Koyun birinde koylunun birinin kaz surusu vardı Zaten adamda kaz cobanıydı ve adı Kazımdı Koyun guder gibi kaz guduyordu Kaz cobanı onune katmış kazları giderken durup turku soylemeye başlayınca kazlar etrafına toplanıyor ve onu dinliyorlardı Boyle sazsız, cazsız, muziksiz turku soylemek Kazımı mutsuz ediyordu Kazım bir gun arkadaşlarından izin alarak koyden ayrıldı ve şehre saz almaya gitti
Kazım şehirde aradı, taradı ve sonunda saz satan bir dukkan buldu Saz da tam dukkanın onundeki sandalyenin ustune konmuştu Kazım sazı aldı, sandalyeye oturdu ve calıp soylemeye başladı Kazım buydu işte, sazsız Kazım, Kazımsız saz olmazdı Kazım sazın tellerine vurdukca bir suru insan dukkanın onunde toplandı Yola oturan mı ararsın, ağlayan mı ararsın, ayılanbayılan mı ararsın hepsi vardı Dukkan sahibi kapının onunde dikilmiş kalmış, olanları hayret dolu bakışlarla izliyordu Daha sonra durumdan faydalanmayı duşunen dukkan sahibi komşu bakkaldan bir kutu kesme şeker alıp dinleyenlere dağıtmaya başladı Bedavaya değil canım hediyesi 1 lira Yeni biri gelip kenara comelirse hemen dukkan sahibi onun yanında bitiyor ve şeker kutusunu burnuna dayıyordu
Dinlerken ağzın tatlansın bey abi, ucreti 1 lira, kulak kirası Akşam olduğunda bir aylık kazancını bir gunde doğrultan dukkan sahibinin ağzı kulaklarına kadar acılıyordu
Kazım sazı dukkana bırakıp ilerdeki bir bahcede yarı uykulu, yarı uyanık geceyi gecirdi Sabah erkenden dukkanın onune geldi, dukkan kapalıydı ama yarım saat sonra dukkan acıldı Kazım yine sazı aldı ve kapı onundeki sandalyeye oturup saz calmaya, turku soylemeye başladı Sesi duyan, sazı duyan geliyordu İstek turku, şarkı olursa Kazım onları da calıp soyluyordu Kazım gelişinin beşinci gununun akşamı dukkan sahibine koye arkadaşlarının yanına doneceğini, giderken sazı başarı odulu olarak vermesini istedi
Buna dukkan sahibi karşı cıktı: Olmaz, odul falan yok Sana bu sazı satarım ama parayla 1000 lira O da senin icin, tanıdık diye
Kazım: Nee, 1000 lira mı? Sen araba mı satıyorsun arkadaş? Beş gun once sazın ustundeki etikette 100 lira yazıyordu
Dukkan sahibi: O beş gun onceydi Zam yaptım Saz 1000 lira Alırsan
Kazım: Tuh sana Her gun bin kişi dinlese tanesi 1 liradan beş gunde 5000 lira kazandın Bana beş para vermedin Bari sazı ver
Dukkan sahibi: Olmaz Kazım, saz 1000 lira Sazı verirsem zarar ederim
Kazım adama baktı, baktı ne dese az gelecek, bir şey soylemedi ve hızlı adımlarla yurudu, gitti
Ertesi gun oğle vakitleri Kazım dukkanın onunden geciyordu Baktı adam icerde kafayı onune eğmiş, gazete okuyor Dukkanın onundeki sandalyede duran sazı kaptığı gibi kacmaya başladı Adam anında ayağa fırlayıp dukkanın onune cıktı ve avazı cıktığı kadar: Kazım sazı caldı kacıyor, Kazım sazı caldı
Olaydan haberi olup yoldan gecmekte olan biri: Evet, dun Kazımı dinledimdi Pek guzel saz calıyor canım bu Kazım
Bir başkası: Pardon ve de bravo, tam beş gun işe gitmedim, onun saz calmasını, turku soylemesini dinledim Bu kadar olur
Dukkan sahibi: Benim sazı caldı diyorum size Caldı kacıyor
Az onceki adam: Hep biliyorduk Daha dun sazı calıyor ama saz benim diyordun Saz senin o caldı, herkes farkında Calmasını istiyordun ya o da calıyordu Saz calan Kazım işte bu
Kazım koye dondu Artık beş gun sabahtan akşama konser vererek, alın teri dokerek elde ettiği sazı hep yanındaydı O, doğuştan yetenekliydi Cok iyi saz calıyordu, şurup gibi akıyordu gonullere, cok iyi turku soyluyordu, can veriyordu omurlere
Yazan: Serdar Yıldırım
Kazım şehirde aradı, taradı ve sonunda saz satan bir dukkan buldu Saz da tam dukkanın onundeki sandalyenin ustune konmuştu Kazım sazı aldı, sandalyeye oturdu ve calıp soylemeye başladı Kazım buydu işte, sazsız Kazım, Kazımsız saz olmazdı Kazım sazın tellerine vurdukca bir suru insan dukkanın onunde toplandı Yola oturan mı ararsın, ağlayan mı ararsın, ayılanbayılan mı ararsın hepsi vardı Dukkan sahibi kapının onunde dikilmiş kalmış, olanları hayret dolu bakışlarla izliyordu Daha sonra durumdan faydalanmayı duşunen dukkan sahibi komşu bakkaldan bir kutu kesme şeker alıp dinleyenlere dağıtmaya başladı Bedavaya değil canım hediyesi 1 lira Yeni biri gelip kenara comelirse hemen dukkan sahibi onun yanında bitiyor ve şeker kutusunu burnuna dayıyordu
Dinlerken ağzın tatlansın bey abi, ucreti 1 lira, kulak kirası Akşam olduğunda bir aylık kazancını bir gunde doğrultan dukkan sahibinin ağzı kulaklarına kadar acılıyordu
Kazım sazı dukkana bırakıp ilerdeki bir bahcede yarı uykulu, yarı uyanık geceyi gecirdi Sabah erkenden dukkanın onune geldi, dukkan kapalıydı ama yarım saat sonra dukkan acıldı Kazım yine sazı aldı ve kapı onundeki sandalyeye oturup saz calmaya, turku soylemeye başladı Sesi duyan, sazı duyan geliyordu İstek turku, şarkı olursa Kazım onları da calıp soyluyordu Kazım gelişinin beşinci gununun akşamı dukkan sahibine koye arkadaşlarının yanına doneceğini, giderken sazı başarı odulu olarak vermesini istedi
Buna dukkan sahibi karşı cıktı: Olmaz, odul falan yok Sana bu sazı satarım ama parayla 1000 lira O da senin icin, tanıdık diye
Kazım: Nee, 1000 lira mı? Sen araba mı satıyorsun arkadaş? Beş gun once sazın ustundeki etikette 100 lira yazıyordu
Dukkan sahibi: O beş gun onceydi Zam yaptım Saz 1000 lira Alırsan
Kazım: Tuh sana Her gun bin kişi dinlese tanesi 1 liradan beş gunde 5000 lira kazandın Bana beş para vermedin Bari sazı ver
Dukkan sahibi: Olmaz Kazım, saz 1000 lira Sazı verirsem zarar ederim
Kazım adama baktı, baktı ne dese az gelecek, bir şey soylemedi ve hızlı adımlarla yurudu, gitti
Ertesi gun oğle vakitleri Kazım dukkanın onunden geciyordu Baktı adam icerde kafayı onune eğmiş, gazete okuyor Dukkanın onundeki sandalyede duran sazı kaptığı gibi kacmaya başladı Adam anında ayağa fırlayıp dukkanın onune cıktı ve avazı cıktığı kadar: Kazım sazı caldı kacıyor, Kazım sazı caldı
Olaydan haberi olup yoldan gecmekte olan biri: Evet, dun Kazımı dinledimdi Pek guzel saz calıyor canım bu Kazım
Bir başkası: Pardon ve de bravo, tam beş gun işe gitmedim, onun saz calmasını, turku soylemesini dinledim Bu kadar olur
Dukkan sahibi: Benim sazı caldı diyorum size Caldı kacıyor
Az onceki adam: Hep biliyorduk Daha dun sazı calıyor ama saz benim diyordun Saz senin o caldı, herkes farkında Calmasını istiyordun ya o da calıyordu Saz calan Kazım işte bu
Kazım koye dondu Artık beş gun sabahtan akşama konser vererek, alın teri dokerek elde ettiği sazı hep yanındaydı O, doğuştan yetenekliydi Cok iyi saz calıyordu, şurup gibi akıyordu gonullere, cok iyi turku soyluyordu, can veriyordu omurlere
Yazan: Serdar Yıldırım