iltasyazilim
FD Üye
Sanatkâr ve zanaatçı arasındaki ayrım nedir kısaca
Sanatçı yaratı eyleminin sonucunda ortaya meydana çıkan eserden kesin fiziki kaygılar güdemez çünkü yaptığı o noktada sanat olmaktan çıkar zanaat alanına girer
Zanaatçı ise muhakkak bir ücret karşılığında mahsul meydana getirir işin en başından itibaren zanaatçı maddiyatla başlamıştır işine ve burada sanatçıdan ayrılır
Şimdi maddesel bir endişe gütmeden herhangi bir yaratı eyleminin sonucunda ortaya konan eser sanat eseri onu ortaya koyan da sanatçıdır Bağlı bunların asıl kuralları ve eğitim süreci vardır Sanatçının sanatçılık derecesini bireyler verebildiği gibi kitlelerde verebilir Fakat özünde sanatçının sanatkarlığına ve sanat eserinin niteliğine bağlanamaz Kişiler kendi zevklerine hitap edilene sempati duyabilir Ama sanatçılar aralarında sınıflandırılma olamaz
ÖRNEK
Zanaat: (marangozluk, ayakkabıcılık, terzilik gibi) maddesel ihtiyaçları tedarik eden işlerin hepsi
Sanatkâr: Sanat kollarının birinde başaralı kimse
Sanatçılık ruhu herkeste yokturUsta olunmaz,sanatkâr doğulur kısacası
Yukarıdaki tanınma göre usta, herkesin ortaya koyamadığı bir şeyi kendisine has bir anlatımla otaya koyandırToplumunun bağrından çıkmıştır, onun aynasıdır,onun dili,kulağıdır
Toplumunda olmayan davranışları sergileyerek farklı olunacağını zanneden ırk ,ayrı olmayı,orijinal olmak olarak değerlendiremeyen insanlardırHep başkalarının şarkıların söylemekle kalmayıp diğer taraftan şarkısını söylediği sanatçıyı taklit edenler, sanaçtı değil, taklitçidirler
Zanaatçı için de şu örnek iyi gider sanırım: Güzel duvar ören bir ressam ,bu meslek için iyi ustalardan duvarcılık hakkında data almıştırUygulama yaparak kendisini yetiştirmiştir yaniYaptığı meslek karşılığında mutlaka para alacaktır,çünkü bu onun geçim kaynağıdırDuvar örmek onun içine doğmamıştır,ilham perisi gelip ona güzel duvarı öğretmemiştir yani Usta çırak ilişkisiyle ve taklit yoluyla hoş duvar örebiliyordur Taklit ettiği sanatçı iyi duvar örüyorsa o da iyi duvar örüyor;öremiyorsa o da iyi duvar öremiyordur
Usta, içine doğan ilhamla,sanatçı kişiliğiyle,şarkı söyler,fotoğraf yapar,şiir yazarYaptığı iş taklit değil,kendisinindirEserinde üslubu,imzası vardırZanaatçı işini geçim kaynağı olarak yapar,yaptığı sevmese bile yapar Sanatzanaat benzerliğindeki minik ayrım gerçekte fazla da minik değildir yani *
Sanatçı yaratı eyleminin sonucunda ortaya meydana çıkan eserden kesin fiziki kaygılar güdemez çünkü yaptığı o noktada sanat olmaktan çıkar zanaat alanına girer
Zanaatçı ise muhakkak bir ücret karşılığında mahsul meydana getirir işin en başından itibaren zanaatçı maddiyatla başlamıştır işine ve burada sanatçıdan ayrılır
Şimdi maddesel bir endişe gütmeden herhangi bir yaratı eyleminin sonucunda ortaya konan eser sanat eseri onu ortaya koyan da sanatçıdır Bağlı bunların asıl kuralları ve eğitim süreci vardır Sanatçının sanatçılık derecesini bireyler verebildiği gibi kitlelerde verebilir Fakat özünde sanatçının sanatkarlığına ve sanat eserinin niteliğine bağlanamaz Kişiler kendi zevklerine hitap edilene sempati duyabilir Ama sanatçılar aralarında sınıflandırılma olamaz
ÖRNEK
Zanaat: (marangozluk, ayakkabıcılık, terzilik gibi) maddesel ihtiyaçları tedarik eden işlerin hepsi
Sanatkâr: Sanat kollarının birinde başaralı kimse
Sanatçılık ruhu herkeste yokturUsta olunmaz,sanatkâr doğulur kısacası
Yukarıdaki tanınma göre usta, herkesin ortaya koyamadığı bir şeyi kendisine has bir anlatımla otaya koyandırToplumunun bağrından çıkmıştır, onun aynasıdır,onun dili,kulağıdır
Toplumunda olmayan davranışları sergileyerek farklı olunacağını zanneden ırk ,ayrı olmayı,orijinal olmak olarak değerlendiremeyen insanlardırHep başkalarının şarkıların söylemekle kalmayıp diğer taraftan şarkısını söylediği sanatçıyı taklit edenler, sanaçtı değil, taklitçidirler
Zanaatçı için de şu örnek iyi gider sanırım: Güzel duvar ören bir ressam ,bu meslek için iyi ustalardan duvarcılık hakkında data almıştırUygulama yaparak kendisini yetiştirmiştir yaniYaptığı meslek karşılığında mutlaka para alacaktır,çünkü bu onun geçim kaynağıdırDuvar örmek onun içine doğmamıştır,ilham perisi gelip ona güzel duvarı öğretmemiştir yani Usta çırak ilişkisiyle ve taklit yoluyla hoş duvar örebiliyordur Taklit ettiği sanatçı iyi duvar örüyorsa o da iyi duvar örüyor;öremiyorsa o da iyi duvar öremiyordur
Usta, içine doğan ilhamla,sanatçı kişiliğiyle,şarkı söyler,fotoğraf yapar,şiir yazarYaptığı iş taklit değil,kendisinindirEserinde üslubu,imzası vardırZanaatçı işini geçim kaynağı olarak yapar,yaptığı sevmese bile yapar Sanatzanaat benzerliğindeki minik ayrım gerçekte fazla da minik değildir yani *