Sedat Peker'i doğruladı: Taşkesenlioğlu vasıtasıyla rüşvet teklif edildi

Organize cürüm örgütü başkanı olduğu argümanıyla hakkında yakalama kararı çıkan Sedat Peker, "Yayınlayacağım" dediği evrakları Twitter hesabından paylaşırken içinden AKP’li isimlerden Cumhurbaşkanlığı danışmanlarına uzanan büyük tezler çıktı.

Sedat Peker’in attığı tweetlerde ismi geçen Marka Yatırım Holding şirketinin işvereni Mine Tozlu Sineren Halk TV'de 'Asıl Mesele' programında Sedat Peker'in tezlerine yanıtladı.

İşte Sineren'in açıklamaları:

Şirketinin kuruluş kademesinden bahseden Sineren, "2016 yılında ben bu şirketi aldığımda şirket gözaltı pazarındaydı. Bu da yatırımcı mağduriyeti demek ve şirkete yatırım yapan şahısların parasını alamaması demek. Benim burada yapmak istediğim olay borsada mağdur olan şirketlere yatırım yaparak küçük şirketlerin mağduriyetlerini gidermek. Ben bir biçimde projemi ve yatırımları halka açabilmek ismine gözaltı pazarındaki bir şirketi satın aldım. Eski yöneticilerin bana dayanak olmaması ve o sırada darbe teşebbüsü nedeniyle kasım ayında sistem çöktü ve ben bir şey yapamadım. Ben bütün yatırımcıları bir ortaya topladım. 8 ayda şirketi D kümesinden B kümesine çıkardım. Gözaltı pazarından çıkardım. Özkaynakları erimiş bir şirketin içerisine 13 milyon para koyarak iştirak edindim ve aksilikleri giderdim. Asıl öykü benim pay senedi almamla başladı. Şirketin sermayesini 10 milyondan 21 milyona çıkardım" dedi.

'Herkesin birbiriyle irtibatı var'

"Kumarda nasıl masa kazanırsa bizim borsadaki şirketlerde ebediyen işveren kazanır. Sistemi bu halde kurmuşlar. Borsayla ilgili deneyimim yokken benim kapıma daima komite isteyen şahıslar gelmeye başladı. Öykü bundan sonra başlıyor. Sistem işveren payına dayalı olduğu için buradaki şahıslar işverenin satacağı paylardan para kazanan bireyler. Rüşvet işte burada dönmeye başlıyor. Halka açık olmanın bir manası yok. Halka açık olmak demek işverenin kasasına ne kadar para girecek ve bu para kimlerle paylaşılacak. Sistem bu halde kurulmuş. 400 küsür tane borsada şirket var ve herkesin birbirleriyle irtibatı var, herkes birbirlerinin ne yaptığını biliyor. Birçok, sistemi o halde kurmuş ki maksat şirketine sermaye kurmak değil pay senetleri üzerinden para kazanmak. Ben bunu anlatmak istedim. İşveren şirketine yatırımcı payına sahip çıkar. Bizim üzere şirketlere işverenlerden öbür kimse sermaye koymaz. Benden evvelki idare paylarını satmış, halka açık olma oranı yüzde 99. Halka açılmış, sermayesi bitmiş şirketi yönetmek öteki bir şey. Borsada olup mevzuatı bilmekle borsada bir şirket yönetmek tıpkı şey değil. Ben mevzuatı yazan bireylerden borsayı daha uygun biliyorum"

'Patronun paylarını yükseltmek için çeşitli haberler yapan medya var'

Ben 13 milyon sermayeyi içeriye soktum ve 2 tane iştirak firması satın aldım. Bütün İtalyan markalarını bir ortaya toplayarak mağazalar açtım. Benim bu işi açmamı sağlayan SPK'ydı. SPK onay verdi ve pay senetlerim tahsis edildi ve 10 ay sonra kapılar açılmaya başladı. Borsayla ilgili bir medya kümesi var. Bunlar işverenin paylarını yükseltmek için çeşitli haberler yapıyor. Şirketi ve işvereni övüyorlar ve çeşitli kıssalar üretiyorlar. Borsada kimse şirketin kapısını çalıp bilgi almaz. Şirketlere hayal dünyasıyla, tüyolar üzerine yatırım yapılır.

'Rahmaniler ve şeytaniler..'

Bana pay senetlerini satalım dediler ve biz bundan yüzde 30 alırız dediler. Ben sistemi bilmediğim için mevzuyu anlamaya çalıştım. Ben bunu yaptığımda küçük yatırımcılar ziyan edecekti. Borsada bir kazanan varsa bir de kaybeden olacaktı. Küçük yatırımcımız günlük kar peşinde. Borsada işverenler ikiye ayrılır. Rahmaniler ve şeytaniler... Şayet rahmani bir işveren olursanız şirketinizi düşünürsünüz, şeytani iseniz elinizdeki pay senetlerini nereye satacağınızı düşünürsünüz. Ben ise borsada olmayacağım, şirketimi muhafazayı tercih ettim. Şirketin borçları vardı ve daima yatırım yapmam gerekiyordu. Pay senetlerini paraya çevirip şirketime sermaye yapmam gerekiyordu. Çabucak şirketin alacıklılarını topladım ve borcundan ve alacağından sorumluyum dedim. Onlara pay vermeyi önerdim. Kabul edenlerle şirketin borçlarını kapattım. Pahasının altında satarak şirketin borcunu ödedim. Elimde pay kalmadı fakat yatırımlarıma devam ediyorum. Elimizdeki markaları kullanarak Türk markalarını bir ortaya getirmeye başladım. Ana pazarı çıktım. Emel hayata geçirmek istediğim projeleri markalaştırmak istedim.

'Salih Orakçı ile bürokrasiyi bildiği için ortak oldum'

Sonrasında birinci sermaye arttırımında sonra yatırımlara devam edebilmek için elimdeki fon kümesiyle yeni proje yapmak istedim. SPK'da Vahdettin beyefendi baştaydı ve işi bilen birisiydi. Ben gözaltı pazarındaki şirketlere yatırım yapmak istediğimi söyledim. Şu anda gözaltı pazarındaki şirketlere yatırım yaparsak küçük yatırımcıların mağduriyetlerini giderebiliriz dedim. 'Batık şirketlere yatırım yapın diyorlar' lakin biz eski idarelerin sıkıntılarını da üzerimize alıyoruz. Burada türel bir muhafaza altında değiliz bu bahiste. 3. şahıslar muhafaza altında oluyor. Şirket almak o kadar kolay bir şey değil. Ben şirketi kurdum ve SPK'ya müracaat yaptım. Bu ortada Ali Fuat Taşkesenlioğlu başa geldi. Ben evrakımı içeri vermiştim. Ben yapılması gerekeni yaptığımı düşünüyorum. Asla bir lobiciliğe girmiyorum. Benim sermaye arttırımım 'fiktif' gerekçesiyle reddediliyor. Yani birebir parayı uyutuyorsun demek. Bu bir kuzudan 3 post çıkarmak üzere... Bana diyorlar ki ya parayı koyacaksın ya da kendi şirketini satın alacaksın. İkisi birebir anda olamaz. Ben de diyorum ki kendi projemi şirketlendiriyorum ve bu projemi Marka Yatırım Holding'e satıyorum. Benim bu parayı bir emanetçiye verip mi şirketin kasasına sokmam gerekiyor. Ben projeyi hayata geçirmek istiyorum diyorum. Bana tek bir soru gelmeden sermaye arttırımımıza red yanıtı geldi.

-Daha sonra Salih Orakçı ile iştirak kurduk. Onunla bürokrasiyi güzel bildiği için paydaşlık kurduk. Ben lobi kısmını becerebilen bir insan olmadığım için Salih Orakçı ile iştirak yaptık. Sermaye arttırımına red gelince yollarımızı ayırdık.

Sedat Peker'i evvelden tanırım

Ben Sedat Peker'i evvelce tanırım ancak bu bilgilere nereden ulaştığını bilmiyorum. Yalnızca tanışıklığımı var. Bana daha evvel yaşadığım bu dertlerden ötürü geçmiş olsun iletisi iletti. Sedat Peker'in yazdıklarında yanlışsız olmayan ufak tefek şeyler var.

-Ben Salih Orakçı'ya verdiğim paralarla ilgili icra davası açtım. Benim şirketimim kasasından avans olarak çıktı ve geri dönüş olmadı. Ben kendi başımın devasına bakacağım diyerek verdiğim paraları geri istedim. Dekontlarım var ve bunları icraya koydum. Sermaye arttırımı reddedilince Adana'da bir otobüs firmasına yatırım yapıyorum. Şirketin 27 milyon vergi borcu var ve bunları yapılandırarak yatırım yapıyorum. Şirket ortaklarına para ödemeden işletmeye başlıyorum.

Taranoğlu'na 'ben de para yok' deyince diyalog kapandı

Ali Fuat Taşkesenlioğlu'ndan randevu talebinde bulundum lakin aylarca geri dönüş yapılmadı. Bana Zehra hanımla görüşmem gerektiğini söylediler. Erzurum'a gittik ve 'Şu an seçim devrindeyiz denildi ve bir köye çağırıldık. Bir kahvehanede gece orada bekledim ve Zehra hanımla görüştük. Abininiz Ali Fuat beyefendiyle görüşmek istiyorum lakin sizinle görüşmem gerekli dediler. Ağabeyime mevzuyu ileteceğim dedi. Ben oradan ayrıldım. Ağladım ve SPK lideriyle görüşmek için Erzurum'un köyünde ne işim var dedim. Sonra Ankara'ya çağırıldım. Ortaya öbür beşerler girdi ve 'sizin isiniz para vermeden olmayacak' dediler. Bu şahıslar vasıtasıyla Taranoğlu ile görüştüm. Benim Taranoğlu ile görüşmemde Taşkesenlioğlu'nun katkısı oldu. Bu bir lobi ver herkes birbirlerini tanıyor. Taranoğlu'na 'ben rüşvet vermem' dedim. Ben şirketin kasasına para koymak istiyorum dedim. 'Ben yatırımcılardan gelen parayı şirketin kasasına koyacağım ve niçin para vereyim' dedim. Para vermezsen bu işler olmaz dedi. Sistem kurulmuş. Şuna gidersen şu kadar para verirsin, buna gidersen bu kadar verirsin dediler. Arkadaş ortamı oluştuğu için ben mağduriyetimi anlattım o da mağduriyetlerini anlattı. Ben de para yok deyince ise diyalog kapandı. Ben sana dayanak olsam bile şahsi olarak dayanak olabilirim dedim. Daha sonra eşimle görüşmüşler. Eşim de bunu bana iletti lakin ben mümkün değil dedim. Sedat Peker'in eşimle Taranoğlu'nun görüştüğüne dair açıklamaları hakikat. Sedat Peker'in bu bilgileri nereden aldığına da şaşırıyorum. Ben de para yok deyince ise diyalog kapandı. Rüşvet pazarlığı olmadı. Para istendi ancak para verilmedi.

Sedat Peker'in paylaştığı watsapp yazışmaları hakkında konuşan Mine Tozlu, "200 bin TL bulabilir misin?" dediğinde 'hayır' diyorum. Kasaya bu kadar para koyacaksın ancak sen 200 bini nasıl veremiyorsun diyorlar. Şirketimdeki para benim değil ve şahsî hesabımda da bloke olduğu için o parayı veremezdim. Salih Orakçı ile olan yazışmalarımda ise 'SPK'yı ben takip ediyorum, karışma' diyor.

Cimer'e yaptığım müracaatlarda rüşvet istendiğini ve elimdeki evrakları ileteceğimi söyledim. Geçen hafta karakoldan aradılar ve söz vereceğim. Siyasalların içerisindeki şahısların isimlerini CİMER'e vermeme gerek yoktu. Zehra Taşkesenlioğlu vasıtasıyla rüşvet teklifinde bulunulduğunu CİMER'e ilettim. Benim elimdeki dokümanlar Sedat Peker'in elindekilerden daha fazla. Benim SPK'yı mahkemeye verdiğimi biliyor musunuz? Ben ceza aldım diye neden şirketin sermaye arttırımı durduruldu. Bu cezaları veren uzmanlar ve daire liderleriyle ilgili dava açıyorum.

Sedat Peker'den rüşvet iddiası

Sedat Peker’in kullandığı Mecnun Çavuş isimli Twitter hesabından yapılan 50 tweetlik paylaşım serisinde eski Sermaye Piyasası Heyeti (SPK) Lideri Ali Fuat Tașkesenlioğlu, AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu, Cumhurbaşkanı Danışmanı Serkan Taranoğlu ve TOBB üyesi Salih Orakcı'nın rüşvet aldığını sav etti. Peker, savlarıyla birlikte kimi whatsapp yazışmalarını da paylaştı.

SPK Lideri Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun, kendisine bir sorun nedeniyle başvuran Marka Yatırım Holding’in sahibi Mine Tozlu Sineren’i, AKP’li Zehra Taşkesenlioğlu’na yönlendirdiğini öne süren Peker, Zehra Taşkesenlioğlu’nun da Mine Tozlu’yu Way Out isimli bir finansal danışmanlık şirketine yönlendirdiğini söyledi. Burada danışmanlık ismi altında 12 milyon TL “rüşvet” istediğini öne süren Peker, savıyla bir arada danışmanlık mukavelesine dair belgeyi de paylaştı. Mine Tozlu Sineren’in ödemeyi reddettiğini belirten Peker, daha sonra Cumhurbaşkanı Danışmanı Serkan Taranoğlu’nun, Mine Tozlu Sineren’e ulaşarak kelam konusu danışmanlık şirketinde bir ortaya geldiklerini belirtti.

Daha sonra Cumhurbaşkanı Taranoğlu'nun, Mine Tozlu Sineren ve eşinden ivedilikle 200 bin lira istediğini söyleyen Peker, "Eski SPK lideri Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun gerisindeki güç, kardeşi Erzurum Milletvekili olan Zehra Taşkesenlioğlu değildir, onun gerisindeki güç eski Güç Bakanımız Berat Albayrak'ın ağabeyi Turkuaz Medyanın başındaki Serhat Albayrak'tır" tezinde bulundu.

Mine Tozlu Sineren'in daha sonra eski Kıyı Muhafaza Genel Müdürü ve TOBB üyesi Salih Orakcı'ya yönlendirildiğini söyleyen Peker, Orakcı'nın, Mine Tozlu Sineren'in şirketlerinden birinde paydaşlık istediğini ve iki lüks otomobil parası aldığını argüman etti.

Orakcı'nın otomobiller dışında 2,5 milyon lira istediğini de öne süren Peker, "Mine Hanım bu parayı da yollar. Fakat tüm bu süreçlerden sonra sermaye artırımı işi olmayınca Mine Hanım iştirak işlerinin iptal edilmesi için talimat verir" dedi.

Borsa'da manipülasyon iddiaları

"Borsagündem" isimli sitenin sahibi Orhan Pala ve iktisat müellifi Burak Taşcı'nın "borsa manipülasyonları" yaptığını öne süren Peker, "Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun periyodunda de huysuzluk yapan şirketlerle ilgili karalama kampanyasına girdiklerini" sav etti.

Mine Tozlu Sineren'in kimi şirketleri ismine 25 milyon liralık "sahne haciz operasyonu" düzenlendiğini; Pala ve Taşcı'nın da bu Mine Tozlu Sineren'in aleyhine haberler yaptığını belirtti.

Sedat Peker’in paylaşımları şu biçimde:

"Borsada servetini kaybedenler ya da borsada servetini kaybettiği için intihar eden yakınları olanlar ya da yaşadığı ekonomik ıstıraplardan ötürü psikolojisi bozulup cinnet geçirme durumunda olanlar lütfen bu tweetleri okumasınlar. Fütü terör örgütünün bankası olarak bilinen Bank Asya’nın 16 sene yöneticiliğini yapan, yalnızca bu sebeple cezaevinde olması gerekirken ardındaki sihirli güçler sayesinde devlete ilişkin olan Halkbank’ın genel müdürü yapılan, oradan da daha kıymetli olan SPK’nın başına getirilen Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun AK Parti Erzurum milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’nun, Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Serkan Taranoğlu'nun, Kıyı Emniyeti Eski Genel Müdürü şu anda da Türkiye Odalar Borsalar Birliği Deniz Meclisi'nin üyeliğini yapan Salih Orakcı’nın ve kaç haramzadenin kanıtlı ispatlı hata örgütü ifşasına beğenilen geldiniz.

Size birinci olarak bir sürü mağdurun içinden bir adedinin kıssasını anlatarak başlayacağım. Hepsinin kayıtları ve bilgileri bende. Birinci kıssanın sahibi olan kişi Marka Yatırım Holding'in sahibi Mine Tozlu Sineren’dir. Ali Fuat Taşkesenlioğlu SPK’nın Lideri olunca kendisine başvuran bütün herkesi evvel tersleyip sonrasında ise tahlil için Zehra Taşkesenlioğlu’na, etrafında Diyarbakırlı Nedim Özbek, ve de isimleri Ahmet ve Süleyman olan dostlarına yönlendiriyor.

12 milyonluk rüşvet iddiası

Mine Tozlu Sineren Hanımı ise AK Parti Erzurum milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’na yönlendirmişler. 2018’in seçim çalışmalarından ötürü Zehra Taşkesenlioğlu Erzurum’un Hınıs ilçesindeyken Mine Hanım'ı yanına çağırıyor. Bir kafede görüşüyorlar Zehra Taşkesenlioğlu bu görüşmeden sonra kendisinin durumuna üzüldüğünü söyleyerek Mine Hanımı Ankara’daki büyük kısmı devlete ilişkin olan Next Level’daki bir danışmalık ofisine yönlendiriyor (Bu merkezi süslü sülümanın akrabası olan Etraf ve Şehircilik Bakanlığı'nı buradan yönlendiren Sadık Soylu'nun buradaki ofisinden hatırlayabilirsiniz). Next Level isimli merkez, büyük çoğunluğu devlete ilişkin olmasına karşın devleti soyanların ana merkezi (Ne kadar acı değil mi?).

Bu danışmanlık şirketi Mine Hanım'a 'Zehra Hanım'ın hatırı için sizin bu meselenizi halledeceğiz' diyerek 12 milyon TL danışmalık ismi altında rüşvet vermesi gerektiğini söyleyip tweetin altındaki yazışmayı yollarlar. Mine Hanım hakkı olan bir şey için bu kadar büyük bir parayı ödemeyeceğini söyler. Ayrıyeten da avukatına incelettirdiğini, bu mukavelede yazanlardan ötürü rüşvet vermekten yargılanabileceğini söyler. Öykü bundan sonra daha da farklılaşır (Sadece Mine Hanım değil, rüşvet vermek istemeyen herkes sırayla bu silsileden geçecektir).

'Hırsız cumhurbaşkanı danışmanı'

Daha sonra Mine Hanım'ı bir bayan arkadaşı arayarak Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Serkan Taranoğlu'nun kendisi ile görüşmek istediğini söyler. Mine Hanım eşi olan İbrahim Sineren’le birlikte Serkan Taranoğlu ile birinci evvel Ankara Sheraton otelinde görüşürler, sonra da Next Level’daki Zehra Taşkesenlioğlu’nun yönlendirdiği birebir danışmanlık ofisinde bir ortaya gelirler (yani hepsi birlikte çalışmaktalar). Ağdan kaçan bir balık olursa öbür bir türlü onu kesinlikle yakalıyorlar. Serkan Taranoğlu isimli hırsız Cumhurbaşkanı Danışmanı Mine Hanım'a 'korkmaz karaca isimli Cumhurbaşkanı Danışmanı da probleminizi halletmek için sizinle temas kurmak istiyor, sakın onunla temasa geçmeyin sizden çok para ister' diyor.

Mine Hanım'ı ikna etmek için de 'Martı otellerinin sahibi İnci Hanım'ın Denizbank’tan alıp ödeyemediği krediyi biz halledeceğiz tahlil üreteceğiz deyip dünya kadar parasını aldılar lakin işini halletmediler. Bakın kadıncağızın başına neler geldi' diyor (Yani siz yanlışsız adrestesiniz en pak hırsız danışmanı buldunuz, yalnızca parayı bana verin diyor). Muhalif gazetecilerin içindeki kimileri, bu Martı Otelleri konusunu araştırın. Orada da çok büyük iğrençlikler var.

"Koskoca holding sahibisiniz niçin yollamıyorsunuz?"

Bu tweetlerin altında yayınlayacağım WhatsApp görüşmeleri Mine Tozlu Sineren Hanım ve eşi İbrahim Sineren Beyefendi ile Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Serkan Taranoğlu ortasında geçen yazışmalar. Yazışmaları siz aslında okursunuz. Lakin en iğrenç yanı Serkan Taranoğlu diyor ki: 'Ben İzmir’e geldim siz nasıl olsa dağıtılacak paraları yollayacaksınız lakin ben üstüme para almadım bana 200 bin TL bile olsa yollayın' diyor (herhalde Cumhurbaşkanlığı Danışmanımız bu parayla alemlere akacak). Lakin biraz sonra anlatacağım üzere Mine Hanım eski kıyı müdafaa genel müdürü Salih Orakcı‘ya 'sorunlarınızı çözeceğim' diye para kaptırdığı için iş hallolmadan para yollamayacağım üslubunda şeyler söylüyor.

Konuşmanın başlarında 'SPK konusu bende rahat olun, Korkmaz Karaca ile görüşmeyin' diyen hırsız danışmanımız 'Koskoca holding sahibisiniz niçin yollamıyorsunuz?' usulünde bir şeyler söylüyor. WhatsApp yazışmalarını okuduğunuzda mideniz kalkacak. Ülke idaresinin en üstündeki şahıslar yalnızca hırsız değillermiş. Anadolu tabiri ile at hırsızlarından bile daha iğrençmişsiniz diyeceksiniz. Kimi namussuzlar bana diyorlar ki sen devleti sıkıntı duruma sokmak için bu paylaşımları yapıyorsun. Şayet benim niyetim bu olmuş olsaydı şu an vazifesi yeni devralan, yeni SPK Lideri İbrahim Ömer Gönül Beyefendi ve onun grubu hakkında da tıpkı şeyleri söylerdim. Yediden yetmişe bunların hepsi hırsız derdim. Lakin o denli bir şey söylemiyorum. Yeni lider ve takımı kimseden rüşvet istemiyor. Hatta savunması alınmadan yalnızca rüşvet vermeleri için karalanan borsada süreç gören şirket sahiplerini çağırıp kaygılarını dinleyip (ayrım yapmadan tüm firmaları) 'Uğradığınız haksızlık giderilecek' diye çalışmalar yapıyorlar. Benim gayem devletin kurumlarını kötülemek olsa yeni idare de rüşvet çarkının içinde deyip, halkın içinde inanılırlığım bu kadar yüksekken olayı kilitlerdim. Aksini kim tez edebilirdi?

"Arkasındaki güç Turkuaz Medya'nın başındaki Serhat Albayrak"

Unutmadan şunu da söyleyeyim eski SPK lideri Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun ardındaki güç, kardeşi Erzurum milletvekili olan Zehra Taşkesenlioğlu değildir (zaten onun çapı bu büyüklükteki tertiplere yetmez). Onun ardındaki güç eski Güç Bakanımız Sn Berat Albayrak'ın ağabeyi Turkuaz Medya'nın başındaki Serhat Albayrak'tır (Bu ismi şu olaylardan hatırlarsınız). Benim konutuma operasyon yapıldığında operasyonu yapacak olan polislerle bir arada gazetecileri yollayarak dronların çektiği imajları canlı yayın olarak verdiren kişidir. Kendisine yolladığım akrabama 'Bizim cenah Sedat Peker’i sever' deyip her berbatlığı yapan kişidir. Ayrıyeten da fütücülere, pkklılara yapıldığı üzere ATV'de yayınlanan 'Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz' dizisine bir karakter sokup 'Peker mi? Geçmişte icraatları var eyvallah da fazla konuşur, boş konuşur' diye söylettiren kişidir.

Neyse biz mevzumuza geri dönelim. Marka Yatırım Holding'in sahibi Mine Hanım'a derler ki: 'Salih Orakcı isminde bir beyefendi var, eski kıyı müdafaa genel müdürü, eski Başbakan Binali Yıldırım’ın başdanışmanı, senin meselesini bu halleder'. Mine Hanım kendisi ile görüşür. Salih Orakcı der ki 'Ben bu sorunu hallederim fakat bu kurallarda rica edersem iş takipçisi durumuna düşerim Sizin şirketlerden birine beni ortak edin ki bu benim kendi işim diye rica edebiliyim' der. Mine Hanım da kendisine ilişkin olan Er garanti isimli şirketine yüzde 50 ortak eder. Bu sorunu halletmek için Mine Hanım'dan kimi ikramlar almamız gerekir diyerek bir sıfır Porsche parası bir de 7.40 BMW parasını öncelikli olarak ister. Araçları kendi üzerine almaz Recep Dumangöz ismindeki ortak inşaat işi yaptığı kişinin üstüne yapar. Ayrıyeten da dağıtmak için 2,5 milyon TL ister. Mine Hanım bu parayı da yollar. Lakin tüm bu süreçlerden sonra sermaye artırımı işi olmayınca Mine Hanım iştirak işlerinin iptal edilmesi için talimat verir.