Seçim maratonuna giren iktidar düşük faizli sıcak para dağıtmaya hazırlanıyor

Türkiye seçim periyoduna girerken iktisat idaresi gerek açıkladığı Orta Vadeli Plan amaçları gerekse telaffuzları ile piyasayı hareketlendirmek için sıcak para akışını hızlandıracağının iletisini veriyor. Piyasada hane halkı için düşük faizli konut ve araç kredisi, ÖTV indirimi beklenirken iş dünyası için de düşük faizli Kredi Garanti Fonu (KGF) takviyeli krediler sırada.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati geçtiğimiz günlerde Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin (KOBİ) teminat eksikliklerinin tamamlanması için yeni bir dayanak paketi hazırlandığını açıkladı. Yapılan yeni Hazine Dayanaklı Kefalet Paketi çalışmasına dair teknik çalışmalar sürerken, piyasalarda KGF dayanaklı geniş kapsamlı bir kredi paketi bekleniyor.

Teminat yetersizliği olan KOBİ’lerin krediye erişimini sağlamak için kurulmuş olan KGF, 22 Haziran prestijiyle 483 bin şirket için 234.1 milyar TL krediye kefalet verdi. Fakat bu kredilerin yatırım dışında kullanıldığı tenkitleri uzun müddettir gündemde. Bu bahiste en sert eleştiriyi ise Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati yapmış, “Kredi Garanti Fonu, kredileri yatırıma gitmemiş yata, kata, dövize gitmiş. Artık denetimli olacak” demişti.

Bu görüşü savunan Nebati’nin önümüzdeki günlerde bu defa denetimli vereceklerini sav ettiği KGF kredileri yatırıma masraf mi?

Ekonomistlerin görüşü ortak: Seçim öncesi ortamda dağıtılan ucuz para, itimat ortamının olmadığı bir periyotta yatırım yerine yeniden yata, kata, dövize ya da mala gidecek.

ENFLASYONU TETİKLEYECEK

Son aylarda seçim öncesi iktidarın piyasaya para dağıtacağı beklentisinin arttığını söyleyen Ziraat Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Şenol Babuşçu, düşük faizli verilecek kredilerin yatırıma dönüşmesinin imkânsız olduğunu söyledi. “Yata, kata gitmesin diye kesinlikle tedbirler alacaklardır ancak ne kadar fonksiyonel olur bilinmez” diyen Babuşçu şunları söyledi:

“Net olan tek şey yatırıma gitmeyeceğidir. Bunun yanı sıra düşük faizli konut kredileri de gelecek. Lakin bu kadar yüksek enflasyonun olduğu bir ülkede piyasaya bu kadar sıcak para dağıtmak, ister istemez enflasyonu tetikleyecek ve dar gelirli fiyatlı çalışanı zora sokacaktır.”

PARALAR DÖVİZE GİDECEK

Prof. Dr. Bilsay Kuruç da enflasyon ortamında dağıtılacak ucuz kredilerin piyasaya takviye olmaktan fazla dövize gideceğini savundu. Kuruç şöyle konuştu:

“Bu kadar yüksek enflasyon varken, seçim öncesi meçhullüğü hâkimken yatırım olur mu? İktidar resmen krediyi alabilecek olanlara ‘Gidin döviz alın’ diyor. İtimat kaybı bu kadar düşük düzeydeyken yatırım yapılmaz.”

UCUZ PARA MALA GİDER


Prof. Dr. Aziz Konukman da enflasyon çözülmeden ve inanç ortamı tesis edilmeden atılacak bu cins adımların fonksiyonsuz kalacağını vurguladı. Konukman, “Bu krediler natürel ki yata kata masraf. Bu enflasyon oranında alınan ucuz parayı mala bağlayacaklar. Seçim var iktidarın değişme ihtimali var kim neden yatırım yapsın bu maliyetlerle?” dedi.

TÜİK’E ÇAĞRI

Konukman ayrıyeten enflasyon hesaplamasına dair TÜİK’e yeni bir davette bulundu. TÜİK’in ortalama değil toplumun farklı kısımları için farklı enflasyon oranları açıklaması gerektiğini belirten Konukman şöyle konuştu:

“İktisatta ‘Engel Yasası’ vardır. Gelir durumu arttıkça besine harcanan paranın oranı düşer. Yani toplumun en varlıklı yüzde 20’lik kısmı ile en fakir yüzde 20’lik bölümünün enflasyonu birebir olmaz. Bu iki kesim için de başka enflasyon oranları açıklanmalıdır.”