iltasyazilim
FD Üye
şanlıurfanın tarihi eserleri,urfanın tarihi yerleri,şanlıurfa'nın tarihi mekanları,şanlıurfa'nın tarihi ve turistik yerleri
Şanlıurfa İli Tarihi Yerleri Urfanın tarihi yerleri
Urfa Müzesi, Kurtuluş Müzesi, Fırfırlı Camii, Selahattin Eyyübi Camii, Cevahir Misafir Evi, Halepli Bahçe Mozaikleri, Halil ’ür Rahman Gölü (Balıklı göl), Ayn Zeliha Gölü, Urfa Kalesi, Mevlidi Halil Mağarası (Hz İbrahim ’in Doğduğu Makam), Sipahi Pazarı, Kazaz Pazarı, Gümrük Hanı, Hüseyniye Çarşıları
Bakırcılar Çarşısı, Dabakhane, Meclis Evi, Mevlevihane Camii, Tarihi Urfa Sokakları, 58 Meydanı, Reji Kilisesi, Nimetullah Camii, Yorgancı Cadde, Yıldız Sarayı, Ulu Camii, Hoş Sanatlar Galerisi, Kültür Bahçesi, Göbekli Tepecik,
Mozaikler Şehri Urfa Haleplibahçe Mozaikleri
Şanlıurfa merkezdeki Halil ’ürRahman Gölü ’nün yanı başında, gecekondular altında kalan Antik Edessa Kentinin Grek kültür kalıntılarından en önemlisi çok renkli ve artist bir üslûpla yapılan Halepli Bahçede mozaiklerdir Edessa Kenti, kazıbilimsel araştırmaları beklemektedir Grek imparatorluk mozaik geleneği, MÖ 132MS 244 yılları arasında hüküm süren Osrhoene Krallığı döneminde lokal bir üslupla devam etmiştir
Bu antik kentin sınırları içerisindeki Halepli Bahçede, 2007 yılında yapılan kazılarda, günümüzden 3000 yıl önce Egeden, Karadeniz ’e ve Anadolu ’nun içlerine uzanan kültür havzasında, erkek egemenliğine aleyhinde savaşan kadınların av sahnesi mozaiği bulundu
Halepli Bahçe Mozaiklerinde “Savaşçı Amazon Kraliçelerinin Mozaiğe Resmedilmiş Dünyadaki Birincil Örneklerine rastlanılmıştır Uzmanlar, Halepli Bahçe Mozaiklerini mozaik tekniği, sanatı ve 4 mm2 ebadında Fırat Nehri ’nin orijinal taşlarından yapılması ve yarı özelliklerinden dolayı, dünyanın en değerli mozaiği olarak tanımlamaktadırlar
Halepli Bahçe ’de Şanlıurfa Valiliği imkânlarıyla Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi Başkanlığında ve arkeologlarımızın nezaretinde, birincil etapta 100 m2 ’lik mozaik gün ışığına çıkarılmıştır Alanın tamamında tarama yapılıp varsa öteki mozaikler de ortaya çıkarılacak ve ola ki de buluntu uygun koruma altına alıp sergilenecektir Av sahnesi mozaiğinin kenar bordürlerinde, geometrik motifler, bitki desenleri, güvercin, kanatsız Eros, sincap, ördek, kaplan, keklik, ceylan ve tazı figürlerine yer verilmiştir
Haleplibahçe ’de yapılan kazı çalışmaları sonucu bambaşka mozaikler de ortaya çıkmıştır Bunlar aralarında en önemlilerinden biri Truva Savaşı ’nın kahramanlarından Akileus(Aşil) ’dir Alanda Aşil ’in hayat hikâyesini konu bölge taban mozaiği, Şanlıurfa Müzesi arkeologları tarafından ortaya çıkarılmıştır
Kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan ve Roma dönemine tarihlenen yer ısıtmalı hamam da alanın nedenli kayda değer bir mesken yeri olduğunu gözler önüne sermektedir
HalilÜr Rahman Camii
Cami HalilÜr Rahman Gölü ’nün(Balıklıgöl) derhal yanında yer almaktadır Selahattin Eyyubi ’nin Yeğeni El Melik ’ül Eşref Muzafferüddin Musa göre 1211–1212 yıllarında yapı ettirilmiştir Cami ahali aralarında “Döşeme Camisi ve ya “Makam Camisi olarak ta isimlendirilmektedir Yıkılmış durumda olan cami, Eyyubi mimari özelliklerini 1810 yılında yapılan detaylı onarımdan sonra büyük ölçüde yitirmiştir Evliya Çelebi Seyahatnamesi ’nde bu camiden İbrahim Halil Tekkesi olarak bahsetmektedir
Hasan Padişah Camii
Balıklıgöl civarında, Akarbaşı mevkiinde bulunmaktadır Emin üretim tarihi bilinmeyen Hasan Padişah Camisi 15yy ’nin ikinci yarısına tarihlenmektedir Şeyh Abdurrahman oğlu Hacı Yakub kadar yaptırılmıştır 1927 yılına ait kayıtlarda Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan namına yaptırıldığı belirtilmektedir Caminin isminin de Uzun Hasan ’ın adını taşıdığı söylenmektedir
Cami 1796, 1874 ve 1968 yıllarında; minaresi ise Halil Bey kadar 1859 yılında onarılmıştır Halil ’ür Rahman Gölü ’nden gelen su, bu caminin avlusundan geçer
Şanlıurfa Kalesi
Urfa Kalesi ’nin MÖ 9500 yıllarına ait neolitik bir yerleşim höyüğü üzerine kurulduğu varsayım edilmektedir Kalenin yanı başında çıkarılan ve Şanlıurfa Müzesinde sergilenen 11500 yılık Balıklıgöl Heykeli kale dâhil Balıklıgöl havzasının tarihini bilimsel olarak vermektedir Kalenin üzerindeki korinth başlıklı iki kolon Edessa Karalı IX MANU döneminde, MS 240242 yılları aralarında birer anıt kolon olarak yapılmıştır Kaledeki iki sütunun arası 14 m olup, yükseklikleri 1725 m sütunların çevresi ise 460 metredir Doğudaki sütunun kente bakan yüzünün 3 metre yukarısındaki Süryanice kitabede: Ben askeri komutan Barşamaş (Güneşin oğlu)'in oğlu Aftuha Bu sütunu ve üzerindeki heykeli veliaht Prens Manu kızı, Kral Manu eşi, hanımefendim ve velinimetim kraliçe Şalmeth için yaptımyazılıdır Kalenin sütün hariç öteki kısımları MS 814 yılında Abbasiler döneminde bitmiş restore edilmiştir Urfa Kalesi ’nin, üç tarafı kayadan oyma derin savunma hendeği ile çevrilidir, kuzey tarafı ise sarp kayalıktır Urfa Kalesi ’nde yapılacak bir kazıbilimsel kazıda MÖ 9500 yılından Osmanlı Dönemine çoğu uygarlığa ait kültürel varlık ve bu uygarlıklara ait yapı kalıntıları bulunacaktır
Gümrük Hanı
Haşimiye Meydanı yakınındadır Kanuni Sultan Süleyman vaktinde 1563 yılında Urfa Sancakbeyi Halhallı Behram Paşa kadar yaptırılmıştır Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Yetmiş Hanıolarak anılan Gümrük Hanı, Şanlıurfa'daki hanların en hoş ve anıtsal örneklerindendir Dış cepheleri kaplayan iki renkli kesme taşlardan nedeniyle “Alaca Han adıyla da bilinir Avlusundan Halilür Rahman Gölü'nün suyu geçmektedir İki katlı bu hanın üst katındaki odalarda terziler çalışmakta, avlusunda çayhaneler bulunmaktadır
Hanın kare avlusunun etrafını çevreleyen dükkânların üstünde ön kısımları revaklı ikinci kat odaları yer almaktadır Antre eyvanının üzeri mescit olarak değerlendirilmiştir 2001 yılında Rızvaniye Vakfı'nın katkılarıyla Şanlıurfa Kültür, Sanat ve Araştırma Vakfı (ŞURKAV) göre restore edilmiştir
Hüseyniye Çarşıları (Bakırcılar Çarşısı)
Çadırcı Pazarı ile Kazancı Pazarı arasında, kuzey güney yönünde birbirine paralel olarak uzanan ve her biri 15'er çapraz tonozla örtülü iki kapalı çarşıdır Çarşı,1887 yılında Hartavizâde Hafız Muhammet Selim Efendinin oğlu Hüseyin Paşa kadar yaptırılmıştır Çarşılarda sağlı sollu dükkânların kapılarının üzerinde müşterek olarak aydınlatma pencereleri yer alır Sürükleyici kesme taşlardan yapı edilmiştir Inşa edildiği yıllarda Halı, Kilim, Keçe ve güya yaygıların satıldığı yer olarak kullanılmıştır Bir ara Yemenici Pazarı olarak kullanılmış ve son olarak Bakırcı esnafına ödev edilmiştir Çarşılardan biri Bakırcılar diğeri ise Beyaz eşya satıcıları tarafından kullanılmaktadır
Meclis Evi (Şahap Bakır Evi – İsa Vücut Evi)
Arabizade Reşit Efendi evi olarak ta aşina bu ev Pınarbaşı Mahallesi Köleler sokaktadır Bu eve bir tetirbe (Çıkmaz Sokak) sonundaki kapıdan girilir Kapısı geleneksel Urfa evlerinin birçoğunda olduğu gibi çift çenetlidir (çift kanatlı) Kapı üzerindeki madalyon şeklindeki kitabede bulunan H 1192 (M1778 tarihi) büyük olasılıkla evin yapılış tarihidir Haremlik ve selamlık bölümlerinden oluşan tarihi konut kapı arası, yaşam, havuz, çiçeklik, zerzembe (kiler), tandırlık, camhane (Duvara gömme nişler), eyvan, haremlikle selamlık arasında yemek yemek servisini karşılayan dönme dolap gibi Urfa evlerinin bütün unsurlarını taşımaktadır Şanlıurfa Merkezde mülkiyeti Özel Idare ’ye ait olan 2 katlı ve 2 bölümden oluşan Meclis Evi, Valilik Makamının uygun görüşü ile İlimizde oluşturulan “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna ödev edilmiştir
Mevlevihane Camii
Haşimiye Meydanı'nın doğusunda bulunan inşa, 18 Yüzyılda Mevlevilerin zikir yapmak üzere toplanması amaçlı Mevlevihane olarak yapı edilmiştir Kubbesinin dış üstteki tarafında Mevlevi Sikkesimevcut olup, tekkelerin kapatılmasından sonradan cami olarak ibadete açılmıştır Bu inşa, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce hazırlanan bir proje dâhilinde restore edilmiştir
Cami kare planlı ve üzeri tek kubbe ile örtülüdür Yapının batı cephesine bitişik olan çarşı, daha önce kasaplar çarşısı olarak hizmet vermekteyken son dönemlerde yapılan devletleştirme, onarım ve çevre düzenlemeleri çalışmalarından sonradan hediyelik eşyaların satıldığı bir çarşıya dönüştürülmüştür
Ellisekiz Meydanı
Nimetullah Mahallesindeki Osmanlı Dönemine ait dört sokağa açılan tarihi yapıların yoğunlaştığı önemli bir meydandır Bu meydanın güneyinde Kurtuluş İlköğretim Okulu (Numune Mektebi XIX Yy sonları), doğusunda Şeyh Saffet Tekkesi(1892), Şeyh Saffet Çeşmesi (1891) ve Muhammet Muhyiddin Türbesi (1795), kuzeyinde Reji Kilisesi (1861), kuzeybatısında ise XV yy ’a ait Nimetullah Caminin yer aldığı bu meydan yaklaşık olarak bir “Haz Meydanı görünümündedir
Reji Kilisesi (Aziz Petrus Ve Aziz Paulus Kilisesi)
Aziz Petrus ve Aziz Paulus Kilisesi olarak kayıtlara geçen inşa, Ellisekiz Meydanı'nın kuzeydoğusundadır Inşa, 1861 yılında, VI yüzyıla ait bir kilise kalıntısının üstüne yapı edilmiştir Kilise, Hz İsa ’nın iki havarisinin anısına inşa edildiğinden onların ismini taşımaktadır Inşa, 1924 yılına yani Urfalı Süryanilerin Halep'e(Suriye) göç edişlerine kadar, aktif olar kullanılmıştır
Aziz Petrus ve Aziz Paulus Kilisesi, 1924 yılında Tütün, Tütün Mamülleri, Tuz ve Içki İşletmeleri AŞ (TEKEL) İdaresine verilir Tekel idaresi tarafından yapı önce tütün fabrikası sonradan üzüm deposu olarak kullanır Kilise, insanlar kadar Tekel kelimesinin Fransızca karşılığı olan Regie (Reji)'den nedeniyle Reji Kilisesiolarak isimlendirilmiştir Kiliseden çıkarılan yazılmış kabir taşları Urfa Müzesi'nde gönderilmiştir Kilise, Şanlıurfa Valiliği tarafından 1998 yılında restore edilerek, 24 Mayıs 2002 tarihinde “Vali Kemalettin Gazezoğlu Kültür Merkezi olarak hizmete girmiştir Bugün hala değişik sosyal faaliyetler için kullanılmaktadır
Dünyanın En Eski Arkeolojik Tapınağı Göbeklitepe
Göbeklitepe, MÖ 10000 yani günümüzden 12000 sene öncesine tarihlenen “Dünyanın En Eski Arkeolojik Tapınağı ’dır 80 dönümlük alana sahip olan ören yeri, Kültür ve Turizm Bakanlığı ’nca 2005 yılında 1 Derece arkeolojik sit alanı ilan edilmiştir Ademoğlu başta, Neolitik dönemde avcılık ve toplayıcılık ile birlikte tarıma da yönelmiştir Yabani şekilde yetişen buğday, arpa, mercimek türü ürünleri test yanılma aracılığıyla ekmeye başlamış, zamanla en iyi ürünü bulmuştur Yeniden bu dönemde hayvanların evcilleştirilmesi gerçekleşmiş, birincil dini ve sivil mimari örnekleri ortaya çıkmaya başlamıştır
Şanlıurfa İl Merkezi ’nin 17 km doğusunda Örencik (Karaharabe) Köyü ’nün 3 km kuzeydoğusunda yer alan Göbeklitepe, adını bölgede bulunan taş yatır mezardan (ziyaretten) almaktadır ilk kez 1963 yılında İstanbul ve Chicago Üniversitelerinin işbirliği ile hazırlanan “Güneydoğu Anadolu Bölgesi Araştırma Projesi çerçevesinde gerçekleştirilen yüzey araştırmalarında, İstanbul Üniversitesinden Prehistorya Birim Başkanı Prof Dr Halet ÇAMBEL ve Chicago Üniversitesinden Prof Dr Robert BRAIDWOOD göre keşfedilmiştir
1995 yılında Şanlıurfa Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Alman Arkeoloji Enstitüsü ’nden Kazıbilimci Harald Hauptmann ’ın danışmanlığında yüzey araştırmaları üretilmiş ve 1996 yılından 2006 yılına kadar Şanlıurfa Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Alman Kazıbilim Enstitüsü ’nden Kazıbilimci Klaus Schmidt danışmanlığında kazı çalışmaları sürdürülmüştür
Göbeklitepe ’deki kazı çalışmaları 2007 yılından itibaren Bakanlar Kurulu kararı ile Alman Kazıbilim Enstitüsünden Kazıbilimci Klaus Schmidt göre yürütülmektedir
Göbeklitepe ’de ortaya çıkarılan garip buluntular arasında çöl varanı, sürüngen kabartmaları, ağzı açık ve dişleri korkunç bir şekilde betimlenen kurt kafaları, yaban domuzları, turna, leylek, tilki, ceylan, yabani eşek, yılan, akrep, yabani koyun, aslan örümcek ve kafası olmayan insan kabartması, erkeklik organı gösterişli olarak tanımlama edilmiş erkek heykelleri vb ortaya meydana çıkan bulgular 12000 sene önce oturmuş hayata geçen bu dönem insanının inançlarını yansıtan kayda değer bulguları oluşturmaktadır
Mimarlık tarihi, insanoğlunun avcı ve toplayıcı toplumdan yerleşik topluma geçmesi ile başlar Göbeklitepe ’de bulunan 12000 takvim yapılar, mimarlık tarihinin başlangıcı olarak kabul edilmiştir İnsanoğlunun tek tanrılı dinlerden önceki fazla tanrılı döneme ait birincil tapınağı, MÖ 5000 yılına tarihlenen Malta Adası ’ndaki tapınak olarak biliniyordu Göbeklitepe yerleşiminin tespiti ile bu bilgiler geçerliliğini yitirmiş ve insanoğlunun ilk tapınağının günümüzden 12000 yıl öncesine tarihlenen “Göbeklitepe Tapınağı olduğu bilimsel verilerle kanıtlanmıştır Bu saptama ile birlikte kazıbilim tarihi yeniden yazılmaya başlanmıştır
Dünyada kabul görebilen kazıbilimsel görüşe kadar insanoğlunu avcı ve toplayıcı yaşam biçiminden oturmuş hayata geçmesindeki en kayda değer faktörler; istek korkusu ve korunma iç güdüsüdür Fakat Göbeklitepe bu tabuyu yıkmıştır Zira yapıldığı dönem göz önüne alındığında; yerleşik yaşama geçişte dinsel inanışların da etkinsin olabileceğini ispatlamıştır
Harran Kalesi
Harran şehrinin güneydoğusunda şehir halkı suruna bitişik olarak yapı edilen iç kale, dikdörtgen planlı olup, köşelerinde onikigen kuleleri mevcuttur İslami kaynaklarda kalenin uygun bir Sabii tapınağının bulunduğundan bahsedilir Adaleli olanak İçkale, tabletlerde ve yazılmış kaynaklarda adı geçen Sin Tapınağı üstüne yapılmıştır Emevi halifesi II Mervan'ın 10 milyon dirhem altın harcayarak yaptırdığı sarayın, kalenin esasını oluşturduğu varsayım edilmektedir 90x130 metre boyutlarındaki kale üç katlıdır Derme Çatma dikdörtgen planındaki kalenin dört köşesinde onikigen birer kule bulunmaktadır
Harran Höyüğü
Arkeolog Dr Nurettin Asistan başkanlığında 2003 yılından buyana höyükte yapılan kazı çalışmaları farklı alanlara yönlendirilmiş devirlere ait eserler ortaya çıkarılmıştır Höyükteki kazılarda, MÖ VI bine Halaf devrine tarihlenen buluntuları, Eski Tunç devrine ait figürin ve figürin başları, MÖ 1950 Eski Assur dönemine tarihlenen silindir mühürler, MÖ 6 yüzyıla tarihlenen Kral Nabuna ’id ’den ve Sin mabedinden bahseden tırnak yazılı pişmiş toprak tablet ve adak kitabeleri bulunmuştur Höyük ve çevresi prehistorik çağlardan beri Halaf, Ubeyd, Uruk, Tunç Çağları, Hitit, Hurri, Mitanni, Assur, Babil, Helenistik, Roma, Bizans ve İslam devrinde de Emeviler, Abbasiler, Fatimiler, Zengiler, Eyyubiler ve Selçuklular gibi manâlı uygarlıkları sinesinde barındırmıştır Kazılardan elde edilen eserler Şanlıurfa Müzesi ’nde sergilenmektedir İslam Devrine ait büyük kasaba kalıntılarında ortaya meydana çıkan mimari yapılar, gizli sokaklara açılan bitişik nizamlı ve avluya açılan odaları bulunan dikdörtgen ve kare planlı evlerden oluşmaktadır Mimari harabeler arasında insan gücüyle döndürülen değirmenler, zamanın öğütme sanayisi hakkında veri vermektedir Açığa çıkarılan büyük kasaba kalıntıları, keza gelişmiş bir şehir halkı planlamacılığı ve o devrin sosyohesaplı hayat düzeyi hakkında da bilgi vermektedir
Harran Yüce Camii
Harran, MS 640 yıllarında Halife Hz Ömer vaktinde İslam hâkimiyetine geçmiştir Harran, İslam devrinde Emeviler döneminde son halife II Mervan vaktinde da bir vakit başkent olmuştur İslam Devri ’nin önemli eserlerinden olan Yüce Cami veya Cennet Cami, Harran höyüğünün kuzeydoğu eteğinde yer alır Caminin doğu cephesi mihrabı, şadırvanı ve minaresinin büyük bir bölümü korunmuştur Türkiye ’de İslam mimarisinde üretilmiş en eski cami olan Harran Yüce Cami, MS 744750 tarihleri aralarında Emeviler devrinde Halife II Mervan tarafından yaptırılmış ve sonradan değişik zamanlarda onarımlar görmüştür Ulu Cami 104x107 m ebadında bir alanı kaplar, minarenin süre içinde değil olan ahşap merenleri, aslına yerinde bir şekilde 105 basamaklı olarak baştan yapılmıştır
Harran Kümbet Evleri
Harran ’la özdeşleşen Kümbet Evler, Kubbeli Evler veya Konik Evler diye üç isimle tanılan ve tanıdık alaka çeken Harran ’a özgü evlerin büyük çoğunluğu hala mevcudiyetini korumaktadır Bu evlerin benzerlerine, Şanlıurfa ’ya ast Suruç ve Birecik kırsalındaki köylerde de karşılaşmak mümkündür Oysa, Harran ’daki evlerin diğerlerinden ayrılan bariz farkı, kubbelerinde tuğla da kullanılmasıdır Harran ’daki evlerinin kubbe kısımlarının tuğla ile örtülmesinin iki sebebi vardır Biri, bölgenin çöl olmasından dolayı ağaç malzemenin bulunmayışı, diğeri ise, Harran'da çokça bulunan tuğla malzemedir Evlerin yüksekliği içerden en fazla 5 metreye varan kubbeler, 30–40 tuğla dizisi ile örülmüştür Örgüleri baştan savma bir şekilde balçık sıva ile bağlanan kubbe ve duvarlar, içerden ve dışarıdan yine bu harçla sıvanmıştır Harran evleri alan iklimine ahenkli olarak yazın serin kışın sıcaktır
İmam Bakır (Hz) Camii Ve Türbesi
Harran'ın 3 km kuzeydoğusunda İmam Bakır Köyü'nde 12 İmamdan beşincisi olan Ebu Ca‘fer İmam Muhammet Bakır'a atfedilen bir türbe ve bitişiğinde onun adını taşıyan bir cami yer alır Halife HzÖmer vaktinde (miladi 639'da) Urfa ve Harran'ın fethi savaşına katılan Ebu Ca‘fer İmam Muhammet ’in kopan bir parmağının buraya gömülerek üzerine türbenin yapıldığı ve köye İmam Bakıradı verildiği söylenilmektedir
Han ElBa ’rur
Harran'ın 27 km güneydoğusundaki Göktaş Köyü'nde yer alan Han ElBa ’rur, Eyyubiler dönemine tarihlenmektedir Tektek Dağları olarak anılan dağlık bölgede HarranBağdat yolu güzergâhında bulunan kervansaray; mescit, muhafız odası, ahırlar, hamam ve yazlık odalardan oluşmaktadır Inşa, Anadolu Selçuklu kervansaraylarının tüm özelliklerini taşımaktadır 4330x4480 metre ölçülerinde kareye yakın bir avluyu çevreleyen kervansarayın biri kuzeyde, diğeri de batıda olmak üzere iki kitabesi bulunmaktadır Giriş kapısı üzerindeki kitabeden anlaşıldığına göre; kervansaray, İsa oğlu elHac Hüsameddin Ali Bey göre 11281129 tarihlerinde yaptırılmıştır Hanın ismi olan Ba‘rurkelimesi Arapça'da Keçi gübresianlamındadır Rivâyete göre, hanı yaptıran kişi, burayı kuru üzümle doldurmuş ve yoldan geçen ya da kervansarayda konaklayan misafirlerine ikram edermiş Geleceğe dönük olarak Benden daha sonra gelenler burayı keçi gübresi ile dolduracaklardırdemiştir Yapı, Moğol istilasından sonradan mahvolmuş ülkü gelmiş ve yerli halk müziği kadar uzun yıllar ahır olarak kullanılmıştır Gerçektende keçi gübresi ile dolması düşündürücü ve bir pek da anlamlıdır *
Şanlıurfa İli Tarihi Yerleri Urfanın tarihi yerleri
Urfa Müzesi, Kurtuluş Müzesi, Fırfırlı Camii, Selahattin Eyyübi Camii, Cevahir Misafir Evi, Halepli Bahçe Mozaikleri, Halil ’ür Rahman Gölü (Balıklı göl), Ayn Zeliha Gölü, Urfa Kalesi, Mevlidi Halil Mağarası (Hz İbrahim ’in Doğduğu Makam), Sipahi Pazarı, Kazaz Pazarı, Gümrük Hanı, Hüseyniye Çarşıları
Bakırcılar Çarşısı, Dabakhane, Meclis Evi, Mevlevihane Camii, Tarihi Urfa Sokakları, 58 Meydanı, Reji Kilisesi, Nimetullah Camii, Yorgancı Cadde, Yıldız Sarayı, Ulu Camii, Hoş Sanatlar Galerisi, Kültür Bahçesi, Göbekli Tepecik,
Mozaikler Şehri Urfa Haleplibahçe Mozaikleri
Şanlıurfa merkezdeki Halil ’ürRahman Gölü ’nün yanı başında, gecekondular altında kalan Antik Edessa Kentinin Grek kültür kalıntılarından en önemlisi çok renkli ve artist bir üslûpla yapılan Halepli Bahçede mozaiklerdir Edessa Kenti, kazıbilimsel araştırmaları beklemektedir Grek imparatorluk mozaik geleneği, MÖ 132MS 244 yılları arasında hüküm süren Osrhoene Krallığı döneminde lokal bir üslupla devam etmiştir
Bu antik kentin sınırları içerisindeki Halepli Bahçede, 2007 yılında yapılan kazılarda, günümüzden 3000 yıl önce Egeden, Karadeniz ’e ve Anadolu ’nun içlerine uzanan kültür havzasında, erkek egemenliğine aleyhinde savaşan kadınların av sahnesi mozaiği bulundu
Halepli Bahçe Mozaiklerinde “Savaşçı Amazon Kraliçelerinin Mozaiğe Resmedilmiş Dünyadaki Birincil Örneklerine rastlanılmıştır Uzmanlar, Halepli Bahçe Mozaiklerini mozaik tekniği, sanatı ve 4 mm2 ebadında Fırat Nehri ’nin orijinal taşlarından yapılması ve yarı özelliklerinden dolayı, dünyanın en değerli mozaiği olarak tanımlamaktadırlar
Halepli Bahçe ’de Şanlıurfa Valiliği imkânlarıyla Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi Başkanlığında ve arkeologlarımızın nezaretinde, birincil etapta 100 m2 ’lik mozaik gün ışığına çıkarılmıştır Alanın tamamında tarama yapılıp varsa öteki mozaikler de ortaya çıkarılacak ve ola ki de buluntu uygun koruma altına alıp sergilenecektir Av sahnesi mozaiğinin kenar bordürlerinde, geometrik motifler, bitki desenleri, güvercin, kanatsız Eros, sincap, ördek, kaplan, keklik, ceylan ve tazı figürlerine yer verilmiştir
Haleplibahçe ’de yapılan kazı çalışmaları sonucu bambaşka mozaikler de ortaya çıkmıştır Bunlar aralarında en önemlilerinden biri Truva Savaşı ’nın kahramanlarından Akileus(Aşil) ’dir Alanda Aşil ’in hayat hikâyesini konu bölge taban mozaiği, Şanlıurfa Müzesi arkeologları tarafından ortaya çıkarılmıştır
Kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan ve Roma dönemine tarihlenen yer ısıtmalı hamam da alanın nedenli kayda değer bir mesken yeri olduğunu gözler önüne sermektedir
HalilÜr Rahman Camii
Cami HalilÜr Rahman Gölü ’nün(Balıklıgöl) derhal yanında yer almaktadır Selahattin Eyyubi ’nin Yeğeni El Melik ’ül Eşref Muzafferüddin Musa göre 1211–1212 yıllarında yapı ettirilmiştir Cami ahali aralarında “Döşeme Camisi ve ya “Makam Camisi olarak ta isimlendirilmektedir Yıkılmış durumda olan cami, Eyyubi mimari özelliklerini 1810 yılında yapılan detaylı onarımdan sonra büyük ölçüde yitirmiştir Evliya Çelebi Seyahatnamesi ’nde bu camiden İbrahim Halil Tekkesi olarak bahsetmektedir
Hasan Padişah Camii
Balıklıgöl civarında, Akarbaşı mevkiinde bulunmaktadır Emin üretim tarihi bilinmeyen Hasan Padişah Camisi 15yy ’nin ikinci yarısına tarihlenmektedir Şeyh Abdurrahman oğlu Hacı Yakub kadar yaptırılmıştır 1927 yılına ait kayıtlarda Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan namına yaptırıldığı belirtilmektedir Caminin isminin de Uzun Hasan ’ın adını taşıdığı söylenmektedir
Cami 1796, 1874 ve 1968 yıllarında; minaresi ise Halil Bey kadar 1859 yılında onarılmıştır Halil ’ür Rahman Gölü ’nden gelen su, bu caminin avlusundan geçer
Şanlıurfa Kalesi
Urfa Kalesi ’nin MÖ 9500 yıllarına ait neolitik bir yerleşim höyüğü üzerine kurulduğu varsayım edilmektedir Kalenin yanı başında çıkarılan ve Şanlıurfa Müzesinde sergilenen 11500 yılık Balıklıgöl Heykeli kale dâhil Balıklıgöl havzasının tarihini bilimsel olarak vermektedir Kalenin üzerindeki korinth başlıklı iki kolon Edessa Karalı IX MANU döneminde, MS 240242 yılları aralarında birer anıt kolon olarak yapılmıştır Kaledeki iki sütunun arası 14 m olup, yükseklikleri 1725 m sütunların çevresi ise 460 metredir Doğudaki sütunun kente bakan yüzünün 3 metre yukarısındaki Süryanice kitabede: Ben askeri komutan Barşamaş (Güneşin oğlu)'in oğlu Aftuha Bu sütunu ve üzerindeki heykeli veliaht Prens Manu kızı, Kral Manu eşi, hanımefendim ve velinimetim kraliçe Şalmeth için yaptımyazılıdır Kalenin sütün hariç öteki kısımları MS 814 yılında Abbasiler döneminde bitmiş restore edilmiştir Urfa Kalesi ’nin, üç tarafı kayadan oyma derin savunma hendeği ile çevrilidir, kuzey tarafı ise sarp kayalıktır Urfa Kalesi ’nde yapılacak bir kazıbilimsel kazıda MÖ 9500 yılından Osmanlı Dönemine çoğu uygarlığa ait kültürel varlık ve bu uygarlıklara ait yapı kalıntıları bulunacaktır
Gümrük Hanı
Haşimiye Meydanı yakınındadır Kanuni Sultan Süleyman vaktinde 1563 yılında Urfa Sancakbeyi Halhallı Behram Paşa kadar yaptırılmıştır Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Yetmiş Hanıolarak anılan Gümrük Hanı, Şanlıurfa'daki hanların en hoş ve anıtsal örneklerindendir Dış cepheleri kaplayan iki renkli kesme taşlardan nedeniyle “Alaca Han adıyla da bilinir Avlusundan Halilür Rahman Gölü'nün suyu geçmektedir İki katlı bu hanın üst katındaki odalarda terziler çalışmakta, avlusunda çayhaneler bulunmaktadır
Hanın kare avlusunun etrafını çevreleyen dükkânların üstünde ön kısımları revaklı ikinci kat odaları yer almaktadır Antre eyvanının üzeri mescit olarak değerlendirilmiştir 2001 yılında Rızvaniye Vakfı'nın katkılarıyla Şanlıurfa Kültür, Sanat ve Araştırma Vakfı (ŞURKAV) göre restore edilmiştir
Hüseyniye Çarşıları (Bakırcılar Çarşısı)
Çadırcı Pazarı ile Kazancı Pazarı arasında, kuzey güney yönünde birbirine paralel olarak uzanan ve her biri 15'er çapraz tonozla örtülü iki kapalı çarşıdır Çarşı,1887 yılında Hartavizâde Hafız Muhammet Selim Efendinin oğlu Hüseyin Paşa kadar yaptırılmıştır Çarşılarda sağlı sollu dükkânların kapılarının üzerinde müşterek olarak aydınlatma pencereleri yer alır Sürükleyici kesme taşlardan yapı edilmiştir Inşa edildiği yıllarda Halı, Kilim, Keçe ve güya yaygıların satıldığı yer olarak kullanılmıştır Bir ara Yemenici Pazarı olarak kullanılmış ve son olarak Bakırcı esnafına ödev edilmiştir Çarşılardan biri Bakırcılar diğeri ise Beyaz eşya satıcıları tarafından kullanılmaktadır
Meclis Evi (Şahap Bakır Evi – İsa Vücut Evi)
Arabizade Reşit Efendi evi olarak ta aşina bu ev Pınarbaşı Mahallesi Köleler sokaktadır Bu eve bir tetirbe (Çıkmaz Sokak) sonundaki kapıdan girilir Kapısı geleneksel Urfa evlerinin birçoğunda olduğu gibi çift çenetlidir (çift kanatlı) Kapı üzerindeki madalyon şeklindeki kitabede bulunan H 1192 (M1778 tarihi) büyük olasılıkla evin yapılış tarihidir Haremlik ve selamlık bölümlerinden oluşan tarihi konut kapı arası, yaşam, havuz, çiçeklik, zerzembe (kiler), tandırlık, camhane (Duvara gömme nişler), eyvan, haremlikle selamlık arasında yemek yemek servisini karşılayan dönme dolap gibi Urfa evlerinin bütün unsurlarını taşımaktadır Şanlıurfa Merkezde mülkiyeti Özel Idare ’ye ait olan 2 katlı ve 2 bölümden oluşan Meclis Evi, Valilik Makamının uygun görüşü ile İlimizde oluşturulan “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna ödev edilmiştir
Mevlevihane Camii
Haşimiye Meydanı'nın doğusunda bulunan inşa, 18 Yüzyılda Mevlevilerin zikir yapmak üzere toplanması amaçlı Mevlevihane olarak yapı edilmiştir Kubbesinin dış üstteki tarafında Mevlevi Sikkesimevcut olup, tekkelerin kapatılmasından sonradan cami olarak ibadete açılmıştır Bu inşa, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce hazırlanan bir proje dâhilinde restore edilmiştir
Cami kare planlı ve üzeri tek kubbe ile örtülüdür Yapının batı cephesine bitişik olan çarşı, daha önce kasaplar çarşısı olarak hizmet vermekteyken son dönemlerde yapılan devletleştirme, onarım ve çevre düzenlemeleri çalışmalarından sonradan hediyelik eşyaların satıldığı bir çarşıya dönüştürülmüştür
Ellisekiz Meydanı
Nimetullah Mahallesindeki Osmanlı Dönemine ait dört sokağa açılan tarihi yapıların yoğunlaştığı önemli bir meydandır Bu meydanın güneyinde Kurtuluş İlköğretim Okulu (Numune Mektebi XIX Yy sonları), doğusunda Şeyh Saffet Tekkesi(1892), Şeyh Saffet Çeşmesi (1891) ve Muhammet Muhyiddin Türbesi (1795), kuzeyinde Reji Kilisesi (1861), kuzeybatısında ise XV yy ’a ait Nimetullah Caminin yer aldığı bu meydan yaklaşık olarak bir “Haz Meydanı görünümündedir
Reji Kilisesi (Aziz Petrus Ve Aziz Paulus Kilisesi)
Aziz Petrus ve Aziz Paulus Kilisesi olarak kayıtlara geçen inşa, Ellisekiz Meydanı'nın kuzeydoğusundadır Inşa, 1861 yılında, VI yüzyıla ait bir kilise kalıntısının üstüne yapı edilmiştir Kilise, Hz İsa ’nın iki havarisinin anısına inşa edildiğinden onların ismini taşımaktadır Inşa, 1924 yılına yani Urfalı Süryanilerin Halep'e(Suriye) göç edişlerine kadar, aktif olar kullanılmıştır
Aziz Petrus ve Aziz Paulus Kilisesi, 1924 yılında Tütün, Tütün Mamülleri, Tuz ve Içki İşletmeleri AŞ (TEKEL) İdaresine verilir Tekel idaresi tarafından yapı önce tütün fabrikası sonradan üzüm deposu olarak kullanır Kilise, insanlar kadar Tekel kelimesinin Fransızca karşılığı olan Regie (Reji)'den nedeniyle Reji Kilisesiolarak isimlendirilmiştir Kiliseden çıkarılan yazılmış kabir taşları Urfa Müzesi'nde gönderilmiştir Kilise, Şanlıurfa Valiliği tarafından 1998 yılında restore edilerek, 24 Mayıs 2002 tarihinde “Vali Kemalettin Gazezoğlu Kültür Merkezi olarak hizmete girmiştir Bugün hala değişik sosyal faaliyetler için kullanılmaktadır
Dünyanın En Eski Arkeolojik Tapınağı Göbeklitepe
Göbeklitepe, MÖ 10000 yani günümüzden 12000 sene öncesine tarihlenen “Dünyanın En Eski Arkeolojik Tapınağı ’dır 80 dönümlük alana sahip olan ören yeri, Kültür ve Turizm Bakanlığı ’nca 2005 yılında 1 Derece arkeolojik sit alanı ilan edilmiştir Ademoğlu başta, Neolitik dönemde avcılık ve toplayıcılık ile birlikte tarıma da yönelmiştir Yabani şekilde yetişen buğday, arpa, mercimek türü ürünleri test yanılma aracılığıyla ekmeye başlamış, zamanla en iyi ürünü bulmuştur Yeniden bu dönemde hayvanların evcilleştirilmesi gerçekleşmiş, birincil dini ve sivil mimari örnekleri ortaya çıkmaya başlamıştır
Şanlıurfa İl Merkezi ’nin 17 km doğusunda Örencik (Karaharabe) Köyü ’nün 3 km kuzeydoğusunda yer alan Göbeklitepe, adını bölgede bulunan taş yatır mezardan (ziyaretten) almaktadır ilk kez 1963 yılında İstanbul ve Chicago Üniversitelerinin işbirliği ile hazırlanan “Güneydoğu Anadolu Bölgesi Araştırma Projesi çerçevesinde gerçekleştirilen yüzey araştırmalarında, İstanbul Üniversitesinden Prehistorya Birim Başkanı Prof Dr Halet ÇAMBEL ve Chicago Üniversitesinden Prof Dr Robert BRAIDWOOD göre keşfedilmiştir
1995 yılında Şanlıurfa Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Alman Arkeoloji Enstitüsü ’nden Kazıbilimci Harald Hauptmann ’ın danışmanlığında yüzey araştırmaları üretilmiş ve 1996 yılından 2006 yılına kadar Şanlıurfa Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Alman Kazıbilim Enstitüsü ’nden Kazıbilimci Klaus Schmidt danışmanlığında kazı çalışmaları sürdürülmüştür
Göbeklitepe ’deki kazı çalışmaları 2007 yılından itibaren Bakanlar Kurulu kararı ile Alman Kazıbilim Enstitüsünden Kazıbilimci Klaus Schmidt göre yürütülmektedir
Göbeklitepe ’de ortaya çıkarılan garip buluntular arasında çöl varanı, sürüngen kabartmaları, ağzı açık ve dişleri korkunç bir şekilde betimlenen kurt kafaları, yaban domuzları, turna, leylek, tilki, ceylan, yabani eşek, yılan, akrep, yabani koyun, aslan örümcek ve kafası olmayan insan kabartması, erkeklik organı gösterişli olarak tanımlama edilmiş erkek heykelleri vb ortaya meydana çıkan bulgular 12000 sene önce oturmuş hayata geçen bu dönem insanının inançlarını yansıtan kayda değer bulguları oluşturmaktadır
Mimarlık tarihi, insanoğlunun avcı ve toplayıcı toplumdan yerleşik topluma geçmesi ile başlar Göbeklitepe ’de bulunan 12000 takvim yapılar, mimarlık tarihinin başlangıcı olarak kabul edilmiştir İnsanoğlunun tek tanrılı dinlerden önceki fazla tanrılı döneme ait birincil tapınağı, MÖ 5000 yılına tarihlenen Malta Adası ’ndaki tapınak olarak biliniyordu Göbeklitepe yerleşiminin tespiti ile bu bilgiler geçerliliğini yitirmiş ve insanoğlunun ilk tapınağının günümüzden 12000 yıl öncesine tarihlenen “Göbeklitepe Tapınağı olduğu bilimsel verilerle kanıtlanmıştır Bu saptama ile birlikte kazıbilim tarihi yeniden yazılmaya başlanmıştır
Dünyada kabul görebilen kazıbilimsel görüşe kadar insanoğlunu avcı ve toplayıcı yaşam biçiminden oturmuş hayata geçmesindeki en kayda değer faktörler; istek korkusu ve korunma iç güdüsüdür Fakat Göbeklitepe bu tabuyu yıkmıştır Zira yapıldığı dönem göz önüne alındığında; yerleşik yaşama geçişte dinsel inanışların da etkinsin olabileceğini ispatlamıştır
Harran Kalesi
Harran şehrinin güneydoğusunda şehir halkı suruna bitişik olarak yapı edilen iç kale, dikdörtgen planlı olup, köşelerinde onikigen kuleleri mevcuttur İslami kaynaklarda kalenin uygun bir Sabii tapınağının bulunduğundan bahsedilir Adaleli olanak İçkale, tabletlerde ve yazılmış kaynaklarda adı geçen Sin Tapınağı üstüne yapılmıştır Emevi halifesi II Mervan'ın 10 milyon dirhem altın harcayarak yaptırdığı sarayın, kalenin esasını oluşturduğu varsayım edilmektedir 90x130 metre boyutlarındaki kale üç katlıdır Derme Çatma dikdörtgen planındaki kalenin dört köşesinde onikigen birer kule bulunmaktadır
Harran Höyüğü
Arkeolog Dr Nurettin Asistan başkanlığında 2003 yılından buyana höyükte yapılan kazı çalışmaları farklı alanlara yönlendirilmiş devirlere ait eserler ortaya çıkarılmıştır Höyükteki kazılarda, MÖ VI bine Halaf devrine tarihlenen buluntuları, Eski Tunç devrine ait figürin ve figürin başları, MÖ 1950 Eski Assur dönemine tarihlenen silindir mühürler, MÖ 6 yüzyıla tarihlenen Kral Nabuna ’id ’den ve Sin mabedinden bahseden tırnak yazılı pişmiş toprak tablet ve adak kitabeleri bulunmuştur Höyük ve çevresi prehistorik çağlardan beri Halaf, Ubeyd, Uruk, Tunç Çağları, Hitit, Hurri, Mitanni, Assur, Babil, Helenistik, Roma, Bizans ve İslam devrinde de Emeviler, Abbasiler, Fatimiler, Zengiler, Eyyubiler ve Selçuklular gibi manâlı uygarlıkları sinesinde barındırmıştır Kazılardan elde edilen eserler Şanlıurfa Müzesi ’nde sergilenmektedir İslam Devrine ait büyük kasaba kalıntılarında ortaya meydana çıkan mimari yapılar, gizli sokaklara açılan bitişik nizamlı ve avluya açılan odaları bulunan dikdörtgen ve kare planlı evlerden oluşmaktadır Mimari harabeler arasında insan gücüyle döndürülen değirmenler, zamanın öğütme sanayisi hakkında veri vermektedir Açığa çıkarılan büyük kasaba kalıntıları, keza gelişmiş bir şehir halkı planlamacılığı ve o devrin sosyohesaplı hayat düzeyi hakkında da bilgi vermektedir
Harran Yüce Camii
Harran, MS 640 yıllarında Halife Hz Ömer vaktinde İslam hâkimiyetine geçmiştir Harran, İslam devrinde Emeviler döneminde son halife II Mervan vaktinde da bir vakit başkent olmuştur İslam Devri ’nin önemli eserlerinden olan Yüce Cami veya Cennet Cami, Harran höyüğünün kuzeydoğu eteğinde yer alır Caminin doğu cephesi mihrabı, şadırvanı ve minaresinin büyük bir bölümü korunmuştur Türkiye ’de İslam mimarisinde üretilmiş en eski cami olan Harran Yüce Cami, MS 744750 tarihleri aralarında Emeviler devrinde Halife II Mervan tarafından yaptırılmış ve sonradan değişik zamanlarda onarımlar görmüştür Ulu Cami 104x107 m ebadında bir alanı kaplar, minarenin süre içinde değil olan ahşap merenleri, aslına yerinde bir şekilde 105 basamaklı olarak baştan yapılmıştır
Harran Kümbet Evleri
Harran ’la özdeşleşen Kümbet Evler, Kubbeli Evler veya Konik Evler diye üç isimle tanılan ve tanıdık alaka çeken Harran ’a özgü evlerin büyük çoğunluğu hala mevcudiyetini korumaktadır Bu evlerin benzerlerine, Şanlıurfa ’ya ast Suruç ve Birecik kırsalındaki köylerde de karşılaşmak mümkündür Oysa, Harran ’daki evlerin diğerlerinden ayrılan bariz farkı, kubbelerinde tuğla da kullanılmasıdır Harran ’daki evlerinin kubbe kısımlarının tuğla ile örtülmesinin iki sebebi vardır Biri, bölgenin çöl olmasından dolayı ağaç malzemenin bulunmayışı, diğeri ise, Harran'da çokça bulunan tuğla malzemedir Evlerin yüksekliği içerden en fazla 5 metreye varan kubbeler, 30–40 tuğla dizisi ile örülmüştür Örgüleri baştan savma bir şekilde balçık sıva ile bağlanan kubbe ve duvarlar, içerden ve dışarıdan yine bu harçla sıvanmıştır Harran evleri alan iklimine ahenkli olarak yazın serin kışın sıcaktır
İmam Bakır (Hz) Camii Ve Türbesi
Harran'ın 3 km kuzeydoğusunda İmam Bakır Köyü'nde 12 İmamdan beşincisi olan Ebu Ca‘fer İmam Muhammet Bakır'a atfedilen bir türbe ve bitişiğinde onun adını taşıyan bir cami yer alır Halife HzÖmer vaktinde (miladi 639'da) Urfa ve Harran'ın fethi savaşına katılan Ebu Ca‘fer İmam Muhammet ’in kopan bir parmağının buraya gömülerek üzerine türbenin yapıldığı ve köye İmam Bakıradı verildiği söylenilmektedir
Han ElBa ’rur
Harran'ın 27 km güneydoğusundaki Göktaş Köyü'nde yer alan Han ElBa ’rur, Eyyubiler dönemine tarihlenmektedir Tektek Dağları olarak anılan dağlık bölgede HarranBağdat yolu güzergâhında bulunan kervansaray; mescit, muhafız odası, ahırlar, hamam ve yazlık odalardan oluşmaktadır Inşa, Anadolu Selçuklu kervansaraylarının tüm özelliklerini taşımaktadır 4330x4480 metre ölçülerinde kareye yakın bir avluyu çevreleyen kervansarayın biri kuzeyde, diğeri de batıda olmak üzere iki kitabesi bulunmaktadır Giriş kapısı üzerindeki kitabeden anlaşıldığına göre; kervansaray, İsa oğlu elHac Hüsameddin Ali Bey göre 11281129 tarihlerinde yaptırılmıştır Hanın ismi olan Ba‘rurkelimesi Arapça'da Keçi gübresianlamındadır Rivâyete göre, hanı yaptıran kişi, burayı kuru üzümle doldurmuş ve yoldan geçen ya da kervansarayda konaklayan misafirlerine ikram edermiş Geleceğe dönük olarak Benden daha sonra gelenler burayı keçi gübresi ile dolduracaklardırdemiştir Yapı, Moğol istilasından sonradan mahvolmuş ülkü gelmiş ve yerli halk müziği kadar uzun yıllar ahır olarak kullanılmıştır Gerçektende keçi gübresi ile dolması düşündürücü ve bir pek da anlamlıdır *