Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Sarı Zeybek (Özet)

Sarı Zeybek (Özet)

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
KİTABIN ADI : Sarı Zeybek
KİTABIN YAZARI : Can DÜNDAR
YAYINEVİ VE ADRESİ : Doğan Yayın Holding AŞ Güneşli İSTANBUL
BASIM TARİHİ : Ekim 1994


KİTABIN ÖZETİ :

Kitap, Atatürk'ün hastalığının birincil belirtisinin görüldüğü 11 Kasım 1923 tarihiyle başlıyor Atatürk Cumhuriyeti kuralı onüç gün olmuştu ve Çankaya'da eşiyle birlikte öğle yemeğindelerken eli ansızın kalbine gitmiş ve şiddetli bir sancıyla kıvranmıştı Yirmi dakika değin süren bu sancı Atatürk'e epey tedirgin anlar yaşatmıştı Aynı ağrı iki gün sonradan tekrarlamış ve doktorların ilk muayenesinden, kalbinin fazla çalışmaktan bitap düştüğü teşhisi koyulmuştu Atatürk'ün kalbinin dinlenmesi için istirahat etmesi ve diyet gerekiyordu Sigara azaltılmalıydı Fakat yakın çevresi dahil Atatürk'e bunları yaptırmak kolay değildi Sonunda Atatürk'e baskın olunamayacağı anlaşılınca, İzmir seyahati önerildi Atatürk İzmir'de 50 günlük bir istirahat sonunda, Ankara'ya dinlenmiş olarak geri döndü ve hemen işe koyuldu

Atlatıldı farzedilen bu birincil kriz, yazara kadar Atatürk'ün ölümle ilk randevusu idi İkinci kriz, 3,5 yıl sonradan 22 Mayıs 1927 tarihinde Atatürk'ü gece, yatağında yakaladı Şikayet yine aynıydı : Sol kolunda ve göğsünde şiddetli bir ağrı vardı Teşhis aynıydı: Bitkinlik, lakin bu kez hükümet olaya el koydu Berlin'den doktor getirtildi Doktorlar Atatürk'ün çok sigara içmekten nedeniyle göğüs anjini geçirmiş olduğuna karar verdi Tedavisi de aynıydı Lakin Atatürk'e bunları yaptırmak hemen hemen imkansızdı O kendinin hasta olduğuna inanmıyordu Aslında de teşhis içten değildi Çünkü hasta olan kalbi değil, karaciğeriydi Atatürk bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjiyle ve fazla çalışıyordu Ayrıca sigara içkiyi de çok kullanıyordu Dinlenmeye ise hiç süre ayıramıyordu Atatürk, bir gün Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak'a neden içtiğini şöyle açıklamıştı:

“İçiyorum, çünkü: Bu cisim bundan böyle bu kafayı taşımıyor Kafam vücudumun fazla önünde gidiyor Beynimi huzura kavuşturmak, biraz dinlendirmek için içiyorum

Ancak, burada da dinlenmek böylece mümkün olmuyordu Çünkü Atatürk'ün sofrası, yalnızca yemek yenen alkol içilen bir yer değildi Burası, bir “Bilgeler Meclisi ya da bir “Danışma Kurulu ydu Ülkenin her meselesi orada gündeme gelir, Atatürk orada devlet adamları ve zihin adamlarıyla sabahlara kadar süren tartışmalar yapardı Bu çalışmalar sabahın birincil ışıklarıyla son bulurdu Atatürk, konuklarını uğurladıktan daha sonra çoğu süre yüzünü yıkar, tıraş olur ve yeni güne başlardı Lakin, Atatürk 1936'dan itibaren yorulmaya başlamıştı Alıştırma arkadaşları, masadaki devin mavi gözlerinde yanan ışıkların sönmeye yüz tuttuğunu ayrım ettiler Artık öğleden sonra uyanıyor, küçük gezintiler yapıyor ve tez yoruluyordu Çehresi müthiş değişmiş, benzi solmuş, hatları keskinleşmişti

Birincil kriz bir Kasım günü gelmişti Ilk alev de bir Kasım günü geldi Tıpatıp son sancının bir Kasım sabahı geleceği gibi

21 Kasım 1937 sabahı, Atatürk şiddetli bir titremeyle uyandı Zatürre kapıdaydı Ateşi 39'u vurmuştu Göğsünün sağ tarafında bir sızı vardı Ciğeri kan toplamıştı Doktorlar bu kere işin çok ciddi olduğunu anlatıp, belli perhiz istediler Atatürk izleyen beş günde dinlendi, perhize uydu ve tez iyileşti ve baştan hiçbir şey olmamış gibi işe koyuldu

1938 başında rahatsızlık iyiden iyiye “geliyorum demeye başladı Uzun süredir hissedilen halsizlik ve iştahsızlığa acilen iki yeni illet eklenmişti: Burun kanaması ve kaşıntı Sol bacağının kasık bölgesiyle diz kapağı aralarında muhteşem bir kaşıntı başlamıştı

Atatürk güya devamlı hekim kontrolü altındaydı Ama şikayetlerine karşı devamlı hemen olan tedaviler uygulanıyordu Doktorlar iştahsızlığına iştah açıcı meze tavsiye ediyor, burun kanamalarına da tamponla tedavi bulmaya çalışıyorlardı

Kaşıntının da sebebi bulunmuştu: Kırmızı karıncalar Atatürk, derhal kaplıca tedavisi için, reel teşhisle yüzleşeceği Yalova'daki kaplıcaya gönderildi

Atatürk, derdini bir kez de kaplıca müdürü Doktor Belger'e anlattı İşte reel hüküm anı gelmişti Dr Belger, karaciğerden kuşkulandı ve büyümeyi fark etti Karaciğer kaburga altını 3 parmak kadar aşmış ve sertleşmişti

Karaciğerdeki artış “Siroz başlangıcının işaretiydi ve bu teşhiste en az bir yıl gecikilmişti Tarih: 22 Ocak 1938

Şubat sonlarında, Atatürk'ün hastalığının vehameti hükümete iletildi Başvekil Celal Bayar, Atatürk'ün muayene ve tedavisi için Almanya'dan ve Fransa'dan doktor çağırtmak istediklerini Atatürk'e söyledi Ama Atatürk tanıdık olmayan doktorları istemedi Atatürk'e tarafından, apaçık Hatay meselesi vardı ve hastalığının hariçte duyulması hiç de iyi olmazdı

Nihayet, Türk hekimleri 6 Mart 1938 günü Atatürk'ü tetkik ettiler, uzun uzun tedavi üstüne konuştular Hastalığın sonunda mutlaka “vefat olduğunu hepsi biliyordu Yapılacak tek şey, bu feci akıbeti geciktirmekten ibaretti

Tüm bu bilgiler Atatürk'e iletildi Atatürk'e içkiyi bırakması gerektiği bildirildi Atatürk, her ne değin doktorların, hastalığını içkiye bağlamalarına inanmasa da, o günden ölünceye değin yani 9 ay süreyle ağzına içki koymadı

Atatürk'ün sağlığı üzerine üretilen dedikodular tamamen artmıştı Avrupa gazetelerinde Ata'nın sağlığına ilişkin üzüntülü haberler çıkıyordu Fransızlar, Hatay meselesinin bizzat içinde olduklarından, Atatürk'ün sıhhat durumunu merak ediyorlardı Gazetelerde Atatürk'ün ağır hasta olduğu yazılıyordu Anadolu ajansı her ne kadar bunları tekzip etse de böyle haberlerin tek bir tekzip şekli olurdu: Atatürk'ün ortaya çıkması

Bunu Atatürk' te biliyordu Keza milletine laf vermişti Hatay'ı geri alacaktı 19 Mayıs onun doğum günüydü Ankara'daki kutlamalardan daha sonra Mersin'e hareket etti Dünyaya yaşadığını ve gücünü gösterecekti

İşte bu bütün bir çılgınlıktı Üç ay boyunca her günün 23 saatini yatarak geçirmesi gereken bir adam, Mayıs sıcağının kavurduğu Mersin'e gidiyordu Hatay sorunu böylesine gündemdeyken, ülkesinin ona ihtiyacı varken nasıl yatıp dinlenebilirdi?

Ve Mersin seyahati, bu yüzden O'nun için “son darbe oldu Yabancı basındaki hastalık haberleri kesilmişti Kısa bir süre daha sonra Fransız ve İngilizler Hatay konusunda tüm koşullarımızı kabul ettiklerini bildirdiler

Beklenen netice alınmıştı Lakin bu şiddet gösterisi Atatürk'ün canına mal olacaktı Karaciğerinde gelişen rahatsızlık ikinci ve şifasız devresine girerken, Atatürk 1 Haziran 1938'de Savanorasına, sadece 55 gün kullanabileceği yüzer sarayına kavuşuyordu Atatürk hala hastalığını ciddiye almıyor ve çok çalışıyordu

Sonunda, Savanora'da pozitif kalamayacağı anlaşıldı ve 25 Temmuz günü Dolmabahçe Sarayına taşındı Hastalığı üçüncü ve son aşamasına bu nedenle girmiş oluyordu

Atatürk'ün karnı tamamen şişmişti Doktorlar bu suyun alınması gerektiğine karar verdiler Işlem galibiyet ile tamamlanmıştı ve Atatürk'ün karnından bütün 12 litre su çıkartılmıştıO geceden itibaren doktorlar, Atatürk'ün aralıksız istirahat etmesi gerektiğini belirterek, ziyaretleri yasakladılar Fazla gerekli haller dıştan hastanın yanında kimse alınmayacak, pozitif konuşturulmayacaktıBu tavsiyelere harfiyen uyulması için de en yakınındaki 5 kişi o geceden itibaren tabi odada nöbet tutmaya başladılar Bu nöbetler, 10 Kasım'a değin sürekli devam etti

Ekim'e girilirken Atatürk derin uykular uyuyor, sabahları halsiz uyanıyordu Geceleri inlemeye ve sayıklamaya başlamıştı Atatürk'ün sıhhi durumu ayrıntılarıyla kötüleşmişti Nihayet ilk ağır koma 16 Ekim Pazar günü geldi Durumu bir bildiriyle halka anlatıldı Ülke ayağa kalkmıştı Ülkenin üzerine yaklaşık olarak ölü toprağı serpilmiş gibiydi Türkiye nefesini tutmuş, Atası için dua ediyordu Korkulan olmadı Atatürk ölümü yenmişti

Nihayet 29 Ekim gelmişti Cumhuriyet 15 Yaş gününü kutluyordu Atatürk ise Saray'da yatağında “Ah Ankara Ah Ankara'ya gidemedik diye yakınıyordu

Atatürk 29 Ekim'den 7 Kasım'a dek oysa 10 günü benzeri uyur, sözde uyanık halde geçirdi Genel Olarak kendinde değildi

7 Kasım sabahı arkaüstü yatarken tükürmeye başladı Tükürüğünde kan vardı Atatürk karnındaki suyun çekilmesini istedi Doktorlar, onun son buyruğunu yerine getirdiler Rahatlamıştı

8 Kasım'a girilirken kendini bilmiyordu Saat 1900'da ikinci ağır komaya girdi Gece Anadolu Ajansı durumun ciddiyetini bildiriyordu

Bundan Böyle bütün ülke, Ata'sının son saatlerini yaşadığını biliyordu Lakin ağlamaktan ve dua etmekten diğer kimsenin elinden bir şey gelmiyordu

9 Kasım Çarşamba sabahı, Atatürk'te adale kasılmalarıyla istem dışı hareketler ve inlemeler görüldü

Akşama doğru Atatürk yeni bir komaya girmişti Nefes borusundan hırıltılar işitilmeye başlandı Baş ucundaki doktorlar müşahade defterine “Agani diye not düştüler

Agani: Can çekişme demekti Devlete Ait Tebliği: 9 Kasım – Saat 2400, saat 2000'den itibaren dikkatsizlik artmıştır Umumi ahval vahamete doğru seyretmektedir 10 Kasım sabahı Yüce Önderin, boğazındaki hırıltılar azalmıştı Saat 0900 olduğunda göğsü çabucak inip çıkmaya başladı Dünyadaki son 5 dakikasına gözleri kapalı giriyordu
*
 
858,496Konular
982,159Mesajlar
30,100Kullanıcılar
serkanyircinSon üye
Üst Alt