boğazı ile sakalı arasına çarptı Buna karşın o, ne namazını bozdu, ne rükû ve secdesini kısalttı Bir keresinde namaz kılarken, Haşim isimli oğlu yanına yatıyordu Tavandan bir yılan atıldı, oğluna sarıldı Çocuk feryat etmeye başladı Ev halkı yetiştiler bir gürültü koptu, yılanı öldürdüler İbni Zübeyr namazını sükunetle kılmaya devam etti Selamlama verdikten sonra : Gürültüye benzer bir şey işittim, neydi o?buyurdu Hanımı: Allah sana acısın! Çocuğun ölüyordu Senin haberin olmadı mı?dedi Buna karşılık İbni Zübeyr Hazretleri şöyle yanıt verdi: Allah hayrını versin! Eğer namazda diğer bir şeyle ilgilenseydim, namaz nerede kalırdı?Bir sabah erkenden O büyük îmânlı Sahâbînin zincirlerini çözüp, zindandan çıkardılar Mekke dıştan Ten'im denilen yere götürdüler Çünkü bütün mel'anetlerini, orada yapmayı âdet edinmişlerdi Bu iki Allah ve Resûlullah dostu ise, heyecanlı değildiler Yolda karşılaşıp görüşen bu iki Sahâbî kucaklaşarak birbirlerine uğradıkları belâya sabretmelerini öğüt ettiler Eksik daha sonra bir müşrik bağırdı: Ey Hubeyb! Sen bizim babamızı, Hâris bin Âmir'i öldürdün Bugün onun intikamını senden alacağız Ölmeden önce bir isteğin var mı? Hubeyb bin Adiy gâyet sâkin, şunları söyledi: Yaşatan ve öldüren ve öldükten daha sonra gene diriltecek olan, yalnız Cenâbı Allahtır O'na binlerce hamd olsun Darağacında namaz Müşrikler hayretle tekrar sordular: Ölmeden önce son bir arzun değil mudur? Beni bırakınız iki rekât namaz kılayım Kıl orada Elleri ve ayakları çözülen Hz Hubeyb, hemencecik namaza durup, büyük bir sükûnet içinde huşû' ile iki rekât namaz kıldı Cenâbı Hakka son duâlarını yaptı Toplanan müşrikler, kadınlar, çocuklar heyecanla onu seyrediyorlardı Namazını bitirdikten sonradan Vallahi eğer ölümden korkarak namazı uzattığımı zannetmeyecek olsaydınız, namazı uzatırdım ve daha fazla kılardım, dedi Böylece idam edilirken iki rekât namazı birincil kılan, âdet ve sünnet olmasına sebep olan Hubeyb bin Adiy'dir Peygamber efendimiz, onun idam edilirken iki rekât namaz kıldığını işitince bu hareketini uygun ve yerinde bulmuştur