iltasyazilim
FD Üye
Türk kadınının seçme ve seçilme hakkı
Kadınların seçme ve seçilme hakkı
Seçme ve seçilme hakkı ne vakit kabul edildi
Ülkemizde, gerek Osmanlı İmparatorluğu ve lüzum Cumhuriyet döneminde kadınlarımızın kendi hakları konusunda, batı ülkelerindekine benzer şekilde uğraş ettiklerini söylemek muhtemel değildir Ama biz kadınlara birçok batı ülkesinden daha evvel bu adalet Atatürk göre verilmiş ve hatta az daha sunulmuştur Cumhuriyet Dönemi ve Bayan Hakları teokratik bir devlet yapısının ve kadın haklarının kısıtlı olduğu bir toplum düzeninin olduğu Osmanlı İmparatorluğu' ndan, bayanerkek eşitliğinin kabul edildiği çağdaş Türkiye Cumhuriyeti' ne geçiş, bir çok devrimler ile mümkün olabilmiştir Bu devrimler içinde, kadınların erkekler ile eşit toplumsal varlıklar olarak toplum içinde yerlerini almaları bir uygarlık aşamasıdır ve Atatürk Devrimleri' nin en önde gelenlerinden birisidir 1926 yılında Büyük Halk Müziği Meclisi tarafından kabulle yürürlüğe giren ve Türk kadınlarını şeriatzincirinden kurtaran Medeni Kanun ile, Türk kadınına bin yıl evvel kaybettiği hakların iade edilmesinin temeli oluşmuştur Bundan Böyle kadın güçlenmeye, kişiliğini bulmaya başlamış ve erkeğinin yanına sosyal faaliyetlere katılmaya hazırdır Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Haklarının Verilmesi Medeni Kanun ile erkeklerle eşit haklara sahip olan Türk kadınına, 3 TBMM tarafından 3 Nisan 1930' da kabul edilen bir yasa ile belediye seçimlerine katılma hakkı tanınmıştır 1931 yılında da Türk kadını öncelikle tıp dünyasında varlığını göstermiş ve ilk kadın cerrahımız çalışmaya başlamıştır 4 Mayıs 1931' de birincil toplantısını yapan IV TBMM kadar 26 EKim 1932' de kabul edilen bir yasa ile Türk kadınına muhtar, köy ihtiyar kurulu üyeliğine seçilme ve seçme hakkı meşhur; ertesi sene da, 8 Ekim 1934' de kabul edilen ve 5 Aralık 1934'de yürürlüğe giren bir başka yasa ile kadınerkek eşitliği alanında bütün haklar, Kadınlara Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkının tanınmasıyla verilmiş oluyordu Atatürk' ün Bayan Hakları Konusundaki Görüşleri ve Gerçekleştirdikleri, bugün dünya aydınlarının ve Birleşmiş Milletler Teşkilatı 'nın yaymaya çalıştığı bayan hakları ile ilgili düşünceler, Atatürk göre çok önceleri dile getirilmiş ve çoğunlukla da başvuru formu alanına sokulmuştur Atatürk, Cumhuriyet' in ilanından dokuz ay önce Şubat 1923 'de şöyle demiştir:
Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir Yaşamak çağırmak faaliyet demektir Bundan nedeniyle bir sosyal toplumun, bir organı faaliyette bulunurken, diğer bir organı işlemezse, o sosyal toplum felçlidir
Atatürk, modern bir düşüncenin ürünü olan bu sözleriyle kadının toplumdaki yerini belirlemiştir Atatürk' ün Türk kadınına beslediği sevgi ve hürmet, Kurtuluş Savaşı' ndaki gözlemleri ile ayrıntılarıyla perçinleşmiştir 1923 yılında Konya' da yaptığı bir konuşmada, bu hissiyatını büyük bir candan dile getirir
Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından artı çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını değin emek verdim, diyemez Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun yaşam kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve kucağındaki yavrusu ile yağmur demeyip, kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını içeren defalarca onlar, her zaman o yüce, o fedakar, o ilahi Anadolu kadını olmuştur Bundan ötürü hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükranla ve minnetle sonsuza değin aziz ve tanrısal bilelim*
Kadınların seçme ve seçilme hakkı
Seçme ve seçilme hakkı ne vakit kabul edildi
Ülkemizde, gerek Osmanlı İmparatorluğu ve lüzum Cumhuriyet döneminde kadınlarımızın kendi hakları konusunda, batı ülkelerindekine benzer şekilde uğraş ettiklerini söylemek muhtemel değildir Ama biz kadınlara birçok batı ülkesinden daha evvel bu adalet Atatürk göre verilmiş ve hatta az daha sunulmuştur Cumhuriyet Dönemi ve Bayan Hakları teokratik bir devlet yapısının ve kadın haklarının kısıtlı olduğu bir toplum düzeninin olduğu Osmanlı İmparatorluğu' ndan, bayanerkek eşitliğinin kabul edildiği çağdaş Türkiye Cumhuriyeti' ne geçiş, bir çok devrimler ile mümkün olabilmiştir Bu devrimler içinde, kadınların erkekler ile eşit toplumsal varlıklar olarak toplum içinde yerlerini almaları bir uygarlık aşamasıdır ve Atatürk Devrimleri' nin en önde gelenlerinden birisidir 1926 yılında Büyük Halk Müziği Meclisi tarafından kabulle yürürlüğe giren ve Türk kadınlarını şeriatzincirinden kurtaran Medeni Kanun ile, Türk kadınına bin yıl evvel kaybettiği hakların iade edilmesinin temeli oluşmuştur Bundan Böyle kadın güçlenmeye, kişiliğini bulmaya başlamış ve erkeğinin yanına sosyal faaliyetlere katılmaya hazırdır Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Haklarının Verilmesi Medeni Kanun ile erkeklerle eşit haklara sahip olan Türk kadınına, 3 TBMM tarafından 3 Nisan 1930' da kabul edilen bir yasa ile belediye seçimlerine katılma hakkı tanınmıştır 1931 yılında da Türk kadını öncelikle tıp dünyasında varlığını göstermiş ve ilk kadın cerrahımız çalışmaya başlamıştır 4 Mayıs 1931' de birincil toplantısını yapan IV TBMM kadar 26 EKim 1932' de kabul edilen bir yasa ile Türk kadınına muhtar, köy ihtiyar kurulu üyeliğine seçilme ve seçme hakkı meşhur; ertesi sene da, 8 Ekim 1934' de kabul edilen ve 5 Aralık 1934'de yürürlüğe giren bir başka yasa ile kadınerkek eşitliği alanında bütün haklar, Kadınlara Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkının tanınmasıyla verilmiş oluyordu Atatürk' ün Bayan Hakları Konusundaki Görüşleri ve Gerçekleştirdikleri, bugün dünya aydınlarının ve Birleşmiş Milletler Teşkilatı 'nın yaymaya çalıştığı bayan hakları ile ilgili düşünceler, Atatürk göre çok önceleri dile getirilmiş ve çoğunlukla da başvuru formu alanına sokulmuştur Atatürk, Cumhuriyet' in ilanından dokuz ay önce Şubat 1923 'de şöyle demiştir:
Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir Yaşamak çağırmak faaliyet demektir Bundan nedeniyle bir sosyal toplumun, bir organı faaliyette bulunurken, diğer bir organı işlemezse, o sosyal toplum felçlidir
Atatürk, modern bir düşüncenin ürünü olan bu sözleriyle kadının toplumdaki yerini belirlemiştir Atatürk' ün Türk kadınına beslediği sevgi ve hürmet, Kurtuluş Savaşı' ndaki gözlemleri ile ayrıntılarıyla perçinleşmiştir 1923 yılında Konya' da yaptığı bir konuşmada, bu hissiyatını büyük bir candan dile getirir
Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından artı çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını değin emek verdim, diyemez Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun yaşam kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve kucağındaki yavrusu ile yağmur demeyip, kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını içeren defalarca onlar, her zaman o yüce, o fedakar, o ilahi Anadolu kadını olmuştur Bundan ötürü hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükranla ve minnetle sonsuza değin aziz ve tanrısal bilelim*