‘Sarılmak neden güzeldir bilir misin? Çünkü sağ tarafta kalp yoktur, orası hep boştur. Sarılınca, sağ yanını O'nun kalbi doldurur...’ Aziz Nesin, ne kadar da güzel tanımlamış sarılmanın gizli gücünü.
Gerçekten de sarılmanın tanımlanmış, pek çok bilimsel faydası vardır. Günümüz yoğun çalışma koşullarında unutsak da çocuklarımız bize sarılmayı her zaman hatırlatırlar. Çünkü onlar her zaman kalp sesleri ile konuşurlar. Erişkin olan bizlerin bitmez tükenmez yaşam savaşında belki de tek sığınaklarımız çocuklarımızın mutlu, huzurlu kalp seslerinden gelen içten ve samimi sözsüz iletişimleri yani sarılmaları olabilir.
Sarılmanın psikolojik iyi etkilerini aslında hepimiz göz ardı etsek de bilmekteyiz. Bugünkü yazımda, biraz da bilimsel veriler eşliğinde dokunmak ve sarılmaktan bahsetmek istedim.
Birbirimize dokunduğumuzda, sarıldığımızda gizli gücü olan bir hormon üretiyoruz. Oksitosin, kadın ve erkek beyninde üretilen ve salınan bir hormondur. Gündelik hayatta güven, ilişkilerde bağlılığa, sosyalleşme ihtiyacında , empati kurma yeteneğinde artmaya ve endişelerin azalmasına yardım eden bir hormondur. Oksitosin eksikliğinde ise güvensizlik, kendini beğenme, yalan söyleme eğilimi, toplumdan uzaklaşma, saldırganlık görülebilmektedir.
Oksitosin salınımını artırmanın en kolay yolu ise dokunmak ve sarılmaktır. Dünya üzerinde yaşayan her varlık sarılmanın gücünü keşfetmiştir. İnsan ilişkilerinde samimiyetin derecesine göre birbirimize dokunmanın da derecesi değişmektedir. Küçük bir çocuğu onaylamak için başını okşamak, arkadaşımızı teselli etmek için omzuna dokunmak, maymunların arkadaşlıklarını pekiştirmek, birbirlerine zarar vermeyeceklerini göstermek için birbirlerinin tüylerini temizlemesi, kuaförümüzün saçımıza dokunması gibi günlük yaşantımızda pek çok yerde aslında oksitosin salınımımızı artırmaktayız. Sarılma anındaki küçük dokunuşlar ile sinir hücrelerimiz uyarılmakta, beyin tarafından endorfin ve oksitosin hormonu salınımını uyarmakta ve birbirinden güzel etkileri ile kendimizi mutlu, huzurlu hissetmemize yardımcı olmaktadır.
Sarılmaya ve dokunmaya, bilimsel verilerden fazla anlam yüklemeyen çocuklarım ile her gün kucaklaşmak benim en güçlü sihrim. Hele ki, muayenelerimiz sonrasında onlardan gelen samimi kocaman bir kucak, benim için en özel, güzel hediye.
Hepinize sarılmanın keyfine varacağınız, tedavisi bol, enerjisi yüksek günler dilerim.