iltasyazilim
FD Üye
Her fırsatta, Peygamber Efendimiz'e (aleyhissalatü vesselam) salât ü selam getirmemiz O'na karşı vefamızın gereğidir
Çünkü, salât u selamlarla O'nu her anışımız, hem O'nun peygamberliğini bir tebrik, hem getirdiği saadeti ebediye müjdesine karşı bir teşekkür ve hem de bildirdiği fermanlara itaatimizi ve biatımızı yenilememiz manasına gelmektedir Bizler, Efendiler Efendisi'ne salât ü selâm okumakla, O'na olan bağlılığımızı yenilemiş, ümmeti arasına bizi de dahil etmesi isteği ile kendisine müracaat etmiş oluyoruz Seni andık, Seni düşündük; Allah Teala'ya Senin kadrini yüceltmesi için dua ve dilekte bulundukdemiş ve Dâhilek yâ Resûlallah Bizi de nurlu halkana al ey Allah'ın Resûlü!talebimizi tekrar ederek O'nun engin şefkat ve şefaatine sığınmış oluyoruz Dolayısıyla, salât ü selama Efendimiz'den daha çok biz muhtaç bulunuyoruz O'na müracaatımızla mevcudiyetini, büyüklüğünü kabullenmiş ve küçüklüğümüzü, hiçliğimizi ilan etmiş; aczimiz ve fakrımızla beraber, şiddetli ve çok büyük bir günün endişesiyle himayesine girilecek tek sığınak olarak Resulü Ekrem'e dehâlet etmiş, halimizi ve ihtiyaçlarımızı arz etmiş oluyoruz
Bilindiği gibi, salât, tebrik, dua, istiğfar, rahmet gibi anlamlara gelmektedir Salât kelimesinin çoğulu salavâtgelir Kur'ânı Kerim'de şöyle buyurulur: Allah ve O'nun melekleri Peygamber'e hep salât ederler Ey mü'minler, siz de O'na salât (ve dua) edin ve samimiyetle selam verin(Ahzab, 3356) Bu âyeti kerimede belirtildiği gibi, Peygamberimize salât ve selamlar getirerek hürmetlerini arz etmek her Müslüman'ın yapması gerekli olan bir görevdir Her Müslüman en azından Âllâhümme salli alâ Muhammed Allah'ım rahmet ve bereketin, Efendimiz Hazreti Muhammed üzerine olsundiyerek salât getirmek mecburiyetindedir
Resûlü Ekrem Efendimiz, Yanında benim adım anılıp da bana salât getirmeyen kişinin burnu sürtülsün, hakarete uğrasınbuyurmuştur Bununla beraber, Peygamberimiz'in ismi her işitildiğinde veya anıldığında salât getirilip getirilmeyeceği hususunda; bazı alimler, bir yerde, Hz Peygamber'in adı ne kadar anılırsa anılsın bir defa salât edilmesi yeterlidir derken, alimlerin çoğunluğu ise, Efendimiz'in adı her anıldığında salât ü selam getirilmesi gereklidir demiştir Bazıları, insanın, ömründe bir kere salât ü selam getirmesinin vâcib olduğunu söylerken, İmam Şâfi gibi kimseler de nâmı celili Muhammedî ne zaman anılırsa anılsın hemen salât ü selamla O'na senâda bulunmak gerektiği kanaatindedirler Nitekim, hadis ilmiyle uğraşanlar, Hazreti Peygamberimiz'in hadislerini rivayet ederken, O'nun adı ne kadar çok anılırsa anılsın, her anılışında, Sallallâhu aleyhi ve sellemdiyerek hürmet ve vefalarını ifade etmişlerdir Hatta, bazı yerlerde, ezanda Efendimiz'in ismi şerifi de anıldığı, Eşhedü enne Muhammeden Resûlullahdendiği için, ezandan sonra da salât u selam okunagelmiştir Erzurum da bu yerlerden birisidir Orada da, ezanı müteakip essalâtü ve'sselamu aleyke ya Resûlallah, essalâtü ve'sselamu aleyke ya Habîballah, essalâtü ve'sselamu aleyke ya hateme'nnebiyyîneşeklinde salât okurlar Aslında, ezan kelimelerinin içinde böyle bir salât ü selam yoktur; fakat bir vefa borcu olarak söylerler
Evet, salât ü selam meselesine bir vefa borcu nazarıyla bakmak lazım Biz Efendimiz'e karşı borçluyuz Allah, bazılarımız için ağır gelebilecek şekilde her an o borcu ödüyor olma şuuru içinde bulunmakla bizi mükellef kılmamış Hayatımızın her saniyesinde O'nu hatırlıyor olma, O'na hiç durmadan salât ü selam getirme teklifinde bulunmamış Fakat, biz zaten O'nun getirdiği dinin hükümlerine riayet ettiğimizde bir yönüyle O'na karşı medyuniyetimizi de sürekli ve fasılasız dile getirmiş oluyoruz Günde beş defa minarelerimizden olduğu gibi gönüllerimizden de yükselen ezanımızı düşünün her namaza yürüyüşümüzde,
Gök nûra gark olur nice yüz bin minareden,
Şehbâl açınca rûhu revânı Muhammedî;
Ervah cümleten görür Allahu Ekberi,
Aks eyleyince arşa lisânı Muhammedî
(Yahya Kemâl)
sözlerinin hakikatini seslendiriyor ve önce ezanla vefamızı ilan ediyoruz Zâtı Uluhiyet'in yanında Efendimiz'in nâmı celîlini de anıyoruz Lâ ilahe illallahın, Muhammedün Resûlullahtan ayrılamayacağını, şehadetin ancak ikisini beraber söylemekle gerçekleşmiş olacağını gösteriyoruz Bediüzzaman Hazretleri'nin de Mektubât'ta belirttiği gibi, kelimei şehadetin iki kelâmının birbirinden ayrılamayacağını, onların birbirini tazammun ve ispat ettiğini, biri birisiz olmayacağını ifade ediyoruz Evet, madem Peygamberimiz (aleyhissalâtü vesselâm) Hâtemü'lEnbiya'dır, bütün enbiyanın vârisidir; elbette O, bütün vuslat yollarının başındadır O'nun caddei kübrâsının dışında hiçbir kurtuluş yolu yoktur Marifet erbabı büyük imamlar, Sadii Şirazî gibi şöyle derler: Ey Sâdî! Muhammed'i (sas) örnek almadan bir kimsenin selâmet ve safâ yolunu bulması imkânsızdır
ÖZETLE
1 Peygamber Efendimiz'e salât u selâm okumakla, O'na olan bağlılığımızı yenilemiş, ümmeti arasına bizi de dahil etmesi isteği ile kendisine müracaat etmiş oluruz
2 Hadis ilmiyle uğraşanlar, hadis rivayet ederken, O'nun adı ne kadar çok anılırsa anılsın, her anılışında, sallallahu aleyhi ve sellemdiyerek hürmet ve vefalarını ifade etmişlerdir
3 Salavât gibi ezanla da, Lâ ilahe illallahın, Muhammedün Resûlullahtan ayrılamayacağını, şehadetin ancak ikisini beraber söylemekle gerçekleşmiş olacağını gösteriyoruz
Çünkü, salât u selamlarla O'nu her anışımız, hem O'nun peygamberliğini bir tebrik, hem getirdiği saadeti ebediye müjdesine karşı bir teşekkür ve hem de bildirdiği fermanlara itaatimizi ve biatımızı yenilememiz manasına gelmektedir Bizler, Efendiler Efendisi'ne salât ü selâm okumakla, O'na olan bağlılığımızı yenilemiş, ümmeti arasına bizi de dahil etmesi isteği ile kendisine müracaat etmiş oluyoruz Seni andık, Seni düşündük; Allah Teala'ya Senin kadrini yüceltmesi için dua ve dilekte bulundukdemiş ve Dâhilek yâ Resûlallah Bizi de nurlu halkana al ey Allah'ın Resûlü!talebimizi tekrar ederek O'nun engin şefkat ve şefaatine sığınmış oluyoruz Dolayısıyla, salât ü selama Efendimiz'den daha çok biz muhtaç bulunuyoruz O'na müracaatımızla mevcudiyetini, büyüklüğünü kabullenmiş ve küçüklüğümüzü, hiçliğimizi ilan etmiş; aczimiz ve fakrımızla beraber, şiddetli ve çok büyük bir günün endişesiyle himayesine girilecek tek sığınak olarak Resulü Ekrem'e dehâlet etmiş, halimizi ve ihtiyaçlarımızı arz etmiş oluyoruz
Bilindiği gibi, salât, tebrik, dua, istiğfar, rahmet gibi anlamlara gelmektedir Salât kelimesinin çoğulu salavâtgelir Kur'ânı Kerim'de şöyle buyurulur: Allah ve O'nun melekleri Peygamber'e hep salât ederler Ey mü'minler, siz de O'na salât (ve dua) edin ve samimiyetle selam verin(Ahzab, 3356) Bu âyeti kerimede belirtildiği gibi, Peygamberimize salât ve selamlar getirerek hürmetlerini arz etmek her Müslüman'ın yapması gerekli olan bir görevdir Her Müslüman en azından Âllâhümme salli alâ Muhammed Allah'ım rahmet ve bereketin, Efendimiz Hazreti Muhammed üzerine olsundiyerek salât getirmek mecburiyetindedir
Resûlü Ekrem Efendimiz, Yanında benim adım anılıp da bana salât getirmeyen kişinin burnu sürtülsün, hakarete uğrasınbuyurmuştur Bununla beraber, Peygamberimiz'in ismi her işitildiğinde veya anıldığında salât getirilip getirilmeyeceği hususunda; bazı alimler, bir yerde, Hz Peygamber'in adı ne kadar anılırsa anılsın bir defa salât edilmesi yeterlidir derken, alimlerin çoğunluğu ise, Efendimiz'in adı her anıldığında salât ü selam getirilmesi gereklidir demiştir Bazıları, insanın, ömründe bir kere salât ü selam getirmesinin vâcib olduğunu söylerken, İmam Şâfi gibi kimseler de nâmı celili Muhammedî ne zaman anılırsa anılsın hemen salât ü selamla O'na senâda bulunmak gerektiği kanaatindedirler Nitekim, hadis ilmiyle uğraşanlar, Hazreti Peygamberimiz'in hadislerini rivayet ederken, O'nun adı ne kadar çok anılırsa anılsın, her anılışında, Sallallâhu aleyhi ve sellemdiyerek hürmet ve vefalarını ifade etmişlerdir Hatta, bazı yerlerde, ezanda Efendimiz'in ismi şerifi de anıldığı, Eşhedü enne Muhammeden Resûlullahdendiği için, ezandan sonra da salât u selam okunagelmiştir Erzurum da bu yerlerden birisidir Orada da, ezanı müteakip essalâtü ve'sselamu aleyke ya Resûlallah, essalâtü ve'sselamu aleyke ya Habîballah, essalâtü ve'sselamu aleyke ya hateme'nnebiyyîneşeklinde salât okurlar Aslında, ezan kelimelerinin içinde böyle bir salât ü selam yoktur; fakat bir vefa borcu olarak söylerler
Evet, salât ü selam meselesine bir vefa borcu nazarıyla bakmak lazım Biz Efendimiz'e karşı borçluyuz Allah, bazılarımız için ağır gelebilecek şekilde her an o borcu ödüyor olma şuuru içinde bulunmakla bizi mükellef kılmamış Hayatımızın her saniyesinde O'nu hatırlıyor olma, O'na hiç durmadan salât ü selam getirme teklifinde bulunmamış Fakat, biz zaten O'nun getirdiği dinin hükümlerine riayet ettiğimizde bir yönüyle O'na karşı medyuniyetimizi de sürekli ve fasılasız dile getirmiş oluyoruz Günde beş defa minarelerimizden olduğu gibi gönüllerimizden de yükselen ezanımızı düşünün her namaza yürüyüşümüzde,
Gök nûra gark olur nice yüz bin minareden,
Şehbâl açınca rûhu revânı Muhammedî;
Ervah cümleten görür Allahu Ekberi,
Aks eyleyince arşa lisânı Muhammedî
(Yahya Kemâl)
sözlerinin hakikatini seslendiriyor ve önce ezanla vefamızı ilan ediyoruz Zâtı Uluhiyet'in yanında Efendimiz'in nâmı celîlini de anıyoruz Lâ ilahe illallahın, Muhammedün Resûlullahtan ayrılamayacağını, şehadetin ancak ikisini beraber söylemekle gerçekleşmiş olacağını gösteriyoruz Bediüzzaman Hazretleri'nin de Mektubât'ta belirttiği gibi, kelimei şehadetin iki kelâmının birbirinden ayrılamayacağını, onların birbirini tazammun ve ispat ettiğini, biri birisiz olmayacağını ifade ediyoruz Evet, madem Peygamberimiz (aleyhissalâtü vesselâm) Hâtemü'lEnbiya'dır, bütün enbiyanın vârisidir; elbette O, bütün vuslat yollarının başındadır O'nun caddei kübrâsının dışında hiçbir kurtuluş yolu yoktur Marifet erbabı büyük imamlar, Sadii Şirazî gibi şöyle derler: Ey Sâdî! Muhammed'i (sas) örnek almadan bir kimsenin selâmet ve safâ yolunu bulması imkânsızdır
ÖZETLE
1 Peygamber Efendimiz'e salât u selâm okumakla, O'na olan bağlılığımızı yenilemiş, ümmeti arasına bizi de dahil etmesi isteği ile kendisine müracaat etmiş oluruz
2 Hadis ilmiyle uğraşanlar, hadis rivayet ederken, O'nun adı ne kadar çok anılırsa anılsın, her anılışında, sallallahu aleyhi ve sellemdiyerek hürmet ve vefalarını ifade etmişlerdir
3 Salavât gibi ezanla da, Lâ ilahe illallahın, Muhammedün Resûlullahtan ayrılamayacağını, şehadetin ancak ikisini beraber söylemekle gerçekleşmiş olacağını gösteriyoruz